• michael jackson'un çocuk istismarını anlatan belgesel.

    yarısını izlediğim belgesel. ailelerin hiçbiri inandırıcı değil ama adamlar doğruyu söylüyor.

    bi kere anneleri, yüzde yüz eminim ki bu durumun farkındalardı. ne demek yani, birlikte uyuyabilirler kötü bir şey düşünmedik demek. neymiş, kitap okuyorlar sanıyormuş. he he. para ve lüks için göz yummuşlar işte olana bitene. o günleri anlatırken bile gözleri kamaşarak, özlemle anlatıyorlar şimdi de mağdur rolünü oynuyorlar.

    adamlarsa, gerçeği söylüyorlar dedim. neden? çünkü onların yaşadığı istismarı ben de o yaşlarda yaşadım ve bunu fark etmem, hatta kendime itiraf etmem yirmili yaşlarımı buldu.

    diyorsunuz ki neden sustular? çünkü onun kadar kendilerini de suçluyorlardı içten içe. buna değineceğim. öncelikle ailelerin amacı zaten para koparmak, inanıyor musunuz ki ah yavrum, vah yavrum derdinler. hayır, çocuklarının bu travmalarından para koparmak derdindeler. michael zaten para verip susuturucam diyerek parayı vermiş, e aileler de haliyle, lehine ifade ver çocuğum demiştir.

    şimdi ben kendi yaşadıklarımla, adamların yaşadıkları arasındaki benzerlikleri size bahsedeceğim. ama bu konu hakkında tek bir mesaj dahi istemiyorum. tavsiyeleriniz, üzüntüleriniz size kalsın. neden doğru söylediklerine inandığımı anlatmaya çabalıyorum. ben, istismara uğradığımda hemen hemen bu çocukların yaşlarındaydım. altı, yedi. hani diyor ya "sana bir şey öğreteceğim, herkes yapıyor, seveceksin" dedi michael diye. evet, benim de öyle başladı aşağı yukarı. "seninle bir oyun oynayacağız, seveceksin." sevdim de. aynısını onlar da diyor zaten. hoşuma gitti, heyecan verici bir sırdı, oyun gibiydi diye. aynen öyle, oyun gibiydi benim için de. tam olarak ne yaptığımızı bilmiyordum ama eğlenceli geliyordu. adam diyor ki, "bu yaptığımızdan kimseye bahsetmemeliyiz, bizi anlamazlar ve ikimizin hayatı da mahvolur dedi mj diyor. ben de aynı şekilde telkin edildim ve buna inandım.

    bu çocuklarla aramdaki tek fark, onlar bir dünya starıyla, tanrı diye nitelendirilecek kadar büyütülmüş bir ikonla birlikte oynuyorlar, eğleniyorlardı. ona her açıdan hayranlardı ve kendilerini dünyanın en şanslı çocuğu olarak düşünüyorlardı. mj onlara istedikleri herşeyi veriyordu. geceleri de çocuklar onun istediğini yapıp, bir oyun oynadıklarını düşünüp, onu mutlu ettikleri için seviniyorlardı. çünkü mj onlara zorla bir şey yaptırmıyor, acı vermiyor, dayak atmıyordu. aslında onları kendi çapında seviyordu. onlar da onu seviyordu ve dediğim gibi bu oyundan zevk alıyorlardı aslında. ben de aşağı yukarı aynısını yaşadım.

    dedim ya oyun gibiydi. ta ki belli bir yaştan sonra bu olay keyif verici değil de mide bulandırıcı boyuta gelene kadar. ki zaten yaşım büyüdüğünde, istismarcım ya da istismarcılarım bu oyunu bitirmişlerdi. içten içe de sevinmiştim. fakat dediğim gibi kimse bilmemesi için, böyle bir şey yaşanmamış gibi hayatıma devam ettim. çünkü bilinçaltıma işlenmişti, başkaları bizi mahveder diye. çünkü ben de bunu isteyerek yapmıştım ve suç ortağıydım. onları suçlamak kendimi de suçlamaktı. bu nedenle uzun bir süre kendimden nefret etmiştim. buna izin verdiğim için.

    bunu kendime ne zaman itiraf ettim? çocuğum olunca. çocuğuma bakıp yaşadıklarımı düşündüğümde bir insan bir çocuktan nasıl zevk alır diye düşündüm. nasıl o hissi duyar bir çocuğa karşı? bilmiyorum. sanırım hiç bilemeyeceğim. bu yanlış bir şey. benim bu yaşadıklarımın bir istismar olduğunu kabul etmem çok, çok uzun zamanımı aldı. ben hep aklıma geldiği zaman, anında unutup yaşamadım varsaymıştım.

    adamların kriz geçirdikleri söylenmiş, doğrudur. ben de geçirdim, bazen hala da geçiriyorum. depresyona girmişler. doğrudur. ben de girdim, halen daha üstümden atamıyorum. hiçbir doktor iyileştiremez sizi.

    o adamlara inandım çünkü anlatırlarken yüzlerindeki o acı kabulleniş bana çok tanıdık geldi.

    neyse, bu kadar dramatize yeter. olayın tazminat kısmını bilemiyorum. dediğim gibi analarının tek derdi para. o zaman da paraymış şimdi de öyle. yani, aman evladım istismara uğramış derdinde değiller. umurlarında bile değil çocukları.

    hadi bunların hepsini geçtim, gerçekten otuz yaşında bir insan neden sürekli erkek çocuklarıyla takılır? çocuk sevdiği için mi? demek ki mj, kız çocuğu pek sevmiyormuş.

    michael, çocukları bir şeye zorlamadığı ve onlar da bundan keyif aldığı için onları istismar ettiğini düşünmüyordu bence . onlar sürekli eğlendiği, onu en iyi anlayan ve çok sevdiği dostlarıydı ve cinsellik de bu eğlencenin bir parçasıydı diye düşünüyordu. benim şahsi fikrim bu.

    evet çocukları koruyun demiş olabilir son nefesinde, doğrudur. çocukları seviyor çünkü.bazılarına olan sevgisi ise şehvete dönüşebiliyormuş bana kalırsa. dediğim gibi bu bir eğlenceydi. sevmese zaten sadece tecavüz eder öldürür atardı, bu kadar basit. siz her istismarıcının zorba, kötü ve dayakçı olduğunu sanıyorsunuz. kimisi çocuğa aşık oluyor ve onu mutlu etmek için elinden geleni yapıyor. günün sonunda da kendisi mutlu oluyor. hastalıklı, berbat bir ilişki.

    üzgünüm ama gerçek.

    not: davaya ver madem öyle, kendi yaşadıklarından michael beybimizi nasıl suçlarsın zındık diyenlere, sizin gibi piç kuruları yüzünden edemiyom dava oldu mu? sizin gibi, hakkında en ufak bir bok bilmeyip dışardan gördüğüyle insan kodunu çözen çok bilmiş piçler yüzünden. ama ama o öyle bi şey yapmaz, çocukları çok seviyor hepsi para için, kötülemek için, iyi niyeti kullanılıyor, zaten psikolojisi bozuk vs sözleri yüzünden. ben yaşadıklarımdan yola çıkarak michael suçlu diyormuşum. yaşadıklarımdan yola çıkarak adamların o zamanki ve şimdiki psikolojilerini anladığımı söylüyorum. ki ben bu belgesele başlarken, yalancı iftiracılar, michael öyle şey yapmaz diye başlamıştım. michael'in göbek bağını siz kestiniz sanki, aklanmışmış, kimler kimler aklanmadı o niye aklanmasın?. demek ki senin de çocuğunla uyumak istese, al beyim diyecektin. kusura bakmayın da kimse alelemin çocuğuna bir de kene gibi yapışan ana babasına bedavadan para yedirmez yıllarca. özel uçaklar, limuzinler, otellerde suit odalar vs vs. bu çocukların ana babaları da bilerek göz yumdular işte. peh.
  • hala bu belgesele karşı "belgesiz belgesel" ve "michael jackson mahkemede aklandı" diye savunma yapılıyor çok ilginç. ben bu belgeseli bir michael jackson hayranı olarak michael jackson'ın asla böyle bir şey yapmayacağı ön yargısıyla izlemeye başladım. belgesel bittiğinde aklımda hiçbir soru işareti kalmadı. michel jackson gerçekten de bütün bunları yapmıştı.

    belge mi? ne belgesi istiyorsunuz daha?

    dış görünüşleri oldukça feminen, saçları uzun olsa erkek olduklarını anlamayacağın iki tane çocuk ve bu çocuklarla 7/24 birlikte takılan, aynı yatakta uyuyan bir adam. bu çocuklarla birlikte olduğu anlara ait videolarda ve fotoğraflarda rahatsız edici derecede yakın beden dili ve çocuklarla telefonda bir sevgiliyle konuşuyormuş gibi konuştuğu ses kayıtları... şu denklemden michael jackson'ı çıkar mahalle bakkalı memduh abiyi koy. memduh abinin sapık bir orospu çocuğu olduğuna dair hiç kimsenin aklında bir şüphe olmaz. denkleme bir süper star girince hemen savunma refleksi oluşuyor. siz iki yüzlüsünüz başka bir şey değil. istiyorsunuz ki adamlar çocukken istismara uğradıkları anlara ait videolu ya da fotoğraflı kanıt göstersinler. çünkü şu aşamada her şey o kadar açık ki geriye tek kalan kanıt o anlara ait görüntü kayıtları. sanırsın ortada hiçbir delil yokken üfürüyor adamlar. michael jackson'un çocuklarla birlikteykenki beden dili bile yeterince rahatsız ediciyken "ne var canım hangimiz çocuklarla aynı yatakta uyumadık, hangimiz çocukları öpmedik" diyen kişi kötü niyetlidir başka bir şey değil.

    bu olaylarda çocukların aileleri de en az michael jackson kadar suçludur. gönül isterdi ki çocukların aileleri hakkında da bir soruşturma açılsın. çocuklar hariç herkesin her şeyden haberi vardı. aileler lüks yaşam ve para için adeta çocuklarını michael jackson'a pazarlıyordu. michael jackson yaşarken sus payı olarak milyon dolarları cebe indirdiler.
  • diyelim ki bu iki adam yalan söylüyor ve çocuk adam onlara hiç 'dokunmadı'. ne var ki, 30 küsür yaşında bir adamın ergenliğe bile girmemiş çocuklarla haftalarca aynı odada kalması, aynı yatakta yatması, her gün onlara saatlerce telefonda sevgi sözcükleri söylemesi, mektuplar yazması, el ele gezmesi en hafif tabiriyle suiistimal, doğru tabirle de istismardır.

    bu çocukların aileleri de kuşkusuz en az çocuk adam kadar suçlu ve sapkın. toplum ise benzodiazepine (ve daha neler neler) müptelası eşşşek kadar bir adamın 'ben bir çocuğum ehiii' yalanına yıllardır inanmaya devam etmekte beis görmüyor.
  • yüzde yüz yalan ve kuru iftiradan ibaret olduğu çok kesin kanıtlarla sabit. michael jackson hayranı değilim, yılların bir death ve black metal dinleyicisi olarak objektif bakabildiğimi düşünüyorum. 80'ler çocuğu olarak, 90'lar başında metallica ve g'n'r konserlerine gidemediğim için üzülmüştüm, michael jackson konseri umurumda bile olmamıştı o kadar hayranı değilim. hatta bu pedofili iddiaları ve davalar medyada patladığında ben de vay adi şerefsiz diye kızmış, şoke olmuş sövmüştüm çünkü bütün 80'ler veletleri gibi onun şarkılarıyla büyüdük, kendisinin iyilik timsali olarak bildik ve bu korkunç haberler çocukluk anılarımızı bir nevi lekelemişti. sonra davalardan aklandı ama imaji cok büyük hasar aldı.

    ben ne alaka bu meseleye takıldım şimdi durduk yerde: ekşide takip ettiğim bir eleman yakın zamanda 2001'deki konserinden bir video paylaşınca o başlıkta leaving neverland muhabbetine denk geldim kendimi bu başlıkta buldum. pek tv izleyen biri olmadığım için bu yapımdan hiç haberim olmamıştı, zaten celebrity muhabbetleriyle ilgilenen biri değilim.
    bu mevzuda da bir şeyler kafama yatmadı nedense, dedim aslı astarı neymiş bir araştırayım. çünkü bu adam gençliğimizin çocukluğumuzun en büyük starıydı ne de olsa ve artık orta yaşlı gün görmüş biri olarak, hele de medyanın nasıl toplumu manipüle etme aracı olduğunu ve dedikodu tabloidlerinin rating için anasını bacısını satacak tıynette kansızlar olduğunu çok iyi bilen biri olarak dedim bu adamın günahını mı alıyoruz acaba? ya hepsi yalansa? neyse, zehir hafiye moduna girdim bir ton belgesel, röportaj izledim. hem lehte hem aleyhte bir sürü materyal izledim ve okudum. fbi raporlarından mahkeme tutanaklarına, ilk davayı açan baba evan chandler'ın telefondaki ses kayıtlarına, davacı avukatının sekreterinin anlattıklarından lehte aleyhte şahitlik yapanların ifadelerine ne kadar kanıt varsa hepsini didik didik ettim. sonuç olarak vardığım kanı, leaving neverland'de yeralan jimmy safechuck ve wade robson isimli elemanların kabataş'ta 50 tane üstü çıplak deri pantolonlu herif kolpasını ortaya atan türbanlı bacıdan en ufak bir farkı olmadığı ve michael jackson'ın bu olaylardaki tek mağdur olduğu. yüzde yüz adım gibi eminim herifler kesinlikle yalan söylüyor ve gerçekçi bir senaryo uydurmak için de profesyonel yardım almışlar.

    bu ikisinin anlattığı hikayeler victor gutierrez'in, yani iftiracı olduğu mahkemede tescillenmiş, yalancı şahit göstererek bir siyasetçiye pedofili iftirası attığı için hüküm giyip hapse girmiş bir herifin kitabından birebir arak. michael jackson bu herife uydurmasyon kitabından dolayı tazminat davası açıp kazanmış, herifçioğlu 2.7 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum olunca apar topar memleketi şili'ye kaçmış. orada da bir çocuğu parayla yalancı şahit olarak ayarlayıp siyasetçinin birine sübyancı diye iftira atmış, adam dava açıp yalancı şahit olan çocuk çapraz sorguda yalancı şahit olduğunu itiraf edince gutierrez yargılanıp hapis cezasına mahkum olmuş. bu herifin kitabında uydurduğu yalanları kendileri yaşamış gibi anlatıyorlar yani. bu belgesel ismi altında belgesel türüne hakaret olan yapımın ortaya attığı bütün iddialar, yayınlanmadan yıllar önce lime lime edilip çürütülmüş aslında. lakin millet balık hafızalı olduğu ve çok kolay gaza geldiği için belgesel diye kabataş hikayesini piyasaya sürmekte beis görmemişler çünkü rating getiriyor.

    bu başlıkta ug tek'in yazdığı eleştiri serisi gayet rasyonel ve profesyonel bir eleştirmen tarzında yazılmış, o da michael jackson hayranı olmayan biri olarak oldukça objektif bakmış konuya. başlık içinde arayıp onun yazdıklarını okuyun.

    youtube'da hafiyelik yapan bir amerikalı eleman var, o da michael jackson hayranı değil hatta michael jackson fanlarını sert eleştiren biri, onun 3 bölümlük programında da benim zikrettiğim şeylerin hepsi ve çok daha fazlası var. bir tek gutierrez'in iftiradan ve mahkemeyi yalancı şahitle aldatmaktan hüküm giyip hapse atıldığından bahsetmiyor. birinci bölüm bu: https://youtu.be/6pnoqqlygqs

    diğer bölümlere de buradan ulaşılabilir. elemanın ağzı epey bozuk ve kavga eder gibi saydırıyor ama sağlam iş çıkarmış.

    burada da sosyal hizmetler görevlisi olarak yıllarca çocukken tecavüz kurbanı olan mağdur kişilerle çalışmış uzman birinin eleştirisi ve gerçek pedofili mağdurlarıyla yalancıların ve rol yapan aktörlerin vücut dilini, yüz ifadelerini detaylı kiyaslayarak analizi var:

    https://youtu.be/hfdnhmrpdfe

    bu eleman da michael jackson hayranı değil, hobi olarak film ve oyun eleştirileri yapan biri. ayakları yere basan gayet mantıklı ve bilgilendirici bir eleştiri yapmış. yorumlarda da karşı eleştirilere profesyonelce cevaplar vermiş.

    neverland'de temizlikçi olan avustralyalı kadının verdiği röportajda da çok büyük çelişki ve kolpalar dolu, kendi kendisiyle de çelişiyor zaten büyük fireler veriyor. o da burada: https://youtu.be/1yp91zkbggy
    yeminli ifademde dediğim her şeyin arkasında duruyorum diyor, 10 dakika sonra da yeminli ifadesinde yalan söylediğini itiraf ediyor. bu kadın haksız yere işten atıldığını iddia ederek tazminat davası açmış ve michael jackson'ın evinden 50.000 dolarlık değerli eşya çaldığı için kovulduğu meydana çıkınca tazminat ödemeye mahkum olmuş.

    gerçi bütün bu materyallerin daha yarısını bile görmeden adamcağıza iftira atıldığına ve yüzde yüz masum olduğuna beni ikna eden şu oldu: neverland'de binlerce çocuk misafir oluyor ama bunca zamanda şikayetçi olanların sayısı sadece beş. bu ailelerden bir tanesi bile polise gitmemiş, hepsi de sadece tazminat davası açmış yani hapse girsin diye kriminal dava açmamışlar. amerikan hukuk sisteminde birkaç tür dava vardır, bunlardan hapis cezası verilen tür kriminal davadır. sivil dava denen tazminat davasında sadece para sözkonusudur, davalının davacıyla mahkeme dışında anlaşıp tazminat ödemesi durumunda dava düşer, sicil kirletecek bir durum oluşmaz. normalde çocuğuna tecavüz edilen bir aile başka çocukların da başı yanmasın, sapık sübyancı hapse girsin diye uğraşır ve tazminat davasının yanında kriminal dava açar. polise gider, adli tıp raporu kovalar, adalet ister. oysa buradaki şikayetçilerin alayı sadece kriminal olmayan tazminat davası açmış, bunlardan sadece biri -1993'teki ilk davayı açan chandler ailesi- tazminat almış. o da mahkeme kararı sonucu değil michael jackson'ın mahkeme dışında anlaşıp sigorta şirketi aracılığıyla tazminat ödemesi sonucu. bunu da turne organizatörleri ve plak şirketinin baskısıyla yapmış, mahkeme uzadıkça turnenin bir kısmının iptali riski ortaya çıkmış. 300-400 milyon dolar zarar etmektense bunlara istedikleri 20 milyonu verelim başımızdan savalım demişler, kendi cebinden çıkmayacak sigorta ödeyecek diye ikna etmişler. kendisi de sonradan bin pişman olmuş. bundan yıllar sonra açılan 14 kriminal dava ise martin bashir'in yaptığı living with michael jackson belgeselini kaynak alan savcının açtığı kamu davaları oluyor. bu savcı jackson hapse girsin diye çok uğraşmış ama suçlamak için (indictment) yeterli kanıt bulunamadığından hiç bir sonuç elde edememiş, michael jackson davaların hepsinden beraat etmiş. wade robson şahit olarak çağrılmış ve çok kesin ifadelerle michael jackson lehine şahitlik etmiş. gerçekten mağdur olsa çapraz sorguda dökülürdü. michael jackson hayattayken toz kondurmayıp öldükten yıllar sonra, nedense tam da işleri kesat gitmeye başlayınca 180 derede dönüp mahkemede anlattıklarının tam tersi beyanlarla yüklü bir tazminat talebiyle dava açmaya girişmesi son derece şüpheli. hakim davayı kafadan reddetmiş zaten.

    kriminoloji tarihine bakarsak tipik bir sübyancı sapığın çok fazla sayıda kurbanı olduğunu görürüz. jeffrey epstein davasında gördük nitekim, yüzlerce mağdur vardı. ensar vakfında da gördük. götü boklu 3-5 islamcı sapık bile 45 çocuğa tecavüz ederken, milyonlarca çocuğun hayranlığını kazanan koskoca bir dünya starı pedofil olsa beş taneyle mi yetinir?

    bu mağdurlardan bir tanesi bile mi polise gitmez, suçlu hapse girsin başka çocuklar mağdur olmasın diye uğraşmaz? polis yerine tabloidlere gitmişler, bir yandan tazminat davası açıp bir yandan tabloidlere para karşılığı röportaj vermişler. sizin aklınıza yatıyor mu, yıllar boyu binlerce çocuğu neverland'de misafir etmiş birinin sübyancı olsa beş çocukla yetineceği? gerçekten azılı bir pedofil olsa hem dava sürecinde hem de leaving neverland sonrası yüzlerce mağdur ortaya çıkardı ama böyle bir şey yok. eski eşi lisa marie presley'in bir röportajını izledim, o sırada kavgalı ve boşanma sürecinde olduğu halde michael jackson'ın suçsuz olduğuna çok emin konuşuyor, "çocuklara cinsel taciz yaptığına dair en ufak bir şey görmüş olsam belasını sikerdim onun, kesinlikle asılsız iddialar" diyor. bir de bu herifler çocukken onlarla beraber neverland'de michael jackson'la yıllarca arkadaşlık eden macaulay culkin'in tanıklığı var. kesin olarak iddiaları reddediyor, ne bana uygunsuz bir şey yaptı ne de başka çocuklara uygunsuz bir şey yaptığını gördüm diyor. onun röportajlarından kesitler link verdiğim videolarda var. kendisinin paraya ihtiyacı olmadığı için para koparma amacıyla dava açanlardan çok daha güvenilir buldum.

    michael jackson normal biri değildi, ciddi psikolojik travmaları olan sorunlu biriydi. kendini çocuk olarak görüp ikide bir peter pan olduğunu iddia etmek, sürekli çocuklarla takılmak, kollarına jiletle faça atan tinercilerin yaptığı kendine zarar verme davranışını yüzünü estetik ameliyatlarla voldemort'a çevirmek şeklinde sergilemek hiç normal davranışlar değil ama ben dünya kadar hafiyelik yaptıktan sonra orada bir sapık canavar değil, içinde kötülük olmayan ve psikolojisi çok küçük yaştan itibaren bozulmuş, sahnede dünyanın en karizmatik kişisi olup sahne dışında özgüveni yerlerde sürünen ikiye bölünmüş bir kişiliğe sahip, bütün ömrünü hayatın acımasız gerçeklerinden kaçıp saklanmak için harcamış, zayıflığını gören paragözlerin hedefi olup para-rating uğruna iftiralarla hunharca linç edilerek ölüme sürüklenmiş zavallı çaresiz bir mağdur gördüm. amerika'da maalesef ruh sağlığı bozulursa sokaktaki evsiz de milyarder dünya starı da aynı kaderi paylaşır. sahip çıkan olmaz, yardım çığlıklarını kimse duymaz, yapayalnız uçuruma düşer yitip giderler.

    son olarak, şu iki video belgesel sıfatını bu 4 saatlik kabataş martavalından bin kat daha fazla hakediyor:

    https://youtu.be/pxwryvoynic

    https://youtu.be/zxndb2pvcom

    leaving neverland kolpacılarının dolduruşuna gelip sorgusuz sualsiz inanan herkes havuz medyasına kanan akepe seçmeninden farksız. gezi'de camide içki içildi yalanlarına nasıl kandılar diye sövenler eğer bu sahte belgeseldeki iki kolpacı yalancının dediklerine inandıysa aha işte o camide içki içilmesi, kabataş'taki türbanlı bacı hikayeleri aynı psikolojik taktikler kullanılarak anlatıldı. onlara inananlar karşı tarafı görmedi bile. vitaminsiz göbbels ne kadar güvenilir bir kaynaksa bu yapımda konuşanlar da o kadar güvenilir kaynak.

    edit: wade robson isimli iftiracı, michael jackson'ın yeğeniyle uzun süre birlikteymiş ve kadını britney spears ve bir sürü başkalarıyla aldatmış. burada hepsini ifşa ediyorlar. yuh artık nasıl bir şerefsizmiş bu herif, böyle birinin hiç bir dediğine inanılmaz. bir sürü yalanlar, uydurma tarihler hepsini ifşa ediyorlar. https://www.youtube.com/…/tsuxaa3qize?feature=share

    büdüt: trt world tarafından michael jackson'ın yeğeniyle yapılan röportaj da bayağı kapsamlı https://youtu.be/jzyzlvltcn0

    edit: şikayetçi sayısı beş değil dört. ikisi wade robson and jimmy safechuck. 1993'teki davada şikayetçi chandler ailesi, 2003'teki davada aviso ailesi. hepsinin yalancı olduğu yüz kere kanıtlandı.
  • michael jackson’a yoneltilen suclamalarin dogru olup olmadigini bilemem, orada olmayan kimse bilemez. sansasyon yaratmak adina yapilmis bir is olabilir, evet. benim algilayamadigim sey, kendilerinden hic suphe duymadan “taciz iddiasi yanlistir” seklinde klavye basinda kendini paralayan insanlar. arkadaslar, siz hayal aleminde mi yasiyorsunuz? cok iyi bir insan imaji cizip kadinlar, cocuklar, engelliler ve bazen de erkekler gibi fiziken dezavantajli bir kurban bulunca her turlu pisligi yapabilen insanlar varken, cocuk tacizcilerinin cogunun ailenin tanidigi, yakin cevreden biri oldugu biliniyorken, taciz magdurlarinin cesitli yollarla susturuldugu herkesin malumu iken en fazla birkac konser kaydini izleyip muzik dergilerinde 3-5 roportajini okudugunuz bir insani nasil caniniz pahasina savunabiliyorsunuz?

    suna her gecen gun daha cok emin oluyorum: fanatizm, tum asiriliklar icinde en yikici olani.
  • bu belgeselde anlatılan müthiş sanatçı, süperstar michael jackson değil; insan olan - sade 'michael'. bu ikisini birbirinden ayırmak gerektiğini düşünüyorum. belgeseli izleme niyetiniz varsa mj hayranlığınızı bir kenara koyup izleyin ve gerçeklerle yüzleşin; ya da boşverin izlemeyin ignorance is bliss.

    belgeselin üzerine kurulduğu iki kişiye de inandığımı belirterek başlayayım. bu benim için tartışmaya kapalı. mj'in sanatına çok hayran, sık sık mj dinleyen - izleyen biri olarak yazıyorum bunu ama 'çocuk istismarı' apayrı bir konu.

    'mj öyle şey yapmaz, para için atılan iftiralar' diyenlerdenseniz bence hayata pozitif tarafından bakmaya çalışanlardansınız ve ne mutlu size ama ben sizin tarafınızda değilim. hayat bana ekranlarda gördüğümüz, o 'çok aşık olduğumuz' tiplerin ne kadar yavşak olabildiklerini birçok kez gösterdi ve artık bunlara hiç mi hiç şaşırmıyorum. çünkü 'show business' dediğimiz mevzu -sanatçılarıyla ve şaklabanlarıyla birlikte- her şeyden bağımsız; 'yaratılan bir dünya'. dolayısıyla bu dünyada çizilen imajların gerçek karakterlerle örtüşmemesi çok doğal. üstelik michael özelinde ortalama 30 sene öncesinden bahsettiğimiz için bir imajı korumanın çok daha kolay olduğunu söyleyebilirim.

    --- spoiler ---

    belgesel iki kişi üzerine kurulu; wade ve jimmy.

    wade; brisbane - avustralya doğumlu, dans etmeyi çok seven bir çocuk. mj'in dünyayı kasıp kavurduğu yıllar ve wade için de michael tabii ki bir süper kahraman. mj dansı yaparak bir yarışmaya katılır, ödül mj'in avustralya konserine gitmek ve tanışmaktır. wade kazanır ve hikayesi başlar...

    jimmy; simi valley diye küçük bir yerde yaşayan ortalama amerikan ailesi çocuğu. çok güzel bir çocuk olduğu için aile yakınlarından biri reklam seçmelerine yönlendirir, seçilir ve mj ile pepsi reklamında oynar, hikayesi başlar...

    bu çocukların yaşadığı şeyin alışıldık tacizden farklı olduğu çok açık, meseleyi uzatan da bu. karşılarında inanılmaz güçlü bir figür; herkesin hayran olduğu eşsiz bir star var. bu adam dünyanın her yerinde, isteyebileceği herkesle olabilir ve jimmy'nin dediği gibi; o gelip sizi seçiyor!

    mj -gerçekten- sizi seviyor ve özel hissettiriyor; siz de kendinizi onun kollarına bırakıyorsunuz çünkü çocuk aklınızla bunun olağan dışılığını fark edemiyorsunuz. mj gündüzleri çok iyi bir arkadaş; alışverişte istediğiniz kadar oyuncak alabilir, istediğiniz kadar abur cubur yiyebilirsiniz, onunlayken her şey serbest ve her şey elde edilebilir. gerçek bir hayal dünyası. gece olduğunda ise başka bir boyuta geçiliyor ama burda da sizi bir şeye zorlamıyor, fiziksel acı veren bir şey yapmıyor. tam tersi 'onu mutlu ettiğinizi düşünüp' siz de mutlu oluyorsunuz. çocuklar gerçekten mutluymuş ki kimseye bu sırrı açıklamamışlar. bir nevi 'ilk aşk'ın en garibini yaşamışlar. jimmy kendi aralarında 'sahte evlilik seramonisi' bile yaptıklarını anlatıyor. çocuğa yüzük falan takmış...

    öpüşmeler, dokunmalar, oral seks ve daha bir çok şey.

    bu çocukların mutlu olması; taciz edildikleri gerçeğini asla ve asla değiştirmiyor.

    aileler abandone. iki kenar mahalle ailesi şanı şöhreti pulu parayı görünce her şeyi unutuyor. bu konu tartışmaya açık mesela ama bana göre; belgeseldeki iki ailenin ebeveynleri de mj kadar suçlu, hatta -mj'i hasta olarak değerlendirirsek- belki ondan daha fazla suçlular! wade daha tanıştıkları ilk günün gecesinde mj'in yatağında uyuduğunu anlatıyor. böyle bir şey olabilir mi?

    wade'in anası olan o kırmızı kafalı karının* mj'e aşık olduğunu ve bu yüzden yaşananlara göz yumduğunu düşünüyorum. kocasını terk edip amerika'ya yerleşmesi falan da bence bu yüzden. belli ki mj'in karısı olmayı hayal etmiş; olansa wade'e ve yalnızlıktan kendini asan eski kocasına olmuş - ki bu kısım oldukça trajikti.

    jimmy'nin annesininse gözlerini 'lüküs hayat' kör etmiş. bilmiş bilmiş konuşuyor şimdi kameralara ama başka bir 30 yaşında adam çocuğuyla 'best friend' olsa ve gece beraber yatacak olsalar kıyametleri koparırdı. tabii bu garip hareketleri olan adam 'michael jackson' olunca birden iyi niyetine inanıveriyorsunuz. geçiniz!

    aydınlanma yıllar yıllar sonra geliyor. aslında iki çocuk da büyüyüp kendi çocukları olunca yaşadıkları şey dank ediyor. bence bu da son derece normal çünkü gözünüzün önünde bir çocuk büyürken çok fazla şeyi sorguluyor ve dışarıdan bakabiliyorsunuz.
    wade'in konuşması jimmy'yi de tetikliyor. iş bu raddeye geliyor.
    --- spoiler ---

    çocuk tacizi benim için diğer suçlar gibi değil. bu bir zincir; kendi kararlarını veremeyecek birini istismar ediyorsunuz, iyi niyetini suistimal edip güven duygusunu zedeliyorsunuz, kişiliğinin gelişimini ve dolayısıyla bütün geleceğini etkiliyorsunuz... bu her şeyin üzerinde bir kötülük ve bunu yapan michael jackson da olsa; bakkal hasan amca olsa görüşüm aynı.

    edit : gelen çokça mesajdan ve okuduğum yorumlardan sonra edit ihtiyacı hissettim. hala zaman buldukça michael'ın önceki davalarına ve şu an konuşulanlara bakıyorum.

    varan1. ama michael mahkemelerden aklandı? herkesin buna katılmasını elbette beklemiyorum ama ben jüri sistemini aşırı manipüle edilebilir buluyorum özellikle böyle ön yargıyla taraf tutulabilecek ve somut delillerin bulunmasının zor olduğu davalarda. ne yapalım şimdi yanlış karar çıkmış davaları mı konuşalım? o. j. simpson'ı ya da robert durst'u ya da onlar kadar meşhur olmamış ama yanlış kararlar verilmiş davaları baştan mı alalım? bakın taciz davaları ispatı en zor olanlardır. zamanında yeterli delil bulunamadığı için michael ceza almamış olabilir ama bu -benim gözümde- onu temize çıkarmaya yetmiyor, 'mahkeme oldu bitti artık çenenizi kapatın!' tavrı doğru değil. üzgünüm; 'vicdanlarda' kapanmamış böyle önemli bir konu her zaman konuşulur.

    varan2. 'ah o sony var ya o sony!'? 'michael'i suçlayanların hepsi iftiracı para peşinde koşan yavşaklar' diyenleri yine anlayabiliyorum ama 20 sene sonra birilerinin çıkıp konuşmasıyla sony olaylarını bağdaştırmak ne alaka yahu?

    varan3. neden şimdi konuşuyorlar? bunu da uzun uzadıya açıklamayacağım ama ilginizi çeker de biraz çocuk tacizi konusunda okursanız cevabı zaten kendiniz bulursunuz. çocuk beyninin normalleştirdiği uzuun bir süreçten bahsediyoruz, bunu çözmek kolay değil. 20 yaşında da geçmişle yüzleşilebilir 60 yaşında da. umarım bu konuyla hayatınızın bir bölümünde bire-bir karşılaşmazsınız ama bu; böyle.
  • eğer paranız varsa, pek çok suçtan aklanmanız mümkün. bu, türkiye'de de böyle, amerika'da da böyle. sanki, dünyanın her yerinde hukuk sistemi mükemmel çalışıyormuş gibi konuşmanız abes. ya haber okumuyorsunuz; dünyadan haberiniz yok ya da safsınız. bence ikincisi olun, en azından mutlu mesut ölürsünüz.

    çok paranız varsa yahut tanıdık bulursanız cinayetlerden bile yırtabilirsiniz. akrabanız belediye başkanıdır veya babanız yönetmendir; yeterli. bizde, sevim tanürek ve rüzgar çetin olayları var, amerika'da o.j simpson, robert durst... kült liderlere bile parasına göre davranırlar. david koresh ve yanındaki 75 kişi öldürülürken zengin sümüğü osho'ya, çıkarlar çatışana dek kimse dokunmaz.

    örnek link: https://www.toptenz.net/…e-got-away-with-murder.php

    hatta, çok zengin veya anadan babadan torpilli olmanıza da gerek yok. ncaa oyuncuları içinde, tacizden tecavüzden yırtan adam sayısı çoktur. soruşturma açılmaz, olay kapatılır.

    "bunca zaman neden sustular?" ve "şimdiye akılları nerdeymiş?" diyerek zihniyetinizi belli ediyorsunuz içten içe. ne güzel, ne güzel. tabii canım, zamanında konuşsalarmış. tacizi, tecavüzü tek soruyla çürüttünüz, hububat genetikliler sizi. harvey weinstein ve bill cosby sizin mantığınıza göre masumdur. metoo hareketi gereksizdir, bir boka yaramamıştır. travma sonrası stres bozukluğu da götten uydurma bir şeydir. terry crews gibi adamlar bile, bu hareketler sonrasında haklarını aramaya başladılar, siz hala neyin laga lugasını yapıyorsunuz?

    maykıl jeksın'ın little susie deyu şarkısı varmış. şarkıyı da tecavüz edilip öldürülen kız çocuğu için yazmış. dışarıdan iyi bir eş, iyi bir insan, duyarlı bir vatandaş gibi görünüp gerçekte bunun tam tersi olamayacağını nereden biliyorsunuz? e iyi işte ya, adam, pisliğini kamufle etmiş. senin gibileri inandırabildiğine göre başarılı da olmuş. john wayne gacy de hastanelerde çalışıp çocukları palyaço kostümleriyle eğlendiren, onları son zamanlarında neşelendirmeye çalışan, tüm mahallelinin sevdiği, tontiş biriydi. gerçekte ise, evinin altında çocuk cesetleri saklıyordu. kimse, ondan şüphelenmediği için yıllarca fark edilmedi. elin seri katilini geçtim, yahu pedofiller, çocuklara nasıl yaklaşıyor sanıyorsunuz siz? çocuğa iyi davranacak, onunla anlaşabildiğini gösterecek. niye bize yıllarca "şeker veren biri olursa sakın alma" dediler? kazık kadar adam, başka türlü nasıl yaklaşacak çocuğa? iki gün önce haberlerde izledim. puştun teki elinde poşetle çoluğun çocuğun yanına gitti. gencin biri fark etti de adamı tekme tokat mahalleden kovdular.

    hayırdır, ananız değil, babanız değil, ne idüğü belirsiz bir adamı ağlaya ağlaya savunuyorsunuz? gerçi anan baban bile olsa savunmayacaksın, orası ayrı mevzu da... dünyanın neresinde, kazık kadar adamın, el kadar çocuklarla günlerce aynı evde kalması, hatta aynı yatakta yatması normal görülür? ben göremiyorum. siz, görüyorsunuz herhalde. olaya konu olan iki çocuk, şimdinin iki yetişkini, para peşinde midir? velev ki para peşindeler. eee? maykıl ceksın'ın, kendinden olmayan çocuklarla aynı yatakta uyuduğu gerçeğini değiştiriyor mu bu durum? demek ki siz, savunanlar, megastarın teki gelip "ben sizin çocuğunuzla başbaşa kalmak istiyorum" dese, bit yeniği aramayı geç, çocuğunuzun o adamla gitmesine göz yumacaksınız öyle mi? aha bakın, yapanı var. onu izliyoruz. e size de bravo.

    allah aşkına maykıl ceksın'ı savunmayın, çok garip ve hastalıklı görünüyorsunuz. ben utandım sizin yerinize. lütfen kendinize gelin, ha bir de üremeyin.

    --- spoiler ---

    maykıl ceksin, çocukla(rla) başbaşa kalabilmek için ailenin onayını almak zorunda. ilk görüşmede çocuğu elinden tutup götürecek hali yok. çocuğu kafalamak kolay, peki ya aile? hawaii tatilleri, özel jetler, hediyeler, harçlık vermeler, birlikte turneye çıkmalar... her şey göz boyama. özellikle, orta sınıf ailelerin çocuklarını seçiyor. lan ne bilsin elin semt çocuğu özel jetleri, limuzinleri...

    çocuğa bakarak mastürbasyon yapması, meme uçlarını ovdurması, yalan diyelim. e, çocuğu alıp turneden turneye götürmüş, 7/24 birliktelermiş, ailesinden uzaklaştırmış. yav, gökten zembille inme bir adamın, 10 yaşındaki çocukla aşırı zaman geçirmesinin nesi normal? benim açımdan, belgeselin dört saat sürmesi bile saçma. bana gel, "aynı yatakta yatmışlar, hep birliktelermiş" de, bitti. ulan neden? ühühüh maykıl jerkksın, çuçukluğunu yışıyamamışş:(((

    adamın vidyosu var. "aynı yatakta yattık yatmasına da bir şey yapmadık. süt içip kurabiye yedik." diyor. yattıklarını itiraf ediyor! sen orada "ay canım yaa, süt içmişler işteee, pis düşünceliler sizi!!!!" dersen, allah da senin belanı versin. jimmy safechuck'la el ele tutuştuğu fotoğraflar, videolar var. ses kayıtları var. varoğlu var. yahu bu adam neden 10 yaşındaki çocukla sürekli telefonda konuşuyor?

    ailelere diyebileceğim hiçbir şey yok. oturdum düşündüm. lan, ben ne diyeceğim. anne salaktır, salak dersin, baba geri zekalıdır, geri zekalı deyip geçersin. uygun sıfat bulamıyorum. sizin ben sıfatınızı sikeyim desem yeterli midir? sen, çocuğundan mesul bir anne, bir babasın. sen nasıl, para, gösteriş ve ün uğruna, çocuğunu göz göre göre adamın tekine sunabiliyorsun? tina turner'ı, sean connery'i görmüş, iyi bok yedin. bana, ufacık bir yetki verselerdi, o çocuğu, o ailenin elinden alırdım. maykıl'ı çaykıl'ı geçtim.

    neverland adını verdiği goca evin her yerine zil taktırmış ruh hastası. aynı hikayeyi, maykıl ceksın'ın hizmetçisi de doğruluyor. şerefsize bak, gelenin sesini duyayım diye en ufak ayrıntıyı dahi düşünmüş.

    ben henüz ilk parttayım, bana bu kadarı yetti.
    --- spoiler ---
  • maykıl ceksını sadece tvde görerek hayranı olmuş eşek kadar adamlar maykıl yapmaz öyle şey diye canhıraş bir halde savunuyor da, küçük yaştan beri sistemli olarak manipüle edilmiş bu adamların zamanında mahkemede maykılı neden savunduğunu anlamıyor. ays
  • sosyal medya ve politik doğruculuk yepyeni, gözü kara bir etik üretiyor. tabular bahane edilerek (masumiyet karinesi ve delil eksikliği göz önüne alınmaksızın) kişilere hüküm giydirmeyi, damnatio memoriae’ye maruz bırakmayı salık veren kişiler ve kurumlar türedi. bu kişiler özellikle toplumda ismi bilinen idolleşmiş kişileri kurban etmeye can atıyor, zira kurban ne kadar önemliyse tanrıları (ideolojileri - inançları) o derece kutsanmış olacak, güç kazanacak.

    örneğin erel eryürek’in t24’te dün paylaşılan yazısı. eryürek’in leaving neverland’i izledikten sonra kaleme aldığı yazının çarpıcı önermesi şu şekilde. michael jackson idolünü yıkmalı ve yeni idoller yaratmalıymışız.

    https://eksiup.com/186217743163

    peki zatı şahanelerini bu kendinden emin yargıya sürükleyen bilimsel, hukuki dayanak noktası ne? belgeseli izleyen herkes michael jackson’ın çocuk istismarcısı olduğunu iddia eden wade robson ve james safechuk’ın yaralı bireyler olduğunu anlarmış, çünkü yaralılar yaralıları anlarmış. evet hepsi bu... ne lirik sözler, ne acıklı.

    https://eksiup.com/15947cdaf713

    benim gibiler susuyor çünkü eğer gıkımızı çıkarırsak bu engizisyon bizi evvela gerçekleri göremeyen sulu beyinli bireyler olmak, karşı çıkmaya devam edersek de maazallah pedofil olmak, nekrofil olmak, kısacası sapıkça duyguları savunan başka bir sapık olarak ilan etmek için hazır olda bekliyor. radyolar ve televizyon kanalları bu engizisyon mahkemesinden öyle korkuyorlar ki biri bu engizisyonun radarına yakalandıysa hemen fişini çekiyorlar. insanlar bu “yeni” şey hakkında heyecana kapılıyor, tartışmaların, suçlamaların ardı arkası kesilmiyor.

    eryürek niyeyse belgesel üzerindeki şüphe bulutlarını göz önüne almıyor. hayır hayır wade robson’un geçmişte verdiği ifadelerle şimdikiler arasındaki derin çelişkiden söz etmiyorum. çapları büyük olmayan bu iki kişi (robson ve safechuk) yapım şirketinden aldıkları para karşılığında böyle infial yaratacak iddialarda bulunuyor olamazlar mı? mesela birkaç milyon dolarcık için? neticede malumunuz, michael jackson’un pedofil olduğunu kanıtlayacak bir delil yoksa, aynı şekilde onun pedofil olmadığını kanıtlayan somut delil de yoktur ve istediğinizi iddia edebilirsiniz, hele hele suçlanan kişi artık aramızda değilse. hbo'nun da haftalarca hatta aylarca toplumda tartışma yaratacak bu yapım sayesinde hem para kazanacağını hem de reklamı yapacağını niye hesaba, denkleme katmıyoruz? olamaz mı? insanların para için neler yaptığını bilmiyor muyuz? daha geçen haftalarda jussie smollett’in sırf yapım şirketinden daha fazla maaş almak ve popülerleşmek için kendine yalandan dayak attırdığını öğrenmedik mi?

    michael jackson hayranı değilim. the jackson 5’den iki, michael jackson’dan da aşağı yukarı dört beş şarkı sever, arada bir dinlerim.

    michael jackson bir çocuk istismarcısı olabilir mi? evet olabilir. yaşayamadığı çocukluğu yüzünden çocuklara ve rengârenk – oyuncak dolu mekânlara ilgi duyan marazlı biri olabilir mi? evet olabilir. michael jackson suçsuz olabilir mi? evet, yine olabilir. benim için her şey ihtimal dahilinde.

    ancak, delil yokluğunda hele hele bugün aleyhe ifade verenlerin geçmişlerindeki çelişkili davranış ve ifadeleri orada duruyorken bir şahsı bir solukta pedofil ilan edip listemdeki eserlerini silecek kadar da gözüm dönmüş değil.

    inançlar yüzünden kadınlar ve toplumun birçok tabakasının tarih boyunca çektikleri malumken, sırf “inanç”a dayanarak birinin tarihten silinmesini, yaftalanmasını istemek kelimenin tam tarifiyle ironik. idam sehpasında cellattan kurtulup hak mücadelesine düşüyorsunuz ve dönüp dolaşıp dönüştüğünüz şey bir başkasının celladı olmak oluyor. hayır erel eryürek, siz ve sizin gibilere sözüm şudur, bir kişi hakkında yeterince kanıt ve mahkeme hükmü olmadan o kişiyi pedofil ilan etmem ben. cahil olduğumdan, idollere tapan bir fan olduğumdan falan değil, 21.yy’da yaşayan ve tarihten ders çıkarmış biri olduğum için bunu yapmam. bir gün siz de böyle iddialara maruz kaldığınızda, aleyhinize ifade verenlerin çelişkileri ve delil eksikliği orada dururken, herkes sizi sapık olmakla damgalarken ben yine böyle davranacağım, peki siz?
  • belgesiz belgesel.

    bu yapıma belgesel demek, tüm belgesellere, belgeselciliğe, gazeteciliğe, temel sağduyuya ve insan zekasına hakarettir. belgesel belge ile olur. kanıt ile olur. güvenilir ya da sahtekar olduuna dair hiçbir mesnet sunulmayan aynı aileden 5-6 adamın 4 saat boyunca konuşmalarını montajlayıp bir vidyo oluşturmak belgeselcilik değildir. bu "vidyo"da bize sunulan belge değil, bir "anlatı"dır. "narrative" derler buna ecnebiler, çok da severler bu kelimeyi.

    zamanında küçük yaşıma rağmen yakinen takip etmiştim olayları, pek bişi anlamamıştım, herkes başka bir şey anlatıyordu. herkes yalancı gibi göründü gözüme. büyürken de, içinde çok fazla para ve dolayısı ile çok fazla da yalan olan bir işte, doğruya ulaşmak imkansız diye düşünerek kat-i bir hüküm vermekten kaçınmıştım. çünkü çok net ve çok basit bir mantık yürütme sürecim var benim. önce gerçekler, pozitif veriler, beton kanıtlar. sonra sağduyu filtresi, gerçekçilik/inandırıcılık/ikna edicilik kontrolü. bu olayda para uğruna kanıt da üretildi, kanıt da karartıldı, herkes birbirini yalancılıkla suçladı. belli ki beton kanıt denebilecek bir veri elime geçmeyecekti. birinci değerlendirme ile sonuca ulaşamadım. sağduyu filtresi de işe yaramadı çünkü mj abinin gizli bir sapık olması ve ünün de yardımı ile eğitimsiz ve gelirsiz ailelerin durumlarını suistimal ederek gayrı meşru isteklerine ulaşıyor olması senaryosu da, mj abinin çocukluğunu yaşayamadığı için kendi çocukluğuna acaip bi özlem duyması ve bu sebep ile çocuklarla son derece naif yakın arkadaşlıklar kuruyor olması ama bi noktadan sonra gariban ailelerin durumu suistimal ederek para koparmaya çalışıyor olması senaryosu eşit derecede inandırıcı ve ikna ediciydi. iki senaryo da basit, ve gerçekçiydi, ikisi de okkam'ın usturası* prensibini sağlıyordu.

    bu belgesele kadar da kafamdaki fikirsizliği korumuştum. ama "sözde" belgeseli izledikten sonra bir fikrim oluştu.

    mj bayaa bildiğin masummuş. çok net

    neden?

    çünkü bu kadar büyük bir isme, bu kadar büyük ve ciddi bir suçlama yapıyorsan, tankla, topla, sanayi devriminle girersin olaya. bütün arsenali boşaltırsın, en küçük bir şüphe, belirsizlik kalmasın istersin. ve fakat bu belgeselde hiçbir kanıt ve/veya belge yok. demek ki kanıt ve/veya belge yok. olsaydı, damperle dökerlerdi önümüze. yok yani, yok. bunun başka bir açıklaması olamaz. belli ki eldeki tek şey bu self-confirmed hikayeler.

    eğer 4 saat boyunca bana sıfır kanıtla bir "hikaye" anlatırsan, ben de bir hikaye anlatırım. rufus schlösinger diye bi adam bulurum. bu adamı ben uydurdum şimdi. bu adamın karşısına koyarım bi kamera. şöyle bir hikaye anlattırırım. "abi ben leaving neverland belgeselinin çaycısıyım. aralarında konuşurlarken duydum. aslında taciz falan yokmuş. bu 2 çocuun ailesinin ekonomik durumu iyi değilmiş, mj bunlara extravagant bir hayat gösterince gözleri kamaşmış, ama sonra o hayat aynen geri alınınca kendilerini kandırılmış hissetmişler. ama yapçak bişi de yokmuş. sonra bu ilk suçlama olduğunda, bunu bir fırsat olarak görmüşler. 'mj'i savunursak, sevinir, bize yine maddi bi çıktıntı yapar' diye beklemişler. ama onu savunmalarına rağmen mj bunlara maddi destek vermeyince tekrar kandırılmış gibi hissetmişler ve iyice kızmışlar. üstüne bi de iftira atan çocuk milyor dolarlık uzlaşma paketi alınca, 'ulan iftira atan milyor dolara konuyor, biz herifi savunuyoruz, bize beş kuruş yok, başlarım öyle aşkın ızdırabına, ben de söylem değiştiricem, ben de milyor dolarlık paket istiyorum, vardı evet taciz vardı' demeye başlamışlar. abi zaten yalan söyledikleri her hallerinden belli. hayatım karardı diyen adam 'n'sync'in ve britney spears'in dans koreografı olmuş, kariyer sahibi olmuş, başarılı olmuş, zengin olmuş, iyi bir hayat sürmüş, mutlu bir evlilik yapmış, çocuğu olmuş... böyle hayat kararması mı olur? benzeri olaylar yaşayan insanlar hayatları boyu ilişki kuramıyor, bir iş tutturamıyor, toplumla entegre olamıyor. bu hayatım karardı diyen adam tam tersi bir başarı hikayesine dönüşmüş durumda..."

    bu da benim belgeselim. eğer hiçbir kanıt olmadan tek kişi tarafından anlatılan bir hikayeyi yiyorsanız bunu da yemek zorundasınız.

    afiyet olsun.
hesabın var mı? giriş yap