• olumlu hiç bir yönü olmayan durumdur. abinin seviştiği bir kadınla sevişmek ne demek! yenge dediğin, kardeş yerine koyduğun biri ile sonra aynı yatağa girmek...dünyanın görüp görebileceği en iğrenç gelenek.
  • tevrat'ın levililer bölümünde geçen bir ifadeden adını alan uygulamadır.
    kutsal yazıda şöyle demektedir halbuki:
    "lev.20: 21 kardeşinin karısıyla evlenen adam rezillik etmiş olur. kardeşinin namusunu lekelemiştir. çocuk sahibi olmayacaklardır."
    öte taraftan, bu uygulamanın, mal bölünmesini engellemek için gayet meşru kabul edildiği göz önüne alındığında, "para-iman" savaşında, genellikle hangisinin galip çıktığı çok iyi anlaşılabilir.
  • eski türk toplumunda kocası ölen gelinin, ölen kocasından olan çocuklar, üvey baba eline kalmasın ve sahip olunan mal aile dışına çıkmasın diye kocasının erkek kardeşi ile, yani kaynı ile evlendirilmesi.

    bu adet özellikle doğu illerimizde malesef hala sürdürülmektedir. pek çoğumuzun etrafında birilerinden duydugu veya yakından gördüğü, "kocası ölünce kaynıyla evlendirilmiş" bir kadın vardır.

    bu gelinlerin kimisi kadere boyun eğip bir zamanlar kardeş bildikleri kayınlarıyla aynı yatağa girip ondan da çocuklar doğurmuş, kimisi belki de kocasının anısına dayanamayıp ölümü seçmiş, kimisi baba evine kaçıp bir ömür boyu çocuklarından mahrum kalmıştır. bu durumun "eğreti gelin"ler gibi yadsınması mümkün değildir.

    koca, amca ve baba hariç kaynından da kaçan, onun yanında da başı açık çıkmayan müslüman kadınının bunu yapmasına, daha doğrusu böyle davrandırılmasına sebep, arada kurulması muhtemel bir kardeşlik ilişkisini, böyle durumlar için ortadan kaldırma isteği olabilir.
  • eski türkler'de oğulların babaları ölünce üvey anneleri ile evlenmeleri ya da ölen kardeşlerin karılarını da sağ kalan kardeşle evlenme zorunluluğa denir. bu adetin iki sebebi vardır: bir kadın kocasının ruhuna da hizmet edeceğinden, ölenin oğlu veya kardeşi ile evlenirse bu görevini yerine getirebilir. ama yabancı bir erkekle evlenirse bunu gerçekleştiremez. son olarak, sağ kalan eşin eski soyuna dönerek bir miktar mali beraberinde götürmesi ve zaten göçebe olan toplumda yalnız kalarak zor durumda kalmasini engellemektir.
  • şimdi olsa kardeşimi öldürürüm net. hepimiz modern toplumdayız çıkıyoruz, ayrılıyoruz, sevişiyoruz, boşanıyoruz filan tamam da karının ilerde başkasıyla olması başka şey, kendi kardeşiyle olması başka şey. kardeşim benden sonra ailenin gözü önünde karımla evlenecek, benim yatağımı karımla paylaşacak, ve bunlar gizli saklı filan değil toplumun gözü önünde olacak kimse ses çıkarmayacak. dün karımla bizim eve oturmaya gelen adamlar kardeşimle karıma gelecek. yok dostum yok, batının ahlaksızlarına iyi uyum sağladım ama doğunun, anadolunun ahlaksızlarına uyum sağlayamıyorum, ahlaksızlığın da bir sınırı var değil mi ama?
  • yuh lan yuh mantiga gel, bunu savunan adamin argumani 'kadincagizi himaye altina almak'
    direk sikecem diyemiyosunuz artik sanirsam..her korugudun kadinla evleniyor musun? nedir evlilik muessesesi?

    nasil takla atacaginizi sasirmissiniz...
  • etimolojik kökeni latince kayınbirader demek olan "levir"dir.
    ayrıca (bkz: sororat)
  • bir yahudi gelenegidir.

    eger evli olan erkek kardeslerden biri geriye bir erkek evlat birakmadan vefat ederse, erkek kardeslerinden biri, merhumun dul esini nikahina almak ile yükümlüdür. dul kalan esin kesinlikle yabanci (aile disinda) biriyle evlenmesine izin verilmemektir. erkek kardes (genelikle en büyük kardes) yengesi ile evlendikten sonra, dünyaya gelecek olan ilk oglan cocuguna ölen amcasinin ismi verilir ki, bu isim israil diyarindan hicbir zaman yok olmasin.

    levirate evliligi olarak bilinen bu gelenegin ibranice olan ismiyse "jibbum"dur. ıbranicede kayin anlamina gelen – jawam kelimesinden gelmektedir. levirate kelimesi ise daha cok avrupa'da ve diger bati ülkelerinde kullanilir. levir kelimesi yine latincede kayin anlamini tasir.

    ıki taraf da bu evliligi istemediklerinde chaliza (ayakkabi) adi verilen bir törenle bu evliligi gerceklestirme yükümünden kacinabilirler. bunun icin dul kalan kadin bir ihtiyar heyetinin önünde „kaynim benimle evlenmek ve agabeyinin ismini israil'de yasatmayi istemiyor“ demelidir. bunun üzerine kadinin kayni ihtiyarlar tarafindan cagrilir ve bir de kendi agizindan yengesiyle evlenmek istemedigi duyulur. ıstemedigini dile getirdikten sonra, adamin ayakkabasi kadin tarafindan cikartilir ve üstüne tükürülür. o andan itibaren erkegin lakabi „yalinayak“ olur.

    her ne kadar ilginc gelse de bu ayakkabi cikartma olayi erkegin yengesini nikahina alma sorumlugundan, kadinin ise azad edildigine ve istedigi kisiyle evlenebilecegini simgeler.

    bu eski gelenek zamanla dünyanin dört bir yanina göcmüs olan yahudiler tarafindan anlamini yitirmistir – ve özelikle askenaz yahudileri tarafindan reddedilmistir, akdeniz bölgesinde yasayan seferadlarda daha uzun süre sürmüstür bu gelenek.

    bugün ülkemizde hala güney dogu bölgesinde gerceklesmektedir bu gelenek ve bircok edebiyat, sinema ve dizifilm'e konu olmustur.
  • dedem yapmıştır bunu. olen abisinin karısıyla evlenmek zorunda bırakılmış. gerçi bırakılmasa şu an tanıdığım ben dahil olmak üzere hiç bir akrabam olmayacaktı. ancak annem her zaman anlatırdı, o bitmek bilmeyen sorunları vs.

    olay tamamen kadının bir birey olarak değil mal gibi goruldugu o eski geleneklerden kalma bir saçmalıktan başka bir şey değildir.
  • kayın (kayınbirader) alma evliliği de denir.ülkemizde yaygın olmamakla birlikte görülmektedir.
hesabın var mı? giriş yap