• çağatay bey'in kayıtsız tavrı yüzünden tekrar uğramayacağım mekan. aramızdaki diyaloğu aynen aktarıyorum.

    -merhaba, böyle evimizde french press'te içmek için biraz kahve almak istemiştik. alıp götürebiliyor muyuz yoksa burada mı içiyoruz?
    +hangisinden?
    -ilk defa geliyoruz da tavsiyeniz varsa seviniriz.
    +zaten şu anda elimde iki çeşit var.
    -tamam, burada içebiliyor muyuz peki?
    +şu anda kalmadı (bu arada saat öğleden önce 11 civarı)
    -sizin çektiklerinizden burada içebileceğimiz başka kahveniz var mı?
    +yok.
    -o zaman biz biraz alıp evde deneyelim. tadı nasıl, çok sert mi?
    +sizin damak tadınızı bilmiyorum.
    -biraz bilgi verseniz, hani hoşumuza gitmezse diye?
    +bunlar dünyanın en iyi çekirdekleri.
    -peki o zaman. alalım bunlardan. peki başka çeşitler ne zaman gelir, farklı kahveleri de denemek istediğimiz için soruyorum.
    +şu anda bunlar var, taze olması için elimdeki bittikçe yenisini çekiyorum.
    -peki, teşekkürler.

    ne bir hoş geldiniz, ne bir gülümseme, ne de sorduklarımızın cevabı dışında ikinci bir cümle. evde kahveyi içerken konuşmamızı hatırladığımdan olsa gerek kahve pek bir keyif vermedi.
  • disarda bi dunya kar, istanbul'un en soguk gunlerinden biri, bir suru cafe'ye yuz vermeden sirf adini duyup merak ettigimden buraya gittim...
    patronu, kapidan iceri sokmadi. neymis elektrik yokmus sanki agzimizi prize sokacagidik.
  • cihangir şubesi için konuşuyorum (başka şubeleri var mı fikrim yok gerçi), bu kadar uyuz ve itici garson/barista her neyse barındırarak bildiğin müşteri kaçıran mekan. pek bilgim olmadığı için birkaç soru sordum kendisine, sanki mekanın sahibi benmişim de müşteri oymuş gibi cevap verdi sakalını sktimin hipsteri.
  • firuzaga’daki subesine uzun suredir giden bir cihangirli olarak bugun hayal kirikligina ugradim. kronotrop’un bu subesine cumartesi ya da pazar gunleri sabah kahvesi icin ugramaya calisiyorum. bunun en buyuk sebeplerinden biri de economist, new york times gibi magazin ve gazeteleri kahve icerken okuyabilmek.

    uzun suredir yaptigim bu eylem icin bugun uyarildim. gazete ve dergileri sadece satin alanlar okuyabiliyormus. barista bile bunu utana sikila soyledi. cunku sacma bir uygulama. hayir alacak olsam neden kronotroptan alayim. turkiye fiyati 18 lira olan dergiyi yanlis hatirlamiyorsam 24 lira gibi anlamsiz fahis bir fiyattan satiyor. merakima yenik dusuk sordum: satislar nasil? gelen cevap “1 ya da 2 tane satiliyor. kalani geri gonderiyoruz. n’olur kusura bakmayin, bana bildirilen bir seyi size aktariyorum”.

    simdi sayin isletmeci, eger burayi olur da okursan senin icin kucuk bir hesap yaptim. ben cumartesi geldim en az 2 medium filtre kahve aldim. 1 haftada 25 lira biraktim. ayda da 100 lira birakmis oldum. ki cogunlukla da kiz arkadasimla gidiyorum ve 60 liradan asagi pek cikmiyoruz. 18 liralik dergiyi okutmayarak ayda 240 lira getiren musteriyi kaybettin. daha da kotusu, genellikle saat 10 oncesi musterinin az oldugu saatleri tercih eden, haftaici de ise giderken zaman zaman kahve alan bir musteri mevzubahis kisi.
  • kalbin sinoatriyal düğümünden impuls çıkarabilme yeteneğine verilen isimdir. örnek vermek gerekirse pozitif kronotrop etkili ilaçlar kalbin atım sayısını arttırırken negatif kronotrop etkili ilaçlar tam tersini yapmaktadır.
  • kahve gerçekten iyi ama ortam ambians zayıf. bir kere çok aşırı küçük, dar.

    barista da, biraz... yani neyse bir şey demiyorum. ok yani hipster barista ol olma demiyorum da. tavrın da bir sınırı olmalı. sonuçta türkiyede yaşıyoruz.
  • bu naçizane micro roastery - espresso barın önceliği her zaman nitelikli ve taze kahve satmaktır. bu kahveyi de doğru şekilde yaparak satmaktır, 1 litre latteye 2 shot espresso koyup, sabun köpüğü gibi köpürtülmüş kaynar süt ekleyerek değil. mekanın sahibi ve tek çalışanı ise ankaradaki locus solus'un eski sahibi, hollandaca ve ingilizce çevirmeni çağatay gülabioğlu'dur, ilk bakışta çok sıcakkanlı gelmese de muhabbetine girdiniz mi harika bir insandır, başlı başına insan tanıma deneyimidir. gerçek bir kahve deneyimi yaşamak için gidiniz, mekan goethe enstitüsünün az aşağısında, çaprazında.
  • kalbin en önemli özelliğidir.
    ayrıca negativitenin azalmasından dolayı prepot oluşur.
    ondan sonra da -40 mv ulaşınca na-ca kanalları açalır. ve action-potential başlar.
  • kahvesi güzel mekan.sahibi için gitmediğimden mütevellit o konu beni çok ilgilendirmiyor.

    en azından taksim'de kahve içecek olursam, artık net bir tercihim olacak.
  • amazon'dan aldık, paketin üstünde bir sürü şey yazıyor:

    no 33 coffee

    single origin

    original taste (?) falan yazıyor ancak o single origin neresiymiş bir türlü yazmıyor.

    arkasında üretici whirl gıda ticaret yazıyor. paketin üstünde “roasted by kronotrop” yazıyor. yine paketin arkasında “…aracısız ticaretle doğrudan ithalatını yapıyoruz” yazıyor. hatta ve hatta menşe ülke türkiye yazıyor. bir de “from america” yazıyor ama bütün kıtayı boyamışlar*

    ağam ben bu işten bir şey anlamadım. kim aldı kim kavurdu bunlar nereden geldi ortalık çok karışık*
hesabın var mı? giriş yap