• filmde mira sorvino'nun aşık olduğu ancak müziğini daha önce hiç duymadığı müzisyenin* cd'sini heyecanla eline alip jelatinini açmak için sarfettigi cabayi hic kisaltmadan oldugu gibi gostermisti ki, hayatinda heyecanla en az bir inatçı cd kutusu jelatini acmis ve bu sureyi kisaltmak icin ne yaptiysa basaramis olanlari gulumseten ve cd kutusu jelatini acacaginin ne kadar yararli bir gerec olabilecegini hatirlatan bir filmdi ayni zamanda.
  • mükemmel kurgu mükemmel senaryo
    harikulade bir eser ...
    bir insan için ölmek, yarım insanın yaşaması demektir...
  • cok kalite filmdir vesselam. new york trilogy izleri tasir bence fazlasiyle. filmin ilk basinda izzy iserken duvarda kimin resmine bakiyordu? iyi dikkat edin. bi de olmeye yatarken tavandan ne dusuyordu? bu iki seyin hikayemizle ilgisi neydi?
  • yatakta aralarında konuşurlarken kadın şöyle sorular sorup durur, cevaplarını alır:

    "
    - are you... a match

    or a cigarette lighter?

    - a match.

    - an ocean or a river...?

    - a river
    "

    gür akan su musun yoksa hep mi öyle.
  • buram buram paul auster kokan, sahane film.

    --- spoiler ---

    - kapali odada, izzy'i sorgulayan doktorun, izzy'nin hayatinda olmayacak seyler bilmesi ve sordugu sorularla, sorgu sual meleklerini andirir. zaten bu kisimda izzy'nin aslinda ölmüs oldugu konusunda süpheler uyanmaya baslar insanda.
    - filmde, paket acmanin zorluklarina da gönderme vardir. cd ambalaji, sihirli tasi icinde barindiran matruska tarzi kutular, bir türlü acilmak bilmez, izleyiciyi de ifrit eder. pandora'nin kutusudurlar bir nevi.
    - öldükten sonra kiymetlenen sanatcilar konusuna gönderme yapilmistir. izzy'yi bu konuda sansli diye düsünürken, filmin sonunda ayni sonu onunda bekledigini görmüs olduk.

    --- spoiler ---

    - mira sorvino da, özgü namal'i oldukca cok andiriyor bu filmde. özellikle o sahane gülümsemesi ile.
  • bir paul auster kitabı okuyormuşcasına izlenebilecek bir film. bir auster sever, muhakkak bu filmi de sever. (bkz: cinas)
  • paul auster'ın yazarak anlattığı new york'la göstererek anlattığı arasındaki farkı bizzat anlamak açısından kıymetli bi deneyim.. buna uygun bi de atasözü vardı; taş yerinde ağırdır diye.
  • özellikle paul auster, harvey keitel gibi isimleri duyduktan sonra insanı biraz hayal kırıklıgına ugrattıgı dogrudur. ve yine-cogu zaman oldugu gibi-bende soundtrackiyle iz bırakmıştır.
    harvey keitel'in de filmde bir jazz saksafonisti oldugunu düşünürsek soundtrackin de jazz ağırlıklı olacağı aşikardır. ancak iki şarkının yeri, benim kalbimde de ve bana kalırsa soundtrack'te de, ayrıdır. close your eyes ve estranha forma de vida.
  • izledigim en duygusal,en dokunakli filmlerden birisidir.özellikle sonu bitiricidir,tanidik oyuncularina ragmen oyle pek bilinen bir film degildir.tv8 vermisti bir aralar sanirim.
  • paul auster'in kendi kadar cool harvey keitel ile bulustugu film. yer yer kafka'nin dava'sini andirir. yillar once film festivalinde gormus, cok etkilenmistim. havalanip isik sacan gizemli tas mukkemmel!!!
hesabın var mı? giriş yap