• şu dünyada 3 grup ile tartışmak ömrü kısaltır:
    1) akpliler
    2) beşiktaşlılar
    3) veganlar

    -konfüçyüs, mö 461
  • 'insanın besini' olmadığını iddia edenlere kulak asmayın.

    kırmızı et yanında yeşillik, haşlanmış sebzelerle birlikte tüketebileceğiniz en sağlıklı besindir.

    temelde aynı şekilde besin ihtiyaçlarımızı karşıladığımız halde, bazıları yiyecekleri 'insanlara ve hayvanlara göre' olarak ayırıyor.

    emin ol sevgili kardeşim; eğer bir aslan bir insan kadar akıllı olsaydı veya becerebilseydi, kırmızı eti; yanında haşlanmış sebze ve bir adet bira ile yemeyi tercih ederdi.

    not: balık da önemli.

    edit: imla.
  • http://i53.tinypic.com/120qark.jpg

    tek tek inceleyelim..

    gerdan: büyük ve küçükbaş havyalarda boyun altındaki kemiksiz ettir. genellikle bu bölüme haşlama yöntemi uygulanır. ülkemizde en fazla et dönerlerde görürüz zira kıyma yapımında bu bölüm kullanılır. akdenizde herşey dahil sistemde yapılan köfte ve bilumum kebaplar gerdan etiyle yapılır. kırmızı olsun da ne olursa olsun.

    pançeta: hayvanın göğsünün üst ön kısmında bulunan kemikli ettir. bu kısma haşlama yöntemi uygulanır ayrıca orta yağlı kıyma için de uygundur.

    döş: pançeta ile aynıdır. bu kısma haşlama yöntemi uygulanır ayrıca orta yağlı kıyma için de uygundur.

    bonfile: hayvanın sırt bölgesinde sağ ve sol tarafında bu kastan iki tane bulunur. bonfile tam anlamıyla "löp et" olan lifli bir kastır. hemen yanında kontrfile bulunur. genellikle ızgarada pişirme işlemi uygulanır.

    kontrfile: böbrek yatağından belin iki tarafına uzanan, yağsız ve kemiksiz ettir. izgara ve sote yöntemleri uygulanır.

    antrkot: bir dilim kontrfile parçasına denir.200 gr. kadardır. genellikle ızgara yöntemi uygulanarak pişirilir.

    yumurta: beşli but setinin ortada kalan parçasıdır. kuşbaşı etle pişirilen yemeklerde uygundur. ayrıca döner imalatında da uygundur.

    nuar: beşli but setinin en yumuşak parçasıdır. genellikle ızgara ve sote yöntemleri ile pişirilir.

    kuyruk sokumu: beşli but setinin kuyruğa yakın bölümüdür. dilimlenerek ızgara da pişirilir. kuşbaşı şeklinde doğranarak yağda pişirme yöntemi de uygulanır.

    incik: budun dize kadar uzanan ve az etli kısmıdır. genellikle haşlama yöntemi ile pişirilir.

    tranç: kuyruk sokumu ile nuar arasında kalan yumuşak bölümdür. kuşbaşı, sote ve salçalı biftek hazırlamada kullanılır.

    pirzola: antrikotun parçasının çıktığı kısımdır. kemiklerin bir kısmı üzerinde bırakılarak hazırlandığı gibi kemiksiz olarak da hazırlanabilir. ızgara, fırın ve kızartma yöntemleri ile pişirilebilir.
  • insanın bitki ağırlıklı beslenmesi gerektiğini iddia edenleri gördükçe hunharca tüketmek istediğim et. kaldı ki ben kırmızı et sevmem, köfte(kebap da buna dahil) ve döner dışında düz eti mümkün olduğunca yemem, hoşuma gitmez ama "insinlir bitki iğirlikli bislinmili" diye iddiaları gördükçe çiğ et bile yiyesim geliyor.

    kırmızı et pek sevmesem de tavuğu balığı görgüsüz gibi yerim, bir oturuşta kilolarca tüketebilirim. insanın bitkisel ağırlıklı beslenmesi gerekmiyor. çok sevdiğim sebzeler de vardır, kerevize falan bayılırım da bir yere kadar, ömür bunlarla geçmez. bitkisel ağırlıklı beslenip de diğerlerine göre açık farkla sağlıklı olan bir tane bile insan görmedim.
  • kulağa hoş gelmese de narlı soğanla çok güzel giden. soğanları yarım ay şeklinde doğrayıp tuzla biraz ovduktan sonra nar taneleriyle karıştırıp, çok az da nar ekşisi ekleyip kırmızı etin yanında tüketiniz. et yemeyince elim ayağım titriyor, rica ederim.
  • 40 yıllık arkeologum, daha bu yaşıma kadar herhangi bir et çeşidinin temel beslenme alışkanlıklarımıza aykırı olduğunu duymamıştım, bugün bunu öğrendim.

    tarım devrimi max. 10 bin yıllık mesele... bugün sebze diye tükettiğin gıdaların tamamının genetiği(son 20 yıldaki gdo'yu ayrı tutuyorum) yüzyıllar içinde defalarca değiştirilmiş. portakalın gerçek rengini bilen var mı? şu an yediğimiz sebzelerin büyük çoğunluğu amerika keşfedildikten sonra öğrenip tüketmeye başladığımız yiyecekler, sapiens bu zamana kadar ne yedi?

    ha pişirim tekniği dersin, aşırı tüketim dersin, hayvanların kötü yetiştirilmesi ilaç verilmesi dersin onu anlarım ama, fazlası komedi oluyor.
  • "bir kere kırmızı et, zararları neredeyse sigara ve alkolle yarışan bir ürün."

    canan karatay hoca bir köşede ağlıyor, swh. şarküteri dediğimiz ısıl işlem görmüş çeşitleri hariç ki onlar kırmızı et sayılmazlar, kasaptan alıp da evimizde uygun metodlar ile pişirdiklerimiz gün içinde yediğimiz en sağlıklı ve besleyici besinlerdendir. kırmızı et tüketelim, spor yapalım, abur cuburdan ve kalitesiz karbonhidratlardan, şekerden kaçalım, sağlığa koşalım.
  • şu sözlükte bir gün de yalan yanlış bilgilerle insanları kandıran biri görmeyim dişimi kırcam valla. insanlar o kadar kendilerini bir bok sanıyor, üç kuruşluk yalan yanlış hurafelerine o kadar güveniyor ki insanları kandırmaktan, yalan yanlış bilgiler vermekten çekinmiyorlar. gerçekten aklım almıyor. nasıl insanlarsınız siz?

    tanıma gelcek olursak; her insanın tıpkı diğer her türlü besin grubuna ait çeşitli yiyecekler gibi kendi bünyesine, ihtiyacına göre belirli ölçülerde tüketmesi gereken bir et çeşidi.
  • bu tartışmalar bana hep milliyetçilik, cinsiyetçilik vb. gibi geliyor. mantık aynı: “ben erkeğim, demek ki erkek olmak daha iyi”. ya da “ben türk’üm, demek ki türk olmak başka milliyetten olmaya göre daha iyi ve önemli”. “ben karşı cinsten hoşlanıyorum, demek ki heteroseksüellik doğaldır, eşcinsellik değildir”. “ben et yemiyorum, demek ki et yememek daha iyi ve sağlıklı”.

    erken çocukluğumdan beri etin tadını sevmezdim. annem babam, o yaşlarda çok elzem olduğu ve yenmesi gerektiği için bana zorlamayla kıyma, köfte vb. yedirirlerdi. ancak biraz büyüyünce zorlayamamaya başladılar. ben de haliyle yememeye başladım.

    15 yaşımdan sonra kırmızı eti hiç ağzıma sürmedim. içinde bulyon olan yemekleri dahi yemedim. çünkü tadını sevmiyorum. zaman içinde tavuğu da yemeyi bıraktım. tavuk da tatsız tutsuz, saman gibi geliyor bana. ancak yılda bir – iki kez, arkadaşlarla mangala vs. gidince ben tavuk yiyorum. ancak kırmızı ete hiç dokunmadım. 43 yaşımdayım. balığı ise severek ve sıkça yiyorum. zevk meselesi… tat reseptörlerim diğer insanlardan farklı olmalı.

    sağlıklı mı? tartışılır. yaşıtlarımdan sağlıklı mıyım? kesinlikle evet. daha aktifim, daha genç gösteriyorum, daha enerjiğim. benimle tanışıp yaşımı öğrenen kişilerden henüz şaşırmayan görmedim.

    peki daha sağlıklı olmam et yemememle ilgili mi? bilmiyorum. çünkü ağırlıklı olarak sebze, meyve, balık ve kuruyemişle besleniyorum. sigara içmiyorum. az alkol içiyorum. hareketli bir yaşam tarzım var.

    otuzlu yaşlarımın sonlarında yoğun alerjilerim başladı. annem astım hastasıydı. genetik bir yatkınlığım olmalı. ancak çok yakın ve vejetaryen bir arkadaşımda da “tesadüfen” yoğun alerjiler başlayınca aklıma düştü. internetten baktım biraz. evet, vejetaryenlerde alerjiler daha yoğun görünüyor. bunun yanı sıra kanser ve ruhsal bozukluklar da daha çok görünüyor. araştırma burada. ayrıca b12’ye bağlı bellek sorunları da vejetaryenler/veganlar arasında yaygın. hiç hayvansal ürün kullanmayıp b12 almak da ikiyüzlülük olarak geliyor, zira aldığınız o b12 de hayvansal ürünlerden elde ediliyor.

    bu bir tek araştırma değil. et yemenin belirgin zararları var. damar tıkanıklığı, vücuda bolca hormon alma vb (bitkilerde de hormon var demeyin, onlarda mevcut hormonlar, genetik yapımızın daha farklı olması nedeniyle bize çok fazla etki etmiyor). ancak et yemenin belirgin faydaları da var. hayvanın doğada yediği otta, çimende, vb. olan tüm polenleri, bakterileri, vb. vücudunuza işlenmiş ve zayıflamış olarak alıyor, bir nevi aşılanıyorsunuz. ayrıca yediği tüm çeşitlerdeki vitaminler, mineraller de size dolaylı olarak aktarılmış oluyor.

    elbette ki et endüstrisinin hayvanlara muamelesi zulümdür. elbette ki et endüstrisi, çevreye çok zararlı ve uzun vadede sürdürülebilir değildir. ancak temel argümanınız etin insana zararlı olmasıysa, bu çok tartışmalı ve muhtemelen yanlış bir konu.

    eti çiğ yiyemiyoruz, ama biz buğdayı da çiğ yiyemiyoruz arkadaşlar. arpayı da önce. ki bunlar, vejetaryen arkadaşların temelde yedikleri şeyler oluyor. bir gıdayı çiğ yiyememek kriter olacaksa, hiçbir tahılı yemememiz gerekiyor.

    et yemek bizim için doğal mı? ilgisiz. zira çay içmek de doğamızda yok, bira içmek de yok, makarna yemek de yok.
    bir hayvana zarar vermek etik olarak yanlışsa, ve türcülük karşılığı gereği türlerin birbirine üstünlüğü yoksa, yazları belediyelerin sivrisinek yumurtalarını ve sivrisinekleri öldürmesine de karşı çıkmak gerekir. henüz böyle bir vegan eylemi görmedim. bugün tüm dünya vegan olsa, tüm ineklerin, koyunların nesli tükenecek. bunu da onları sevdiğimiz için mi yapıyor olacağız?

    doğada o ineği bir vahşi hayvan kovalayıp parçalayarak öldürecek. eğer biz o ineği ona eziyet etmeden öldürebilirsek, doğal kaderinden daha iyi bir ecel sunmuş oluruz. elbette ki, yaşamı süresince de ona içgüdülerine uygun, mutlu bir ortam sunmak koşuluyla…

    bir başka canlıya eziyet etmemek önemli. ancak dünya zaten dev bir mezbaha. başka canlıların ölümüne ihtiyaç duymadan yaşayabilen bir dünya değil burası. evet, bitkiler de topraktaki diğer canlıların ölümüyle besleniyor. bu dünya, bu hayat mutlak derecede adil olmaya uygun değil. etik vegan/vejetaryenlerin başka canlılara zarar vermeme düsturuna saygı duyuyorum. ancak bu zarar, minimum zarara yol açmak şeklinde tezahür edebiliyor ancak . hiç zarar vermemek imkansız.

    et yeyip yememek tercihtir. “benim tercihim seninkinden daha iyidir, sen yanlış yapıyorsun” demek şovenist bir yaklaşım. iki taraf için de…
  • çiğ yiyorum. arz ederim.

    kotu aliskanliklarim beni ilgilendiriyor.
hesabın var mı? giriş yap