• kalbe küçük jilet kesikleri attıracak yeni dizi.
    bir ailenin yaşadığı trajedi sonrası, bu trajediyi anlamlı kılmaya çalışan baba, unutmak için yönünü değiştiren anne ve vicdan azabını öfkeyle soslayan diğer (kalan) çocuk karakterleriyle gerçek bir dram komedi izleyeceğiz gibi görünüyor. şahsen ilk bölümünden birkaç kesiğim var.

    yönetmen koltuğunda michel gondry'nin oturduğunu belirtmek isterim.

    "çocuklar gökyüzünün mavi olduğunu biliyor. o gök, başlarına yıkıldığı zaman
    ne yapacaklarını bilmeleri gerekli. onlarla en büyük korkularını konuşmak için
    en uygun durumdayım şu an. anneciklerinin, babacıklarının ve sevdikleri herkesin bir bitiş tarihi var."
  • hastasıyım. jim carrey'le özellikle son 3-4 senedir derin bir bağ kuruyorum. özellikle yaşadığı varoluş kriziyle, o kafayı kırmasıyla. konusunu bilmeden direkt girdim. hem carrey hem gondry yeterli referanslardı benim için. inanılmaz. hem teknik olarak hem verdiği mesaj bazında. teknikten bahsedecek olursak, şu sahneyi hatırlarsınız. gerçekten müthişti. ek olarak, sanırım 2. bölümde jeff'in yeni evi aldıktan sonra eski evini izlediği sekans da harikaydı.

    dünya insanının en büyük ortak sorunu olduğuna inandığım ebeveynlik sorununa harika değiniyor. ara ara varoluşçu göndermeler de var. kısacası, çerezlik değil de tam tersi, hani bölümü bitirdiğinizde size bir şeyler katacak bir şey izlemek istiyorsanız mutlaka kidding'i izlemenizi öneririm.
  • “ çocuklar karanlık hisleriyle ilgili konuşamadıklarında suskunlaşırlar. ve haberlere çıkanlar da suskun çocuklar olur”

    çok çarpıcı diyalogları var. komedi veya kara mizah diyemeyeceğimiz kadar.
  • organ bağışının en şahane anlatımlarından birini yaptılar 2. sezonda:

    --- spoiler ---

    - kardeşim hala yaşıyor. gözlerine baktım, onun gözleriydi. gözlerinin içine baktım, o da benimkilere baktı. ciğerleri bana email gönderdi, ben de cevapladım. 30 km koşmasının ardından kalbinin sesini telefonda dinledim. kalbi bir maraton koşmak için idman yapıyor. phil * , maraton koşmak için idman yapıyor.

    ayrıca jeff'in babası, ülkesinde tepki çektiği için cenazesi denize atılacak olan filipinli mr. pickles için pickles bin ladin benzetmesi yaparak kopardı.
    --- spoiler ---

    fred rogers gibi amerika'nın en çok sevdiği ve saydığı bir insandan yola çıkarak böyle sıradışı ve benzersiz bir dizi çıkarmak bütün övgüleri sonuna kadar hak ediyor.
  • --- spoiler ---

    "sometimes when we think we're opening up, we are actually falling apart."

    --- spoiler ---
  • yine yine yine ve yine muhteşem bir iş jim carrey’den. kendisinin diziye oyunculuğu dışında kattığı çok şey olduğunu düşünüyorum. çünkü afişinden temasına onu yansıtıyor. son zamanlardaki tablolarına benzeyen dağınık, renkli ve gerçek. muazzam replikler, doğal oyunculuklar, sakin gidişatına rağmen her saniyesi dolu dolu ve ders veren bir iş. dizi, izleyeni adeta tokat manyağı yapıyor. hiçbir dramı dramaya dönüştürmüyor, sadeleştirerek alabileceğimiz en kaba haliyle kafamıza* sokuyor. ve yaşattığı duygu değişimi inanılmaz. kahkaha attığınız şeyin bile gerçekten acı gerçekler olması, karakterlerin insanda uyandırdığı öfke, şefkat, aşk ve nefret... ironiler, göndermeler, replikler... taş gibi olmuş taş. neredeyse bir jim carrey hayranı olduğumu söyleyebilecek kadar çok seviyorum herifi çocukluğumdan beri. asla şaşırtmadı. hiç benimsemeyeceği rollere girmedi, inanmadığı işi yapmadı. ve oyunculuğunun, mizahının, hayat görüşünün bu denli ileride olmasıyla çağımızda çoğu gencin görmediği bir idoldur kendisi. bu diziye de ustalık eseri diyebiliriz. man on the moon gerçekliğiyle, yes man absürt komedisiyle ve the truman show’un sahne önü ve arkasında anlattığı hikayeyle harmanlanmış, yepyeni bir iş çıkmış. kusura bakmayın ben böyle işi köpek gibi överim. netflix ve ona benzeyen tüm boş içerik üreticilerinin yokluğunda dahi kaliteli yapımların arasında parlayacak bir dizi. çok naif; cgi kullanmıyor, karakterleri yüceltmiyor, havalı sözler edilmiyor, patlayan araba kazaları olmuyor ya da ucuk kacık fantastik bir hikaye sunmuyor, evet. ama sinematografiniz sağlamsa, gerçi olmasına da gerek yok ama aksiyon, komedi vb. dışında bir şey izlemiyorsanız dahi seveceğiniz bir dizi. izlemeyen çok şey kaçırır. highly recommended.
  • sözlükte hatun olduğunu düşündüğü yazarların başlıklarına gidip bir şeyler yazıyor, dalga geçiyor, kızdırmaya çalışıyor. sonra bekliyor ki mesaj gelsin. işte kavga edip kızlarla falan, iletişim kurmuş olacak. eheh yazık işte bunlar da kurudu böyle buralarda.
  • son dönemin hem en kalbe dokunan hem de en keyifle izlenebilecek dizisi. mr. pickles karakterinin ilham kaynağı kesinlikle amerika'nın en uzun soluklu çocuk programlarından birini yapan kukla ustası fred rogers. bir başka yazar arkadaş daha bunu fark etmiş ama detaya girmemiş. benzerliklere gelince:

    --- spoiler ---

    - fred rogers hakkında vietnam'da keskin nişancı olduğu dedikoduları çıkmış fakat aslında rogers orduda hiç görev almamış. dizide de mr. pickles için bu muhabbet dönüyordu.

    - arabasını çalan hırsızların torpido gözünde kendisine ait bir fotoğraf ve şovuyla ilgili bazı eşyaları görünce bir özür notu ile birlikte arabayı tekrar evinin önüne bıraktıklarına dair bir şehir efsanesi var. şu olay dizinin 2. bölümün başında aynen yaşanıyor.

    - fred rogers da mr. pickles gibi tv'nin çocukları etkileme biçiminden rahatsız olup banttan programlar yerine canlı şovlarla ulaşmak istemiş.

    - fred rogers, dizideki gibi şovunda yer verdiği kuklaların tasarımında ailesinden esinlenmişti. cadı karakteri kız kardeşi, kraliçe karakteri eşini, duvar saatinin içinde yaşayan kaplan karakteri ise kendisini yansıtıyordu.

    - fred rogers, çocuklara tıpkı dizideki gibi ölüm, boşanma gibi konular hakkında öğretici konuşmalar yapmıştı.

    - burger king kendisinden esinlenen ''mr. rodney'' bir karakterle reklam kampanyası yapmak istemiş ancak rogers'ın başvurusu üzerine reklam yayından kaldırılmış. zaten hayatı boyunca hiçbir reklam kampanyasında yer almamış, yalnızca eğitime destek veren hayır kurumları için faaliyetlerde bulunmuş.

    fred rogers'ın ''misters rogers' neighborhood'' programının açılış jeneriğini de şuraya bırakayım. gördüğünüz gibi jim carrey dersini gayet iyi çalışmış.

    --- spoiler ---

    jim carrey'nin muhteşem performansının yanında the americans'tan hatırlayabileceğiniz frank langella
    göze batan oyunculardan. ayrıca maddy denen o psikopat ufaklığa da bayılıyorum.

    dizi; zekice yazılmış diyaloglar, şahane espriler, hüzünlü ve sıcak hikayesi ile birlikte yarım saatlik süresi ile ağızlara bir parmak bal çalıp kendine bağlıyor.

    mr. pickles'dan gelsin:

    --- spoiler ---

    ''bu zamana kadar şu hayattan ne öğrendim biliyor musun?! benden yaşça büyük olanlar söylediklerimi, kararlarımı hep sorguluyor; benden yaşça küçük olanlar da her söylediğimi kabul ediyor. yani ben gün geçtikçe güçleniyorum ama sen yaşlanıyorsun!''
    --- spoiler ---

    edit: ilginç bir detay daha vereyim. jim carey fred rogers'ı tiye alan şöyle iğrenç bir parodide oynamıştı zamanında. yani kendisinin fred rogers'ı ilk canlandırışı değil ama bu kez doğru yolu bulmuş.
  • bugün viral olan şu videoyla ilgimi çekmiş yapım.
  • her bölümde farklı farklı yazılan "kidding"yazısını introdan önce gösterilen kısa bölümün etkilediği, karanlık dizi.
hesabın var mı? giriş yap