• rezillik.
    tamamen tıbbi bir müdahale olmasına karşın insana kendini fazlasıyla kötü hissettiriyor.
    uygulama bittikten sonra hastane bahçesine çıkıp bir sigara yakıp, uygulamayı yapan doktorun da pencerede sigara içtiğini görmek ve bir süre göz göze bakışmak daha da kötü hissettiriyor.
  • dün oldum bundan. bakırköy dr. sadi konuk eğitim araştırma hastanesi endoskopi ünitesinde 2 ay önce randevu aldım, normalde bir buçuk aya veriliyordu. bağırsak tahliye işlemini x-m dietle yaptım, meyve aromalı falan ama bu zımbırtıyı o gün sadece sıvı tüketmiş mideye, ardından içmeniz tavsiye edilen en az 2 litre suyla göndermek ve bu prosedürü dört saat arayla tekrarlamak zorunda olunca kusmamak için bayağı zorladım kendimi. lavman olarak sabah x-m enema malum yere yollandıktan sonra zaten hiçbir şeye sahip olmayan bağırsağım tamamen gıcır gıcır olunca randevuma hazırdım.
    hastaneye varıp, kaydımı yaptırdıktan 10 dakika sonra tam randevu saatinde çağırdılar içerden, randevu aldığım gün bir tıp konferansı sebebiyle olan yoğunluktan sonra böyle bir beklentim yoktu, korkuyla karışık bir sevinç duygusuyla daldım içeriye. arkası delikli mavi şortumsu zımbırtıyı verdiler, odada bulunan tuvalete geçip bunu giydim. çıktığımda doktor gelmişti bir yandan monster hortumu sterilize ederken bir yandan rahatlatan bir üslupla bilgilendirdi, kelebeği elime taktı, pozisyonu aldırdı ve yatıştırıcı ilaçlardan bastı işleme başladı. bilincim açık doktorları soru yağmuruna tutarak kendimce intikam almaya çalıştığım işlem sırasında herhangi bir acı duymadım genel olarak ama köşeleri dönerken ve hava basarken şiddetli gaz sancısına benzer diyebileciğim kısa süreli -bazıları çok şiddetli- sancılar duydum. süreç bitti, kaç dakika olduğunu hatırlamıyorum -20-25 dakika tahminen. pantolonu geçirdim, ilk tecrübesini yaşayan mabadıma. sonuç dedi doktor normal.
    sorunsuz pespembe bağırsaklarımla mutluluğa yelken açabilmem teoride mümkün olsa da o kadar süre boş olan mide ve zaten doğal gaz kaynakları kuvvetli vücuduma zerk edilen ithal gazla acı dolu bir 45 dakika geçirdim. eve geldim, bir tanecik eşimin şefkatli ilgisi ile yediğim önümde, kolonoskop yelleri kıçımda, saatlerce yatıp tv izledim. artık tamamen normale döndüm diyebilirim.
  • yazıya başlamadan hatırlatmakta , kolonoskopi olacakların yazıyı okumamasında fayda vardır , eğer tıraş bunlar peh diyorsanız buyrun , ben yine de spoiler vereyim.

    --- spoiler ---
    öncesinde ve sonrasında ayrı ayrı işkencesi olan bol sancılı muayenedir. hortum artık kabusunuz olmuştur , nerde görseniz ağzınıza geleni sayarsınız..

    hemen aşama aşama inceleyelim :
    öncesinde 1 - 2 gün sıvı yiyeceklerin tüketilmesi , son gün ise ömrünüzde tadacağınız akla gelen bütün kötü yiyeceklerin içeceklerin , yanına yaklaşamayacak derecede (sıfat bulmakta zorluk çekiyorum) berbat meymenetsiz bir tada sahip kusturucu ilaç ya da zehir içersiniz. efendim neden böyle bir ilaç içiriyorlar elbette bir sebebi var , bağırsakları tamamen temizlemek , en ufak bir parçanın kalmamasını sağlamak , sonucunda sağlıklı görüntülere ulaşılmak için.. ben bu ilaçtan tam iki kutu içmiştim (evet 2 ) ki tadı beynimin en ücra köşesine kazınmış durumdadır. ha bir de bu ilacı sek içmek öyle her babayiğidin harcı değildir. mutlaka bir meyve suyu vs ile karıştırmalısınız ki mideniz daha az bulansın , pek bi yararı olmasa da sek içmekten daha faydalıdır zira kusma şansınız en aza indirgenir. ancak şöyle de bir hadise vardır karıştırdığınız meyve suyu kayısı , şeftali artık ne ise bir daha o meyveden yememe hatta nefret etme ihtimaliniz bulunmaktadır.

    esas konuya dönecek olursak , operasyonun yapılacağı yere yatar , daha az (!) acı hissetmek biraz olsun uyuşmak için koldan iğne yapılır hortum abinin işini görüp defolup gitmesini beklersiniz.. ilk başlarda pek birşey hissedilmese de (hortum haberiniz yokken karanlık yolda ilerler) yavaş yavaş içeriye hava pompalanması ile acı saati gelip çatmıştır. çekeceğiniz gaz sancılarının 100 katı ile içiniz şişer patlamanıza ramak kala doktorun "nefes al ver" demesiyle nefes bile alamazsınız , bağırılır , çağırılır kabustan kurtuluş yoktur..

    operasyon bitmiştir , kullanılmış bedeniniz öylece yatar , hortum sigarasını yakmış pis pis sırıtır yeni kurbanlarını bekler...
    --- spoiler ---

    not: yalnız anlattıklarıma ek olarak bağırsakların en sağlıklı şekilde incelenmesi teşhisin konulması için son derece önemli bir tetkiktir.
    kaçmak fayda etmez...
  • zaten komik olan 130 kiloluk iş arkadaşımın yerlere yatıran komik emailinden tarifi. orjinali ingilizceyken üşenmeden türkçeleştirdim olduğu kadarıyla yetininiz düzeltme mesajı atmayınız:
    (bkz: #13393967)
    8 aralık 2010 editi: ilk düzeltme bir aklıevvelden geldi. 1 litre 32 galon etmezmiş.

    kolonoskopi anı defteri:

    arkadaşım ender'i kolonoskopi randevusu için aradım. kendisi gastroenteroloji uzmanı olur. bir kaç gün sonra bana ofisinde kalın barsağın renkli bir şemasını gösterdi. böyle uzunca bir organ, her yerden dolanıp geçiyor valla, hatta böyle gezip dolaşırken çemişkezek'ten geçen bir kısmı bile var.

    derken sonra ender bana yapılacak operasyonu güven veren bir sesle anlatmaya başladı. böyle kafamı sallaya sallaya derin düşünceler içeresinde dinlesem de tek kelime duymadım, zira beynim içten içe çığlık atıyordu "ulaaan herif kıçıma 10 kilometrelik aleti sokacak".

    ender'in ofisinden elimde bir takım açıklamalar ve "hareketehazırlan" adlı ilacın reçetesi ile çıktım. ilacın böyle mikrodalga kadar bir kutusu var. bu "hareketehazırlan" konusunda sonra döneceğim ama şimdilik şunu söyleyeyim ki bu ilacın düşmanın eline geçmesine asla izin vermemeliyiz.

    operasyondan bir gün önce hazırlıklara başladım. aynen dendiği gibi katı gıda yemedim, tavuk suyu dışında bir şey mideme girmedi ki zaten bildiğin su sayılır sadece tadı daha kötü.

    akşam olunca ilacı aldım elime. vay anasına, ismi zaten açıklıyor. harekete hazırlan.

    efendim iki paket toz var onları verilen plastik bir litrelik kapta birbirine karıştırıyorsun. sonra ılık su ekliyorsun (litreyi bilmeyen amerikalılar için not: bir litre tam 32 galon). sonra tüm kabın içindeki suyu içmen gerekiyor. bu neredeyse bir saat sürüyor zira "hareketehazırlan" nasıl diyeyim en kibar tabirle keçi boku ile naftalin karışımı gibi. bir tutam da limon tadı vermişler. sanırsın ki limon, keçi boku naftalin karışımını lezzetli yapacak(!). ilacın kutusundaki açıklamalar belli ki mizah yanı kuvvetli birince yazılmış, diyor ki "haraketehazırlan" barsaklarınızda hareketlenmeye yol açabilir". ha siktir ya! dalga mı geçiyorsun? çatıdan atlarsanız yere çarpabilirsiniz demek gibi bir şey bu.

    "harekethazır" nükleer bir müshil aslında kardeşim. uzay mekiği fırlatılırken hiç izlediniz mi? "hareketehazırlan" tecrübesi aynen böyle bir şey. uzay mekiği burada siz oluyorsunuz. an oluyor "bu tuvalete emniyet kemeri niye yapmamışlar" diye düşünüyorsunuz. tuvalette saatlerce mahsur kalıyorsunuz. kıçınızın deliği şiddetli püskürtmeden yoruluyor. barsaklarınıza son 10 yıldır giren ne varsa dışarı atıyorsunuz. neden sonra içimde hiç bir şey kalmadı dediğinizde aynı ilaçtan bir litre daha hazırlayıp içmeniz gerekiyor. bu aşamada diyebilirim ki barsaklarınız geleceğe yolculuk ediyor ve henüz yememiş olduğunuz şeyleri de dışarı atıyor.

    tuvalette geçen geceden sonra nihayet uyudum. allah'tan gay değilim! ertesi sabah karım beni kliniğe götürdü. acayip gergindim. sadece yapılacak olaydan dolayı değil. akşam içtiğim ilacın artçı tesiri devam ediyor. ya ender'in suratına da sıçarsam? bir insan arkadaşının suratına sıçtıktan sonra neyle özür diler ki? çiçek? baklava? belki şarap? ne almalı ki arkadaşının suratına sıçtığını affettirsin. neyse salla.

    klinikte kıçıma kilometrelerce hortum sokmalarına izin verdiğimi kabul ettiğimi anlatan onlarca form doldurtup imzalattılar. beni diğer kolonoskopi kurbanlarının olduğu bir odaya oturttular. orada perdeli bir kısma geçtim, üzerimi çıkarttım, sonra o tasarımını sadist sapıkların yaptığı, giyince daha da çıplak hissettiğin hastane önlüklerinden giydim. ahmet diye bir hemşire(!) gelip elimin üstğndeki damara o iğnelerden taktı. sonra düşünmeye başladım, ulan yoksa bütün bu kıçıma hortum sokma olayı bu ahmet mehmet necati diye hasta bakıcılarının bahaneyle başıma doluşacağı bir bahane miydi? hakkımda konuşacaklarının duyar gibi oldum: "abi sence bu herif kıçına bu hortum girdikten sonra nasıl yürüyecek? hortumun ucuna kamera da takalım internete koyarız görüntüleri!"

    sonra ender bazı insanların "kareketehazırlan" adlı ilaca votka karıştırıp içtiklerini söyledi. önce bunu ben niye düşünemedim diye sinirlerim bozuldu, sonra boşver dedim tümden sarhoş olup tuvalete yetişemeyebilirdim diye kendimi avuttum. düşünsene yalpalaya yalpalaya koşuyorsun arkandan itfaiye hortumu gibi sıçaraktan. evi yakmaktan başka seçenek bırakmazdı.

    sonunda her şey hazırdı. tekerlekli sandalyeyle ameliyathaneye aldılar. ender, bir erkek hemşire bir de anestezi uzmanı beni bekliyordu. kilometrelik hortum ortada yoktu ama eminim bir yere saklamışlardı. kelimenin geröek anlamıyla bok gibi gergindim. ender beni yan yatırdı, anestezici elime bir şeyler takmaya başladı. ulan bir de odada müzik çalıyor. işin kötüsü şarkı abba'dan dancing queen'di. bu noktada tüm bu işlerin erkek hemşirelerin kurduğu bir düzen olduğunu anlamıştım. hemen kaçıp kurtulmalıydım ama artık çok geçti. anestezi etkisini göstermeye başlamıştı. ellerinde bir oyuncaktım artık. ilaçla uyutulmuş bir bir kurbağaydım. ender'e "başka şarkı bulamadınız mı" dedim. aslında eddie murphy'den “boogie in your butt” daha uygun olurdu.

    sonunda bana on yıl gibi gelen beklemeden sonra vakit geldi. midesi çabuk kalkan birisiyseniz kendinizi birazdan söyleyeceklerime hazırlayın. aslında hiç bir fikrim yok. abba'dan dancing queen dinleyerek dalmışım. bir sonraki anda başka bir odada yumuşamış bir ruh halinde yatıyordum. ender bana bakıyordu. nasıl olduğumu sordu. iyi hissettim. olayın bittiğini anlayınca daha da mükemmel hissettim. o koca hortum barsaklarımını içine girip çıkmıştı. kıçımla hiç bu kadar gurur duymamıştım.
  • hayatımdaki en ilginç ama aynı zamanda en komik deneyimlerden biridir bu 4-5 sene önce yaşadığım olay.

    kolonoskopiye girmeden önceki gün sana bağırsakları temizlemek için birkaç ilaç veriyorlar ya, işte bence o ilaçların tek amacı bağırsak temizliği değil. bir insan sabah akşam afedersiniz patır patır sıçarsa ne olur? o delik artık iflah olmaz. gireni çıkanı artık umursamaz olur.

    operasyondan önceki verdikleri o iki şişeyi sek içmeye başladım. üstten giriyor alttan çıkıyor öyle birşey. sabaha kadar baya bir temizlendi. sabah da mabattan bir tüp dolusu ilacı içeri zerkettikten sonra artık kim girmiş kim çıkmış umrumda değil.

    artık operasyon için şişli etfal'e gidiyorum ama aklımdaki tek düşünce yolda sıçmamak. kazasız belasız hastaneye gelip şişli etfal'in tuvaletlerinde de iki defa işimi gördükten sonra çağırmalarını beklemeye koyuluyorum.

    içerden çağırıyorlar, mavi önlüğü giyiyorum, doktorların önüne sereserpe yatıyorum. bir gerginlik var tabi üzerimde. doktorun biri malum hortumu çıkarıyor, bir güzel yağlıyor sağolsun. ve operasyon başlıyor. artık giren çıkan o kadar çok ki, hortumu gayet hoşgörüyle karşılıyorum. verdikleri hava yüzünden, akşamdan beri sıçmama rağmen hala içeride birşeyler var gibi. doktorlara diyorum tuvalete gitsem iyi olacak. bırak sal gitsin diyorlar. işte orada hayatımın en garip sahnelerinden biri başlıyor. mabadımın başında ekrana bakan gayet ciddi 3-4 doktor ve hayatımın en iddialı osuruğuyla ben. doktorlar ekrandan izlediklerini yorumlarken mabadım da kendince yorumlar getiriyor.

    kolonoskopi olanlar bilir ama olmayanlar için ortamı tasvir edeyim. sedye üzerinde yan yatmış şekilde sen, bir adet kameralı hava veren hortum, kıçının başında dikilmiş ekrandaki görüntüleri yorumlayan birkaç doktor. sen de aynı zamanda ekrana bakıp adamların seslerini bastıracak desibelde sürekli osuruyorsun.

    3-5 dakikalık bir süre sonunda inceleme bitti. birşey olmadığına kanaat getirdiler. giren hortum bana kâr kaldı. kimisi diyor, "şöyle acıdı, böyle yürüyemedim". valla benim doktorların eli mi hafifti nedir, ameliyat sonrası gayet hayatıma devam ettim. o yüzden böyle bir durumla karşı karşıyaysanız korkmadan gidin ve olun derim. doktorların suratlarına suratlarına osurmak paha biçilemez.
  • yarın başıma gelecek operasyondur.

    kan değerlerim, dışkıda gizli kan felan herşey normal çıkmasına rağmen, geçmeyen cıvık dışkılama , gaz gibi sorunlarım vardı, babamıda kolon kanserinden kaybettiğim yaşımda 35 e geldiği için artık yaptırmak şart olmuş durumda, cesaretimi topladım ve bu gün hastaneye gittim yarına gün aldım,

    an itibariyle ilk şurubumu içmiş bulunmaktayım , 1 şişeyi diktim kafaya , tadı şerbet gibi tatlıydı bunun. bakalım yanardağ ne zaman patlayacak.

    saat: 14:33
    yarım saat oldu içeli alt taraflarda bir hareketlenme yok, biraz kafa yapıyor gibi bir uyuşukluk felan başladı sanki,

    saat: 16:00
    şuruptan sonra çok uyku bastırdı sersem gibi oldum, uyudum felan şimdi kalktım hala daha tuvalete gitmişliğim yok. bir patlıyacak tam patlıyacak bekliyorum.

    saat: 18:00
    lan şurubu içeli 4 saat oldu hala tık yok, nasıl iş lan bu , ne zaman ishal olcam lan ben, du bakalım saat 19:00'da ikinci şişeyi dikecez kafaya , korkuyorum sözlük , bu sessizlik hoş değil.

    saat: 23:31
    19:00 da ikinci şurubuda diktim kafaya, toplamda 500mg x-m diet solüsyon denen şurubu içmiş oldum, ama işin enterasan yanı toplasan 5 defa çıkmısımdır wc ye ve hepside azar azar, ne zaman temizleyecek bu ben anlamadım. 2 tane lavma birini gece yaparsın birini sabah operasyondan önce yaparsın demişlerdi, bakalım ilerleyen saatlerde bir tanesini yapıcam.

    kolonoskopi sonrası gelen edit:

    evet arkadaşlar bağırsaklar tertemiz çıktı , hemoroid dışında bir şey yok, babamı bağırsak kanserinden kaybettiğim için 2 senede bir kolonoskopi yaptırmam gerekiyor, yani artık 2 sene sonra bir kez daha yaptırcam,

    kolonoskopi olacak arkadaşlar veya olması gerektiği halde korkup olmayanlar.

    korkmayın cidden, ben bu zamana kadar acaba kansermiyim bağırsaklarımda kesin bir şey var diye yaşadım senelerce, ne kadar salakmışım, bu kadar kolay bir şeyi neden daha önce yaptırmamışım, pismanım, mutlaka gidin sakın korkmayın , tam anestezi isteyin ne olduğunu bile anlamayacaksınız.

    beni yatırdılar, koluma bir ilaç verdi, verir vermez dünya bir döndü felan, vaay ne oluyor ya dedim, sonra gözümü açtım baktım bir kadın başımda, ne oldu dedim, bitti dedi, nasıl bitti ya dedim , ne zaman başladı ki, 15 dk sürdü bitti işte dedi.

    yani bu kadar basit bir olay , korkmayın arkadaşlar gerçekten korkmayın.
  • hayati derecede önemli ve herkes için belirli zamanlarda yapılması şart olan uygulama. işlem elbette karikatürize edilmeye uygun ama lütfen önemini de unutmayın. aşağıdaki yazı da hep aklınızda olsun.

    abimi kolon kanserinden kaybettim. ilk ortaya çıktığında 27 yaşındaydı. ailede 1 kişide bile yok bu hastalık. üstelik kendisi lisanslı futbolcu, fit biriydi. sigarası vardı. sigara kesinlikle önemli bir etken kanser için ama yine de o yaşta çok ender görülen bir durum.

    kolon kanseri dediğin şey eğer bağırsağının uç tarafında değilse sinsice ilerler. karnım ağrıyo, götüm ağrıyo derken bir dizi tetkik ve hop: yaşama şansınız %40. 27 yaşında adama söylüyorlar bunu. düşün mesela halı saha maçından çıkıyorsun kakara kikiri en ufak bir sorunun yok, ama içten içe ileri düzey kansersin.

    abim ölmese aklımın ucundan geçmez. araştırdım, okudum ve öğrendim ki kardeşte görüldüyse sende de görülme olasılığı var. tedbirli olmak lazım. abim öldüğünde 26 yaşındaydım. iyi bir doktora gidip kontrol amacıyla kolonoskopi yaptırdım. polip buldular. hem de kötü huylu. dedim "biz bu polipi almasaydık benim kanser olma ihtimalim neydi ?" dedi ki "neredeyse %100". ama 1 yıl içinde olur ama 20 yıl içinde olur, o polip büyüyecekti ve ben abimle birebir aynı kaderi paylaşacaktım.

    peki kanser olmayı nasıl önledim ? hepi topu 1 gün kötü tadı olan bir sıvı içip acısı bazen hissedilip bazen hiç hissedilmeyen yarım saatlik bir muayeneyle. sırf bundan çekindiği, ya da ciddi anlamda "delikanlıyı bozar" falan diye düşündüğü için yaptırmayan insan ya aptaldır, ya da bu hayattan ümidini kesmiştir.

    kontrollerimin birinde benden önce bir adam vardı. 45 yaşlarında. baksan ayakta, görünüşü sorunsuz biri. ama tedavi dahi edilemeyecek durumdaymış ve bunu o gün o muayenede öğrenmiş. o çıktıktan sonra doktor biraz üzgün, biraz sinirli bir tonla "bugüne kadar hiç kontrole gelmezsen olacağı bu" dedi.

    sözün kısası, ihmal etmeyin. üşengeçlik etmeyin. bana bir şey olmaz demeyin. ufacık bir ağrı sızıdan korkmayın. sonra çok pişman olursunuz.

    eklenti: benim ilk kontrolüm üzerinden 6 yıl geçti. hiç şikayetim olmamasına rağmen 4. kontrolümü olacağım. ilkinde kötü huylu polip çıktığı için 1 yıl sonra kontrole çağırdı. temiz çıktı. 3 yıl sonrası için çağırdı. ben kendim erkene çekip 2 yıl sonra gittim. polip çıktı ama iyi huyluydu. yine 3 yıl sonrasına çağırdı. ben yine tam dolmasını beklemeden 2. yılımı doldurup gidiyorum. doktor sizi kontrol aralıkları konusunda yönlendirecektir. sonuçlara göre 1-5 arası değişir aralıkları. "doktorlar 40 yaş sonrası için öneriyor" diye mesaj atan arkadaşlar haklılar fakat bu bir risk meselesi. bu konudaki örneği yukarıda anlattım. o yüzden yaşa bakmadan bir an evvel yaptırın diyorum. zaten genç yaşta temiz çıkarsa 3-5 yıl sonrasına isteyecekler.
  • benim gittiğim doktor 3 kademeli olduğundan bahsettiydi bunun. ilk 50-60 cm.lik sektöre bakılacaksa uyutulmuyor. diğer ikisinde çok derine gidildiği için yine doktorun demecine göre "mecburen" anestezi yapılıyor. bendeniz hemen herkesin belalısı hemoroid durumundan buna bulaştım. kan filan işin içine girince içim rahat etsin diye (hakikaten içinizi o biçim ediyor) gitmiştim.

    böyle hemoroid kanaması gibi durumlarda birinci seviye yani anestezi yapılmadan kolonoskopi yapılıyor. elbette canlı canlı yatıp, içinizde onlarca santim uzunluğunda bir kamera ünitesi gezinmesi, bir de hava ile şişirilmek güzel birşey değil. ancak samimi olarak söylemek gerekirse işlem sırasında canınız yanmıyor.

    yalnız şuna dikkat. lütfen kendinizi psikolojik olarak çökertmeyin. mesela ben kendime şöyle dedim; "lan hıyar. o kadar neyşınıl, diskoveri izlersin. al sana işte en hasından belgesel. hem de kendi vücudundan onlayn.." bu gibi ucuz ama eğlenceli şeylerle olayı katlanır hale getirmenizi öneririm.

    tabi siz de görüntüleri anında gördüğünüz için olası bir tatsızlığı yani kanser oluşumunu farketmeniz de kaçınılmaz. çünkü bağırsak dokuları pembe bir tünel görünümünde ve gayet homojen yapıda. bir bozukluk hemen farkedilir.

    operasyon sonrası biraz tatsız. işlem bitip, kalkabilirsiniz dediklerinde yandan görüntüm "ç" harfi gibiydi. ç'nin çengeli dizlerim oluyor. asla doğrulamadım. dakikalarca o vaziyette kaldım diyebilirim. içime basılan havayı atmak için tuvalete gittim (tuvaletin karşısındaki masada 2 güzel hemşire vardı karizmam ne halde sen düşün) ama sanki çimento ile kapadılar aşağısını. içimde 20 bar hava var osurabilmek mümkün değil. oysa hava frenini açan tır gibi psooooaaaaaanng diye gazı atarım sandımdı. normale dönmem aşağı yukarı bir buçuk, iki saatimi aldı.

    özetle kolay bir operasyon değil hortum altına yatan için. ancak çok korkutucu ve acı verici de değil. moralinizi bozmayın.
  • hiç bir şekilde kabus olmayan şey.. uyutuyorlar, özel giysi giydiriyorlar.. hiç bir şey hissetmiyorsunuz.

    önceden içilen sıvının (bkz: fleet) tadı da iğrenç değil.. emedur içip o sıvıyı içince mideniz de bulanmıyor.
  • hasta, en kritik andan önce uyutulduğu icin cinsel tercihi ne olursa olsun herhangi bir zevk veya aci hissetmez. ancak bağırsaklara dolan havanın atılması 48 saat sürer.
hesabın var mı? giriş yap