• bandırgaçlı yiyecekler kategorimde bir numaradır.
    patlıcan, biber, patates kızartılır ve karıştırılır, bi de üstüne domates sosu eklenir, sonra bir süre seyre dalınır, izlenir izlenir izlenir…
    gözünüz doyduktan sonra da alırsınız ekmeği elinize, bandıra bandıra yersiniz, budur.

    (bkz: bandıra bandıra ye beni hiç doyamazsın tadıma)
  • uzerine sarımsaklı yogurt eklenip yendiginde orgazmik olan bisi evet.
    hele hele havuc kızartması, of diyorum.
    dun aksam yedim de, uzerinize afiyet. boyle bi yuruyen sarımsak edam var ama olsun. sahaneydi valla.
  • balkonda, terasta, piknikte, bir su kıyısında, bir lokantanın sokağa çıkardığı masalarda yazın yenmesi daha da zevkli olan, derin yağda kızartılan sebzelerin genel adı. bütün kızartmalara taze, çıtır beyaz ekmek çok yakışır. yanında çoban salata ve karpuz ile kızartmalar, yaz sofraları için şahane bir mönüdür.

    en belli başlıları; patlıcan kızartması, biber kızarması, patates kızartması, havuç kızartması, mücver ve kabak kızartmasıdır.

    patlıcan kızartması: patlıcanlar alacalı soyulup, tuzlu suya atılıp kurulanıp kızartılırsa hem acısı gider, hem de rengi kararmaz. küp küp doğranırsa, ağır ateşte kaynamış sarımsaklı domates sosuyla (az miktarda sirke ve şeker de eklenir bu sosa, tuz dışında) yemesi hoş olur. verevine dilimler şeklinde doğranmışına sarımsaklı yoğurt yakışır. bazı sofralarda her iki sosla birlikte yenildiğine de sıklıkla şahit oldum ki, bunlardan biri de kimi zamanlar benim soframdır, bizim soframızdır.

    biber kızartması: karışık kızartmaların vazgeçilmezi olsa da, kahvaltı sofrasının da bir gülü sayılır bence. sade veya sarımsaklı yoğurtla yenildiği gibi, sirkeli sarımsakla da güzel olur. çarliston değil de sivri biber tercih edilirse isabet buyurulmuş olacaktır.

    patates kızartması: şu fani dünyada, şu yalnız ve güzel ülkemizde sevmeyeni yok gibidir. rahmetli tuğrul şavkay ustamızdan öğrendiğim üzere, iki etapta kızartıyorum ben. önce çok fazla kaynamamış yağda adeta haşlanıyor patatesler, sonra yağın ısısı arttırılıp parti parti, nar gibi oluncaya kadar tekrar kızarıyorlar. deneyin, pişman olmazsınız. ekmek arasında sımsıcak, tuzlu patates kızartması, biraz da maydanozla beraber, çocukluğumun en güzel anılarından biriydi benim..

    havuç kızartması: dilim dilim de olabilir, rendelenmiş de. rendelenmiş olanı sarımsaklı yoğurtla karıştırırsanız, harikulade bir rakı mezeniz olur. bir çimdik de kırmızı biber..

    mücver: ana malzemesi kabak olsa da, patatesten, pırasadan, havuçtan da olur, hatta hepsi karışık da. püf noktası, rendelenmiş kabakların suyunun sıkıldıktan sonra kullanılmasıdır. böylece daha az unla daha hafif bir mücver yaparsınız. ben mücveri bol maydanozlu, dereotlu, taze soğanlı ve beyaz peynirli seviyorum. sarımsaklı yoğurtlu bir mücver yapıp da çağırırsanız davetinize icabet edeceğimden emin olmalısınız sevgili sözlük ahalisi..

    kabak kızartması: çırpılmış yumurtaya batırılarak da, sadece una bulanarak da, unlu-biralı bulamaça batırılarak da kızartılır, hiç bir şeye batırılmadan da.. aynı muameleyi karnabahara da uygulayabilirsiniz..

    işte böyle.. :)
  • süzme yogurtla hazirlanmis bir sarimsakli yogurt, domates sosu ve kari$ik kizartma: sabah kahvaltida ya da aksam yemekte çayla beraber iste insanliktan çikilan an bu an. önce kari$ik sebzelerden hazirlanmi$ kizartmayi tabaga aliyoruz; domates sosuna buluyoruz ve sarimsakli yogurtla mideye indiriyoruz. i$te dünya yüzünde cennet böyle bir$ey arkada$.

    kari$ik kizartma tarifi gelsin, yapin ve herkesler mutlu olsun: http://sofravemuhabbet.blogspot.com/….html?spref=tw

    ha, biz diyetteyiz kizartma islemiyle ugrasamam etraf da temiz kalsin diyorsaniz firinda da deneyebilirsiniz; ayni olmasa da yakin sonuç alirsiniz: http://sofravemuhabbet.blogspot.com/….html?spref=tw

    hadi yine iyisiniz*
  • yaz biterken bu sene çok az yediğim için hayıflandığım sofraların sultanı..

    geriye dönüp baktığımızda kızartma deyince ve gözlerimizi kapatıp kokusunu düşündüğümüzde genelde hep güzel anılara canlanır gözümüzde.

    düşünsenize, henüz küçük bir çocuksunuz, yaz tatilindesiniz, öğlenin sıcağında sokağa çıkmış, arkadaşlarla boş boş bütün gün can sıkıntısıyla sokakları arşınlamış ve en sonunda akşamüstü, bisikletlere binilmiş, yakar top oynanmış, maç yapılmış.
    oyun oynamaktan yorgun düşmüş, defalarca terlemiş ve o ter vücudunuzda defalarca kurumuş, kollar bacaklar kabuk bağlamış ve belki de hayatınızın sonuna kadar izini taşıyacağınız yaralarla bezeli.

    artık akşam ezanı okunmuş ve eve gitme vakti gelmiş.
    günün galibi olarak, mağrur ve yorgun evin yolunu tuttuğunuzda, sokağın yarısına geldiğinizde dahi duyduğunuz o kızartma kokusu.
    çocuk aklınızla inşallah bizim evden geliyordur diye ettiğiniz dualar.
    ve kapıda anneniz, yorulmuş ama yüzünde tatlı bir gülümsemeyle, yarım ağızla kızarak "yine üstün başın leş gibi, git elini yüzünü kolunu bacağını güzelce yıka, üstünü değiştir, oyun mu oynuyorsun savaşa mı gidiyosun belli değil" diyerek kovalamış...
    çocukluğuna dair unutmayacağın anılardan bir tanesi; kızartmanın büyüleyici kokusu ve sokakta oynamanın yorgunluğu, açlığı ile iştahla koşulan sofra...

    yada artık büyümüşsün çoluğa çocuğa karışmışsın.
    sen, dizlerinde çocukluktan kalma yaraların hatırasını taşırken, senin çocuğun da kendi dizlerinde taşıyacağı yaraları açma peşinde...
    yine bir anne evinde..
    belki senin, belki eşinin annesi.

    günün yorgunluğunun üzerine merdivenleri çıkarken daha burnuna gelen o muhteşem kızartma kokusu.
    çocukken yaptığın gibi "inşallah bizim evden geliyordur" duası, temennisi...

    ve kapıyı açan anne, bir elinde maşa, bir elinde kızartma tenceresinin kapağı...

    yorgun argın gelmişsin işten, çocukların üzerine atlamış.
    bahçeye yada balkona sofra kurulmuş.

    tam ortaya geliyor işte kızartma tabağı. içinde kimi dikinie kesilmiş, kimi yuvarlak kesilmiş patatesler, pijalmalı ve yuvarlak kesilmiş patlıcanlar, kabaklar yanlara dizilmiş, tatlı biber ve acı biber ayrı köşelerde, halka halka soğanlar kızartılmış üstüne süs olarak.
    ve ayrı bir kapta, domatesli, salçalı sosu pişmiş, bir diğerinde ise sarımsaklı yoğurt.

    fırından yeni alınmış sıcacık ekmekler, bıçakla kesmek için uğraşılmamış da elle bölünerek pay edilmiş sofraya. herkese eşit dağıtımasına özenle uğraşılmış.

    o akşamüstü serinliği, tabak çatal şıngırtısı.
    yanlışlıkla tatlı biber yerine, acı biber yiyen çocukların su, su diye telaşı.

    kızartma, her zaman bir aile olmanın güzel yanı...
    yaz aylarının unutulmayan anısı.
    ve her yaz bitişinde içime çöken hüzünlerden bir tanesi.
  • an itibariyle kahvaltida yaptigim. mutfak biraz koktu keza ustum basimda oyle; ama hem ailem afiyetle yedi, hem de bu lezzet icin degdi.
  • basit bir şeyler yiyelim, ne yesek sorusuna kızartma yapalım ya domates soslu falan şeklinde cevap geldiğinde ve o yemek mutfakta yapıldığında aslında hiç de basit olmadığını anlarsınız.

    özellikle domates soslu karışık kızartma yapacaksanız nedense mutfağın içine edilir ve kesinlikle yapan kişi daha az iştahla yer çünkü kokusunu yakından solumuştur.

    biri yapacak, önüne getirecek ve ekmek bana bana yiyeceksin, tek başına kalkışmamak gerek
  • "anne yemeğidir."
    geçen gün oğlum yaz gelse de akçay'a ananeme gitsek kızartma yesek dedi. içim burkuldu.
    kızartma yaptım bugün. kapı açılınca 'oooo kızartma' dedi bizimki. çocukları mutlu etmek ne kolay. ne küçük ne basit şeylerle mutlu oluyorlar.
  • mutfağın kapısı kapatılıp davlumbaz ve / veya camlar açılsa bile yağ kokusu tüm eve yayılan, kıyafetlere, saça, başa sinen, sağlıksız, kilo aldırıcı, kızartılan ürünün kızartıldığı yağı deli gibi emmesi sonucu hazım problemleri oluşturabilecek, kalp ve damar problemlerini tetikleyen fakat tüm bu olumsuzluklara karşı en yenmeyecek gıdaları bile yenecek hale getiren, kızartılan besinin çeşidine göre üzerine çeşit çeşit soslar hazırlanabilecek, leziz mi leziz pişirme şekli. doya doya yiyememek büyük haksızlık.
hesabın var mı? giriş yap