• (bkz: la havle)
  • bir frenç noir omajı, yetmedi bir hollywood taşlaması, hem absurd, hem kara komedi, en nihayetinde medeniyet-i avrupayı(batıyı) taşşağa alan bir film le havre.

    film, trençkot fötr dedektifi ve fransız sokak arası tripleriyle pek değerli fransız suç filmlerini estetik olarak yinelerken, boyları bi makara filmden büyük replikleri, ana karakterlerin aşırılıkta dengesizliğe meyleden kahramanlık bilinçleriyle de hollywood sinemasını deforme ediyor. bu deformasyon bir yandan komedi unsuru olarak ele alınarak, taşağa sarma eylemini gerçekleştirirken, içerik noktasında da batılı adamın o kendini pek ciddiye alan ben merkezci bakışını hicvediyor. durmuyor ve diyor ki le havre, e be kaypak batı medeniyeti, mevzu fakir-fotografik bir yüze sahip zenci bir çocuk olunca, mına koyyim yapmayacağınız "iyilik" kalmaz, live-aidlerden tut da envai çeşit organizasyonun peşinde maymun olursunuz. sik sok afrika filmleri çeker, geçmişi süngerlersiniz. karasinek fonlu karaçocuk fotolarına baka baka vicdan masturbasyonun alasını yaparsınız da iş göçmen politikalarına, entegrasyona ve çokkültürlülük gibi sosyopolitik alanlara kaydığında devekuşundan hallice takılırsınız zira siz ne hikmetse gözünüzün görmediğine inanmaz, inanmak istemediğinizi de görmezsiniz. lale misiniz nesiniz annamadım ki. laa havle!
  • --- spoiler ---

    küçük çocuğu polise ihbar eden lavuk cep telefonuyla konuşmasa günümüzde geçtiğini anlamayacağım film. yönetmen dekorla, kostümle filme nostaljik bir hava vermiştir. lokum gibi film. sıkmıyor aynı zamanda germiyor.

    --- spoiler ---
  • bugüne kadar dünya'da çevrilmiş olan dünyanın en nahif filmi. öyle bir mahallede yaşamak isterdim. marcel marx resmen kibar insan nasıl olur?" dersi veriyor. şerrefsizim tam bir istanbul beyefendisi.

    --- spoiler ---

    mahalledeki ispiyoncu piç hariç küfredeceğiniz bi allan kulu yok.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    ayakkabı boyacısı marcel, sahip çıktığı mülteci çocuk idrissa'ya mesleğinin inceliklerini öğretmek için ayakkabılarını boyatırken mesleği hakkında şöyle söyler;
    ...çobanlığı saymazsak, insanlara en yakın olduğun iştir bu.

    --- spoiler ---
  • anlatsam tesiri yok sussam gönül razı değil... hayatımın 3 ayını geçirdiğim, gelecek 1 ayına da ikamet edecek şehirdir. ne için gelindiyse gelene kolaylıklar diliyorum. gerçi fransa'nın güzelim bir ton şehri dururken buraya neden gelindiyse mutlaka özel bir sebebi vardır sanırım.

    ben erasmus dönemi için gelmiştim. normandie bölgesinin bir şehridir burası. ikinci dünya savaşında yakılıp yıkılmış sonrasında çirkince bir italyan mimara dizayn ettirilmiştir. havanın güzel olduğu vakitler sahilinde yürüyüş yapmak en güzel aktivitedir bu şehrin. onun dışında sokakları genelde boş, araba trafiği nedir özletir insana. dock denilen alışveriş merkezinin etrafındaki gece kulüpleri vasat sayılır ama okulla düzenlenilen partilere giderseniz, delicesine eğlenebilirsiniz, onun dışında haftasonları çok bir şey beklemeyin.

    şehir merkezindeki en ünlü barı black cafe dir. bir çok kişinin buluşma noktasıdır. le trappist denenmesi gereken sıcak bir bardır. hemen volkan sembolünün öbür tarafında kalır. büyük super u ler, alışverişler için değişilmez adresiniz olsun.

    böyle bir şehirdir le havre, sıkıcı, yalnız. erasmus öğrencisi olarak 4 ay geçirilse bile hakkında denecek çok fazla bir şeye sahip olunmayan bir şehir. ama yine de hatırlanınca insanın içini ısıtan yerdir, tezatlar gibi.
  • aki kaurismäki'ye ait harika bir film ve ressam claude monet'ye ait bir tablonun adı. ayrıca filmdeki dedektifin ismi monet.
  • kiz kardesim burdan bir mektup arkadasi edinmisti `iys` mektup arkadasi bulan kulüpten! ama cocuk asla cevap yazmadi, insanlari biraz kendini begenmis olsa gerek.
  • (bkz: matelot)
hesabın var mı? giriş yap