• hayatın boyunca tek bir kitap okuyacaksın deseler bu kitabı seçerdim. bir kızım olsa ve ona tek bir kitap okutacak olsam yine bu kitabı seçerdim.

    kütüphanemin en değerli kitaplarındandır. içi notlarla post-itlerle ve ayraçlarla doludur. satır satır özümseyerek okuduğum, her bir satırda beynimde şimşekler çaktıran harika bir eserdir. kitaplıkta beklememelidir, bir başucu kitabıdır esasen. sık sık açılıp bazı öyküleri tekrar tekrar okumak, hatırlamak gerekir. ayraçlı kısımlara şöyle bi göz gezdirmek gerekir.

    klişelerle dolu olduğunu yazanlar olmuş. sanıyorum ki ilk birkaç sayfayı okuyup önyargıyla kenara bıraktılar bu kitabı. buna üzülürüm. sarsıcı ve harekete geçirici bir kitaptır ve asla balon değildir. çünkü ben de balon olduğu önyargısı ile başladım fakat elimden düşüremedim ve en iyi dostum oldu.

    sadece kadınların değil erkeklerin de okuması gerektiğini düşünüyorum. bir feminist manifesto olduğunu yazanlar da olmuş. tam olarak katılmasam da feminizme giriş:101 tadında okunabilir.

    özellikle kız arkadaşlarımıza hediye edebileceğimiz en güzel şey olabilir. bana da keşke biri hediye etmiş olsaydı. birkaç arkadaşıma kesinlikle hediye edeceğim. lütfen bu kitaba bi şans verin ve kulak verin.

    ayrıca şu kitabın en azından 2. bölümünün sonuna kadar(80.sayfalara tekabül ediyor) okuyan bir kadının şiddete meyilli psikopat adamları hayatında tutma ihtimali en az %60-70 oranlarında azalır.

    içinizdeki vahşi kadına “merhaba” deyin.

    edit: “kız çocuklarına yaş yaşından itibaren okutulması uygundur?” minvalinde çok fazla mesaj alıyorum. hassasiyetiniz beni çok çok mutlu etti öncelikle. fakat bununla ilgili net bi şey söyleyemiyorum. 30 yaşında okuyan bir kadının alacağı tatla 18 yaşındakinin alacağı tat aynı olamaz. bahsi geçen biçok şeyi tecrübe ettikten sonra çok daha iyi anlıyosunuz. piştikçe, yaşadıkça anlıyosunuz. o yüzden başucu kitabı diyorum zaten. lise çağlarından itibaren okunabilir gibi geliyor bana. muhtemelen sıkıcı bulur, bitiremezler. kitaplıklarda uzun süre bekleyen kitaplardandır şüphesiz. ama bırakın beklesin. kitaplıklarında yeri olsun ama bu kitabın. zamanı gelince kendini okutacaktır diye düşünüyorum. bu konuda ergen psikolojisinden gerçekten anlayan biri yol göstermek ya da uyarılarda bulunmak isterse, entryi tekrar editlemekten memnun olurum.

    edit2: her yaş grubunda -10 yıllık periyotlarla- okunması gereken bir kitap olduğunu söylüyor sayın yazar @wicca , “10 yıl sonra tekrar okuduğunuzda farklı bir bölümün kilidi açılıyor” diyor. kendisine katılıyorum ve katkısı için teşekkür ediyorum. :)
  • feminist edebiyatın başyapıtlarından biridir. eşeğin siki hakkında bile 88 entry girilmişken, bu kadar güçlü bir kitap hakkında bu kadar az entry girilmesi de ayrıca çok düşündürücüdür.
    öyle safiye sultanın anıları kadar rahat okunmamaktadır doğru. sayfaları faldır faştır çeviremediğiniz, okuduğunuz bir sürü şeyi bir kerede aklınıza koyamadığınız için cümlelerin altını çizdirten bir kitapdır.
  • sonunda satın alabildiğim kitap. etkilendiğim ilk cümleye, sağlıklı kadınlar ve sağlıklı kurtların ortak özelliklerinden bahsederken rastladım.

    --- spoiler ---
    keskin bir duyarlık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    "gülme, kadın cinselliğinin gizli tarafıdır; fizikseldir, temeldir, tutkuludur, hayat vericidir ve bu yüzden uyarıcıdır. sadece o an için, bir sevincin cinselliğidir; özgürce uçan, yaşayıp ölen ve kendi enerjisiyle yeniden yaşayan hakiki ve şehevi bir sevgidir. kutsaldır çünkü fazlasıyla iyileştiricidir. şehevidir çünkü bedeni ve onun duygularını uyandırır. cinseldir çünkü heyecan vericidir ve haz dalgalarına neden olur. tek boyutlu değildir, çünkü gülme, insanın kendisi kadar başkalarıyla da paylaştığı bir şeydir. bir kadının en vahşi cinselliğidir."
    --- spoiler ---

    yirmi yaşında okusaydım şimdi bambaşka bir bakış açım ve dünyam olurdu dediğim kitap.
    kızım olursa hikayelerini gece yatarken okuyacağım ve yaşı geldiğinde de içindeki kadınla tanıştıracağım. keşke biri benim için de bunu yapabilseydi. her kadının beşer yıllık yaş dönümlerinde tekrar tekrar okuması gereken deniz feneri.
  • sonunda bitti. bu kadar mükemmel çok az şey vardır dünyada sanıyorum.
    deniz kokusu mesela ya da kedi göbeği örneğin.
    5 koca ayımı aldı okumak. ve kitabı istisnasız her açışımda kendimden, o an
    yaşadıklarımdan ya da geçmişte yaşadıklarımdan bir şeyler buldum.
    ve kitabın sonunda da belirttiği gibi güçlü olmanın bir yere varmak, bir şeyin üstesinden gelmekle
    değil yolda olmakla, düşe kalka ilerlemekle mümkün olabileceğini anladım.
  • --- spoiler ---

    "güçlü olmak , kas geliştirip şişirmek anlamına gelmez. insanın , kaçmadan kendi tanrısallığıyla buluşması, kendi kafasına göre vahşi doğayla iç içe bir hayat yaşaması anlamına gelir. öğrenebilmek , bildiklerimize katlanabilmek anlamına gelir. dayanmak ve yaşamak anlamına gelir."

    --- spoiler ---

    başucu kitapları arasına rahatlıkla girebilir.
  • erkek olarak okumaya hiçbir zaman tek başıma oturamadığım bir kitap kurtlarla koşan kadınlar. fakat her satırını büyük bir keyif alarak ve eğlenerek okuyorum. her pragrafta geçmişte zihnime kazınmış (hatırlayabileceğimi bile düşünmediğim) bir kadın koşup oturuveriyor yanıma. annem, anaokulu öğretmenim, evcilik oyunundaki arkadaşlarım, annemin peşinden süreklenerek gittiğim günlerdeki kadınlar, kız meslek lisesi’nin öğretmenler odasındakiler, ikili ilişkiler kurarak maceraya atıldığım arkadaşlarım, dostlarım... hepsi birden etrafımda daire oluşturmuş, kitabı okurken yüzümde oluşan ifadeyi izliyormuş gibi geliyor.
    ne zaman clarissa, “bunu yaşayan her kadın bilir” diyor, işte o an birisi ile göz göze geliyorum. “anladın mı şimdi sen o paragrafı?” der gibi bakıyor. geri dönüp baştan okuyorum. sürekli başa dönüyorum ama hep eksik kalıyormuşçasına ilerliyorum esasında.
    bu kitabın okunması kadınlara farz, erkeklere sünnet denmiş ya; bence erkekler yola çıkarken yanlarına bir de supervizor kadın bulmalı. başka türlü başa çıkmanın yolu yok.
  • 50 yılı aşkın klinik deneyimi olan jungcu psikanalist, cantadora ve en önemlisi kadın olan clarissa pinkola estés'in yirmi yılda toparlayıp yazdığı; kadınlığın kutsal kitabı olduğunu düşündüğüm ve sevdiğim kadınlara hediye ettiğim kitaptır. kütüphanemden tek bir kitap seçmek zorunda kalsaydım bunu seçerdim herhalde.

    masalların çocuklar için olmadığının da en güzel kanıtıdır. anneliğe, cinselliğe, ergenliğe, regl olmaya, yaşlanmaya, bilgeliğe ve kadının içinde olduğu her şeye dair anıtsal betimlemeler, hikayeler içerir. jung'cu bir yaklaşımla arketipler üzerinden giderek kadının kendisini keşfetmesini sağlar.

    buradan beni duyacak olan kadınlarıma da sesleneyim, bu kitabı okuyunuz, okutturunuz. vasilisa'yı, iskelet kadını, baba yaga'yı, kırmızı ayakkabıları, mavi sakal'ı ve şimdi aklıma gelmeyen daha nicesini okuyunuz. bir kadının kütüphanesinde bu kitap yoksa, o kütüphane eksiktir. okuyunca anlayacaksınız. erkekler siz de okuyabilirsiniz ama şöyle diyeyim, kadınlara farzsa, size sünnettir ancak *
  • bilge vasalisa; vasalisa, kadınların sezgi gücünün kutsanmasının anneden kıza, bir kuşaktan diğerine miras bırakılması ile ilgili bir öyküdür. bu masalda psişenin tamamlaması için dokuz ödevden söz edilir. bunlardan *birincisi, fazla iyi annenin ölmesine izin vermektir. bu gerçekleşince içimizden yeni kadın doğar. iyi anne ile olmak güzel ve rahatlatıcı olabilir ama o içimizdeki en canlı enerjilerin açığa çıkmasını engeller. ayrıca, iyi olmanın, şirin olmanın, nazik olmanın, hayatın şakımasını sağlamayacağını keşfetmek, bu da *ikinci ödevdir. yani kaba gölgenin meydana çıkarılması. nazik olmak, başkalarının hoşuna gitmek adına, kendisi olmamaya razı olmaktır.
    *üçüncü ödev; karanlıkta yolunu bulmaktır. bunun anlamı, içgüdülerine güvenerek iç dünyanın derinlerine gitmeğe cesaret göstermek. gerçek ruh gücünü yaşamak. bilinç dışına giden yolda duyarlılık geliştirmek. içsel duyumlara güvenmek. sezgiyi beslemek. cahil bakirenin biraz daha ölmesine izin vermek. gücü sezgilere aktarmak. ve bu sezgisel gücün kadından kadına nesilden nesile akmasını sağlamak.
    *dördüncü ödev; vahşi cadıyla yüzleşmek. tek düze hayat, psişede ışıksızlığa neden olmaktadır. bu zamanlarda vahşi ormana gidip kötü kadını bulmak gerekebilir. vahşi olan ürkütücüdür ve güçlüdür. gücü ele geçirmek için güçlünün karşısında ayakta durmak gerekir. kadınların fazla nazik uyumlu şirin taraflarına karşın, vahşi doğa sözcüğü gibi ‘cadı’ olarak anılan kadınların güçlü taraflarını da ortaya çıkarmaları gerekmektedir. bu vahşi güç kadınları da erkekleri de korkutabilir ancak ona tahammül etmeği öğrenebiliriz. güçlü olmak, vahşi doğayla iç içe hayat sürebilmek, öğrenebilmek, bildiklerimize katlanabilmek anlamına gelir. yalın gerçeği görmek gibidir. dayanmak ve yaşamak anlamına gelir.
    *beşinci ödev akıldışı olana hizmet etmek; vahşi güçle birlikte kalmak yani onu tanımak anlamına gelir. gücü tanımak. içsel arınma güçlerini tanımak. tasnif etmek, enerji ve fikirler üretmek, beslemek. hem ölümü hem yenilenmeyi öğrenmek. vasalisa’nın ödevlerinden kadınların sürekli yapması gereken döngülerini anlarız; düşünceleri temizlemek, değerlerini yenilemek, psişeyi ıvır zıvırdan arındırmak, benliği süpürmek, düşünce ve duygu hallerini temiz tutmak. yaratıcı hayatın altına kalıcı ateş yakmak ve özellikle kendisiyle vahşi doğa arasındaki ilişkiyi beslemek ve bu amaçla bir yığın yaşantıyı pişirmek. fikirleri pişirmek. tefekküre, meditasyona, inzivaya zaman ayırmak böylece vahşi doğanın serpilip gelişmesine yol açmak. ve tüm bunları tutku ile yapmak.
    *altıncı ödev; bunu şundan ayırmak, elimizde çözüme dair çok bir şey olmadığı zamanlar, onu bırakıp/ bazen uykuya yatıp bazen düş görürken/ malzemeleri ayıklamak, olguları sınıflamak ve çözüme ulaşmaktır. ve bu özelliğe güvenmek vahşi doğanın bir parçasıdır.
    *yedinci ödev; gizemleri sormak. hayat/ölüm/hayat doğasını ve onun nasıl işlediğini sorgulamak. vahşi doğanın tüm unsurlarını anlayabilmek.
    * sekizinci ödev; dört ayaküstünde durmak için başkalarını görmeğe ve etkilemeğe dönük büyük gücü yüklenmek ve hayat koşullarına bu yeni ışıktan bakmak ile ilgilidir. atalarımızdan gelen bilgeliği hayatımız boyunca yanımızda taşımamız öğütlenir. bilgelik kafatasında, bilgi kalçalardadır. tüm bu sezgiler erginleşmemizi sağlar.
    *dokuzuncu ödev; gölgeye yeni bir yol vermekle ilgilidir. kendi psişesinin negatif gölgesini ve dış dünyadaki kişi ve olayları negatif yönlerini tanımak ve bunlara tepki göstermek için keskin görüşe sahip olmaktır. ve bu negatif yönleri yeniden dönüştürerek biçimlendirmektir. olumsuza sürekli bakmak yani onu sürekli bilinçte tutmak onun kurumasına neden olur.
    sezgisini ve güçlerini eline alan kadın bu fazla güçten korkar. bu normaldir. ama doğaüstü ses devam etmesini söyler. ve kadın bunu yapabilecek güçtedir.
    tohumun pislikten ayrılması gerekmektedir. bunu yapmanın en güvenli yolu da, bize el ederek çağıran şeyler ile ruhumuzdan seslenen şeyler arasında yapacağımız ayrımdır.
    vahşi kadın cesaret eden, yaratan ve yıkandır. yaratıcı tanrıça, yapar, biçimlendirir, hayat üfler, soluksuz kalındığında da ruhu teslim almak için orada bulunur. doğa izin istemez.
  • ayrıntı yayınlarının ağır kitaplar serisinden çıkmış kitabı. önsözünde'"hepimiz vahşiye özlem doluyuz. bu özlemin kültürel olarak onaylanmış pek az panzehiri var. bize bu tür bir arzudan utanç duymamız öğretildi.uzattığımız saçlarımızı duygularımızı saklamak için kullandık. ama vahşi kadın'ın gölgesi gündüz ve gecelerimiz boyunca pusuya yatmış bir halde hala varlığını sürdürmekte. nerede olursak olalım, arkamızda tırıs giden bu gölge kesinlikle dört ayaklı." yazar.
hesabın var mı? giriş yap