• buram buram no one lives forever kokan oyun.
  • asla alınmaması ve başlanmaması gereken oyundur.

    tam bir vakit sömürücü, çekirdek gibi gidiyor. bünyede adeta uyuşturucu etkisi yapıyor. dün akşam aldım ve aralıksız 7 saat oynadığımın farkında bile değildim.

    çok değişik bir tarzı var. oyunun basit tercümesi döngü kahramanı. formula pisti gibi bir yolu var. kamp ateşinden başlıyor ve 1 tur dönüp kamp ateşinde bitiriyorsunuz. yol üzerinde çeşitli yaratıklar çıkıyor. bunları kahramanımız otomatik dövüp lootlarını ala ala güçleniyor. tabi ekipmanları elle takmanız lazım. her turda da yaratıklar güçleniyor.

    yaratıkları dövünce bir de kart düşürebiliyorlar. bu da oyunun deste kurma ve kartları oyundaki piste ve pist dışı ve içindeki boş alanlara yerleştirme mekaniğine giriyor. 4 farklı kategoride çeşitli kartlardan toplam 7 ile 12 kart arasında bir deste kurabiliyoruz. her kategoriden en az 2, ya da 1 kart koyma zorunluluğu var. bunlarla haritaya ve yola çeşitli yaratık çıkartan alanlar ekleyebiliyoruz.

    son olarak da, kamp ateşindeyken döngüden kaçmayı seçersek bir üs kurma mekaniği karşımıza çıkıyor. burada da, çeşitli kaynaklar harcayıp çeşitli binalar inşa ederek, kahramanımıza kalıcı bonuslar verebiliyoruz, ya da yeni sınıf, özellik ve crafting gibi mekanikleri açabiliyoruz. ayrıca bu binalar upgrade de edilebiliyor ve yeni binalar ve bazı upgradeler ile destemize katabileceğimiz yeni kartlar da açılıyor.

    başta sadece savaşçı sınıfı bize açık. ileride rogue ve necromancer da bina yaparak açılabilyor. savaşçı düz tanklık yaparken, rogue daha çok düşman saldırılarından kaçınıp hızlı öldürmeye yönelik bir sınıf. necromancer'e daha gelemedim.

    bu mekaniklerle formula 1 pistine çeşitli yaratık vs gibi zorluklar atıp, pistte tur ata ata bunları dövüp güçleniyoruz. haritaya koyduğunuz neredeyse her kart bir boss çubuğunu dolduruyor ve bu çubuk dolunca, kampınızın ortasına boss geliyor ve bu karenin etrafındaki 9 boş kareye de kendisine buff veren bina dikiyor. eğer bu kareleri doldurduysanız buralara kendisine buff veren bina dikememiş oluyor.

    boss biraz fazla vuran ve zorlu bir abi olduğu için, başlarda kaynak toplayıp kaçarak base bina ve upgradeleri yapmak daha mantıklı. kaçma işini de baştan iyi tahmin etmek lazım. kamptayken kaçarsanız, topladığınız tüm kaynakları alıyorsunuz. kamp dışındaki karelerde kaçarsanız topladığınız kaynakların %60'ını, ölürseniz de %30'unu alarak kaçmış oluyorsunuz. dolayısıyla ölecek gibi olursanız, oyunu durdurup savaşa girmeden hemen kaçmak mantıklı.

    ekipman stratejisi ve deste kurma stratejisi önemli. onlar da oyunun kilidini açan şeyler. doğru ekipman ve desteyle kaynak farmlayıp güçlenince bossu kesip, toplanabilecek maksimum kaynakları aldıktan sonra kamptan kaçmak caiz.
  • steamde o kadar çok karşıma çıktı ki, elimdeki linux makine için oyun arıyordum zaten ve şans verdim kendisine. özetle otomatik ilerleyen bir macerada, canavarladan düşen kartlar ve itemlerle strateji belirleyerek haritadaki döngüyü ölmeden bitirmeye çalıştığınız bir oyun. kartların yerlerini ve itemlerin bonuslarını ciddi derecede iyi ayarlamak gerekiyor çünkü kartları yerleştirdikçe boss bar doluyor ve bar dolunca haritada boss doğuyor. işte o boss doğduğunda, haritada bossa doğru ilerlerken düşen her bir can tanesi sanki kendi canınızdan gidiyor gibi oluyor. ve de bazı kartları yan yana veya birbirinin yakınına koymak da farklı bonuslar verebiliyor. yani kartları ve itemleri doğru dizmek çok önemli. ilk defa çıkan bossu öldürdüm ve verdiği keyif inanılmazdı. geliştikçe daha da güzel olacaktır, merak edenlere öneririm çok farklı bir havası ve keyfi var.
  • dün gece aldım ve bugün 3. veya 4. denememde lich'i alt ettim ama daha o kadarla kalmamış denildi. ama çok keyifli oyunmuş cidden. assassin'i de açtım bir de onunla deneyeceğim. boss'u öldürdükten sonra keşfe devam edebilirsin dedi ettim. ölmüyorum yani vurduklarında anında canım doluyor ama bir yerden sonra amaç olmayınca sıktı. başlarda sıkıcı olsa da oyun ortaları ve sonları cidden keyifli oluyor.

    yapımcının eline emeğine sağlık gerçekten fikir çok güzel. çok güzel vakit öldürüyor tavsiye ediyorum hazır indirimdeyken.
  • indirim döneminde, kenshi, crusader kings, stellaris üçlüsünü alırken, aa bu da iyi diye duydum diye yanına kattığım oyun. geçen günler içinde henüz üç oyunu da açmadım, saatlerce loop hero oynuyorum. her loop'a başlarken ilk 2-3 dakika "bu loop bitsin çıkayım artık sıktı" diyor, biraz ilerleyince "oohhh kaynaklar gelsin, bina dikeyim" diye delleniyorum.

    hastasıyım böyle oyunların
  • deck builder ve rogue like karması bir rpg oyunu. minimalist grafikleri ve bağımlılık yapacak kadar zevkli oynanışıyla şahsım için bu senenin indie oyunu olmaya aday.

    türkçe inceleme videosu için tık
  • oyun aslında bir idle game yani (bkz: kendi kendini oynayan oyun). bir döngünün içerisinde kahramanımız kendi kendine savaşırken biz de kartları ve itemleri yönetiyoruz.

    bir süredir takip ediyordum yaz indirimi de denk gelince duramadım aldım. başına oturdum ve 7 saat kalkamadım. ciddi bağımlılık yapıyor.

    toplamda 10 saat civarı oynadım ve ilk boss'u indirdim. ikinci boss için rogue ile oynamaya başladım ve mekanikler bir anda değişti. warrior'da ilk bölümde tek silah, yüzük, kalkan ve zırh ile oynuyorduk ve itemler kestiğimiz yaratıklardan düşüyordu. şimdi rogue'da çift silah, zırh ve bot ile oynuyoruz ve itemler her loop sonu random şekilde envantere sıralanıyor. daha hızlı loopları dönmeye başladım çatır çutur gidiyorum. bunu demişken oyunu yukarıdaki kum saati üzerinden hızlandırabiliyorsunuz. ben en hızlıda oynuyorum, muhtemelen alışınca siz de öyle yapacaksınız.

    loopları döndükçe düşmanlar güçleniyor. ben en fazla 12 loop dayanabildim. yolun dışına yerleştirebildiğimiz kartlar pasif veya bazı kartlar aktif olarak oyuna etki ediyor. ekranın sağında stat bölümünden aktif ve pasif güçlerimizi görebiliyoruz.

    kartlar ile ilgili önemli nokta ise şu, çok fazla kombinasyon var. en basiti 3x3 şekilde kayaları haritada loopun dışındaki alana dizerseniz bir kombo oluşturmuş oluyorsunuz. fakat bunun size hem avantajı hem dezavantajı oluyor. 2 günde bir loop üzerinde yaratık spawn oluyor dezavantaj olarak. avantaj ise bir yandan pasif olarak size fayda sağlamaya devam ediyor. mesela haritaya her 10 kaya koyduğunuzda ise goblin camp spawn oluyor yolunuzun üzerinde. goblin, oyunun ilk bölümlerinde attack speedi en yüksek yaratıklardan biri olduğu için kesmesi diğerlerine göre nispeten bir çıt zor oluyor.

    en çok dikkat edilmesi gereken şeylerden biri kullandığınız itemlerin özellikleri. 4 farklı item sınıfı var. arka planı gri renk olanlar düz item. mavi renk olanların ekstra 1 özelliği daha var. sarı olanların ek 2 özelliği var. turuncu olanlar ise en fazla özelliği olan itemler. daha üst seviyesi var mı bilmiyorum, ben karşılaşmadım. örneğin 2.seviye turuncu bir bot 5.seviye gri veya mavi bir bottan daha iyi özelliklere sahip olabiliyor.

    bu looplarda dönerek kaynak biriktiriyoruz. burada biriktirdiklerimiz loop dışında binaları geliştirirken işimize yarıyor. aslında oyunun amacı dayanabildiğin kadar loopun içerisinde kaynak biriktirip ölmeden çıkarak dış dünyada binaları geliştirmek. tabi aynı zamanda loopların içerisindeki bossları öldürmek.

    gerçekten aşşırı keyif alarak oynamaya devam ediyorum. (bkz: rogue-lite) türüne merak duyanlar mutlaka bakmalı.
  • 140 mb'lık derya deniz bir puzzle rpg. oyunu tama anlamıyla çözmeniz için bir sürü inceliğini bilmeniz ve gelişmek için saatler harcamanız gerekiyor. benim gibi çok vaktiniz olmayıp bu tür oyunları seviyorsanız bulaşmayın. plant and zombies gibi bağımlılık yapıyor.
  • keyiflidir.
  • deck builder ve rpg gibi görünen bir puzzle oyunudur, en azından alıp bitirdiğimde böyleydi, bilmiyorum sonra değişmiş midir. çok keyifli oyundu (herkes bu kelimeyi kullanınca atlayayım dedim trene) ama kendisini taze tutan bir değişkenlik katmanına sahip değil. dolayısıyla bir defa kazandıktan sonra tekrar kazanmak oldukça kolay oluyor.
hesabın var mı? giriş yap