• 5+3 sorusunun cevabını 53 olarak öğrenen çocuğun * yüzündeki minnet ifadesini görmek için bile izlenebilecek tatlı bir film.

    -- 5 artı 3 ?
    - 53.
    -- emin misin?
    - tabii ki.
    -- teşekkür ederim.
  • efendim, son donemde seyredip de, icinde ask mesk hede hodo gecmemesine ragmen bu denli agladigim, gozume kacti temasinda da olayi ortbas edemedigim bir film oldu kendisi.

    yalniz bahti biraz kara bir film, kimseye kendini begendirememesinden korkmaktayim sadece. yuce rabbime sukurler olsun, dallama konusunu uzerimizden hic eksik etmediginden, ki mevzumuz bahsimiz uzerine benim de bir donem benzer bir dallamaligim olmustu, bu filmi gerek seyretmeden gerek fragmani seyredip, zorlarsak gerek de seyrettikten sonra iki turlu yaklasacaklar cikacaktir.

    birinci grup, illa ki kendini bir fransizdan daha fransiz zanneden grubun, muhtemel "amerikan ozentisi olmus bu canim" diyecek alt kumesinden olusur. evet, alistigimiz cumlenin basinda bir yerlerde kaybolup sonunu getirdigimizde aradan uzunca bir zaman gecen filmlerden degil. ya da sozcuklerin degil, karanlik cekimlerin hakim olduklarindan da. ama bu filmdeki yalinligin, ictenligin kiyisina kosesine yaklasmis bir film de fransiz camiasinda yoktur poturcuk, sana diyorum.

    ikinci grup, fransiz filmi gorunce kacan gruptan olusur muhtemel. bir onceki grup icin soylediklerim senin icin de gecerli, film bir garip, fransiz filmi ama sanki fransiz bunyenin icine bir garip bir sey girmis. oyle taxi, amelie misali falan da degil, genel geyik olarak yapilan olu ozanlar dernegi misali de degil, daha dogal, daha gercekci (ki gunumuzden bir jamie oliver ornegi var misal), daha duygusal. aksiyon yok yalniz maalesef.

    ayrica fragmanlari da gercekten cok kotu, ben de o fragmana kanip bir sene seyretmemistim, simdi kacirdigim zamana yaniyorum. yalniz ses sistemi gercekten de guzel bir sinemada seyretmek gerekli.

    isbu entry sinemaya eglenmek icin ilisen bir kisi tarafindan yazilmistir, yok suradaki perspektif bilmem neredendi' yok asil anlatilmak istenen tarzi-benzeri yorumlarla isi olmaz.

    --- spoiler ---

    bir de icimde kalmasin, pierre sozum sana: ne dallama, ne nankor adammissin sen, adamin sayesinde coplukten cik, ruyanda goremeyecegin yerlere gel, sonra da " ya oyle bir ogretmen vardi, neydi ki onun adi?" de. annen de ayri bir sey idi zaten, adami niye cagirirsin ki bulusmaya be kadin? oysa ki versen bu senaryoyu bir turk yonetmene, oynasa biraz, bir munir ozkul-adile nasit tadinda happily ever after tadi yakalardik.

    --- spoiler ---
  • filmi izlerken içimde bir yerlerde buzlar çözüldü ki, ben oranın buz tuttuğunun farkında değildim.
    o müzik, o ses, o alıp başka diyarlara götüren atmosfer çıkışta mesaj yazma isteği yarattı.
    "bu filmi mutlaka izlemelisin"

    evet, siz de izlemelisiniz. onlar da izlemeliler.
    bu film izlenmeli.
    kalbe dokunan az sayıda görsel sanat kalmışken..

    ayrıca,

    filmde çocukların hayatını değiştiren mösyö filmin yapımcısıymış. filmi çekebilmek için paristeki evini ipotek ettirmiş. film iyi gişe yapınca da, geçtiğimiz senenin en çok kazanan aktörü ünvanıyla birlikte evini de geri almış.

    (bkz: kendini gerçekleştirmek)
  • --- spoiler ---
    müdür karakteri üzerinden derdini çok da güzel anlatan film. tarih öğretmeni olan rachinin öğrencilere sözlüde sormayı şeçtiği soru "mareşal .... nasıl ölmüştür?" oysa ki bu soru "mareşal .... neden ölmüştür" sorusundan bağımsız düşünüldüğünde alınacak cevap eksik olur. rachin okul müdürü olarak "neden"i sormak yerine yerine "nasıl"ı sormayı seçmiş bir eğitmen, sorun da burda yatıyor. öğrencilerin olumlu olumsuz yaptıklarının sebeplerini aramak yerine nasıl ceza verileceği konusuna eğilmiş ve süphesiz ceza mekanizması okulda en iyi işleyen mekanizmalardan biri olmuş. nasıl sorusunun bizi yönlendireceği yöntem mevzuunu müdür layığı ile çözmüş. hücre cezaları, temizlik cezaları, görüş yasağı cezaları bize hatırlattıkları kurumlar itabari ile çok da yeni buluşlar sayılmasa da işleyiş sistemi olarak kusursuz işlemekte. lakin, rachin den farkli olarak müzik hocamız mathieu öğrencilerin neden hademeyi yaraladıklarını merak ettiğinde çözüm yöntemi kaçınılmaz olarak kendini gösteriyor. rachin'in hücre yönteminde ceza suçtan bağımsızlaştırıldığında ve aradaki nedensellik bağı koparıldığında ceza anlamını yitiriyor. fakat mathieu hademeyi yaralayan öğrencinin cezasını hademeye hastabakıcılık yapmak üzere tayin ettiğinde işler değişmeye başlıyor. rachin in öğretmenlere tavsiye ettiği etki-tepki çözümünün sorunu ise etki- tepki arasinda bir saniye durup hem etkinin hem de tepkinin nedenini sorgulayacak vakit olmaması.
    --- spoiler ---
  • clement mathieu hoca şaşırtıcı derecede alfred hitchcock'a benziyor... bir insan iyi hoca rolünü oynar ama bu kadar mı yakışır o role....

    --- spoiler ---
    pepinot denen velet ne kadar tatlı bir şeydir öyle... filmin sonunda hocasıyla bir cumartesi yola çıkması ne kadar da iyi oldu... solo yapan pierre adlı çocuğumuz sen orkestra şefi ol amerikalarda ama senin lyon'a gitmene yol açan hocanın adını bile hatırlama... pepinot'da var yine ne varsa valla...
    --- spoiler ---

    ağladık, güldük, içimiz buruldu... valla görmeseymişim eksik kalırmışım ben bu filmi hakikaten...
  • bittiğinden beri gözlerim nemli nemli duruyorum öyle. o kadar sıcacık o kadar gerçekçi bir film ki. çocuklar, müzik, sevgi, iyilik, güzellik.. al işte, hassas yerimden vurdun beni film. kesinlikle ölmeden bir kere daha izleyeceğim.

    --- spoiler ---

    özellikle son sahnede mümessilin annesini babasını savaşta kaybeden minik pépinot'u yanına alması, ona babalık yapması, çocuğun gözlerinin parlaması ve tüm bunların küçük çocuğun babasının geleceğini zannettiği cumartesi günü oluyor olması beni benden aldı.

    --- spoiler ---

    filmin benim için özetini de yazayım, tam olsun;
    ''dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey...''
  • her şeyi geçtim son sahnesiyle olayı bitiren aşmış, müthiş film.
  • koşa koşa o yatılı hapishaneye gidip pepinot denen veledi evlat edinme isteği uyandıran film..

    ayrıca müziklerine daha bir ayılıp bayılmak için :

    (bkz: allah'ını seven üzerime fransızca sözlük atsın)
  • filmden çiktiktan sonra ister istemez sürekli cok sesli koro halinde gezintilere yol açan çok tanidik bir film. heryeri kliselerle doluydu, sanki 20 sene önce çekilmis gibiydi... ha agladik mi? evet agladik ama o sirada baska bisey gelmisti aklimiza heralde ondan...
    (bkz: aglamiyorum gözüme bir sey kaçti)

    ----spoiler----
    mondain kisisinin de dogru yola gelmesini bekledik türevi filmlerden etkilenerek, olmadi, ilginçti.
    ----spoiler----
  • --- spoiler ---
    pepinot 'un gittigi gün cumartesiydi

    bitisiyle beni benden almis,gözyaslarimi tutamamama neden olmus,kalbimi acitmis film.pepinot o oyuncak ayisini kolunun altina sikistirip "lütfeen" diyerek sinemadaki herkesi mahvetmistir.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap