• mutlu vuslatlari olsun:

    "shortly after finishing this book, my dear son marc, five years old, was taken from me. i dedicate all that is solid melts into air to him. his life and death brings so many of its ideas and themes to home: the idea that those who are most happily at home in the modern world, as he was, may be the most vulnerable to the demons who haunt it: the idea that the daily routine of playgrounds and bicycles, of shopping and eating and cleaning up, of ordinary hugs and kisses, may be not only infinitely joyous and beautiful but also infinitely precarious and fragile; that it may take desperate and heroic struggles to sustain this life, and sometimes we lose. ıvan karamazov says that, more than anything else, the death of children makes him want to give back his ticket to the universe. but he does not give it back. he keeps on fighting and loving; he keeps on keeping on."
  • new york'ta yasayan ve sehir universitesi'de ders veren, derslerinde akla gelebilecek herseye referans verebilen, dunya tontonu, kurukafa kupesi ve renkli tsortleri ile dolasan, emaillerini shalom diye imzalayan, ve buyuyunce benzemek istedigim yuce insan.
  • dun hayatini kaybeden amerikali hümanist, marksist, teorisyen profesor.
  • ''...günümüzde açıkça sorunlu ama dipdiri bir şehre duyulan arzu, eski fakat belirgin bir biçimde modern yaraları bir kez daha açma arzusudur. yaşamlarımızın bölünmüş ve uzlaşmayan yanlarını açıkça yaşama, sonunda nereye vardığına bakmaksızın kendi iç mücadelelerimizden güç alma arzusudur. bir modernizmden, mekanlarımız ve kendimiz etrafında haleler kurmayı öğrendiysek, başka bir modernizmden -en eski ama, gördüğümüz gibi aynı zamanda en yeni modernizmden- de bu haleleri yok edip kendimizi bulmayı öğrenebiliriz.'' (katı olan her şey buharlaşıyor, s.232)

    ''modern şehirdeki sınıf bölünmelerinin ortaya çıkması, modern benlik içinde yeni bölünmeler doğurur. aşıklar ansızın yanı başlarında biten bu partal insanları nasıl karşılayacaklardır? bu noktada modern aşk masumiyetini yitirir. yoksulların varlığı, şehrin ışıltısının üzerine acımasız bir gölge düşürür. büyülü biçimde aşkı esinleyen dekor, artık bir ters büyü yapmakta, aşıkları kendi romantik sınırlarından çekip daha geniş ve daha az özgür ağların içine yerleştirmektedir. bu yeni ışıkta, kişisel mutluluk bir sınıf imtiyazı gibi görünür. bulvar politik davranmaya zorlar onları. erkeğin tepkisi liberal sol doğrultudadır: kendi mutluluğundan ötürü suçluluk duyar, onu gören ama paylaşamayanlara karşı yakınlık hisseder; duygusal bir biçimde onları da kendi ailesinin bir parçası yapmak ister. kadın ise -en azından bu kertede- sağa, düzen partisine yakındır: bizim bir şeylerimiz var, onlarsa bunu istiyorlar, o halde yapılacak iş ''prier le maitre'', yetkili birini çağırıp onları defettirmek. dolayısıyla aşıklar arasındaki mesafe sadece bir iletişimsizlikten ibaret değil, radikal bir ideolojik ve politik karşıtlıktır. bulvarda yine barikatlar yükselecek olsa -1871'de, şiirin (bahsi geçen şiir, baudelaire'in ''yoksulların gözleri'' şiiridir) yayımlanmasından sekiz, baudelaire'in ölümünden dört yıl sonra olacağı gibi- aşıklar karşı saflarda bulacaklardır kendilerini.'' (katı olan her şey buharlaşıyor, s.211)
  • çok delikanlı, çok reis biriydi. ilham veren bir abiydi. güzel uyusun. vay be.
  • "to be modern is to experience personal and social life as a maelstrom … to be a modernist is to make oneself somehow at home in the maelstrom, to make its rhythms one’s own, to move within its currents in search of the forms of reality of beauty, of freedom, of justice, that its fervid and perilous flow allows," diyen "hümanist/marksist" düşünür.
  • katı olan her şey buharlaşıyor adlı kitabında charles baudelaireden, ''telaş içinde,... devingen bir kaosun ortasında, her yanımda ölüm dört nala koştururken karşıdan karşıya geçiyordum.'' alıntısını yaparak şunları yazmıştır:

    ''arketipik modern insan, burada gördüğümüz gibi modern şehir trafiğinin girdabına sürüklenmiş bir yaya, ağır, hızlı ve ölümcül bir kütle ve enerji yığınına tek başına karşı koymaya çalışan bir insandır. hızla gelişen sokak ve bulvar trafiği hiç bir zaman ve mekan sınırı tanımaz; her kentsel mekana dalar, kendi temposunu herkese dayatır, tüm modern çevreyi bir ''devingen kaos''a dönüştürür. burada kaosu yaratan devinim halindekiler -kendileri için en uygun yolu bulmaya çalışan tek tek yayalar ya da sürücüler- değil, onların etkileşimi, ortak bir mekandaki devinimlerinin bütünlüğüdür. bu durum, bulvarı kapitalizmin iç çelişkilerinin mükemmel bir simgesi haline sokar: tek tek her kapitalist birimdeki rasyonalite, bütün bunları bir araya getiren toplumsal sistemdeki anarşik irrasyonaliteyi doğurmaktadır. (*...şunu da belirtelim ki baudelaire'in ''devingen kaos'' deneyimi 1905'de amerika'da geliştirilen trafik ışığından, kapitalizmin kaosunu düzenlemeye ve rasyonelleştirmeye yönelik ilk devlet etkinliklerinin bu harika simgesinden önce gelmektedir.)

    bu girdabın içine sürüklenmiş olan modern sokağın insanı, hayatta kalabilmek için kendi kaynaklarına başvurmak -ki çoğu kez sahip olduğunu bile bilmediği kaynaklardır bunlar- ve onları sonuna kadar kullanmak zorundadır. devingen kaosun içinden geçebilmek için onun devinimlerine uymalı ve uyarlanmalı, onu yakalamaktan öte, bir adım ileride olmayı öğrenmelidir. 'soubresauts' ve 'mouvement brusques'da, ani, zamansız, beklenmedik dönüşler ve sıçramalarda ustalaşmalıdır -sadece bacakları ve bedeniyle değil, zihni ve duyarlılığıyla ustalaşmalıdır hem de.''
  • robert christgau, berman'ın ölümünden hemen sonra yayımladığı "remembering marshall berman" başlıklı makalede şöyle diyordu: "he was also a marxist, of sorts, though the images of marx that he put on his book covers and his t-shirts were not the ones we are accustomed to. ı have read many marxist writers in my time, and ı can say with confidence that marshall was not a marxist marxist, but one of his own kind."
    http://www.dissentmagazine.org/…ll-berman#christgau
  • yky'nin derlediği "kar üzerine yazılar" başlıklı kitapta orhan pamuk'un romanının modernist yanına dair çok hoş bir yazısı vardır ka. ile lacivert arasındaki çatışkıları dostoyevski karakterleriyle birlikte de okuyan. meraklısı için duyurmuş olayım.
hesabın var mı? giriş yap