• 17 liraya verdiği çift köfteli hamburgerine bayıldığım köfteci.

    adam asgari ücret ya da biraz fazlasını alıyor, iki çocuğu var. hanımı da durumun farkında ama pazar günü mis gibi güneşli bir hava var, en azından şöyle bir hava almaya bile olsa dışarı çıkmak istiyor. çocuklar zaten insan azmanı, zincirle bağlasan durmaz. mecburen çıkıyorlar dışarı, çocukları tembihlesen ne olacak, çocuk işte, balon istiyor, mısır istiyor, hamburger istiyor, döner istiyor... nasıl istemesin, çocuk bu, hangimiz istemedik? bu çocuk ağzını açıp istemese bile bakışından anlaşılır, o çocuk dışarıda bir şeyler yemek isterken baba üzülüyorsa, sessiz kalan çocuğun bakışını gören baba paramparça olur. bu adam ailesini köfteci yusuf'a götürüyor ve 4 kişi 48 liraya yanında içecekle birlikte hamburgerlerini yiyip kalkıyorlar. çocuklar mutlu, baba da tatmin olmuş bir şekilde evlerine dönüyorlar.

    sonra ne oluyor, ekşi sözlükte biri çıkıyor ''burada yiyenin aklı yoktur.'' diyor. hayır orada yiyenin aklı var, sen yokluk görmemişsin aptal orospu çocuğu.
  • araya milletvekili sokmuşlar da öyle süleyman soylu'ya ulaşıp sorunu çözmüşler.

    yani buradan araya vekil sokamayan, bakana ulaşamayan işletmelere rahatça çöküleceği anlamı çıkmaz mı sayın bakanım? arada bakan, vekil olmadan hukuk devreye girmiyor mu?
  • fiyatı uygun bir köfteciye giden insanlara belki de bütçesi ancak ona yeten insanlara

    varoş ve fakir diye hitap edenleri göstermiştir. bir insanın lokanta seçimi sizi nasıl hakaret etme noktasına getiriyor gerçekten anlamıyorum.

    neden bu kadar kötüsünüz oğlum? bırak yesin lan, beğensin, ne var bunda? avrupa birliği'ne girmene mi engel oldu?

    içiniz çürümüş resmen.
  • köfteci yusuf'un kendisi (yani yusuf akkaş), standart bir türk patrondan farklı olduğunu şu sözleriyle belli etmiş. takdir ettiğim tükkanın, tükkan sahibidir:

    "ben iyi bir kasabım. iyi bir pişiriciyim. otomobil kullanabilirim. ama bu iş artık uçak oldu. ben pilot değilim. bu uçağı kullanamam. o nedenle artık profesyonellerden danışmanlık hizmeti alıyoruz"
  • izmir depreminde umke ekibi olarak denizli'den izmire geldik. deprem alanına gideceğiz ama ekip aceleyle çıktığı için yemek yiyemedik. yol üzerinde köfteci yusuf yazan yere girdik. şefim, bize en hızlı ne oluyorsa getiriver dedik. üzerimizde umke forması olduğu için yardım ekibinden olduğumuzu anladılar. bize getirdikleri köfteyi hızlıca yedik. hesabı istedik.
    sizler iyi ki buradasınız. bunlar, müesseseden diyerek tüm ısrarlarımıza rağmen para talep etmediler. ne yalan söyleyeyim, duygulandım. böylesine ince, temiz düşünen vatansever firmalara şahit oldukça duygulanıyorum.

    köfteleri lezzetli, yanında getirdikleri salata, meze, meşrubatı bitirmekte zorlandık. daha önce hiç gitmemiştim ama bundan sonra sürekli uğrayacağım.
  • adamdır adam!

    yediğiniz her şey dışarıda karşılaşacağınız "ortalama" muadil üründen daha lezzetli ve daha ucuzdur. sıcak ve tazedir. üstelik hızlı servis olunur.

    yoğun zamanlarda masalar arasında koşturarak çalışan elamanların bile yüzü daime güler. bir iki kelam edip halini hatırını sorduğunuzda size mutlaka -duyguları olmayan programlanmış bir robot gibi- değil de içtenlikle ve insan gibi cevap verir.

    çalışanları mutludur çünkü iyi maaş alırlar. ve kendileri mutlu olduklarından sizi de mutlu etmek için ellerinden ne geliyorsa canla başla yaparlar.

    çay, kahve, nestcafe tamamen ücretsiz ve sınırsızdır. bir porsiyon biftek yeyip kol gibi hesap ödediğiniz steakhouselardakinin aksine, yemek bittiğinde kalkıp gidin diye gözünüze bakmazlar. beş dakika bir gelip çay kahve ikram edip bir arzunuzun olup olmadığını sorarlar. 3-4 saat otursanız da yüzleri asla asılmaz.

    asla ramazan fırsatçılığı yapıp, ramazandan önce 20 liraya yediğiniz 3 çeşit yemeği ramazan menüsü adı altında size 50-70 liraya kakalamaya çalışmazlar. sadece ne istiyorsanız onu yersiniz ve eskiden yediğiniz fiyata...

    tuvalete gitme ihtiyacı hissettiğinizde kara kara düşünmezsiniz. tuvaletleri her daim temiz, sabunu, tuvalet kağıdı, kağıt havlusu her daim hazırdır. tuvaletler geniş ve ferahtır. kapıdan yan dönerek geçmek zorunda kalmazsınız.

    vize ve final haftası gece ikilere kadar geniş masalarında arkadaşlarla ders çalışıp ücretsiz çay kahve içmişliğim çoktur. laptopumun şarj kablosunu ara kablo ile kasaya kadar uzatıp şarja taktıkları da olmuştur. kişi istenmediği ve huzursuz olduğu yerde durmaz. köfteci yusuf huzur kaynağıdır adeta. yüzlerce çalışanı binlerce müşterisi olduğu halde, -yazımdan da anlaşıldığı üzere- burada çok zaman geçirmeme rağmen, kavgayı bırakın ses yükselmesine bile tanıklık etmedim.

    benim gözümde köfteci yusuf, otoyol gibi, baraj gibi, köprü gibi bir hizmettir. ben bu adamın karakter yönünden değişeceğini düşünmüyorum ama umarım bu çizgide uzun yıllar devam eder....
  • çalışanlarına dini yönden baskı yaptığını düşündüğüm restoran zinciri.

    farkında mısınız bilmiyorum ama her şubede aynı diyaloglar. kasada ödeme yaptığınızda mutlaka "hayırlı günler, allah bereket versin ve şifa olsun" cümleleri ile karşılaşıyorsunuz. aynı şekilde garsonlardan da bu cümleleri duyuyorsunuz. çalışanların bu cümleleri kendi istekleriyle kurduklarını düşünmüyorum. 1 değil 2 değil tüm şubelerdeki diyaloglar bu şekilde.

    hal böyle olunca yönetimin insanlardan bu tarz diyaloglar kurmalarını istediğini anlıyorsunuz.

    not: din düşmanı değilim. din üzerinden baskı yapılmasına düşmanım.

    edit: "müslüman bir ülkedeyiz bu cümlelerden neden rahatsız oluyorsun?" diye soran ve bundan sonra sormayı düşünecek olanlara net cevap veriyorum;

    müslüman ülke diye bir şey yoktur. müslüman insan vardır ve insanların seçimlerine saygı duymalısın. ben bu tarz cümlelere saygı duyuyorum ancak bu cümleleri bir dayatma uygulayarak kurduran işletmelere saygım yoktur. uyguladığı bu politikayla 1 müşteri kaybetti ancak yüzlerce müşteri kazandığına eminim.

    edit 2: iyi oldu bu entryi yazdığım. şu entry'de bile beni din düşmanı olarak algılayan, küfürler eden ve düşüncelerini dayatmaya çalışan insanları görmemi sağladı. hepsini tek tek engelledim. ekşi sözlük artık daha güzel bir platform benim için.

    düşünen olursa bu kullanıcıların nicklerini excel formatında paylaşabilirim. siz de kurtulabilirsiniz.

    edit 3: içerden bilgi geldi evet işletmenin dayatmasıymış. hadi şimdi sektirerek gidebilirsiniz dünyaya toz pembe bakan insanlar.
  • bilen bilir, biz çocukken benim bildiğim mcdonald's ankara'da iki tane vardı. biri kızılay'daki atatürk bulvarı üzerindeki(şimdilerde dükkan küçüldü) diğeri de balgatın girişindeki(migrosun yanındaki). o zamanlar öyle alelâde gidilen bi yer de değildi. zengin aileler çocuklarını götürürlerdi. menülerin yanında verdikleri oyuncaklar falan büyük olaydı. hatta teyzemlerin durumları iyiydi. kuzenimin ordan aldığı, sırt üstü suda yüzebilen, ayaklarını çırpan bi oyuncağı vardı. çocukluk aklı işte, heves etmişim demek ki o zamanlar, hâlâ aklımda kalmış.

    ben böyle mcdonald's a çok heves edince, babam bizi ailecek balgattaki yerine götürmüştü. ulan ne mutluluktu. bugün dönüp bakmadığımız hamburgeri o gün ne tatlı gelmişti.

    yani demem o ki, herkes sizin gibi iyi şartlara sahip olmayabilir. bugün dışarı çıkıp bi yemek yiyim desen adam başı ortalama 60 lira para veriyosun. 2 çocuklu bi aile olduğunu düşün. yaklaşık 250 lira para yapar. asgari ücretle çalışan bi aile için bu ciddi bi para. zaten bu şartlarda anne, babaya kalsa dışarda yemek yemez bile. ama çocuğu sevindirmek diye de bi şey var. o aileler için köfteci yusuf gibi görece daha uygun fiyatlı yerler büyük nimet. bunu anlamanız için illa asgari ücret mi almanız gerekiyo ben anlamıyorum ki. hâlâ nesini eleştiriyosunuz? siz yemiyosanız da bırakın gariban eşiyle, çocuğuyla güzel vakit geçirsin.

    anladın mı güzel kardeşim benim?

    *********
    debe editi: ankara'da yıllardır emek verdiğimiz bi standup topluluğumuz var. ismi lafazans. kendi yaptığımız gösteriler dışında sahneye çıkıp kendini deneyimlemek isteyen arkadaşlar için açık mikrofon geceleri de düzenliyoruz. katılmak isteyen olursa beni yeşillendirebilir.

    ayrıca bizim de kulüp olarak desteğe ihtiyacımız var.

    bu instagram sayfamız: lafazans

    bu da youtube sayfamız: lafazans youtube. dün youtube'a ilk videomuzu koyduk. izleyip abone olursanız bu arkadaşınızı mutlu etmiş olursunuz.

    herkese iyi haftalar diliyorum

    **********
  • bir kg köftenin maliyeti en fazla 50 tl'dir, hatta toplu olduğu düşünülünce çok daha azına maledilmesi doğaldır. hamburgerini yemedim ancak 100 gr köftenin maliyeti de 5tl dir. yani pekala 12 tl ye hilesiz olarak hamburger satılarak gayet de sürümden kar edilebilir.

    lezzet kısmına girmiyorum. herkesin damak zevki kendine. ancak bu ülkede bu fakirlikte bir insanı atıyorum daily dana'da içeceksiz bir hamburger ve yanında patatese 83 tl vermedi de köfteci yusuf'ta yedi diye eleştirmek tek kelimeyle ayıptır.
  • reklamı tüm köftelerinden de harikadır.
hesabın var mı? giriş yap