• kurşunla ölüyor. ama normal kurşunla değil, gümüş kurşunla. hayat ona da böyle lüks armağan etmiş. dracula'nın böyle bir lüksü yok misal. koskoca şato sahibi kont, ama tahtadan tırt bi kazıkla, sarımsakla ölüyor. ironi. dünyaya k*çıyla gülen bir adamın dübür kanserinden ölmesi minvalinden.
  • 1500'lü yıllarda almanyanın küçük bir kasabasında başlamış efsane..

    bir sübyancı, ensest , kaba tabirle şerefsizin önde gideni olan peter stubbe , kasabadaki çocukları teker teker öldürmeye başlar ve onların etlerini yer.

    kayıp çocukların kesik kol ve bacaklarını bulan kasaba halkı, böyle bir vahşeti ancak bir 'doğa üstü' varlığın yaptığına inanırlar,daha doğrusu böylesine inanmayı tercih ederler. çünkü bir kasabada yaşamaktadırlar ve onlar gibi sıradan insanlar böyle bir vahşeti yapamazlar, çünkü böyle bir vahşeti yapan onlarla aynı görünemez, onlarla aynı yemekleri yiyemez, giyecekleri giyemez , böyle 'yaratıklar' mutlaka ki fark edilir , fark edilmelidir.

    peter stubbe yakayı ele verdiğinde, kasaba halkının bir kısmı , gözlerinin önünde onun bir kurttan bir adama dönüştüğüne yemin eder. aslında doğrusu peter stubbe'nin psikolojik bir rahatsızlığı olmasıydı. küçük kızları öldürmek ve kızına tecavüz etmek dışında bu adam ayrıca kendini bir kurt olarak görüyor, ona göre davranıyor, dört ayak üzerinde yürüyor, ve kurbanlarını ağzıyla parçalayarak 'yiyiyordu'. (bkz: likantropi)

    ona rağmen kabul etmedi kasaba halkı bunu, böyle bir vahşetin insandan gelebileceğini kabul etmedi. şeytanın yeryüzündeki en büyük yansımasının insan olabileceğini kabul etmedi. böyle sapıkların bizim aramızda dolanabileceğini, bizim kadar 'normal' gözükebileceklerini kabul etmedi.

    ama öyleler... bütün normallikleriyle -hatta olağan dışı - normallikleriyle aramızdalar. keşke birer kurt adam olsalardı hepsi.. keşke bir zehir dolaşıyor olsaydı kanlarında da farkında olmadan yapsalardı bunu, bundan daha az korkutucu olurdu.
  • gümüşten mermilerle öldürülebilen yaratık. iyi ki gümüşten etkileniyor, altından falan etkilense sıçmıştık amk. altını bulsam, mermi şeklinde döksem son anda ateş etmekten vazgeçer kaçar giderim lan. gramı 90 lira olmuş, nereye sıkıyosun?
  • kurt adamlarin boyle okuz gibi gosterilmelerinin bir nedeni de hollywood'taki vampir lobisidir. ezelden beri varlikli olduklarindan ve sinemanin etkili bir propaganda araci oldugunu bilmelerinden dolayi; bunlar kendilerini medeni, cagdas, insan haklarina saygiliymis gibi gosterirlerken, bu zavalli kurt adamlari egitimsiz, bagnaz, baskalarinin haklarina riayet etmeyen okuz surusu gibi gosterirmektedirler. soyle aciklayayim bugun bakin medyaya bir vampir olduruldugunde gunlerce bunu haber yapip, mansetlere tasirken onlarca-yuzlerce kurt adamlarin oldurulmesini 3. sayfa haberlerinde bir kac satirla gecistirirler. yani bence kurt adamlar, vampirlerle esit sartlarda mucadele edemiyorlar.

    biraz empati lutfen...
  • kurtadamlar dogasi geregi sadece dolunayda yapisal degisimler gostermektedir. ayrica vampirlerin aksine kurtadamlar saf olarak dogmazlar. [hatam varsa uyar lutfen] yani hayata sifirdan baslar! her seyi kendi tirnagiyla, disiyle kazanir. zoru gormustur, aci patlicani kiragi calmaz yani... ancak bu fiziksel kuvvetlerine ragmen bas dusmanlara vampirlere gore yine de geride kalirlar.

    niye?

    cunku vampir camiasina ucmak bahsedilmistir. sirf bu esitsizlikten dolayi pek cok kurtadam ateistlesmis, ardindan farkli topluluklar icinde dejenere olmuslardir. ayrica bir vampir gayet rahat bir sekilde baskalasim gecirirken, bu bir kurt adam icin sancilar, acilarla gecer. hic boyle efendi gibi insandan kurtadama donusen birini gordunuz mu? gormediniz...

    adalet sart!
  • oyun mühendisi menşeili, yerli malı yurdun malı kart oyunudur ayrıca, vampir-köylü'ye benzer, ama kartlar vardır bu sefer, çeşitli sayılarda oyuncu, bir kısmı kurtadam bir kısmı insan olarak kasabaya saldıran kurtlara karşı zafer kazanmaya çalışır, oyuncuların kimliği gizlidir, kurtadamların amacı kimliklerini ortaya çıkartmadan dört gece kurtadamların zafer kazanmasını sağlamak, insanların ise beş gece zafer kazanıp mümkün mertebe kurtadamları ifşa etmeye çalışmaktır. tabii oyuncu sayısına göre kazanılması gereken gece sayısında farklılık oluyor. bol bol entrikanın, yalanın, dolanın ve kurnazlığın dört dolaştığı, oldukça zevkli bir kart oyunu, oyun mühendisi'ne tebriklerimizi iletmek istiyoruz üç gün boyunca bıkmadan oynayabilecek bir oyun yaptıkları için.
  • yüzyıllardır balıkesir'in altınoluk ilçesinde komün halde ikamet eden mitolojik yaratık. bir kurt adam olarak artık varlığımızın açıklanması taraftarıyım. gümüşten zerre kadar etkilenmeyiz, istediğimiz zaman kurta dönüşebiliriz ve kurt halindeyken kontrolü kaybetmeyiz. sadece dolunaylarda kontrolü kaybederiz ve bu yüzden dolunay vakti kendimizi zincirleriz. ayrıca ısırılıp tarikatımıza katılmak isteyen bayanlar çekinmeden müracat edebilirler bana. inanın kızlar çok cool bişey kurt kadın olmak.
  • tasvir edilis tarzlarina uzuldugum varlik. nasil ki vampir irki zengin, aristokrat, egitimli yansiliyorsa, bu adamlar hep boyle kaba, hayvan, beyinsiz olarak gosterilir. ama neden boyle olduklarina dair hicbir sebep gosterilmez. niye kardesim? belki kurtadam ama onun da duygulari var. onun da senin benim gibi hayalleri, umitleri, asklari, korkulari var! sen saniyor musun ki o okuyup, buyuk adam olmak istemedi? sen saniyor musun ki, o hic sevmedi? kim bilebilir ki, bu gaddar dunya geldiginde nasil umutlari vardi, ne hayalleri vardi? sorsana "kardes ne oldu " diye. yok! anasini satayim kurtadam ya, hemen gumus kursun bulup yargisiz infazda bulun. belki cok kalender bir adam, belki... belki firsat verilse o da senin, benim gibi biri olacak. hosgorusuzluk bizim en buyuk dusmanimiz!

    ben bunu bilir, bunu soylerim!..
  • çok cinsiyetçi bi tabir. kurt insanı diyeceksiniz!
  • sivri dişler, kıllı bir surat ve keskin pençelere sahip yapılı bir vücut* ; bunların hepsi birleştiğinde aklımızda bu doğa üstü efsanevi yaratıklar canlanmaktadır.

    günümüz popüler kültüründe farklı anlatılarında; kimi zaman bir canavar olan, kimi zamansa onurlu ve iyi bir canlıymış gibi gösterilen bu yaratıkların tozlu tarihine hep beraber bir göz gezdirelim.
    ** hooop tahsin kahveler hazırsa hemen başlayalım.**

    efendim bu kadim yaratıkların ilk kez, bilinen en eski nesirlerden biri olan gılgamış destanı'nda görmekteyiz. altıncı tablette şöyle geçmektedir: gılgamış’ın güzelliği iştar’ın güzel gözlerini kamaştırmıştır. bunun üzerine iştargılgamışa şu sözleri söyler;

    --- spoiler ---

    gel gılgamış! benim güveyim ol!
    bana meyveni armağan et!
    sen benim kocam ol, ben senin karın olayım!
    sana altından ve lacivert taşından yapılmış koşu arabaları koşturayım!
    ...........
    --- spoiler ---

    gibi sözler söyler fakat gılgamış, bir ölümlünün ölümsüz bir tanrıçayla sevişmesi konusunda bilge olduğundan yani daha önce onun aşıklarını bildiğinden iştar'a hakaretler yağdırır ve şunları dile getirir.

    --- spoiler ---

    sen, soğukta ısıtmayan bir örtüsün!
    sen rüzgâra ve fırtınaya engel olmayan uydurma bir kapısın!
    sen, üstüne örtüleni altında ezen bir fil derisisin!
    sen, içinde toplantı yapan yiğitlerin üstüne çöken bir saraysın!
    sen taşıyıcısının üstünde eriyen bir ziftsin!
    sen, taşıyıcısının üstünde boşalan bir kırbasın!
    ....
    sen, koyun çobanının aşkına düştün;
    o, sana durmadan köz yığıp, günü gününe oğlaklar getirdi;
    ama sonra ona vurup kurda döndürdün
    --- spoiler ---

    işte bu kadim metinde ilk defa tanrılar tarafından lanetlenen ya da kandırılan birinin kurda dönüştürüldüğünü görmekteyiz. belkide bu kadim canavarlar bu şekilde hayat bulmuş olabilir.göz atmak isteyenler için tık

    yine başka bir hikaye şu şekilde karşımıza çıkmaktadır.
    tarihçilerin babası sayılan yunan tarihçi herodot bir eserinde iskit'in kuzeydoğusuna yerleştirdiği bir kabile olan neuri ya da navarilerden bahseder. herodot bu halktan bahsederken; bu kabilenin her yıl bir kaç kez kurda dönüştüğünü ve daha sonra tekrar insan şekline dönüştüklerini söyler. belkide kurt adamlarının ataları bu şekilde oluşmuştur fakat navariler rusya yakınlarında yani baya bir kuzeyde yaşadıklarından herodot ısınmak için kurt derileri kullanan insanları yanlış tasvir etmiş olabilir.

    şimdi en bilindik hikayeye gelelim ve hemen yunan mitolojisine girelim. lycaon (arcadia kralı) ismin duymuşsunuzdur, hani şu karanlıklar ülkesi* filmindeki lycan ismi gibi. hikayemize devam edecek olursak arcadia kralı lycaon bir gün tanrıları onurlandırmak adına bir şölen düzenleyeceğini söyler ve bu şölene tanrı zeus'u davet eder ve ona çeşitli hediyeler gönderir fakat zeus kısa bir teşekkürü kafi görür kral lycaon'a. kendinin küçük düşürüldüğünü düşünen kral lycaon ısrarcı olur ve hediyelerin boyutunu artırır bunun üzerine daveti kabul eden zeus şölene katılır.

    bu durumu karşısında kral lycaon aşçısına dönerek bir leziz bir yemek hazırlaması emreder fakat bu yemeğin bir insanı kurban ederek hazırlamasını ister. hazırlanan yemek masaya zeus'un önüne gelir ve zeus durumu anlar(oğlum adam tanrı zaten anlayacak tam mallık cık cık cık) ve bana insan eti sunmaya nasıl cüret edersin! beni bir insan, bir leşçi hayvan seviyesine indirmeye çalışarak hakaret ettin der ve kral lycaon'u ve oğullarını kurda dönüştürür.olayın tasvirini içeren bir gravür

    yine ovid'e ait olan dünya tarihinin 250'den fazla mitini barındıran ve 15 kitaptan oluşan metamorphoses adlı eserinde yukarıdaki anlatılan efsanenin çeşitli versiyonları da bulunmaktadır.

    biraz daha yakın tarihlere geldiğimizde iskandinav folklorunda da kurt adamları görmekteyiz. volsunga destanında, insanları on gün boyunca kurda çevirme gücüne sahip kurt postlarını keşfeden bir baba ve oğlunun hikayesi anlatır.temsili

    1500 yıllarda avrupa'daki mahkemeler erkekleri ve bazı kadınları kurt adama dönüşmeye ve insanları öldürdüklerinden dolayı mahkum ediyordu. bunlardan biride peter stumpp'tı ve kurt adam olarak suçlandıktan sonra bir araba tekerleğine bağladılar, derisini dağlayıp, çıkardılar ve vücudunu yakmadan önce kafasını kestiler.1 bu durum yaygınlaşarak cadıları da içine aldığı gibi benzer bir çok mahkeme de görülmeye başlandı.

    modern çağa girdiğimizde, insanlar yine bir miktar daha bu kadim yaratıklara inanıyordu. fakat artık iş tamamıyla edebiyat ve görsel şölene dönmeye başlamıştı. artık kurta damlar gümüş silahlarla ölüyor ve diğer şeylerden bir zarar görmüyorlardı.

    yine 18. yüzyıldan fransa yazılı basınında bir kurt veya kurda benzer yaratık olan gévaudan canavarı'nın hikayesi anlatılmaktadır. dilden dile dolaşan hikayede fransa'nın güney-orta bölgelerinde kurda benzeyen bir yaratığın insanlara saldırıp öldürdüğü söylenmektedir. yaşanan olayları gören çağdaş görgü tanıklarına göre, müthiş dişleri ve muazzam kuyrukları olan bir veya daha fazla canavar tarafından işlendiği dillendirilmektedir. sevenleri için bu konuyu anlatan brotherhood of the wolf (2001) diye bir filmi önerebilirim.

    ayrıca dracula'nın yazarı olan bram stoker 'da devreye filan girince kurt adam figürü hepten coşuyor ve günümüze kadar farklı karakterlerde kurt adamlar şekilleniyor.

    kaynak:12345
hesabın var mı? giriş yap