kornea

• organ değil de doku olduğu için, aslında nakilde bulunması en kolay, hatta ölen kişinin ailesine haber verilmeden de alınabilen, fakat devlet hastanelerinde altı sene beklemiş insanlara şahit olduğum, ve tanımadığım bir adama ait olanını sağ gözümde taşıdığım, ismini her duyduğumda içimi titreten doku.
• goz kuresinin onunu kaplayan bombeli saydam katman.
• gözünüze darbe yediğinizde erozyona uğrarmış - ki burda yapılmışı var. ama kendi kendini yenileyebiliyomuş. ayrıca gördük ki insanların yumruk yiyip de çarptım demeleri hiç de saçma diilmiş. son olarak tüm sözlük okuyucularına sandalyelerini yataklarının yanına koymamalarını, koyarlarsa da sabahın köründe yataktan sandalyeye doğru fırlamamalarını öneriyorum ki gözlerini korusunlar.
• yeterince kalın (bazılarınca en az 450, bazılarınca 500 mikron) olmaması durumunda, kişinin excimer laser ameliyatı olmasına izin vermeyen tabaka. bir nevi excimer laser vizesi. şişe dibi gözlüksüz, lenssiz bi hayata giden kestirme yolun başını tutan deli dumrul.
• türkiye'de klişe işler yapılmadığını ispatlayan, türk rock tarihinin en iyi klibini çeken prodüksiyon ve tasarım şirketi.
• vücut tarafından reddetme riski olmadan nakledilebilen göz katmanı.
• damar içermeyen bir doku olan korneanın beslenmesini aköz humor ve gözyaşı sağlar.
• insan vücudunda kan gitmeyen tek yerdir. oksijen ihtiyacını direk olarak havadan karşılar.
• kırıcılık indeksi (diyoptri) en fazla olan yapıdır. en çıkıntılı kısım vertex cornea adını alır. damarı yoktur. beslenmesi göz yaşı ve humor aquous'tan sağlanır. %90lık kısmı stromadan oluşur. stromadaki kollajen liflerin düzenli sıralanması ve su miktarının skleradan daha az olması nedeniyle saydamdır.
• (bkz: keratokonus)
  (bkz: kornea transplantasyonu)