• youtube trailer yorumlarında geçen şu cümle ile beni güldürmüş filmdir:

    "when nicolas cage is the sanest person in a movie, you know it's gonna be interesting."
  • kült olmaya aday diyeceğim olmayacak zira hellraiserin pinheadine, texas chainsawa ve bol bol mad max serisine selam çakıyor. susprianın kırmızı ışıkları da var bol bol ...

    ben filmi çok sevdim. türünün en iyilerinden. düşük bütçeli, bol kanlı, bol kırmızı ışıklı, egzantirik ...

    hatta bilmem kime selam çakmış. filmde bir sahne vardı, arka planda gacır gıcır klasil rahatsız edici, gerici korku filmi müziği. cage bir ara müziği durdurur. sadece müziktir. dördüncü duvar diyicem karnınızı tutarak güleceksiniz.

    cage'in o filmin sonunda o kanlı suratı ile bir sırıtışı var. keşke festivalde mi izleseydim büyük ekranda ? bilemedim sanki daha iyi olurdu.

    edit: kesinlikle festival filmi bu arada. yanlış yerde gösterilmiyor bu arada.
  • sanattan az çok anlayan manyak bir yönetmen b-movie çekse nasıl çekerdi'nin cevabını arayan panos cosmatos filmi. hikaye dünyanın en düz intikam hikayesi olduğundan tüm meziyet, sıfır sınırlamayla kafasına estiğini yapan hayal gücü yüksek bir yönetmenin becerilerine kaymış. filmin durağanlığı abartarak (özellikle ilk yarıda) yer yer durma noktasına gelmesine, sıcak filtrelerin bir süre sonra göz kanatmasına, artık bir aktörden çok internet meme'i haline gelen nicholas cage'i birbirinden tuhaf hallerde görünce engel olunamayan kahkahalara rağmen güzel, eğlenceli bir film olmuş. ost'ler filmin tekinsiz ağır havasıyla yüzde yüz uyumlu, ki rahmetli johan johansson'u yaptığını filmden sonra öğrendim, ost dışındaki şarkılar da yine iyi.

    nicolas cage bu denli düşmüş bir oyuncu olmasa, yönetmen şeker dükkanına girmiş çocuk gibi sağa sola saldırmak yerine biraz kendine hakim olsa, o 5 dakikalık teyatral tiradlar kısaltılıp filme biraz daha akışkanlık katılsa bundan 30 sene sonra kült bir film olarak anılabilir bir film ortaya çıkabilirmiş. gerçi düşününce, nicolas cage filmin grindhouse havasına çok uygun geldi. büyük ya da no name bir aktörle bu etki yaratılır mıydı, bilemedim.

    sonuç olarak, nicolas cage'li gerilim filmi sığlığından kurtulup deneysel bir b-movie olarak izlerseniz (ki b-movie kötü film demek değildir, günümüzde bir janrdır, tercihe göre yapılır. yoksa bir film çektik çok kötü oldu, o yüzden artık buna b-movie diyeceğiz gibi bir durum yok) ve yeni bir şeyler görmek isterseniz vasatın üstünde kalan bir film. her intikam filmi john wick gibi mi olmak zorunda amk? ne yapsaydı, nicolas cage arabayla kötü adamları kovalayıp binalardan mı atlasaydı? bir de böylesini izleyin işte, kafanıza iki yeni imaj girsin. yenilikten bu kadar korkmayın. vasat yeni bile sıradanlıktan iyidir.
  • bir nicolas cage filmi değil de, bir panos cosmatos filmidir. böyle bakmak gerekir. cage ise kariyerinde uzun zaman sonra ilginç bir işe imza atmış.
    ergenliğimden beri acayip, garip filmler seven ben için, güzel bir deneyip olmuş olsa da, tahmin ediyorum kimi seyirci için bir kabir azabı olacaktır.

    yönetmene bol övgülü bir film yazısı yazdım;
    link!
  • film baştan sonra bir ayindir ve sağlıklı kafayla izleyenleri daha baştan dışlamıştır. high kafada izleyenler için birçok alt mesajla birlikte doyurucu, tatmin edici bir projedir, ancak o şekilde anlaşılabilecek, eşlik edilebilecek türden bir yapımdır.
  • sinema sevginiz çocukken izlediğiniz betamax kasetlerden geliyorsa, kuramlarla, alt metinlerle, simgelerle, imgelerle ilgileniyorsanız bayılacağınız ama film okumakla ilgilenmeyen sadece üst metne odaklanan birisiyseniz size göre olmayan filmdir. b-filmi, arthouse, psikedelik, absürt, avangart, pastiş, deli işi, müthiş. böyle bir "şey" çeksem hiç ölmem dedirten film.
  • (bkz: esrar içerken izlenecek filmler)

    edit: sanırım manson ailesi ile ilgili bazı paralellikler var filmdeki aileyle. bu aralar palu ailesi sürekli tartışıldığından izlerken kafanız oraya gidiyor sürekli ama.
  • gayet dikkate değer, yeni ve enteresan şeyler denemiş bir film.
    illa bir karışım örneklemi vermek gerekecekse, oyum: mad max, the crow ve the holy mountain.
    ayık olmayan kafayla izlendiğinde daha çok randıman verebilir.
  • açık büfe sanat filmi diyorum ben bu filmlere. izleyici istedigini istedigi kadar alip ayriliyor filmden.

    --- spoiler ---

    manson family alegorisi olan sand family'nin 7 kisi olmasi 7 olumcul gunahi sembolize ediyor. kuru kafa cetesi'nin uyelerinden birinin kadin olmasi da mahserin 4 atlisini sembolize ediyor. red'in karisi yandiktan sonra soktuklari hançer dungeon and dragons gondermesi *iceriyor. o sahnede temsil edilen sey karakterin demonize olmasi. donustugu sey ise repear adini verdigi yayini almaya gittigi sahnede sineklerin etrafta ucusmasindan anladigimiz kadariyla beelzebub. beelzebub zaten acilis sahnesinde sarkisi calan calan king crimsonla da ilintili.

    beelzebub isa iliskisini matta 12. bolumu okuyarak kavrayabilirsiniz. filmde jeremiahla mandy'nin karsilastigi ilk sahnede mandy'nin uzerinde black sabbath t-shirt'i var. bu da black messiah'a gonderme. zaten jeremiah'in hristiyan mitolojisinde temsil ettigi sey de biraz sahtelik uzerinedir. filmin en son sekansinda da kipkirmizi, siritan bir surat ile cage'in* bir demon oldugunu goruyoruz. bu baglamda kimyagerin de bu lsd soslu gorutuleri olan dunyanin tanrisi oldugunu soylemeye gerek yok.
    --- spoiler ---

    evet, yukarida bence filme dair en agir basan alt metini okudunuz. ancak bu okumadan farkli baska okumalar da yapilabilir. mesela mandy ile red arasinda gecen gezegen muhabbeti uzerinden yola cikarak, filmin acilis kisminda yere devrilen agacin red'in erkekligini temsil ettigi ve erkekligini devasa ve kusurlu fallik objelerle geri kazanmaya calismasi gibi. yine bununla baglantili marvel evreninde gezegen yiyen galactusun, mandy'nin gezegeni olan jupiteri yemesi sonrasi gelisen olaylar olarak da okuyabilirsiniz. özellikle mandy'nin gölden cikis sahnesinde red ve atesle ozdeslesmesinden sonra.

    özetle; cosmatos suyu onceden katilmis konsantre bir meyve suyu yapmis. aklina gelen her seyi filmin icine tikmis. filmin ust katmaninda 1970-80 arasi b-movie'leri tarzinda bir filmi nasil mistifike edebilirime kasmiş. basarmis da ancak cogu insanin bu filmi cozumlemeye ugrasacak zamanini gectim birikimi de yok. bu handikaptan kurtulabilmek icin de nicholas winding refn misali uclarda bir isiklandirmayla, siradişı bir stilizasyona siginmis. ancak kurdugu dil ve deginmek istedigi bir kamyon dolusu konu filmin akisini sekteye ugratmis. "beyler bu bir sanat filmidir" demedigi bir sahne yok filmde.

    sözün özü alt metin sinemasinin dandigi cekilmiyor.
  • (bkz: mubi)e gelmiştir.
hesabın var mı? giriş yap