• recep tayyip erdoğan tabiri caiz ise 2001 ekonomik krizinin, yazar kasa eyleminin ve bir milli güvenlik kurulu toplantısında fırlatılıp atılmış anayasa kitapçığının ülkemize kestiği güzide bir cezadır. mesut yılmaz, tansu çiller, bülent ecevit gibi yüzü eskimiş ve sürpriz kerametlerinin gelmeyeceği belli siyasetçiler yerine yeni bir yüz arayan vatandaşı kabadayı vari yürüyüşü sayesinde yarattığı "bizden birisi ve mert adam" imajını kullanarak kendine çekmiş, millete o zamanlar çok çekici gelen ve şimdilerde hayatımızın normali haline gelen diklenmeleri ve diğerlerinin kullanmadığı kadar değişik bir jargon kullanması en demokrat geçinen sanatçı taifesini bile etkilemiş, cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden bir tanesinin tam üzerine yönetime talip olunca da oylar kendisinin cenahına akıvermişti.

    çoğu kişiden duyarsınız ; " aslında 2011'e kadar iyiydi, çok çalıştı, yol yabdı, tünel yabdı, köbrü yabdı ama sonradan saçmaladı " diye. evet saçmaladı çünkü evdeki hesabı çarşıya uymadı, suudi arabistan'ın başını çektiği körfez ülkelerini iyi etüd edemedi. onu bitiren ne fetö, ne dış güçler ne de başka bir etken oldu. kendisinin sürekli azalan ve bitme noktasına gelen gücünün sebebi körfez ülkeleridir. ya da bir başka deyişle, körfez ülkelerini de ilgilendiren bölgesel olaylarda takındığı egoist tavırlar ve hatalı seçimleri ile ilgili "yanlış seçimler yaptım üzgünüm" demeyip körfez ülkelerini karşısına almaktır.

    türkiye'de doğup, islamî muhafazakar ağırlıklı bir aileye sahip olarak ve gençlik dönemi milli görüşçü yaşam tarzı ile geçen, siyasete arap sevicili toplantıların bolca yapıldığı gençlik teşkilatlarında görev almakla başlayarak politika ile uğraşmak da eklenince, en fazla sempati duyarak göreceğin ve ilişkiler geliştirmek isteyeceğin ülkeler, sahip oldukları doğal kaynaklar ile zengin olmuş körfez bloğu arap ülkeleri oluyor. nitekim kendisi de bu şekilde siyaset hayatına devam etti ve körfez ülkelerini yönetenlerle özel aile ilişkileri bile tahsis ederek bağlantılarını güçlendirdi.

    "iktidara gelirsek imf ile olan borç sorununu çözeceğiz ve imf'ye borç veren ülke konumuna geleceğiz" diyordu her seferinde kendisine duyduğu güvenle. çünkü hesabını, kitabını güzel yapmış, ülkenin nakit açığını, parasının sınırı olmayan ve "paramla nerede yatırım yapsam?" diye ortalıkta dolaşan körfez ülkelerinden gidereceğinin garantisini de ilgili ülkelerdeki aile dostu emirlerden ve krallardan almıştı. imf bizden borç istedi, arkadaşlara verin dedim!

    işler iyi gidiyor, yollar, tüneller yapılıyor ve "biz yaptık" deniyordu. arada one minute falan derken müslüman dünyasının da liderliğine soyunuluyor, fakir arap toplumlarında popülarite arttırılıyordu. artık one minute dünya lideri adayı olma yolunu açmıştı kendisine. 2009'da ortaya çıkan yeni bir küresel ekonomik kriz ile ilgili yukardan bile konuşabiliyorduk, o kadar kendimize güveniyorduk! dönemin bayındırlık ve iskan bakanı mustafa demir, abd başta olmak üzere bütün dünya ülkelerini etkileyen ekonomik krizin türkiye'yi etkilemediğini savunuyordu. hissetmemiştik bile. vay be!

    tarihler 18 aralık 2010'u gösterirken tunus merkezli olarak başlayıp aniden bir domino etkisiyle tüm ortadoğu'ya yayılan arap baharı sonun başlangıcı oluyordu reis için. isyanların ve olayların yayıldığı her ülkede 2 taraf vardı ve rte her seferinde yanlış tarafa alenen destek veren ve duruşu konusunda uluslararası medyaya çekinmeden beyanat veren ilk ülke lideri oluyordu. insan bir durmalı, olayın dünyadaki yansıması ne olur diye beklemeli, gözlemlemeli, ona göre temkinle karar verip politika kurmalı ve uygulamalı. ama bizimki ajanslara dünyadaki ilk bayanatı verip birilerini kınamaktan çekinmeyerek tribünlere oynadı hep. fakat dünyayı tribünden yönetmiyorlardı maalesef.

    mesela mısır'da müslüman kardeşleri destekliyor, bu çerçevede ziyaret ettiği mısır'da kendisinin açık açık desteklediği ( ama körfez ülkelerinin desteklemediği ) müslüman kardeşler, bu açık desteğe rağmen şahsını eleştiriyordu.

    müslüman kardeşler'in hüsnü mübarek'in devrilişinin ardından kurduğu özgürlük ve adalet partisi’nin başkan yardımcısı essam el-eryan şöyle çemkirmişti kendisine.
    --- spoiler ---

    türkiye’ye ve lideri erdoğan’a hoş geldin diyoruz. fakat biz, erdoğan’ın ya da ülkesinin bölgenin geleceğini tek başına çizmeye kalkmaması gerektiğini düşünüyoruz.
    --- spoiler ---

    evet, körfez ülkeleri arap baharını ve yeni düzeni erdoğan'ın algıladığı şekilde değerlendirmiyorlardı. suudi arabistan, kuveyt, katar, bahreyn, birleşik arap emirlikleri ve umman'dan oluşan körfez işbirliği konseyi ülkelerinin arap baharının oluşturduğu yeni konjonktürden anladıkları, ayaklanmaların kendilerine ulaşmaması ve küçük ülkelerindeki büyük yeraltı kaynakları sayesinde sahip oldukları zengin-dingin hayatın devam edebilmesi için radikalleşmesi kuvvetli kesimlere destek verilmemesiydi.

    türkiye'nin israil ile uzaklaştığı dönemlerde israil ile normalleşmeyi denediler mesela. iran ile ilgili her konuda körfez ülkeleri ile dönemine göre zıt düştü erdoğan. bir tek yanında kalan ülke katar oldu. ufacık bir örnekle; bein sports'un türkiye futbol liginin yayın hakkını alıp aksattığı-eksilttiği ödemelere bakılacak olursa da isteksiz devam eden ve ilk depremde yerle yeksan olacak bir ilişkiye dönüşmek üzere gibi duruyor türkiye - katar ilişkileri. körfez bloğunda türkiye ile alenen iş yapmak, saf tutmak, ikili ilişkilerde bir araya gelip kameralara karşı hamaset pozları vermek isteyen bir tek fellah yok içlerinde. dolayısı ile de körfez'den gelen paranın musluğu kesildi. bu ülkelerin bırakın türkiye'ya para sağlayıp yatırım yapmasını, suudi veliaht prensinin tek bir talimatıyla türkiye'den ithalatı durdurdular biliyorsunuz!

    siyaseten, ülkeni yönetebilecek nakit paran varsa ayakta kalırsın, yoksa bitersin. körfez ülkeleri, arap baharı ile başlayan süreçle beraber erdoğan'ın ego'lu dış ilişkiler tarzı ve yanlış tercihhlerinin de etkisiyle parayı keser de bizimki durur mu? rıza zerrab gibi abuk subuk insanları araya koyarak körfez ülkelerinin tamamına yakınının aralarının bozuk olduğu iran'dan gelen parayı aklayarak ülke içinde dolaştırıp nakde çare aradı ama onun sonuçlarını da biliyorsunuz. bir devlet bankasının genel müdür yardımcısının abd'de hapse girmesi ve halk bankasının black list'e girmesi ülke itibarını da yerle yeksan etti, tam ekonomik çöküşün gelişini de hızlandırdı.

    şimdilerde körfez ülkeleriyle arasını düzeltmek ama bunu da kuyruğunu dik tutarak yapmak isteyen erdoğan'ın yardımına bir vefaat yetişti. "ne olsa da karizmamı bozmadan şunlarla aramı düzeltsem?" diye düşünürken geçtiğimiz eylülde kuveyt emiri şeyh sabah'ın hayatını kaybetmesi sebebiyle türkiye'den en üst düzeyde kuveyt'e taziye ziyareti gerçekleşti ve dışişleri bakanı mevlüt çavuşoğlu körfez turu kapsamında kuveyt, katar ve umman'a resmi ziyarette bulundu. fakat bu çabalar ancak körfez ülkelerinin türkiye ile ilişkilerinde kullandıkları dili birazcık kibarlaştırmalarına yarayacak. çabaların daha fazla işe yaraması için körfez araplarının büyük ağabeyi suudi arabistan'ın ikna edilmesi lazım. buradan hareketle şubatta suudi kralının ve veliaht prensin ayağına gidilecek. sıcak para için yeni bir şans istenecek. ayağa gidildiği için de kuyruk dik kalamayacak.

    körfez ülkeleri, türkiye'de erken bir seçim olmadığı takdirde 2023 seçimlerini bekleyecekler ve ona göre pozisyonlarını belirleyecekler.
  • suudi arabistan, kuveyt, irak, bahreyn, katar, birleşik arap emirlikleri, yemen ve umman
  • günay asyalı garibanların çalıştığı, doğu asyalı çirkin karıların fink attığı, entarili arapların taşşak kaşıyarak dolaştığı ülkeler. sevemedim.
  • müttefikler ve ötekiler olarak ikiye ayrılan ülkelerdir.

    kuveyt, suudi arabistan, katar, bahreyn ve birleşik arap emirlikleri, hatırı sayılır ekonomik büyümenin, petrol zenginliğinin ve bölgenin 'istikrarlı' ülkeleri olarak yabancı yatırımların tadını çıkartıp,altından otelleriyle coşup dünya görgüsüzlerini doyururken; ırak parçalanmışlığın eşiğinde, küresel saldırıların gözyaşlarına boğduğu,iran ise muhtemel saldırıya karşı dışlanmak istenen,dışlandıkça daha içe dönük bir ülke olmuştur.

    ya "küresel terör" ne demek anlayacaksın ya da dışlanacaksın..
  • ortadoğu'da her taşın altından çıkıyorlar. temel olarak suudi arabistan, katar, birleşik arap emirlikleri, kuveyt, bahreyn ve umman’dan oluşan 6 devlet için daha sık kullanan bir ifade. körfez bloğu da deniyor.

    özellikle bu sıralar çok revaçtalar. örneğin;

    körfez ülkeleri suriye’ye müdahaleyi destekliyor - http://goo.gl/ukgjhh

    körfez’in darbeye desteği derinlikli ve planlıydı - http://goo.gl/khnnht

    3 temmuz darbesi’ne körfez’den bakmak - http://goo.gl/vmokvy
  • suriye krizinde gelinen son nokta olan kimyasal silah anlaşmasına bakışlarıyla ilgili bir analiz; http://politikaakademisi.org/…-syria-chemical-deal/
  • bu ülkelerin artan silah alımları ve nedenleri üzerine kısa bir analiz; http://politikaakademisi.org/…lah-alimlari-artiyor/
  • kamuoyu önünde iran nükleer programı konusundaki anlaşmaya destek vermelerine rağmen, kapalı kapılar arkasında bu konuda eleştirilerini sıralamaya devam ediyorlar.

    https://www.foreignaffairs.com/…15-08-13/best-worst
  • suriye iç savaşı nedeniyle ortaya çıkan mülteci krizine karşın, henüz tek bir mülteciyi bile ülkelerine kabul etmemiş zengin arap ülkeleri.

    http://www.dailymail.co.uk/…gle-syrian-refugee.html
hesabın var mı? giriş yap