• aslında bilinenden çok daha acıklı bir hikayesi olan ariel adlı deniz kızıdır.
    şöyle ki bizim sevgili küçük deniz kızımız sevgili prensinin bir başkası ile evlenmesini izlemek zorundadır ve ne yazık ki mutlu bir sonu da yoktur. prensinin başka bir prenses ile evlenmesini bizzat orada bulunarak görür. daha sonra küçük deniz kızımıza bir hançer verilir. kızımız bir karar vermeye zorlanır. bir seçeneği prensi öldürmesidir, bunun sonucunda deniz kızı olarak kalmayacaktır ve insana dönüşecektir. bir diğer alternatif ise kendisini okyanuslarda bırakmak ve deniz kızı olarak ölmeyi beklemektir. haliyle gerçek aşkını, prensini öldürmeye kıyamaz. elinden gelmez, beceremez. böylece ikinci seçeneği kabul eder ve okyanuslara geri döner küçük deniz kızımız. burada da hızlı bir şekilde okyanus köpüklerine karışır ve ölür.
    uydurmuyorum, gerçekten de bu kadar acıklı ariel in hikayesi.
    mutlu bir son değil.
    söylemeye gerek var mı bilemem. çok iyi hatırlayamasam da disney versiyonunu daha çok seviyorum.
    sevimli, kendi halinde, iyi kalpli bir kız mutlu sonu hak ediyor.
    hayat adil değil zaten, bari masallar biraz adil olsun.
    zira böylesi türk filmlerini andıran cinsten.
    aslında gerçek hayatla da biraz uyumlu.
    gerçek hayatta hiç mutlu son yok ki...
    ölüm var, ölmek var.
  • hayatımda okuduğum en dertli masal.

    disney versiyonunu izlemedim ama kesin mutlu sonla bitiyordur. tabi, çocuklara "ariel gerizekalı, fedakar bir aşıktı" diyemezsiniz. happily ever after olması gerekiyor çünkü dünya çok mutlu bir yer.

    9 yaşımda okuduğumda, bir köpüğe dönüşmesini hem hazmedememiş hem de çok ama çok üzülmüştüm. büyüdüm, işler değişti. iyi olmuş, ezdirmeseydi kendini.

    çocuğum olursa anlatmam, okumam da. "kendinden ödün vermemesi" gerektiğini anlayacak yaşa geldiği zaman al oku diyebilirim.
  • kopenhag da hans christian andersen'in anisina dikilmis minicik heykel. yaninda hatira goturmek isteyen turistler tarafindan devamli kafasi calinmaktadir. yani birgun yolunuz duserse kafasini koparip bende orjinal denizkizi kafasi var diye satmaya calismayin , pek bir maddi degeri yok.
  • yapayalniz bir prenses olmaktansa aski ugruna aci cekmeyi, bildigi herseyden uzak yasamayi, ve olumu kabul eden guclu prensesin oykusudur.
    kendi turunden olmayan birine asik olmak lanetini oldugu gune kadar tasimis; onun mutlulugunu bozmamak icin o baskasina ait oldugunda aralarini bozmak yerine cekip gitmeyi tercih etmistir.
    gururlu ama adil, kiskanc olmayan, asil bir prensesin oykusudur. asik oldugu adami elinden alan (hem de haksiz yere) kadina bile hic bir kotuluk yapmamis, sadece gitmistir. kendi olumune.
    kendisinden farkli olanlarin arasinda yasarken, onlara farkli oldugunu bile soyleyememistir. her gun iskence cekerken, her adim atisinda bacaklarina binlerce kizgin igne batirilirken, o basi dik yurumustur.
    bir deniz kopugudur o artik. geriye donus yoktur.
  • baska bir hikaye de;
    kucuk deniz kizi denize dusen bir prensi kurtarir ve ona asik olur. ne var ki deniz kizi karada yasayamaz ve sevdigi bir insandir. deniz kizi sevdigine kavusmak icin kotu kapli cadiya gider ve kendisini insan yapmasini ister. cadi bu hizmetinin karsiliginda deniz kizindan sesini ister. cunku deniz kizinin sesi dunyanin en guzel sesidir. *aski icin bunu kabul eder ve insan olur. ne yazik ki prens kendisini kurtardigini zannettigi baska bir kiza asik olur. deniz kizi hem sesini, hem askini hem de denizleri kaybetmisitir artik...
  • filmi benim icin ozel kilan ise arielin son derece aksi ve otoriter babasiyla olan didismeleri ve son sahnede tritonun* dalgalar arasindan cikarak kizina sarilmasidir. ilk izledigimde beni cok etkileyen bu sahne aradan gecen bunca seneye ragmen hala benim icin hickirarak aglama sebebidir. sanki babam ve ben misiz gibi ozdeslesmisimdir onlarla.
  • filmin bir diger ozelligi de el boyamasi tekniginin ve analog kameranin kullanildigi son disney filmi olmasidir. 1100 arka fon için yaklasik 1000 renk kullanılmış ve filmin tamami icin 1.000.000 uzerinde cizim yapilmistir.
  • deniz altı krali tritonun birtanecik kizi olan arielin insan olmak ve gercek aski ugruna goze aldigi olaylar zincirini anlatir.
    --- spoiler ---
    ariel, daima insan olmayi dilemis bu sevgisinden dolayi batan gemilerde insanlara ait ne varsa toplayarak kendisine geniş bir arşiv yapmıştır.
    birgun yine bir gemiyi takip ederken güverteden denize dusen yakisikli genci -prens eric- kurtaran ve de ustune bu gence asik olan ariel tek cozumu babasinin dusmani olan cadi ursula ile bir antlasma yapmakta bulur.
    antlasmaya gore ariel insan olacaktir ama herkesi buyuleyen sesini kaybedecektir.sesini geri kazanmasinin tek yolu gercek askindan alacagi bir opucuktur. ariel bunu kabul ederken islerin bu kadar zorlasacagini ve ursulanin onu rahat birakmayacagini kestirememistir.olaylar gelisir.
    --- spoiler ---

    klasik disnet mutlu sonlarindan olsa da gerek soundtracki gerek görselligiyle oldukca etkili ve son derece duygusal bir hikayedir.
  • cocukken okudugum orijinal hali beni yıllarca üzmüştü, kitabın son sayfasında denizde yitip giden deniz kızının o halini hiç unutmadım; ta ki cizgi filmini seyredene kadar. gercek olamayacak kadar güzel bir aşk hikayesidir. cizgi filmin diger bir karakteri sebastian ise muhtesemdir.
  • hans christian andersen'in kaleme aldigi bir oykudur. edebi versiyonu cizgifilim versiyonundan cok daha agir ve uzucudur. sonunda mutlu ask yoktur. cocuk masali degildir, buyuk masalidir.
hesabın var mı? giriş yap