• bir gece kendisini dinlerken durup dururken annesinin kurmuş olduğu uyuşturucuya karşı durma derneğine mail atmam üzerine annesi adresimi istemiş ve bana lane'in bebeklik fotograflarını, cenazesinde kendisi için yazılmış orijinal bir ağıtın bestecisinin imzalı notalarını ve bir anne olarak neler yaşadığını anlatan bir küçük not defteri göndermiş, beni göz yaşlarına sevketmiştir. benim için rock müzik tarihinin en iyilerinden birisiydi lane staley. teknik mevzuları ayrıca irdeleriz ama insana hissettirebilen bir sestir. alice in chains isminin yaşıyor kendisinin yaşamıyor olmasına biraz içerlemekteyim.
  • 18 yıl olmuş öleli.

    ünlü sözdeki gibi "sönüp gitmektense yanmayı tercih ederim" demeyip, sönüp gittiği için kurt cobain gibi tanınmaz ama grunge müzikte adını altın harflerle yazdırmış şahsiyettir.

    22 ağustos 1967 kirkland, washington doğumlu layne. asıl adı layne thomas staley diye bilinse de aslında ikinci adı thomas değil, rutherford'tur. mötley crüe 'nin davulcusu tommy lee'nin hayranı olduğu için thomas diye değiştirmiş ikinci ismini. tevekkelli değil müziğe 12 yaşında bateri çalarak başlamış öyle ki lisede, sleze adında glam metal bir gruba katılmış. layne o sırada layne elmer diye tanıyor bu arada çünkü annesi ve babası küçük yaşlarda boşanmış, layne'de bir süre üvey babasının soyismi olan elmer'ı kullanmış.

    sleze dağılmadan kısa bir süre önce adını alice n' chains olarak değiştiriyor ve layne bu sırada şarkıcı olmak istediğini söylüyor. sonra dağılıyolar. bir partide jerry cantrell ile tanışıyor. bu arada ailesi jerry'i kapının önüne koymuş, evsiz yani. bir süre sonra layne'nin davetiyle ev arkadaşı oluyorlar ve tarihin en büyük grunge gruplarından biri olan alice in chains 'in temelleri atılmış oluyor böylece. layne, jerry'e grubuna katılmasını teklif ediyor. jerry kabul ediyor. baterist sean kinney ve basçı mike starr ile grup kuruluyor.

    washington üniversitesinde kısa sürekli bir performans sergiliyorlar. hanoi rocks ve david bowie 'nin şarkılarını coverlıyorlar. bu arada kaldıkları ve demo kayıtları yaptıkları music bank, polisler tarafından uyuşturucu baskınıyla kapatılıyor.

    1988'e kaydettikleri son demoları the treehouse tapes müzik menajerleri kelly curtis ve susan silver tarafından keşfediliyor. suzan silver bu arada soundgarden 'ın menajeri ve rahmetli chris cornell 'in da eski eşi. adı geçmişken hem layne'nin yakın dostu hem de grunge müziğinin aşmış isimlerinden biri olan chris cornell'ı da saygıyla anıyorum.

    böylece keşfedilen alice in chains ilk albümleri facelift 'i 21 ağustos 1990'da piyasaya çıkartıyorlar. sözleri layne staley'e ait man in the box büyük bir hit oluyor. hala da öyle. grunge kültürünün en güzel şarkılarından biri.

    facelift 2 milyon kopya satıyor ve iki yıl sonra şubat 1992'e ep sap adlı akustik bir albüm çıkarıyorlar. 500.000den fazla kopya satıyor.

    eylül 1992'de ise grunge tarihinin en efsane albümü dirt piyasa çıkarıyor. neler yok ki dirt'te. would , down in a hole , angry chair , rain when ı die , them bones , rooster ve albümle aynı adı taşıyan dirt. dirt, grammy ödüllerinde en iyi hard rock performansı dalında aday gösteriliyor. would ise mtv müzik video ödüllerinde en iyi video dalında aday gösteriliyor. ayrıca cameron crowe'in filmi singles'in soundtrack'inda would kullanılıyor.

    bu arada 1993'te brezilya konserinde layne, mike starr aşırı doz aldığı sırada hayatını kurtarıyor ve 1993'te mike gruptan kavuluyor. yerine mike inez geliyor.

    1994'de jar of flies piyasa çıkıyor. bu dönem layne'nin uyuşturucu problemi gruba da yansımakta. bu nedenle susan silver elinden geldiğince insanları layne'den uzak tutmaya çalışıyor ki layne uyuşturucu teminat etmesin bir yerlerden diye. metallica ile bir tur düzenlenmesi gündeme geliyor hatta ve layne'nin bağımlılığı nedeniyle sahneye çıkamadığı için tur yapılamıyor. bu nedenle james hetfield bir konserinde layne'le dalga geçiyor ve bir fanının kendisine ayakkabı fırlatmasıyla protestoya uğruyor.

    neyse gelelim layne'nin uyuşturucu sorununa. layne şarkılarında bağımlılığını kaynak olarak kullanmıştır. hatta dirt albümü uyuşturucunun ona yaşattığı cehennemi birebir anlattığı bir albüm. "ilk zamanlarda eğlenceliydi şimdiyse ölümün çok yakınımda olduğunu hissediyorum, ölmek istemiyorum, gideceğim yerden korkuyorum" diyor bir röportajında. ve kurt cobain'in 5 nisan 1994'deki ölümünden etkilenerek rehabilitasyona giriyor. burada ek bilgi vereyim. kurt cobain ve layne arkadaş değiller. layne bir röportajında kurt cobain ile bir kere yan yana geldiklerini, utangaç ve nazik bir adam olduğunu söylüyor, arkadaş olmayı isterdim diye de bitiriyor. layne rehabilitasyona giriyor girmesine ama bunun çok acı verici bir süreç olduğundan bahsediyor. boru değil adam eroin bağımlısı. zaman geçtikçe zayıflıyor, dağ gibi adam küçülüyor, dişleri eksiliyor, gözlerinin altında keşlere özgü mor halkalar peyda oluyor. konserlere doğru düzgün çıkamadığı için jerry ile araları bozuluyor ve bilinçli bir şekilde gruptan uzak durmaya başlıyor. 1995'te grupla aynı adı taşıyan alice in chains albümü piyasa çıkıyor. bu birlikte kaydettikleri son albüm.

    1995'te kısa ömürlü mad season 'ı kuruyor pearl jam 'in gitaristi mike mccready ile birlikte. above adında muhteşem bir albüm kaydediliyor. wake up , river of deceit ,ı don't know anything gibi müthiş şarkılar var bu albümde.

    1996 yılında mtv unplugged konseriyle uzun zaman sonra ilk defa alice in chains ile bir araya geliyor layne. zaten bağımlılığının onu ne hale getirdiğini orada görüyor hayranları. yine de hala muazzam sesi, yine de hala muhteşem söylemeye devam ediyor. harika bir konser veriyorlar o gün.

    layne son konserini 3 temmuz 1996'da kiss ile yaptıkları turda veriyor. o zamandan sonra da kabuğuna çekiliyor.

    1996 yılında layne'nin nişanlısı demri parrot'ın ölümü gerçekleşiyor. demri, layne'nin kadınım diye bahsettiği, uzun yıllardır nişanlısı olan ve belki de tek sevdiği kadın. başka da bir ilişkisini bilmiyoruz zaten. demri de uyuşturucu bağımlısı, o dönemin pek bilinmeyen bir modeli. demri çok genç yaşta, aşırı dozdan ölüyor. bildiğim kadarıyla o dönem ikisi de ayrı ve demri uyuşturucu alacak parayı bulabilmek için sokaklara düşmüş. layne onun haberini alır almaz hastaneye koşuyor ve gözlerinin önünde ölümünü izliyor. onu kaybedişiyle ağır bir depresyona giriyor ve insanlardan iyice uzaklaşıyor.

    1999'da demri'nin ardından yazdığı died "şarkısı kaydediliyor. "kalp atışlarım durdu, sen öldüğünden beridir" diyor layne, sevdiği kadına. 1999'da yayınlanan son albümleri music bank 'te olan bir şarkı. albüm eski şarkıların olduğu bir kutu set olarak yayınlanıyor.

    gelelim layne'nin öldüğü güne. yani 5 nisan 2002 yılına. daha doğrusu layne'nin cesedi 20 nisan günü bulunuyor. otopsiye göre 15 gün öncesine dayanıyor ölüm tarihi. yani 5 nisan günü. annesi ve susan silver ona ulaşamadıkları için 911'i arıyorlar. üvey babası da geliyor ve polis eve giriyor. eve girdiklerinde çalışan tv karşısındaki kanepede layne'i kendi kusmuğuna boğulmuş halde buluyorlar. tabii önce tanıyamıyorlar çünkü on beş gündür bekleyen cesedi inanılmaz çürümüş ve layne'nin bedeni 45 kiloya düşmüş, dişlerinin çoğunu kaybetmiş bir haldeymiş.

    otopsi raporunda speedball nedeniyle aşırı doz yazılıyor ölüm nedenine. speedball, eroin ve kokainin karışımı yanlış bilmiyorsam. layne 34 yaşında aşırı dozdan hayatını kaybediyor. cenazesi yakılıyor ve külleri bir kutuda annesine teslim ediliyor. man in the box .

    2010 yılında mike starr, layne ile ölmeden bir önceki gün 4 nisanda doğum gününü kutladıklarını itiraf ediyor. onun çok hasta göründüğünü fark etmiş ama 911'ı arama gereği duymamış bu nedenle uzun bir süre kendisini suçlamış. layne'nin annesi ise mike'in suçu olmadığını, bu sonun zaten kaçınılmaz bir son olduğunu falan söylemiş.

    layne'nin öldüğü evi şu anda müze gibi bir şeye dönüştürülmüş. apartman da ona aitmiş ve kiraları şu an annesi topluyor. bu gereksiz ayrıntıyı da verdiğime göre yazıyı sonlandırabilirim.

    layne'nin ölümünün ardından en güzel tanımı tom morello yapmıştır bence. "kızgın bir melek gibi söylerdi."

    layne ise kendisini kızgın bir çocuk olarak tanımlardı. gittiğin yerde huzuru bulmuşsundur umarım layne. bizim hayatlarımıza çok güzel şarkılar bıraktın, o muhteşem sesinle. benim için her daim en önemli ve en sevdiğim sanatçılardan birisi olacaksın.

    eksiğim, yanlışım varsa affola.

    düzenleme: yazar arkadaşların ekledikleri bilgileri de ekleyelim:

    öncelikle demri parrot konusu, demri öldüğünde layne ile ayrılardı. büyük ihtimalle ayrılık sebepleri uyuşturucu nedeniyleydi çünkü layne kurtulmak isterken demri'nin böyle bir isteği yok. demri'nin bağımlılığı çok daha ciddi. iki kez ağır ameliyat geçirmiş bu nedenle. birincisinde böbreği alınmış, ikincisinde kalp kapakçığı değiştirilip domuz kapakçığı takılmış. buna rağmen demri uyuşturucudan vazgeçmemiş. bir de evet, layne ve demri'nin açık bir ilişkisi vardı. layne kabul ediyor mu etmiyor mu bilemiyoruz. yalnız demri'nin ayrı oldukları zaman ve ölümüne yakın dönemde uyuşturucu parası için fahişelik yaptığını ve layne'nin bu duruma çok canının sıkıldığını biliyorum. bir de zamanında layne ile birlikte olan bir kadınının, bağımlılığından ötürü ciddi bir ereksiyon sorunu olduğundan bahsettiğini okumuştum. bu nedenle layne'nin uzun yıllar bir ilişki yaşadığını düşünmüyorum zaten 96'dan sonra iyice çökmüş bedenen ve ruhen.

    ikinci konu, mike starr'ın layne'i ölümünden önce gördüğü gece. layne'nin krize girdiğini gördüğü halde 911'i aramamış çünkü layne, ölmek istediğini, artık yapacak bir şey kalmadığını ve gitmesi gerektiğini söylemiş. ne kadar doğrudur bilmem. belki de korkusundan kimseye haber vermek istemedi böyle bir hikaye uydurdu bilemeyiz. günahı boynuna.

    üçüncü konu would hakkında. would şarkısı direk singles filmi için bestelenmiş. ne de güzel bir şarkı bestelemişler.

    düzenleme 2: would şarkısı , mother love bone 'un ölen vokalisti andrew wood 'a adanmış.

    2009'da yayınlanan, layne'siz kaydedilen ilk albümleri black gives way to blue 'nun parçalarının tamamı layne staley'e adanmış.

    bir de eklemeyi unutmuşum, 2019 yılında 22 ağustos seattle'da layne staley günü ilan edilmiştir.

    düzenleme 3: metallica'nın davulcusu lars ulric, oğlunun adını layne'e ithafen onun ismini koymuş.

    ayrıca metallica, death magnetic albümünde layne staley'den ilham aldığını söylemiş.

    bir de eklemezsem olmaz, james hetfield, layne öldükten sonra "soyunma odasında gözümün önünde uyuşturucu kullanması normal geliyordu, konserlerimizde dalga bile geçtik. keşke daha zeki olsaydık da doğru düzgün yardım edebilseydik." diyerek pişmanlıklarını dile getirmiştir.

    ve bir ek bilgi daha. layne öldüğünde 45 değil 36 kiloymuş. ah!
  • 1992'de screaming trees, alice in chains ile turnededir. biri sweet oblivion, diğeri de dirt albümleri ile kariyerlerinin zirvelerini yaşamaktadırlar. aynı şehirde, bir süre aynı menejer (susan silver)'ı paylaşan grunge gruplarının başka bir ortak yanı da vardır: mark lanegan da, layne staley de ağır bir şekilde, beraber eroin kullanmaktadır. turnenin bir ayağı philedelphia'da şırıngalar vurulur, konserler yapılır ve tur otobüsü montreal'e yol alır. yolda mark sağ kolunun kıpkırmızı ve şişmiş olduğunu fark eder. hemen acilin yolu tutulur. teşhis bellidir: kan enfeksiyonu. mark 8 gün ilaçla gözetim altında tutulacak, iyileşme olmazsa kolu omuzdan kesilecektir. günün akşamı solistsiz kalan screaming trees'e sesini layne verir. sonra da hastaneye gider, mark'a sarılır ve ağlar. nur içinde yatsınlar.

    şu görüntü de keşke daha uzun olsaymış;

    https://youtu.be/geix60reso0
  • seattle tutunamadı. 80’ler boyunca oluşan, sonraki on yılın başında patlayan grunge akımı, 2000’i göremeden kendini yiyip bitirdi. ve ardında yıllarca bahsedilecek bir müzikal kültür bıraktı. öyle ki grunge, geçmişiyle övünen rock müziğin kendini yeniden ispatıydı. seattle’dan çıkan yeni gruplar müzik gündeminin yönünü ve bakış açısını değiştirdi. çünkü grunge, eski ve yeni rock meraklılarının ufkunu, kafasını açmış, dinleyiciyle sanki daha bir arkadaş olmuştu.
    fakat hep dendiği gibi bir dönemdi. ilk fire daha başlarda, mother love bone grubunun solisti andrew wood’un 1990’da aşırı dozdan hayatını kaybetmesiyle verildi. ve “aşırı doz” grunge’ı sonuna kadar hiç rahat bırakmadı. sadece biri; pearl jam tüm sorunlarını aşıp içinde punk ve grunge duyarlılığını her zaman barındıran albümler yaparak kariyerini başarıyla sürdürdü. ama diğerleri kendini kurtaramadı. ayrılıklar, en kötüsü ölümler geldi. işte grunge bir sesini daha geçenlerde kaybetti. alice in chains’in solisti layne staley, 20 nisan 2002’de seattle’daki evinde ölü bulundu. yalnızca bu kadar değil, tüm dünyanın tanıdığı 34 yaşındaki bu ünlü rock şarkıcısının cesedi, ölümünden günler sonra bulunduğu için tanınmaz haldeydi. grup arkadaşlarının ardından “harika bir müzisyen ve mükemmel bir dosttu” dediği staley’i uzun bir süre kimse arayıp sormamıştı. oysa hikayenin başı ne kadar renkli ve kalabalıktı:
    1990’da ilk albümünü çıkaran grup beş yıl boyunca müzik gündeminin en önemli konularından biriydi. özellikle 92 tarihli benzersiz dirt albümü, nirvana ’nın nevermind ’ı ve pearl jam’in ‘ ten ’inin ardından neredeyse bir cila gibiydi. ‘dirt’ yaşamdan çok şey taşıyor, albümdeki uyuşturucu hikayeleri herkesi hayrete düşürüyordu. ama alice in chains’de dinleyiciyi çarpan ilk özelliği bu değildi; esas, grubun vokal anlayışı ve şarkıcısı çok etkileyiciydi. layne staley, adını herkesin öğrendiği o yıllarda 25 yaşındaydı. alice in chains de kurulduktan beş yıl sonra döneminin sayılı grupları arasına girmişti.
    aslında davulcuydu

    22 ağustos 1967 kirkland, washington doğumlu olan staley, aslında önce davul çalmaya merak sardı. 12 yaşında başladığı davul işini oldukça geliştirip ilerleyen yıllarda seattle’ın birçok glam grubuna baterist olarak katıldı. ama bu arada şarkıcılığını keşfetti. zamanla bu yönü ön plana çıktı. davul çalmayı bırakıp yalnızca vokal yapmaya karar verdiği günlerde katıldığı bir partide jerry cantrell ile tanışmasıyla alice in chains’in temelleri atıldı. jerry’nin arkadaşları mike starr (bas gitar) ve sean kinney’ı (davul) da aralarına alıp ilk alice in chains şarkılarını yapmaya başladılar. yıl 1987’ydi.

    aradan iki sene geçtikten sonra columbia records ile anlaşarak we die young isimli kısa bir albüm çıkardılar. bundan kısa bir süre sonra da ilk albüm facelift yayınlandı. (bu arada “facelift” adlı, sadece alice in chains parçaları yorumlayan bir grubun olduğunu da belirtelim) 91’de “sap” isimli bir ep daha yapıp ikinci albümlerini hazırlamaya başladılar. işte asıl fırtına da 1992 tarihli ‘dirt” albümü piyasaya çıkınca koptu. grubun beste ve vokal becerisi herkesi hayrete düşürmüştü.

    alice in chains de diğer seattle grupları gibi farklıydı. bunun en önemli nedeni de bestelerin çoğunu gitarist jerry cantrell yapmasına rağmen, çığlık çığlığa şarkı söyleyen layne staley’di. grup bir de o zamanlar dünyanın tozunu attıran metallica’nın övgülerini alınca alice in chains’i duymayan kalmadı. lars ulrich ve james hetfield, grubun vokal anlayışına hayran kalmıştı. herkes iki grubun birlikte turneye çıkmasını bekledi. bu olacaktı da; 1994 başında çıkan “jar of flies” adlı kısa albümden sonra metallica ile turne planları yapıldı ama staley’in problemleri yüzenden gerçekleşemedi.

    alice in chains, kendi adını taşıyan son stüdyo albümünü 1995’te yayınladı. albüm amerika’da bir numaraya kadar çıktı. grup 1996’da mtv unplugged serisinin en güzellerinden birini gerçekleştirdi. fakat bu başarılara rağmen grup elemanları, “dağıldık” demeden solo projelere yöneldi. staley, daha önce bir albüm de yaptığı mad season adlı grupla birlikte 1998’de “ the faculty ” isimli filmin müziklerinde pink floyd’un "another brick in the wall" nu müthiş yorumladı. bu onun tüm dünyaya yayılan son kaydı oldu. 1999’da yayınlanan ‘best of’ ise alice in chains’in artık bittiğinin resmiydi.
    layne staley’in ölümü için “aşırı doz” açıklaması yapıldı. staley’in uzun süre birlikte olduğu sevgilisi demri parrott da 1996’da aşırı dozdan ölmüştü. onun ardından birçok müzisyen konuştu. herkes güzel sesinden ve ne kadar iyi, eğlenceli biri olduğundan bahsetti. ama rage against the machine’den tom morello öyle bir şey dedi ki hepsini toparladı: “tanıdığım en müthiş şarkıcılardan biriydi. kızgın bir melek gibi söylerdi.”
  • jerry cantrell'in aksine james hetfield'la öyle kanka falan olmayan adam.
    metallica ile 1994'te çık"a"madıkları turda, metallica'nın, layne'in uyuşturucu bağımlılığıyla resmen taşşak geçtiği ve seyirciden beklemedikleri bir tepki gördükleri bir video bile var.

    http://www.youtube.com/…uwynsezkcvw&feature=related

    youtube'a giremeyene özet:

    metallica man in the boxın introsunu çalmaya başlar. seyirci halinden memnundur. jason newsted dışında tüm metallica üyeleri kollarına bir şey şırınga edermiş gibi yapmaya başlarlar. bu arada james hetfield "i can't tour! i can't tour" diye bağırmaktadır. yani, layne'in bağımlılığı yüzünden aic tura katılamamıştır ve james buna atfen "turneye çıkamıyorum-çıkamadım" gibi bir şeyler söylemektedir. akabinde bir ayakkabı uçarak(çok tanıdık!?) jamesin eline gelir. james "ne atıyon lan?" tadında bir atar yapar ve ikinci ayakkabı da gelir.. vs..
  • ————————————————
    aramızdan ayrılışın 22. yılında rock müziğe sesini en çok yakıştırmamın yanı sıra en sevdiğim grubun frontman'i de olan layne staley hakkında yazmadan geçmek istemiyorum:
    ————————————————
    elbette sadece bir tesadüf ama bahsetmeye değer: 5 nisan 2002'de, kurt cobain'in intaharından (ya da öldürülmesinden) tam sekiz yıl sonra, seattle müzik sahnesinde bir başka trajedi yaşanmış ve alice in chains'in solisti layne staley 34 yaşındayken speedball olarak adlandırılan ölümcül dozda eroin ve kokain kullanımı sebebiyle hayatını kaybetmişti (görsel)

    kurt cobain'in ölümü kamuoyunda büyük bir üzüntüyle karşılanırken, staley'in ölümü, biraz da grunge akımının seneler önce kapandığı bir döneme denk gelmesi sebebiyle, çok da dikkate alınmamıştı; bunun yanında bu ilgisizliğin diğer sebepleri alice in chains'in layne'in madde bağımlılığı yüzünden aktif olarak müzik üretememesi, kendisinin bir çok kişi tarafından unutulması ve hatta neredeyse çoktan ölmüş olarak düşünülmesi de olabilir. bu duruma bir örnek olarak, staley’i anma törenine yanlızca 200 kişinin katılmasını verebiliriz (link)

    alice in chains’in dev sesi layne staley'in melankolik melodik vokallerinin ve minör tonlu armonilerinin grubun düşük akortlu uğultusuyla birleşerek metallica'nin da dahil olduğu onlarca müzisyen ve grubu etkilediği düşünüldüğünde, o dönemde ortaya çıkan bu ilgisizliğin böylesine az bulunur bir yetenek için trajik olduğunu ve kendisinin yazdığı şarkı sözleri ile mükemmel vokallerinden ziyade, tedavi edilemez uyuşturucu alışkanlığı ile insanların hafızalarında yer ettiğini söylemek çok da yanlış olmaz.

    turneler de dahil olmak üzere zamanının büyük çoğunluğunu video oyunları oynayarak, profesyonel güreş müsabakaları ve çizgi filmler izleyerek geçiren staley’in, yine tıpkı kurt cobain gibi ünlü birisi olarak görülmekten ve umutsuz bir keş olarak nitelendirilmekten, bunun kendisinin değer verdiği kişilerin üzerinde yarattığı negatif baskıdan ötürü, nefret ettiğini biliyoruz. diger taraftan, layne’in, sanılanın aksine uyuşturucu kullanımı konusunda pişmanlık duymayan birisi olduğunu ve kişinin karakterini ders dışı etkinliklerinin değil, yeteneklerinin ve kişiliğinin tanımlaması gerektiğine inandığını da, yine yakın çevresinden referansla söyleyebiliriz.(layne ‘nin son zamanlarına ait bu fotoğrafta kendisi sevdiği oyunlardan birisi olan metal gear solid t-shirt ü ile görülüyor)

    bunlara ek olarak, layne staley’in yaşadığı tramvalardan ve madde bağımlılığından ötürü genelde yalnız kalmayı tercih ettiğiniden bahsetmek de yanlış olmaz; örneğin, öldükten tam 2 hafta sonra bulunması, artık neredeyse etrafında kendisini arayıp soracak kimsesinin kalmadığını bizlere gösteriyor.

    aslında layne staley için sonun başlangıcının, kız arkadaşı demi parrott'un uyuşturucu kullanımının neden olduğu bakteriyel bir enfeksiyondan öldüğü 1996 yılında geldiğini söyleyebiliriz; keza kendisi bu tarihten sonra hayata karşı pes etmiş ve gözlerden kaybolmuştu. görsel

    1992 yılında yayınlanan efsane aic albümü dirt'de yer alan sickman şarkısında kendisi "sonun yaklaştığını görebiliyorum, kafam toparlanana kadar dinlenmeyeceğim" diyordu ve ne yazık ki bundan dokuz buçuk yıl sonra, henüz 34 yaşındayken layne staley aramızdan ayrıldı.

    alice in chains, layne staley ve jerry cantrell birlikteliğinden ortaya çıkan müzikal unsurları tutkulu ve iyi hazırlanmış şarkı yazılımlarıyla kompozisyon haline getirebilen bir grup olduğu için kendisine grunge temalı müzikte farklı bir yer edinebilmişti. ben kişisel olarak rock müziğin en iyi bestecilerden birisi olduğunu düşündüğüm jerry cantrell'in halen yazdığı şarkıları, layne'in bu parçaları söyleyeceğini düşünerek bestelediğine inanıyorum.

    özetle benim için grunge aleminde örneğin nirvana’nın müziği yıkımın sevinciyle ilgiliyse, alice in chains'in müziği de çürümenin güzelliğini anlatır; grubun şarkıları kasvetli, kendini beğenmiş, sert ve pişmanlık duygularıyla doludur, aynı zamanda çatışmacıdır; layne staley ise bu tuaf senaryonun başrol oyuncusudur.

    entry’me kendisinin yazdığı şarkılardan oluşturduğum bir playlist ile yukarıda bahsettiğim, jerry’nin halen layne’in vokalleri için beste yaptığı tezimi detekleyecek bir yapay zeka örneklemesiyle son vermek istiyorum.

    umarım gittiğin yerde, buralarda bulamadığın mutluluğu ve huzuru bulabilmişsindir; bu yazı vesilesiyle bir kez daha tekrarlamak istiyorum, sesini hala onu ilk kez duyduğum an ki kadar çok seviyorum.

    halis saygı, 5 nisan 2024
    ————————————————
    layne staley şarkıları @ youtube
    layne staley şarkıları @ apple music
    ————————————————
    ————————————————
    alice in chains | acid bubble
    alice in chains | acid bubble (layne staley vocals a.i)
    ————————————————
  • bugün layne aramızdan ayrılalı tam 20 yıl oldu. henüz onu tanımazken youtube’da aic’in unplugged videolarına denk geldiğimde vokalist çocuk muhtemelen yaşamıyor yoksa bu kadar güzel bir yüzü tanımama ihtimalim yok demiştim. 95 ve sonrasında çekilen fotoğraflarda günden güne eriyen yüzü, çarpıklaşan dişleri, bir deri bir kemik kalan vücudu… kalbi atmayı bıraktıktan sonra elindeki enjektörle iki hafta boyunca yapayalnız bekleyen halini düşünüyorum. 4 nisan günü mike birilerine haber verseydi iflas eden vücudunu geri döndürebilirler miydi? masmavi gözlerini tekrar açabilir miydi? bütün bunların düşüncesi bile bu kadar acıyken kim bilir ne kadar acı çektin..

    kısacık ömründen bize bıraktığın güzel sesin için teşekkür ederim. seni andığımız her an hüzünlü, bugün daha da hüzünlü.
    https://youtu.be/fm72dpjcx58

    debedit: her yeri aradım taradım bilinen son fotoğrafı bu görsel
    (bkz: the faculty) filminin soundtrack albümü yapılırken çekilmiş 1999 tarihli. son bir-iki yılında onu görenler o kadar kötü tasvir ediyor ki fotoğrafını görmeyi bile kaldıramazdık muhtemelen.
  • en sevdigim sarkilari seslendiren kisidir. her ne kadar bu yasimda bu sarkilari dinlemem yuzunden etrafimdaki yuzeysel insan taklitleri tarafindan ergen ya da orta yas bunalimindaki bir insan olarak yaftalansam da umurumda degildir. muzigin yasi, irki, cinsiyeti vs yoktur. beyin fonksiyonlari iyi calisan ve normal bir psikolojiye sahip bir insanin layne staley sarkilari dinleyip etkilenmemesi bence mumkun degildir. cunku bu adam kisacik omrunu muzige vermistir, her sarkisinda sanki bileklerini kesmis ve kanini sarkilarina akitmistir. sonunda da muzik, kaybettigi aski ve bu hislerini dizginlemek icin kullandigi uyusturucu da onu tuketmistir zaten.

    diger yandan kendisini muzisyen olarak ithaf eden, gitar calan, rock dinleyen insanlarla tanistigimda ve en sevdigim sarkilarin alice in chains ya da mad season sarkilari oldugunu soyledigimde bu insanlarin "eskiden ben de alice in chains dinlerdim, sonra buyuyunce gecti" demelerini anlayamamaktayimdir. gerci bu insanlara river of deceit, long gone day, heaven beside you dinlettigimde "himm, guzelmis aslinda" tepkisini aldigimda aslinda hayatlarinda hicbir zaman gercekten layne staley sarkisi dinlemediklerini anlamaktayimdir. insanlarin bir grup ismi duyup, onu hic dinlemedikleri halde artik karizma gorunme cabasindan olup olmadigini bilemedigim bir sebepten bu sekilde "evet, eskiden dinlerdim, artik dinlemiyorum" demelerine de sinir oldugumu, bu davranisin onlari karizma gostermedigini, sadece muzik hakkinda ne kadar az bilgileri oldugunu goz onune cikardigini da eklemeden edemeyecegim. ayrica bir grubu ya da muzisyeni bilmedigini itiraf etmek kadar normal bir sey olamaz, cunku sormadikca ogrenemezsiniz. sormazsaniz layne staley gibi bir grunge muzik dehasini da taniyamazsiniz.

    nirvana'yi ve kurt cobain'i de dinleyen, hatta grunge ile onlar sayesinde yillar once tanisan ben, sunu ta icimden gelerek soyleyebilirim ki layne staley bence grunge'i kurt'un baslattigi yerden alarak cok cok daha iyi yerlere getirmistir. herkese inat seksen yasimda bile dinleyecegim muzisyendir.

    edit: son zamanlarda izledigim birkac konser videosunda gordugum sudur ki, sirf izleyiciler istiyor diye kendi tisortlerini, ayagindaki ayakkabisini bile cikartip, kafalarina satranc takimi atar gibi atmadan, nazikce uzatan, kalbi tertemiz adam gibi adamdir. konserin geri kalanina ayakkabisiz devam etmistir. neden boyle iyi kalpli insanlar erken olur de kalpsiz, ruhsuz insanlar uzun yasar anlamiyorum. hayat hic de adil degil.
  • james hetfield bir röportajında "soyunma odasında gözümün önünde uyuşturucu kullanması normal geliyordu, konserlerimizde dalga bile geçtik. keşke daha zeki olsaydık da doğru düzgün yardım edebilseydik. " demiştir.

    metallica ve alice in chains 94-95 gibi birlikte turneye çıkmış, layne uyuşturucu sebebi ile çoğu konseri kaçırmıştı.metallica da şarkı aralarında alice in chains şarkılarını kısa kısa çalmıştı.
  • kendisi tipik bir uyusturucu bagimlisi sonuna ermesine ragmen, tipik bir bagimlilik yasamamistir. hayati trajedilerle dolu olan layne'i uyusturucuya, annesinden ayrilmis olan babasi alistirmistir. aileyi terk ettikten yillar sonra "oglumla vakit gecirmek istiyorum" diye, layne unlu olduktan sonra ortaya cikan adam, hem layne'in parasini somurmus hem de onu uyusturucuyla tanistirmistir.

    layne, olumune kadar, daha dogrusu inise gecene kadar aliskanligini kontrol altinda tutmayi basarmisti. belki bu sayede cok vurucu sarki sozleri yazmayi basardi. cok etkileyici olmalarina ragmen aslinda sarkilar boyu suren bir intihar notu gibiydi hepsi. en baslarda bundan zevk aldigini soylese de bir sure sonra sadece bir bagimlilik oldugunu, hicbirsey anlamadigini, bagimliliginin su icmek, yemek yemek gibi bir ihtiyac haline geldigini ve kendisini yavas yavas asagi dogru cektiginin farkindaydi. son roportajinda "oluyorum, farkindayim. karacigerim islemez hale geldi, pantolonuma siciyorum..." demisti.

    layne'in dususu grup arkadasi mike starr'in uyusturucuya alismasina sebep olmasi ile basladi. mike, layne gibi bunu kontrol altinda tutamadi ve herseyini kaybetti. bunun sonrasinda yine bagimli olan sevgilisi demri parrott kullanilmis bir siringadan kaptigi bakteriyel enfeksiyondan oldu. layne; "o overdose dan olmedi, pis bir siringadan oldu" diye sinirlenirdi roportaj yapmaya calisan gazetecilere.

    alice in chains'in dagilmasi ile layne iyice sosyal hayattan kendini soyutladi. bir suredir jerry cantrell ile olan surtusmeleri layne'i butun elemanlardan uzaklastirdi. sonunda ortadan kaybolan layne evinde kusmugunda bogulmus olarak bulundu. yapilan otopside kaninda morfin, kokain, kodein bulundu ve elinde de eroin dolu bir siringa daha vardi. iki haftadir olu olan layne'in goruntusu ve durumu hic de "hizli yasa, genc ol, cesedin yakisikli olsun" imajina uymadi.
hesabın var mı? giriş yap