• steven taylor' a (bkz: aerosmith) sorarlar:
    -kazandiginiz o kadar parayi naptiniz?
    steven taylor:
    -burnuma kacti
  • gene ünlü birinin sözü:''kokain tanrının size ''fazla para kazanıyorsun'' demesidir''
  • bil kozbi'nin çok eski bir stendapı var, orada anlatıyor. kokain kullanan birisine sormuş: ''neden bu boku kullanıyorsun?'' o da demiş ki ''şahsiyetimi yoğunlaştırıyor.'' kozbi de cevabı patlatmış ''ya şerefsizin tekiysen? ('what if you're an asshole?')''.

    bu örnek bir gerçeğe de, bence istemeden, temas ediyor. eshol/şerefsiz/sevimsiz olmayan kokainman var mıdır? kokainmanlarla düşüyorum kalkıyorum gibi anlaşılmasın ama hayatım boyunca bir tane sevimli kokainmana rastlamadım. sevimliliği geç, canayakın, sempatik, incelikli kokainman da tanımadım. nasıl bir maddeyse, hep ama hep, şerefsizliğin doruklarında yüzmeye teşne adamlara hitap ediyor. hepsi bir sikim tavırlarda, duruşlarda.

    bir de, şu var: hiçbirisi kok takıldıklarını kabul etmiyorlar. şimdi diyeceksin ki, kim yasadışı madde takıldığını kabul eder? eder abicim, hatta, insanların çoğu madde kullandığını polis ya da muhbir olmadığını anladığı, belirli bir yakınlık tahsis ettiği herkese ilk fırsatta itiraf ve açık eder. zira o 'tuhaf' hallerini süratle izah edip yetki ve sorumluluğun muhatapları tarafından o bağımlı değişken alanında (bkz: range) değerlendirilmesini tercih ederler. ben 'normalde' böyle değilim tavrıdır.

    kokcular ise hep gizlerler. bunun sebebi iki şeyle alakalı:

    ilki, 'kok kafası' denen şey kullanan için belli belirsizdir (erowid dilinde buna 'invisible signature' deniyor). yani kokcular 'kendileri gibi' hissedip, aslen kendileri olmamayı kovalarlar. haliyle bu tip bir maddeden haz alan birisinin herşeyden önce kendisine dürüst olması pek mümkün olmuyor. 'ben hep böyleyim..ve fakat!? bir saniye! birden canım sıkılmaya başladı, hemen tuvalete gideyim. hah, şimdi yine 'kendim'im..fırrk fırrrk! demin neydi ya öyle bir şey oldu ama artık önemi yok çünkü dünyayı ben yönetiyorum!' gibisinden, nikotin bağımlılarının bir nebze anlayabilecekleri, bir içses dublajları var. bağımlılık için gereken doz eşiğini de sanırım bu psikoloji ile aşıyor, bağımlı olduklarını da bu yüzden kabullenemiyorlar.

    ikinci sebep ilk sebeple epey alakasız. kok pahalı bir madde, ve 'kullanıyorum' diyip de renk verene, eğer civarda 'harman' bir kokçu varsa, çok ağır otlakçı baskısı yapabilir. kokçuların sevimsiz götler olduğunu da göz önünde bulundurursak, 'paylaşmamak' için her türlü riyaya açık olmaları da bizi şaşırtmayacaktır. kimseyle paylaşmamak için gizlice bir köşede ot içen birisi ne kadar absürtse, 'buyrun kokumdan için' diyen birisi de o kadar sürreal oluyor. bu da bu.

    eğer götümüze girmeyecekse herşey yasallaşsın diyen cenahtanım. ama kok'a çifte standart uygulamak ve kıllığına sırf onu illegal tutmak mümkün olsa, tereddütsüz altına imzayı basarım. belki 'kullanıcı profili' sebebiyle böyle bir önyargım var, bilemiyorum.

    neyse, legal notis: amirim, bu zehir tüccarlarını yakalayın. kendileri tavır ve yaklaşım olarak zart-zurtlar, sürekli bağırma çağırma, kaşlar çatık, ezmeye aşağılamaya yönelik tavır, egemen-muktedir'e yatkınlık ve yakınlık, ego tripleri, insanları sürekli hüviyet ve statüleri ile değerlendirme şeyi...böyleleri nasıldır bilirsiniz...sözüm -tabi ki- meclisten dışarı.
  • kokain; koka bitkisinin yapraklarının kristalize edilerek içerisindeki saf alkaloid'in toplanmasıyla elde edilir.

    1940-1950'li yıllarda kokain; anestezik madde, ağrı kesici, antidepresan, mss stimülantı gibi çeşitlerle piyasaya ilaç olarak sürülmüştür; ancak kötüye kullanımı yaygınlaşınca üretimi durdurulmuş ve piyasalardan toplatılmıştır.

    koka alkoloidi; dopamin, norepinefrin ve serotonin'in güçlü bir geri alım inhibitörüdür. beyinde ''ödül yolağı'' olarak adlandırılan mezolimbik yolak üzerinden etkilerini gösterir. özellikle dopamin geri alım inhibitörlüğünü çok güçlü bir şekilde gerçekleştirdiğinden, sinaps boşluklarında fazla miktarda dopamin birikir. bu birikim de insana; özgüven, öfori, mutluluk, enerji, yenilmezlik, coşkunluk gibi duygu durumlarını yaşatır. acıkmazsınız, susamazsınız, beyninizden daha fazlasını kullanıyormuşsunuz gibi bir hissiyata kapılırsınız. normal gündelik hayatta daha enerjik, derslere daha konsantre ve açlığa/susuzluluğa da bir o kadar fazla dayanıklı hale gelirsiniz..

    işin buraya kadar ki kısımları kulağa hoş geliyor ama öyle değil mi? bir de kronik kullanımının etkileri, yoksunluğu ve resmen harap ettiği beyin hücleri var tabi ki. ortalama bir doz kokain, yaklaşık 1 saat etki gösterir. bu saat içerisinde kendinizi oldukça coşkun ve enerjik hissedersiniz. ancak kan-beyin bariyerini geçen maddelerin, hızlı bir yarılanma ömrü vardır. etkisi geçmeye başladı mı tam tersi bir durum oluşmaya başlar. baş ağrıları, huzursuzluk, uyku hali, sinirlilik, ajitasyon, irritabilite, taşikardi, depresyon ve daha nice çekilme sendromları görülür. kronik kullanımında ise; burun mukozasında ve dokusunda büyük bir hiperemik doku, burun kıkırdak ve kemiklerinde erime söz konusu olur. beyinde dopamin reseptörleri aşırı bir uyarıya maruz kaldığından geri dönüşümsüz olarak atrofiye uğrar. yani sizin belirli sayıda olan dopamin reseptör sayınız normal sınırının aşağısına iniyor, bu da yakın gelecekte huntington, parkinson, alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklara büyük oranda yakalanmaniza sebep oluyor.

    tüm bu yan etkieriyle kurtulacağınızı mı sandınız? yüksek oranda kardiyotoksik maddedir. ekg'de qt ve qkt dalga boyunuzu arttırır, palpitasyon ve aritmi yapar, nur topu gibi bir kalp krizine aday bir insan olursunuz.

    beyindeki nörotranssmittler reseptörlerini duyarsızlaştırır, bir operasyon geçirecekseniz 2-3 doz fazladan anestezik/uyuşturucu maddeye maruz kalırsınız (anestezik maddeler yüksek oranda hepatotoksiktir ve böbrek yetmezliği yapabilir) ayrıca yaralarınızın da geç iyileşmesine neden olacaktır. normalde bir kesik yarası maksimum 3 günde geçiyorsa, bu zehri kullanınca min 2 haftaya 'belki' geçecektir.

    uyuşturucu maddelerin en fazla etkilediği organ beyindir. beyin diyorum bakın ''beyin''. her şeyinizi kontrol eden, baştan aşağı trilyonlarca hücreyi yöneten, düşünmenizi, konuşmanızı, koku almanızı, hissetmenizi, görmenizi, hissetmenizi kısaca evrim piramidinin en üstünde yer almanızı "insan" olmanızı sağlayan ana organdan söz ediyorum. bırakın bu tür şeyleri, hayatınızı güvenli bir şekilde yaşayın.
  • dopamin, norepinefrin ve seratonin re-uptake inhibitörü olan bu madde amfetamin benzeri etki gösterir. (super-speed). aşık oldum, kelebekler çırpıştı gibi etkilerin benzeri, tam bir antidepresandır anlayacağınız. buraya kadar yazıklarımı okuyum koşup almayın hemen durun 2 dk.

    sigara bazlı içilebilir formlarına (crack) kolay ulaşıldığı için birçok ülkede halen yaygın kullanılır. sebebi ise oluşturduğu öfori, özgüven ve mental uyarımdır. buradan bakınca ülkemizdeki insan popülasyonuna bakınca "ulan gizliden gizliğe herkes montunun iç cebinde taşıyor mu?" diye düşünüyorum ama mental uyarım aklıma gelince rahatlıyorum. ayrıca bu etkiler kısa sürelidir ve sürekli kullanımına neden olmaktadır. yani bir kez çektin, o hazzı aldın mı ayvayı yediniz demektir.

    işin bokunu çıkarıp aşırı dozlarda alınırsa da kalp çılgın atar, merkezi sinir sistemi kendinden geçer solunum sistemi de benden bu kadar aga istifa ediyorum diyebilir. sonucun da ölüm olabileceğini anlamak hiç de zor olmasa gerek.

    kendisi malum yukardaki nörotransmitterler sebepli vazokonstriktif etki yaparlar. damarlar büzüşür, tansiyon everest'e çıkar, beyinde kan gövdeyi götürür, kalp yüksek kan basıncına karşı koyamaz, bükemediği bileği öperek pes eder.

    ayrıca sodyum kanallarını da bloke ederek lokal anestezik etkisi yapan (vazokonstriksiyon yapan tek lokal anesteziktir tus'ta çıkabilir gençler) bu madde dikiş atan bir doktor tarafından teklif edilirse suratına şaplağı yapıştırıp koruma ateşi ile uzaklaşın oradan.

    hayvan gibi kullandınız sonra akıl başa geldi ben keseyim bu naneyi dediniz ama her şey o kadar kolay değil. bir anda bırakınca yoksunluğa girer mala bağlarsınız. pudra şekerini kokain zanneder üstüne atlarsınız. depresyona girer incil reçelindeki herif gibi delirirsiniz. (haaah işte aşık olduktan sonra neden millet böyle oluyor şimdi anladınız mı? yoksunluk sendromudur bu. yavaş yavaş keseceksiniz ilişkiyi ki bünye alışsın. demek neymiş? aşk alışkanlık demekmiş, adrenalin demekmiş, kokain demek değilmiş.)

    hamilelere değinmiyorum zaten sonuçları tahmin edilebilir, sabi sübyanın hayatıyla oynamayın.
  • çok önemli ''bir şey''i başardığınız ''an''ı düşünün;

    mesela öss'de ilk 10'a girdiğinizi öğrendiğiniz an;

    veya, lisede okulun en psikopat adamını herkesin önünde tokatlayıp ezdiğiniz an;

    ya da zekanız, özgüveniniz ile organize ettiğiniz, uzun soluklu ama aksilik çıkmadan sonuçlanırsa müthiş para kazanacağınız bir işin, olumlu sonuçlandığı haberini aldığınız o müthiş an;

    ya da sedat peker'in öz yeğeni olduğunuzu öğrendiğiniz o an,

    veyahut 0km simsiyah bi ferrari 458'i bayiden teslim alıp içine oturup ilk marşı basıp muhteşem senfoniyi duyduğunuz an;

    örnekler çoğaltılabilir, uzar gider, adamına göre değişir;

    ama kokain, çeken kişiyi bir kaç kısa dakika içinde o ''an'ın kafasına getirir, hem de devamlı, yani çektikçe, çektikçe zihnin berraklaşır, zekan artar, kendine güvenin artar, ''alayının amk'' kafasına gelirsin, bundan dolaylı eziklik kompleksi olan, kavgacı gürültücü adamlar çok sever. mayfatik, mafyöz adamların gözdesidir kokain. çünkü adama bi anda kendini kral hissettirir, korkusuz yapar, gerçekten kendine özgüvenli hissettirir.

    işin kötüsü bunu çekerek sosyal hayatına, iş hayatına, özel hayatına devam edebilirsin (çekerken yakalanmadığın sürece). sadece seni tanıyanlar, buna bi haller oldu, ama iyi mi oldu kötü mü oldu anlamadık der, kimi içinden kimi dışından.

    lakin, kazın ayağı aslında öyle değildir;

    beyin kokaini kanıksayınca, kokainin kafasına iyice alıştıkça ve kendini devamlı kokain etkisi altında olmaya programlayınca... geçmiş olsun, artık kokainin yokluğunda dünyanın en özgüvensiz, en ruhsuz, en sıkıcı, en korkak, en durgun adamı olur kişi.

    çünkü beyin o kadar alışmıştır ki artık, kokainle ancak normal standardını yakalayabilir, yokluğunda ise kokaini hiç tanımadığı günlerden bile çok kötü aksar beyin, kişi kendini çok kötü hisseder, eksik hisseder, ezik hisseder, karşısındaki kişinin gözlerine bakamaz hale bile gelebilir ileri ki safhalarda.

    kokainin fiziksel bağımlılığı yoktur denebilir, krize girmezsin, elin ayağın titremez.

    ama kokainman kişinin, kokain yoksunluğundaki psikolojik çöküşü fenadır. bambaşka yapar adamı. fiziksel bağımlılıkla boy ölçüşür.

    bağımlısı kokaini artık o ''an''ı yakalamak için değil, sadece normal olabilmek için çeker hale gelir. kendini iyi hissetmek içinse çok daha fazla gramajlarda kokain çekmesi gerekir.

    ne acı.

    uzak durun.

    çoğu kriminal adamın, hırsızın, uğursuzun suça düşme, suç işleme, suçtan kurtulamama nedenidir kokain bağımlılığı.
  • tr de yasak ve yasadisi nane lakin bu ay itibari ile yapacagim berlin, hamburg ve sonrasinda amsterdam yolculugumda denemek istiyorum bunu. ancak ilk kullanan icin ne kadar cekilmeli bilmiyorum. bilen arkadaslar bi yesillendirse sevinirim. kafa dagilalim diye ami gotu yarmayalim sonra.

    not: alkol severim, cook eskiden, uni yillarinda esrar ve ex. denemistim ıkisini de sevmedim. bagimlisi da olmadim. ebeveyncilik oynayan sikkolar akil vermek icin yazmasin. kendi isim gucum var, 30 yasindayim, dunyanin bir bolumunu gezdim ve neyin ne oldugunu gayet iyi biliyorum.

    gezdim geldim editi;

    berlin : görlitzer parkda dolaşan torbacılardan 40 euro' ya yarım gram aldım. toz halindeydi. azıcık ter bastı sonrasında bir bok olmadı. sahteydi galiba.

    amsterdam : red light district 'de dolaşan torbacılardan bir kez daha şansımı denedim. yine yarım gram ama 30 euro' ya buldum. bu sefer taştı. bu denediğim az boş beleş konuşturdu 15 dakka sonra bir halt kalmadı. zaten kafasını da bilemediğim için bir bok anlamadım.

    özetle bi türlü deneyemedim şu naneyi adam akıllı. tr' de de zaten bulaşmam. amk işimiz gücümüz var adımız kokocuya çıkmasın. zaten bu yazdıklarım da hep yalan olabilir. belki de kıçımdan uydurmuşumdur.

    amk devleti. 3 gram beyniyle bana neler yapıp yapamayacığımı söylüyor. sikik.
  • diğer tüm uyuşturucular gibi kullananların sustuğu (bkz: götümüze girebilir), kullanmayanların kötülediği madde.
  • çok büyük çoğunluğu peru ve kolombiya'da olmak üzere güney amerika coğrafyasında yetişen koka bitkisinin yaprağında %0.5 gibi çok ufak bir oranda bulunan etken uyarıcı maddeyi kerosen (ya da dizel benzin), sülfürik asit, çamaşır suyu gibi zehirli oğlu zehirli maddeler sayesinde işleyerek yoğunlaştırdıktan sonra elde edilen madde.

    insanoğlunun kafayı bulmak için aklına getirdiği şeyler ve bulduğu yöntemler gerçekten hayret verici. gerçi kokain ilk başlarda morfin bağımlılığı ve öksürük (??) tedavisi için kullanılıyordu ama yine de ilginç bir süreç sonucunda üretildiği aşikar. yerlilerin yüzyıllardır yaprakları çiğneyerek aldıkları ufak uyarıcı etkiden başlayıp son derece toksik bir üretim yöntemine uzan bir süreçten bahsediyorum.

    adam üşenmiyor binlerce yaprağı tarladan topluyor, çuvallarcasını havuzlara döküp litrelerce benzin içinde yüzdürüyor, sülfürik asit çamaşır suyu falan derken türlü türlü zehir ekliyor, elde ettiği harç/pestilimsi maddedeki sıvıları süzmek için sanayi tipi preslerde sıkıştırıyor, kurutma işleminden geçiriyor bilmemne bilmemne. öeeeehh. bir de bunu sınırdan falan kaçıran manyaklar var daha. hatta bir de üzerine karbonat ile ufak bir pişirme işleminden geçirip pipo içinde tüttürülebilen ufak taşlar haline getiren crack cocaine'ci abiler var. hey babam hey.

    tabii bir de kolombiya'da, peru'da üretilen saflık seviyesi yüksek 90%'lerde gezinen kokaini içine creatine monohydrate (bodybuilding'e meraklı torbacılara selam ederim :), karbonat ve benzeri beyaz tozlar ekleyerek saflığını düşüren ve böylelikle miktarını arttırarak daha fazla kar eden hınzır satıcılar var. hele ki türkiye gibi çok piyasası olmayan ve kullanıcısı epey bilinçsiz olan ülkelerde içinde ufacık kırık cam parçaları olduğu bile söylenir. aman diyim; içmeyin, içirtmeyin.

    "freebasing" diye tabir edilen duman yoluyla kullanımı, ya da crack halinde bünyeye alınışı etken maddenin burun yolundan kat kat daha büyük bir yüzey alanına sahip olan akciğerlerden tesir etmesi sebebiyle çok ama çok daha bağımlılık yapıcıdır. en kibar tabirle hayatınızı siker. inanmıyorsanız crackhead abilere sorun. ciğerden alınmasını bırak, burundan çekilmesi bile bu maddeyi en bağımlılık yapıcı uyuşturucular arasına sokmaya yeterlidir.

    vücuda girdiği anda çok hızlı bir şekilde beyindeki dopamin reseptörlerinde normalin çok üzerinde bir dopamin salgısına sebep olur ve kişide büyük bir özgüven, mutluluk ve hareketlilik hissi uyandırır. kokainin özellikle 70'lerin ve 80'lerin kulüp/disko furyasında patlamasının sebeplerinden biri de budur. zira kullanan kişi mekandaki en güzel hatuna bile aynı anda 29 pick up line ile saldırabilme özgüvenini kendinde hisseder. fakat maddenin kullanımı aynı reseptörleri yavaş yavaş öldürdüğü için kişi normal hayatı boyunca eskisinden daha az dopamin salgılamaya mahkum olacak ve asla kokain kafasını yaşarken sahip olduğu mutluluğa erişemeyecektir. özet geçmek gerekirse beyninizi sikip sizi kendisine muhtaç eder.

    fiziksel etkileri arasında kalp ritmini gözle görülür biçimde hızlandırma ve kan basıncını yükseltme vardır. bu sebepten ötürü kalbe zararlıdır ve kalp ritmi ile ilgili çok ciddi ve hatta ölümcül hastalıklara yol açabilir.
  • guney amerika'nin kuzeyi haric tum dunyada oldugu uzere turkiye'de de bir statu ve sinif sembolu olan kokain'in vatan topraginda gariban kokain'i olarak bilinen methile yuksek oranda kesilmesi sebebiyle orta ust-sinif ve ust-sinif meth bagimlisi bir zumre yaratmasi bana hep ironik gelmistir. bu acidan 80lerde mc donalds'in turkiyede nezih bulusma ortami olmasi, 90larda timberland'in statu sembolu olmasi gibi ulusal keklenmisliklerimize psikoaktif boyutta bir kat cikmis olduk, muasir medeniyetler seviyesine "yukselisimiz"de bir basamak daha insa edilmis oldu.

    bu arada

    (bkz: narkotikten aldim)
hesabın var mı? giriş yap