• gaz haldeki bir akışkanın yoğunluğunu artırarak sıkıştırma işlemini gerçekleştiren makinalara kompresör denir.

    kompresörlerde bir adet dönen ve bir adet sabit olmak üzere 2 adet pervane seti vardır. dönen pervaneye rotor, sabit olana stator denir. aslında yapılan işlem dönen rotorda hızı artırılan akışkanı durağan haldeki stator bıçaklarına çarptırarak akışkanın yoğunluğunu artırmaktan ibarettir.

    euler turbomakina denklemine göre bir akışkanın enerjisi, akışkanın açısal hızıyla rotorun açısal hız çarpımının giriş ve çıkıştaki farkı oranında artacaktır ki aslında bu açısal momentumun korunumundan başka bir şey değildir. bu denkleme göre eğer bir kompresörün akışkana kazandırabileceği maksimum enerjiyi artırmak istiyorsanız, ya akışkanın giriş ve çıkıştaki açısal hız farkını artırmalısınız, yani akışkanın rotor bıçağı boyunca uğrayacağı toplam dönüş açısını artırmalısınız ya da rotor bıçaklarının açısal hızını yani kompresörün devrini artırmalısınız.

    bu durumda temel olarak 2 limitiniz vardır. rotorun devrini bir noktaya kadar yükseltebilirsiniz, zira rotor bıçaklarının üzerindeki merkezkaç kuvvetleri de devirle beraber artacağından malzemenin limitleri içinde kalmak zorundasınız. diğer limitse dönüş açısını artırdığınızda ortaya çıkar. dönüş açısı 30 dereceden fazla arttığında kanatçık üzerindeki visköz kuvvetler artan basınçtan dolayı akışı bıçak yüzeyinde tutamazlar ve akış ayrılması* denen olay gerçekleşir ki bu da compressor stall denen hedeye sebep olur.

    kompresöre kademeli değil de genel açıdan bakarsanız, düşük basınç farkında* stall lokal olacak ama tıkanan cascade üzerinde akışın komşu cascadelara kaymasından dolayı rotorun dönme ekseninin aksine dönen rotating stall* gerçekleşecektir. bu durumda kompresör verimi düşse de kompresör çalışır, fakat dönel stalldan ötürü kompresör bıçaklarında titreşim artacak ve bu da bıçakların ömrünü azaltacaktır. eğer stallun dönme frekansı bıçakların doğal frekansını yakalarsa da bıçaklar titreşimden dolayı kırılacaktır. eğer stall kompresörün yüksek sıkıştırma oranında gerçekleşirse, compressor surge denen durumla karşılaşılır. bu durum geçmişte birçok uçak kazasına sebep olmuştur. stall üzerine daha detaylı bilgi için (bkz: #57090128)

    hülasası her kompresörün belli bir çalışma rejimi vardır yani düşük hava debisinde yüksek sıkıştırma oranı elde etmeye kalkarsanız ki genelde bunu yaparlar stall, yüksek hava debisinde düşük sıkıştırma oranı elde etmeye kalkarsanız da boğulmuş akış* ile karşılaşırsınız.

    temel olarak 2 adet kompresör türü vardır: eksenel ve santrifüjlü kompresörler

    eksenel kompresörde dönüş açısı en fazla 25-30 derece olabilir. bu nedenle izentropik verim bu kompresörde santrifüjlü muadiline göre daha yüksektir. fakat giriş çıkış yarıçapı sabit olduğundan ve dönüş açısı stall riski nedeniyle sınırlandırıldığından dolayı sıkıştırma oranı düşüktür*.

    bu nedenle uçak motorlarındaki gibi yüksek sıkıştırma oranına ulaşmak için hem kademe sayısını artırmak hem de kompresörü düşük basınç kompresörü ve yüksek basınç kompresörü olarak ikiye ayırmak yerinde olacaktır. havayı sıkıştırmak için kompresörün dış alanı da kademeler boyunca azalacağından dolayı bıçak boyları düşer. bu nedenle yüksek basınç kompresörü aynı merkezkaç kuvvetine daha yüksek devirde maruz kalabileceğinden dolayı daha yüksek devirlerde çalıştırılabilir. söz konusu kompresörleri farklı devirlerde çalıştırabilmek içinse türbinler de alçak basınç ve yüksek basınç türbinleri olarak ikiye ayrılır.

    santrfüjlü kompresörlerdeyse aynı kademede giriş ve çıkış alanları eksenel kompresörlerdeki gibi aynı değildir. bu yüzden rotor açısal hızları arasındaki fark da artacağından aynı kademede sıkıştırma oranı yüksektir*. daha kompakt hacimlerde daha yüksek sıkıştırma oranı sunabildiğinden dolayı genellikle içten yanmalı motorların turbocharger sistemlerinde kullanılır. aynı stall riski bu sistemlerde de mevcuttur. hatta turbo gecikmesi* olarak bilinen istenmeyen durumun nedeni, motor düşük devirlerdeyken stall nedeniyle turbocharger kompresörünün sıkıştırma oranın çok düşük olmasından dolayı motorun düşük devirlerde turbonun tam verimle çalışmaması nedeniyle düşük tork üretmesidir. buna önlem olarak, değişken geometrili turbocharger, twin scroll turbocharger gibi değişik turbo sistemleri kullanılmaktadır. öyle ki bmw 328i motorunda kullandığı bu turbocharger sistemi sayesinde maksimum tork aralığının başlangıç devrini 1450 rpme kadar indirmeyi başarmıştır.
  • birinin kicina siktiginiz zaman olumune sebep olabilen basincli hava ureteci.
  • işletme şartları gereğince çalışma basıncı ve gerekli hava miktarı bakımından değişik tiplerde kompresörler kullanılır. genel olarak, sıkıştırma şekline göre kompresörler iki tiptir. bunlardan birincisinde kapalı bir kap içerisindeki hava, kabın hacmi küçültülerek sıkıştırılır. ikinci tipte ise hava bir taraftan emilerek hızlandırılır. daha sonra bu hız enerjisi basınç enerjisine dönüştürülerek çıkış hattında istenen basınca ulaşılır.

    1. pistonlu kompresörler

    1.1 biyel kollu kompresörler

    en çok kullanılan kompresör tiplerindendir. düşük ve orta basınçlar yanında yüksek basınç sağlayan tipleri de vardır.
    yüksek basınçlı tipleri birden fazla kademelidir. birden fazla kademeli olanlarda kademeler arası soğutma (hava ya da su soğutma) uygulanır.
    ardarda gelen sıkıştırma hacimleri bir öncekinden küçüktür. böylece toplam sıkıştırma oranı büyütülmek suretiyle çıkış basıncının yüksek değerlere ulaşması sağlanmış olur. genellikle 4 bara kadar tek kademeli, 15 bara kadar çift kademeli, 15 barın üzerindeki basınçlarda ise 3 ve ya daha çok kademeli pistonlu kompresörler avantajlıdır. 12 bara kadar tek kademeli, 30 bara kadar iki kademeli,220 bara kadar 3 kademeli tipleri ekonomik değildir.
    buraya kadar açıklanan pistonlu kompresörler “tek etkili” tip kompresörlerdir. “çift etkili” pistonlu tip kompresörlerin çalışması tek etkili tiplere benzemekle birlikte biraz farklıdır. bu tip kompresörlerde piston alt ölü noktadan üst ölü noktaya gelene kadar silindirin üst yarısında sıkıştırma, alt yarısında emme vardır. dönüşte ise tam tersi gerçekleşir.

    1.2 diyaframlı kompresörler

    bu tip kompresörlerde piston emme odasından bir diyafram ile ayrılmıştır. kompresörün tahrik miline bağlı bir biyel kolu vasıtasıyla diyaframa ileri ve geri hareket verilerek emme ve basma gerçekleştirilir. böylece havanın hareketli elemanlarla teması önlenerek temiz kalması sağlanır. diyaframlı kompresörler teneffüs havası temininde, gıda, ecza ve kimya endüstrisi gibi temiz hava gereği olan uygulamalarda kullanılır.

    2. döner elemanlı kompresörler

    2.1 paletli kompresör

    silindirik bir gövde içerisine eksantrik olarak yerleştirilmiş bir rotor ve rotora açılan yarıklara yerleştirilen paletlerden (kanatlardan) oluşur. rotorun dönmesiyle oluşan santrifüj kuvvet gereğince paletler yarıklardan dışarıya doğru savrularak gövdeye temas ederler. birbirini takip eden iki palet arasına emiş sırasında giren hava rotorun eksantrikliği nedeniyle küçülen hacimde sıkışarak sisteme basılır. bu tip kompresörler küçük boyutludurlar, sessiz çalışıp düzgün bir hava çıkışı sağlarlar. vakum pompası uygulanmalarında da kullanılırlar.

    2.2 vidalı kompresörler

    birbiri ile ters yönde dönen asimetrik profilli iki vida elemanı arasında tutulan hava dönme devam ettikçe hacmin daralması nedeniyle sıkışır. yağlı ya da yağsız olmak üzere 2 tipi vardır. yağlı tiplerde yağ 3 amaçla püskürtülür:
    a)yağlama yapmak,
    b)yağ filmi oluşturarak havanın geriye kaçmasını önlemek,
    c)soğutma yapmak.
    basit bir yapıya sahiptirler. yüksek hızda çalışabilirler.

    2.3 roots kompresörler

    daha çok vakum pompası olarak kullanılırlar. iki simetrik rotor bir gövde içerisinde birbirinin tersi yönde döner. gövdede herhangi bir sıkıştırma olmaz. sıkıştırma, her rotor basma ağzına açıldığında basma hattından geriye doğru oluşan dirençle elde edilir.

    3. türbin tipi kompresörler

    bu tip kompresörlerde hava bir taraftan emilerek hızlandırılır. daha sonra bu hız enerjisi basınca dönüştürülerek istenen çıkış basıncı elde edilir. türbin tipi kompresörler eksenel ve radyal tip olmak üzere 2 tipte imal edilirler.

    3.1. radyal kompresörler

    yüksek hızla dönen çok kanatlı (kademeli) bir rotor ve bir gövdeden oluşur. kanatlar arasına alınan hava hızlandırılarak dışa doğru (radyal) savrulur. bu işlem kademeli olarak devam eder. son kademede çıkış basıncına ulaşılır.

    3.2. eksenel kompresörler

    bir rotor üzerine yerleştirilmiş kanatlar ve bir gövdeden oluşur. kanatlar emilen havayı hızlandırarak bir kinetik enerji kazandırır. daha sonra bu enerji basınç enerjisine dönüştürülür.
  • yogunlastirilmis gazi yuksek basinc altinda disari veren aygit. kompresor?
  • bir tank içerisinde hava biriktiren makinedir. biriken havanın basıncı artar ve şiddetle ilk uygun yerden dışarı çıkar. bu uygun kullanış amacına göre özelleştirilmek üzere muhtemelen boru veya hortum şeklinde sunulur.

    genellikle oto yıkamacılarda, temizleyicilerde, balon şişiricilerde, endüstriyel amaçlarla ve nadiren birilerinin makatına sokmak suretiyle çeşitli yerlerde kullanılır.

    (bkz: makata kompresörle hava pompalamak)

    *
  • güzel sevgilimin tabiriyle, "koyun şişirme makinesi"dir. (bkz: swh)
  • bunların içinde biriken suyu atmazsanız eğer tankı içten içe çürür ve bir süre sonra zayıfladığı yerden içindeki paslı çamur suyla birlikte havayı boşaltarak kaçırır. ortamı berbat eder. *

    haftada bir altındaki tahliye musluğundan içindeki suyun boşaltılması tavsiye edilir. tankın içinde 2-3 bar hava bırakırsınız ve musluğu yavaşça açarsınız. basınçla içindeki su kendini atıyor zaten.

    kötü kullanımdan ötürü delinmiş bir kompresörün basit tamiri için: (bkz: #148112318)
  • aslında pompa başlığına yazmak istiyordum ama başlık altında malum sebeplerden ötürü hoş kalmayacaktı.

    bu kompresör denen alet evlerin, binaların bütün şeklini şemalini değiştirmiş, bana kalırsa düşünme tarzımızı dahi etkilemiş, yüzyılın icatları arasında çok büyük öneme sahiptir.

    ben bu durumu şöyle özetlerim: bize evlerde suyu verip, ateşi almıştır. avrupa'daki durumlardan haberim olmadığı için türkiye endeksli kalacağım. eskilerden, hele köylüyse kesin su taşıma muhabbeti duymuşsunuzdur. suyu eve taşıma olayı evde başlı başına yapılacak bir iştir. o su ya bir dereden, ya bir kuyudan alınacak, eve belki 100 belki 1000 metre taşınacaktır. burada 10 litre gibi bir sudan da bahsetmiyoruz. ev halkı kalabalıksa en az 30-40 litre su taşınacak, yıkanılacaksa daha fazla suya ihtiyacınız olacaktı. tabi bir de bu mesele var. yıkanmak.

    su taşıma, ısıtma zahmetli olduğu için, hatta belki su kıtlığı olduğu için yıkanmak ayrı bir zorluk taşıyordu. temiz denilen insan hafta da bir falan yıkanıyordu. o açıdan temizlik her daim sıkıntıydı. sadece beden değil, ev temizliği de öyle kolayı kolayına yapılmazdı. düşününce şu halimle evin aşağısındaki kuyudan 10 20 litre su çekeceğim, yokuşu tırmanıp ev temizleyeceğim. o kadar meşakkatli bir şey ki evin ve bedenin biraz pis kalmasında sakınca görmem. zaten o suyu taşıyana kadar 1 litre ter akıtacam da ohoo.

    evlerimizde çeşmeyi açıp, bulaşıkları yıkamak, (makinelere girmiyorum bile hani, onlar sonranın icadı), kovaya su doldurup çamaşır yıkamak, istediğin zaman kar kış demeden evin içinde yıkanabilmek bu nedir allah aşkına. yeme de yanında yat. inşaat mühendislerine ingilizce de civil engineer denir, herhal şehri kurup medeniyeti yaymalarından. oysa pompa, kompresör olmasa o su hiçbir zaman evlere taşınamayacak, her zaman kuyu, dere bir zorunluluk kalacak, şehirlerin büyümesi de tıkanacaktı. temiz olmayan, temizliğe dikkat etmeyen halkta kolera örneği gibi hastalıklar çoğalacak, şehirler pis kalacaktı.

    ateşi evlerden alması da bambaşka bir olay. bunu da dosdoğru medeniyete bağlayabiliriz herhalde. ısınma her ev için temel bir ihtiyaçtır türkiye de. ekvator da değiliz ki evimizde soba olmasın. soba aslında baya kral bir icattır da o da başka bir konu. saraylarda gördüğümüz genellikle şömine tarzı yerlerdir mesela, soba daha sonradan gelmiş, basitliği ile şömineyi alt etmiştir. ama her ikisinde de ateş evin içindedir. o ateş sabahleyin bir şekilde yakılacak, kömürse kömür, odunsa odun atılacak gün boyu da evi ısıtacaktır. modern soba diyebileceğim sobalar yemek pişirmek için de birebirdir.

    pompa olunca ama ateşi evlerden dışarıya alarak, çok daha büyük bir yerde yakılarak sadece suyu ısıtmak kafi gelmiştir. sıcak suyu binanın dört bir tarafından dolaştırarak evi ısıtmak hem ekonomik, hem daha temiz, hem daha az uğraştırıcıdır. bir kere en temelinde soba için bir yer ayırmanıza bile gerek yoktur, alandan kazanırsınız. odunluk, kömürlük vs yoktur depolama alanından kazanırsınız, ateş için uğraşmaya gerek yoktur zamandan kazanırsınız, yer meselesine değinmiş miydim, suyu bütün odalarda dolaştırırsınız, bir oda yerine bütün evi ısıtırsınız. böylelikle medeniyet yolunda bir adım daha atabiliriz. bu ısıtma problemi artık mimari-mekanik bir işe döner ve sıcak su borularını nereden geçirsek, en iyi ısıtma nasıl yapılır gibi düşünebiliriz. tabi sıcak su boru örneği sadece kalorifer sistemini tanımlıyor. yoksa iklimlendirme adı altında bahsedilen disiplinin temelinde kompresör olduğunu söylemeye gerek yok sanırsam.

    düşünce temelinde de bir çok şeye imza atmıştır pompa. bir kere su ile temasta olan bir bünye çok daha rahattır. suyu eve taşıyarak su ile bütünleşebilmenin önünü açmıştır. "bir git yüzünü yıka gel" diyemeyeceğimiz dünyayı düşünün. "bir git su var mı ona bak, yoksa kuyudan zahmet çek de yüzünü yıka gel" dediğinizi düşünün. sıcak yaz günlerinde "sabah bir beş dakka duşa gireyim de açılayım" diyemediğinizi, "ulan bugün de ne terledim ha" dediğiniz de evde su olmadığını düşünün. suyla temasta olan bir insana müthiş bir rahatlık, düşüncede özgürlük gelir. sadece su sesi bile rahatlamamızın esas temelini oluşturur.

    ama bir yandan ateşi götürür. ateşi izlemek bile başlı başına bir zevk iken, ateşin yarattığı ocak, aile duygusu, sizi ısıtırken kalbinizin de adeta ısınması hisleri kaybolur. ateşin başında toplanıp, bir araya gelme ile ocak tanrıçası hestia'nın neden evin koruyucusu, ailenin temeli olarak düşünüldüğünü anlarsınız. "şöyle ellerini uzat da ısın" diyemediğiniz, onun yerine birinin bir kalorifer'e ötekinin başka kolorifere dadandığı bir hale gelirsiniz. (kaloriferi severim, onun hakkında da bir şeyler yazayım bir ara). kışın böyle dağlık yerde yemeğe gittiğinizde dışarıdan gelen her insanın şömine veya soba başına toplanıp, tanıdık tanımadık girişilen muhabbeti de alevlendiren ateştir. o ateş üstüne çok söz söylenir. "sıcak oldu, yok yok iyi böyle, şuna bir karaağaç kütüğü atacaksın mis, yeni doldurdum şimdi ısınır, biraz eş de köz iyice dağılsın, alevlenir şimdi, ulan şimdi kestane olacaktı çay da kaynıyor patates de at fırına (soba için), " bütün bu sözlerden mahrum kaldığınızı düşünün. ya da bu lügatın hiç bir zaman oluşmadığını. insan bir şeyleri eksik hissediyor.

    ahh be pompa, bize suyu verdin çok rahatladık. ateşi aldın samimiyetten uzak kaldık. hangisi iyidir bilemedim ama dünyayı çoğu kişi bilmese de bir telefon kadar etkilediğin bir gerçek.
  • bir gazın ya da buharın basıncını arttırmak için kullanılan aletin adı
  • bu da jet motorunun alt sistemlerinden birisidir. digeri (bkz: turbin).
    iceri alinan havada, ayni isi degi$imi icin daha cok bir hacim farki yaratmak icin hava once kompresorlerde siki$tirilip sonra patlatilir.
hesabın var mı? giriş yap