kulak

• dünyada sadece türkler tarafından anahtar kullanılarak temizlenen duymaya yarıyan organımız
• duyma organı. kendisine hayranım. müteşekkirim.
  sevgili kulaklarım, varlığınız için çok teşekkür ederim. iyi ki varsınız. siz olmasaydınız çok eksik olurdum. sağır olurdum. sayenizde ufkum gelişiyor. şarkılar beni büyütüyor...
• gözlük takabilmek için şart.
• keşke açma / kapama düğmesi olsaydı da istemediğimiz sesleri istediğimiz zaman duymak istemesek.
• beyinden sonra en fazla sinir sisteminin olduğu ve keza beyinden sonra en fazla enerji tüketen organdır. fakat beni en çok şaşırtan özelliği, ölüm esnasında ölen en son organ olmasıdır.
• ağrısı insanı zıvanadan çıkarabilecek düzeydedir.
  
  ayrıca bugün öğrendiğim üzre 1 saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemek kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırıyormuş.
  
  müzik ruhun değil bakterinin gıdasıymış meğer..
• sovyetlerde yumruk anlamına gelen kelime ve sosyal sınıf olarak zengin çiftçiyi, toprak ağasını belirtir. "gulag" olarak yazıldığından süphe etmemle birlikte gulag takımadaları'na yollananların aslında kulaklardan olma olasılığı herhalde vardır.
• sesin geldiği yöne doğru 3 derece kadar yönelme hareketi yapabilir.
  
  gergin olduğumuzda da kafa derimizi gerip kulaklarımızı başımıza yaklaştırırız ( tehlikede kopup gitmesin diye ).
  
  bunun dışında insan kulağı hareketsizdir.
• atalarımızın "gördüğüne tattığına dokunduğuna kokladığına inan, duyduğundan şüphe et" dercesine soru işaretinin şeklini seçerken esinlendiklerine inandığım organ.
• kulaklarımız ne enteresan. hem duymamızı sağlıyorlar, hem dengemizi sağlıyorlar hem de saçlarımız yüzümüze düşmesini engelleyen tutacak görevi görüyorlar. mesela eskiden toka yoktu, kulakları olmasaydı insanların saçları hep burunlarına ağızlarına girebilirdi. özellikle ağız ve burun köşeleri çok gıdıklayıcı olabiliyor. böyle şeyleri farkettikçe şaşırıyorum. acaba diyorum.