• 3 temel bulgu sonucunda hayata geçmiş ve ortaya çıkmış olan fizik dalı.
    1900 yılında max planckın ışın enerjisinin kuantalanmış olduğu kuramına dayanarak kara cismin ışımasını incelemesi*, einsteinın planckın varsayımını yeniden ele alarak yazdığı fotoelektrik olay 1905 yılında yayınlanan makalesi ve son olarakta atom içindeki elektronların enerjisinin kuantalanmış olduğu varsayımına dayanarak atomların tayf çizgilerinin açıklandığı bohr atom modeli

    aslında kuantum kuramının başlangıcı einsteinın makalesidir. planckın varsayımı ve bohrun modelinin aksine fotonun bulunması ve kuantum kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır.
    ilk kuantum olgusu klasik fiziğin iki temel kavramı durumunda olan dalga ve parçacık olgularına indirgenemiyecek olan fotondur. zira tanım formülü olan e = nw bağıntısı e gibi parçacık türünden bir kavram, n gibi bir sabit ve w gibi bir dalga kavramına bağımlıdır.

    işin aslında klasik kuramlar kuantum kuramının değişik yaklaşımlarıdır, bu klasik yaklaşımlar etki tipindeki fiziksel büyüklüklerin n e göre çok büyük oldukları tüm durumlarda geçerlidir ancak etki büyüklüğünün küçük olduğu durumlarda kuantum kuramına başvurmak kaçınılmazdır. bununla birlikte kuantum kuramının işe karıştığı bölge sadece mikroskopik değildir karacismin ışıması, hiperakışkanlık, laser maddenin kararlılığı kuantum kuramı dışında açıklanamayan örneklerdir.

    özünde tüm maddelerin, tüm enerji akışının belli küçük ölçeklenebilir temellere ayrılmış olduğu kuramıdır.kuantize olmak kavramı makroskopik madde atoma kuantize olmuştur,atom proton nötron ve elektrona kuantizedir, elektrik akısı bir elektronun birim yüküne kuantize olmuştur, elektron zayıf güçlerin etkileşim sahasından güzide bir leptonik parçacık olarak 3 alt kuarka kuantize olmuştur ve son olarakta baki akkuş hocanın en sevdiği örnek olan "türk lirası 1 liraya 1 lirada 100 kuruşa kuantize olmuştur" örnekleri ile kaba taslak anlatılabilir,

    klasik fizik ve kuantum fiziği* arasın daki ayrım herkesin diline pelesenk olmuş olan "shrodingerin kedi deneyi"nde geçen bilinmezlik ilkesidir. e = nw bağıntısının ve onun uzaysal eşdeğeri olan hareket niceliği p ve lamda dalga boyu arsındaki p = h/lamda olarak ifade edilen de broglie bağıntısının klasik görüş açısından saptırıcı niteliğinden kaynaklanır çünkü burada parçacık kavramları (e enerjisi ve p devinimi), h ve n değişmezleri aracılıyla w ve lamda dalga değişkenlerine bağıntılanmaktadır. e = nw bağıntısı dalga olarak ele alınırsa bir olayın(elektronun orbitteki kesin konumu) kuantize olmuş olsa bile tek değişken verisi ile bulunamayacağı çünkü klasik dalga kuramında deltat süreli bir dalga olayının deltaw.delatat büyük eşittir 1 olacak şekilde deltawlerin toplamı*şeklinde bir alana yayılan w tayf bandının genişliğinin bütünüyle belirlendiği izlenen yoldan bağımsız** olduğunu gösterir. eğer bağıntıya kuantumsal açıdan yaklaşılır ise deltae.deltat büyük eşittir n bağıntısı yola çıkar ki bu bağıntıdan gerekli matematiksel hesaplamalar yapıldığında* eğer olay sonsuza kadar sürmüyor yada uzay zamandaki devasa bir kayma*sında cereyan etmiyor ise kuantize olmuş olayın enerjisinin tek bir değeri ile bulanamayacağını ortaya koyar. ismine heisenberg eşitsizlikleri denen bu eşitsizlikler klasik mekanikten gelen hareket ve enerji niceliği kavramlarının kuantum teorisinde tamamen yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini doğurmuştur ki kuantumsal niceliklerde hareket ve enerjiden söz edilmesi sadece dil alışkanlığı ve anlatım kolaylığından kaynaklanmaktadır örneğin günlük hayatın getirdiği alışkanlıklar ve kolaylıklar yüzünden hala elektronlardan gerçek parçacıklarmış gibi sözeden fizikçiler çoktur. kuantum teorisinin düşünüş tarzına hidrojen atomundaki elektronun proton üstüne düşmesini engelleyen enerjisinin bir altsınırının varlığını ve atomun kararlılığını gösterebiliriz ki bu elektron aynı zamanda zamanı belirli iken yeri yeri belli iken zamanı belli olmayan elektrondur. heisenberg bağıntısı dikkate alındığında çekirdek tarafından çekilen elektronun bir deltar uzaysal yayılımı ve bundan kaynaklanan bir deltar.deltap büyük eşittir n bağıntısına göre deltar ne kadar küçükse o kadar büyük olan bir deltap değerler tayfı vardır, elektron çekirdeğe yaklaştıkça kinetik enerjiside hareket niceliğinin karesine bağlı olarak artar. elekron için minumum bir enerjinin varlığı, elektrostatik kökenli bir potansiyel enerji ile "yer saptayıcı" bir kinetik enerji arasındaki çekişmeden kaynaklanır, bunun yanında enerjinin uzaysal yayılımın heisenberg denklemlerinin kuantumsal kalıbına yatırıldığında ortaya çıkan kinetik enerji benzeri bir enerjinin ortaya çıkmasıdır. bu örnek kuantum matığını açıklayan en iyi örneklerden bir olarak kabul edilir

    özünde maddenin enerjinin bir hali, enerjinin ise dalga formunda bir kuantize olmuş olay kısacası maddenin dalga olduğunu söyler.
    fazlasıyla kafa karıştırıcıdır ayrıca kimse hakkında pek bişey bilmediği için kulaktan dolma bilgilerle üzerinde atıp tutmak için harika bir mecradır.

    özellikle 1935ten sonra bilim kuramında devasa değişiklere neden olmuştur daha çok bir yaklaşımdır yüksek enerji fiziği, katıhal fiziği, teorik astrofizik gibi birçok dalın konularına el atmış olsada en temel uğraşı nötrino, mezon, bozon gibi atom altı parçacıkları hızlandırıp hidrojen odalarında çarpıştırmaktır*.*
  • buzdolabının kapağını kapattığınızda içerdeki ışık söner ama gözlemleyemezsiniz.ışığın söndüğünü bilirsiniz ama gözlemlemeye kalktığınızda ışık yanar.kuantum fiziği bu olsa gerek.
  • dost kitabevi'nde kitap sorgulatılan masanın önündeyiz. takmış takıştırmış, himalayalardan kızılay'a süzülmüş bir hanfendi bizden atak davranarak sorusunu soruyor:

    - kuantum fiziği kitapları nerde acaba?

    görevli eleman, cevabını bile bile soruyor:

    - bilimsel mi, mistik mi?

    hanfendi cevaplıyor:

    - mistik
  • fizik bölümü öğrencisi olarak buradan felsefe bölümü ögrencilerine seslenmek istiyorum. kuantum ile felsefe içli dışlı diye, hocalarınızın gazına gelip, seçmeli ders olarak kuantumu almayın. öle bakış açısı, felsefi düşünce tarzı filan yok bu dersde. non lineer diferansiyel denklemler var, gelip gelip telef oluyorsunuz. düşündüğünüz ve sandığınız o güzel olay, diğer ülkelerin üniversitelerinde geçerli olabilir ama burda değil.

    ama bir fizik ögrencisi felsefeye giriş 1 dersini seçebilir. mantıklı hem biraz kafanız rahatlar.

    illa fizik bölümden ders alıcam diyorsanız fizik 101 alın, kuantuma olan ilginizi kitaplardan filan giderin.

    kısacası felsefe ögrencisi telefatı yaratan bir dersdir. fizik bölümü ögrencisine hiç dokunmuyorum, zaten dokunan dokunmuş.
  • "quantum fizigini anlayamazsiniz, ona sadece alisabilirsiniz" demis unlu bi bilimadami..
  • mutlak dogrular yoktur, tecrubelerden edinilen dogrular vardir diyen ve olasiligi (dolayisiyla istatistigi) kendine yontem edinen bir bakis acisidir. atom alti parcaciklarin ve gozlenemeyen sistemlerin davranislarini temel kabul eder. dogayi ve sistemi degil insani esas alir. bir varligi gozlerken onun mutlaka bir degisime ugradigini savunur. objektif gozlem bile kendi icinde objektif degildir dusuncesi hakimdir.
  • insanın hayatını derinden etkileyebilecek gücü olan, hayatımın çehresini ve bakış açılarımı toptan değiştiren büyük aşkım, gerçek cinsi latifim.

    bbc'nin 11 bölümlük epik planet earth'ünü izledikten sonra, "nasıl bu ağaçlar, bu maymunlar, bu orman" diyerek elime geçirdiğim ilk kitapta kendime yanıtlar aramaya başladım: türkiye iş bankası yayınları: dünyanın en güzel tarihi, insanın en güzel tarihi. her kitapta üç biliminsanıyla yapılan eğlenceli sohbetlerde, dünyanın oluşumu, canlıların belirmesi ve insanın yerküreye düşmesiyle ilgili, hikâyeci bir anlatıyla enfes bir bilgi serinliği yaşadım. ancak yetmedi. sürekli derine, sürekli dibe inme ihtiyacı doğdu birdenbire. okuduğum hiçbir şey, okumak istediğim şeyi anlatmıyormuş gibi geldi. yanıtı buldukça daha çok soru bulmak. evrenin başlangıcı, canlıların oluşumu ve maddenin yapıtaşları derken kendimi bir anda atomların arasında buldum.

    1900'lerin başından 1930'ların sonuna kadar süren in-a-nılmaz bir serüvenin içine öyle büyük bir gönülle atladım ki, bundan sonra hangi soruya böyle büyük bir yanıt bulabilirim bilmiyorum.

    kuantum fiziği, her ne kadar atomaltı dünyasının hareketlerini açıklasa da, tüm evrenin oluşumuna ve yasalarına bir açıklama getirebilmek için hazırda bekliyor. bir insanın düşünme süreci, bir kedinin yürüme şekli, bir depremin yıkma gücünü anlatmak için yıllardır binlerce soru sorup yanıtlamaya çalışıyor. sonra siz, bundan çok daha azıyla içine girdiğinizde, daha önce hiç sormadığınız soruların bile yanıtlarını almaya başlıyorsunuz. en parlak ânınız, bu dünyanın sorularının, kuantum dünyasının sorularıyla eşleşmediğini fark ettiğinizde geliyor.

    başka soru işaretleri yaratmanız gerekiyor, başka bir yere başka bir yerden bakmak.

    bir elektronun ya da fotonun, aynı anda iki yerde birden olabileceğine dair söylenen tüm sözler, bizim bildiğimiz acılı ve kanal d'li dünyada hiçbir yanıta karşılık gelmiyor. bu sorunun en temel açıklamasını alabilmeniz için, bildik düşünmelerin ötesine geçmeniz gerekiyor. örneğin, bir yusuf evinden yola çıktığında işine gitmek için 30a'ya biner dolayısıyla, aynı anda aynı yerden kalkan 30m'de olamaz. her iki otobüs de mecidiyeköy'e gidebilir, ancak yusuf bunlardan sadece birinde olabilir.

    öyle değil mi?

    konumuz yusuf olduğunda öyle, ama elektrona bunu dayatamıyorsunuz. elektron, yusuf gibi "kesin" bir doğrultuda ilerlemiyor çünkü. elektron, bir olasılık dalgasıyla ilerliyor. bir olasılık dalgası. yani, bir yerde bulunması olasılıklara bağlı. sen elektrona bakıp, onun nerede olduğunu anlamaya çalışırsan, elektron baktığın yerde olmayabilir çünkü onu görmen, onun görünmesini değiştirmiş olabiliyor. bir elektron, beşiktaş'tan mecidiyeköy'e giderken 30a'ya da binebiliyor, 30m'ye de binebiliyor, adriyatik'i aşıp tüm karaları geçerek de mecidiyeköy'e gelebiliyor.

    orada artık bir dünya yoktur, orada bir dünya olabilir.

    parçacık çiftlerinin, aralarına milyon ışık yılı uzaklık koysanız bile birbiriyle bağlantılı olabildiği, etrafımızdaki toz bulutunun birdenbire bir gökdelene dönüşme olasılığının var olması, parçacıkların hareket geçmişlerinin, gelecekteki hareketleriyle değişebileceği bilgisi; kuantum fiziğinin size sunduğu bu gerçekler, yalnızca bilimsel bir mesele değil, yaşama bakış açısını da ilgilendiren önemli bir cesaret testi olarak çıkıyor insanın karşısına. neyi ne kadar hangi sınırda düşünebilir insan, nereye kadar korkmadan soru sorabilir, iyi bir öyküyü nerede arayabilir. kuantum fiziğinin verdiği yanıtların hepsinde bir matematik formülü yok. okumak ve anlamak isteyen göze, koca bir yaşam pratiği de sunuyor.

    olmuş ya da olmamış, önemli olan bu değil. olasılığı varsa, her şey zaten olabilir.
  • kuantum fiziğiyle ilgili en iyi şey, müfredatta olmamasıdır. lakin kuantum fiziği sınavında 100'lük kağıt verip -32 alırsanız itiraz edeceğiniz kişi henüz doğmamış olabiliyor. hadi itiraz edeceğiniz kişiyi budunuz, bu sefer de superposition falan uğraş dur. newton fiziği gene emmeye gömmeye geliyor, kaçlık kağıt verdiyseniz onu alabiliyorsunuz.

    bakın size paralel evrenden bir anımı anlatayım:

    bir gün qunt402 sınavımız var. sınava bülent arınç geliyor. kağıtları dağıttı şimdi. öyle bakıyor ağlamaklı gözüme gözüme.. kopya çekecem, çekemiyorum. beni bi ter bastı. bi sikim yapamadım. sonra 85'le geçtim, ama görecen var ya. kafam ısınmış.
  • newton fiziğinin determinist yasalarının aksine, kuantum teorisinde tek tek olayların çok belirgin bir nedeni yoktur.

    mesela; bir elektronun bir yörüngeden diğerine sıçraması ya da bir atom altı parçacıgın parçalanması ona neden olan tekil bir olay olmadan da kendiliğinden meydana gelebilir. bu atomik olayların gelişi güzel olduğu anlamına gelmez. vurgulanmaya çalışılan atom altı parçacıkların hareketlerinin sadece lokal nedenlerden meydana gelmediğidir.
  • "kuantum fizigi kafanizi karistirmadiysa onu tam olarak anlamamissiniz demektir." demistir bohr.ifade kendi içinde çelisir görünse de anlamisligina verdim sahsen.
hesabın var mı? giriş yap