• okuduğum en karmaşık kitaplardan biri.. kim kimdir.. kim hangi operanın hangi locasında kimin markizini elliyor... kim hangi düşese tav oluyor... hangi baron hangi prensin buyruğunda?... napoleon italyanları neden üzüyor?... kantinci kadın fabrice sabisine neden bütün o güzellikleri ardı sıra bi dünya eziyete katlanarak yapıyor... başçavuş yardımcılığı ne dengal bir rütbedir?... duygu taşımakta bu kadara zayıf olduğu halde ben neden hala bu kitabı okumakta ısrar ediyorum?... ve neden kitapcıdan alınıp eve taşındığı ve kitaplıkım da okunmayı bekleye-durduğu 5 ay süresince ben onun adını hep "panama manastırı" diye okuyordum?... ve nereden biliyor aynadaki çocuk benim ne yapacağımı?
  • dunyanin en iyi ask romanlarindan biri, samih tiryakioglu* cevirisi * tavsiye edilir.
  • stendhal'ın, "ulan 500 sayfa yazmışız, vakit de geç oldu deyip" 3 sayfada sonlandırdığı kitap.
    ayrıca betimlemeleri de yavan. vay efendim oğlan burçta, orayı öyle deldi, yüzünü öyle gösterdi, kız kuş evine gitti, oğlanı gördü... hiçbirşeyi gözümün önünde doğru düzgün canlandıramadığım sahnelere sahip. filmi çıksa da aslını öğrensem diye beklediğim.
  • bu kadar önemli bir yapıt için niye bu kadar az entry girilmiş diye düşündüren yapıt; muhtemelen sayfa sayısı ile ters orantılıdır(can yayınlarından çıkanı 560 sayfa) benzer bir örnek için: boncuk oyunu hermann hesse
  • napolyon dönemi italyasında napolyon hayranı bir asilzadenin savaş ve aşk maceraları. kırmızı ve siyah kadar etkili değil. olaylar karışık ve hızlı. esas oğlanımız fabricio(fabrizio)'nun halasının ona olan hayranlığı ilginç.
  • stendhal'in "osur osur ipe diz" stilini basariyla uyguladigi bir roman.

    bu kadar karikaturize, bu kadar inandiriciliktan uzak bir roman sirf tarihsel birtakim atiflarindan dolayi nasil buyuk roman kabul edilir, cok tuhaf.

    waterloo tasvirlerini cok merhediyorlardi, savas ve baris'taki borodino muharebesi sahnesinin esinlendigi sahnedir diyorlardi, alakasi yok.

    simdi hodukluk yapip "stendhal gitsin,roman yazmayi ogrenip oyle gelsin" diyecek filan degilim ama bu isin pesini birakmayacagim arkadas. bu kitap hakkinda yazilan ne varsa bulup okuyacagim, elestirmenler, edebiyatcilar bu kitapta ne bulmuslar en ince detaylarina kadar ogrenecegim. bu konularin uzmani olan arkadaslar isbu entrymi gorurler ve usenmeyip bu eserin onemi hakkinda bana bir ozet gecerlerse mutesekkir olurum. yagma yok valla, 30 lira verdim lan bu kitaba, boru mu !!!
  • stendhal bu kitabı yamulmuyorsam iki, yamuluyorsam üç ayda yazmıştır.
  • stendhalin elliiki gunde yazdigi roman..ronesansa yakin bir donemde kucuk bir italyan prensligindeki entrikalardan ve bagnazliklardan soz eder.aslinda parma'da boyle bir manastir yokmus.
  • la chartreuse de parme, stendhal, 1839.
    özgürlüğüne düşkün, uçarı ve romantik bir italyan soylusu olan fabrice del dongo'nun çevresinde gelişen olaylar anlatılır.
    balzac'ın kendi yayımladığı edebiyat dergisinde bu romanı "başyapıt" olarak nitelendirmesi parma manastırı'nın geniş okur kitlelerine ulaşmasını sağlamıştır.
    2 yıl öncesine kadar carrefour'da fransızca kitaplar satılırdı.
    temmuz 1998'de 1 milyon tl.a almıştım bu romanı.
  • kompleks kurgusuyla, balzac'ın hayran olduğu yegane eserlerden bir tanesidir.

    --- spoiler ---

    fabricio del dongo, po ırmağı yakınlarında, bir şatoda yetişmiş genç bir delikanlıdır. bir dönem halasının zoruyla eğitim almaya cizvitlerin okuluna gönderilmiş fakat orada başarılı olamamıştır. şatoya geri dönerek, gününü at binerek, po ırmağını seyrederek, korularda gezip doğal bilimler adına gözlem yaparak geçirmiştir. okumayı, napolyon'un savaşlarını anlatan yağlı boya tablolardan öğrendiği için, küçüklükten başlayarak napolyon'a saygı beslemiş ve adı ne zaman geçse hülyalara dalmıştır. havai ve uçarı bir genç olan fabricio, halasının sözünü dinlemeyerek, esir düşen lakin kurtulan napolyon'u görmek için fransa'ya gitmiştir. kendisine barometre tüccarı kisvesi altında sahte bir pasaport alarak, jandarmalara yakanlamadan fransa'ya gitmiştir. paris'de napolyon'u uzaktan görebilmiş, bununla yetinmeyip orduya katılarak çarpışmak istemiştir. birliklerin toplandığı bir yerde, orduya katılmak istediğini söylemiştir. dili çaldığı için yabancı olmasından şüphelenmişlerdi ve onu zindana atmışlardı. gardiyan karısını cebindeki napolyon altınlarıyla kandırarak, ölmüş bir süvarinin giysisini vücut ölçülerine göre daralttırmıştı. çarpışma bölgelerine, batarya dumanlarının merkezinde orduya katılmışdı. hiç konuşmuyor, bozuk fransızcasının kendisini ele vermesinden korkuyordu. bir köprünün başında nöbetçi olmuşdu. gelen askerleri geçirmeyecek ve yüzbaşının emrine uyacaktı. kendisinden yaşça ve rütbece büyük askerleri durduramamış ve omzuna, derin bir kılıç yarası almıştır. tabi ki, fabricio'ya yardım eden bakkal kadını unutmamak gerekir.

    yaraları iyileştikten sonra beş fersah ötede bir hana sığınmış. gece, dinlenmiş. şafak sökmeden oradan ayrılmıştır. italya'dan ayrılalı bir ay geçmiştir. teyzesi ve halası meraklanmıştır. bu arada fabricio'yu yakalama emri gelmiş ve ödül konmuştur. jandarmaların sayısı arttırmıştır. fabricio'nun kardeşi, fabricio'yu ele verecek ve kaçmasına sebep olacaktır. yolda kupa arabasıyla giderken, hapse atılacağı parma manastırının, yüksek burcunun komutanını ve kızını görecek. onlara yardım edecektir. halası ve fabricio arasındaki ilişkiyi de unutmamak gerekir. fabricio, halası ile çok yakındır. parma manastırının, dedikoducu kibar takımı, halası parma başbakanıyla evlenince de ikisi arasındaki ilişkiyi konuşacaklar, dost meclislerinde kahkaha konusu yapacaklardır. parma başbakanının ardından konuşacaklar ve rahatsız edeceklerdir.

    fabricio, hakkındaki suçlamaları susturabilmek için bir süre eğitim alacak ve peder olacaktır. pederlik eğitimi aldığı süre zarfında, başka kadınlarla tanışacaktır. halası başlarda kıskanacak ama sonradan işin aslını öğrendiği zaman rahatlayacaktır. eğitimi tamamlandıktan sonra, parma başbakanı tarafından piskopos olacak, parma'ya getirilecektir. burada köhne bir tiyatroda oynayan bir genç kıza aşık olacak ve onun aşığı giletti'yi, kent sınırlarının uzağında, kazı yaptırırken kendisine saldırması sonucu nefsini müdafaa ederek öldürecektir. giletti'nin ölmesi üzerine, parma'yı terk edecektir. halası, parma prensi ile konuşup hakkındaki suçlamaları düşürmek için bir mektup yazdıracaktır. fakat, parma başbakanı prense yakın olduğu için, mektubun altına fabricio'nun suçsuz olduğu ibaresini koymayacak ve prens aleyhine oynayacaktır. prens, kendisini küçük düşüren kadına karşı intikam almak isteyecek ve fabricio parma'ya dönerken yakalattıracaktır.

    parma manastırının uzun burcunda, üst tabyasında fabricio bir yıl hapiste kalacaktır. halası, parma başbakanı'nında ayrılacak ve onunla görüşmeme kararı alacaktır. parma başbakanı, fabricio'yu çıkarma yolları düşünecek ve prensin baş mabeyncisini ayartacaktır. prensin baş mabeyncisi, ünvanlara düşkün olduğundan çabuk kanacaktır. kibar çevrede ve sarayda küçük düşürüldüğü için teklifi kabul edecektir. fabricio, kaçarken yardım ettiği, parma manastırının , üst burcundaki hapishanenin komutanının kızını görecek ve aralarında bir aşk alevlenecektir. hapishane komutanının kızı her gün, fabricio'nun kaldığı yerin, karşısında olan kuşhanesine gelecek, fabricio'nun pencerisinin altına portakal ağaçları diktirecektir. kuşhanedeki piyanoyu çalacak, sevgisini piyano yoluyla fabricio'ya kanalize edecektir. fabricio, penceresinin kapandığı tahtadan yarık açacak ve telle işaretler verecektir. daha sonra kağıt ve kaleme kavuşunca mesajlaşacaktır. prens öcünü almak için, zehirli yemekler gönderecek fakat fabricio, halasının rüşvetle kendi safına çektiği gardiyanın köpeklerine yedirecek, böylece zehirli olup olmadığını öğrenecektir.

    fabricio, halasının yaptığı planla hapishaneden kaçacak, ve po yakınlarına tekrar dönecektir. fakat kalbi parma hapishanesinde kalmıştır. parma hapishanesinin komutanın kızı, başka bir adamla evlenmiştir. fabricio, kaçmadan önce, babasının ve kendi iyiliği için meryem ana adına kendisiyle görüşmemek adına yemin etmiştir. fabricio, matem havasına bürünerek karalar giyer. piskoposluktan, baş piskoposluğa getirilir. görevini o kadar iyi yapar ki tüm parma fabricio'dan bahseder. baş piskoposun görevi, saray eğlencelerine, operalara ve prensle olan vistlere katılmakken fabricio katılmak istemez. eski baş piskopos fabricio ile konuşup ikna eder. prens ölmüştür. yerine oğlu genç prens geçmiştir. fabricio'yu çok sever.

    fabricio bir gün parma hapishanesi komutanının kızından mektup alır. fabricio ile görüşmek ister. fabricio, komutanın kızının oturduğu evin hemen karşısındaki kilisede vaaz vermeye başlar. gözleri komutanın kızını aramaktadır. bir akşam tekrar bir mektup alır. komutanın kızı fabricio'yu gece yarısı olunca, bahçe kapısında bekleyeceğini söylemektedir. fabricio heyecanlanır. gece yarısında buluşurlar. komutanın kızı, yeminini hatırlatarak sadece fabricio'yu geceleri kabul eder. bir yıl sonra komutanın kızının çocuğu olur. birkaç ay sonra da komutanın kızı ölür.

    edit: komutanın kızının yemini, fabricio'yu gündüz gözüyle görmemektir.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap