• seti'nin çanakları bu yıldıza çevirmesiyle obje kümesinin ocak 2016 gibi alien tech mi comet bulutu mu olduğu belli olacak. bu objeler yıldızın yörüngesinde oldukları için eğer sonuç alien tech çıkarsa type ii uygarlık ile karşı karşıyayız demektir.
  • mesaj atıp soranlar oluyor, sanırım bu yıldızda gözlemlenen anormalliğin ne olduğunu biraz açmak lazım.

    ama önce yıldız nedir hatırlayalım. yüksek yoğunlukta gaz ve toz bulutu içeren nebulada (mesela orion) çekim gücü sayesinde gaz ve toz bulutu birbirine yaklaşır, toplaşır. çekim gücüne kapılan katılır, katılan artıkça merkeze basınç artar. bu noktada protostar aşamasında olan potansiyel yıldızın çekirdeğinde eğer yeterince madde hapsolduysa çekirdeğin sıcaklığı 15 milyon celcius'a kadar ulaşır. bu sıcaklıkta çekirdekte nükleer füzyon denen hadise başlar. birbirlerine basıncın neticesinde çok yaklaşan ve ısınan hidrojen atomları çekirdek seviyesinde (nucleus) birleşir (fuse) ve ortaya helyum atomu çıkar fakat kütle kaybı olur. 4 hidrojen birleşip 1 helyum oluşturur, kütle azalır, nurtopu gibi 26.71 mev enerjiniz olur. yıldız hidrojeni bitene kadar füzyona devam eder, ısı yayar, parlaktır. hidrojenden helyum üretilen ve yıldızın parlaklığını koruduğu yaklaşık 10 milyar yıllık bu sürede helyuma dokunulmaz çünkü çekirdek helyumun füzyonu için yeteri kadar sıcak değildir. hidrojen azaldıkça birbiriyle etkileşime giren helyum sayısı artar. helyum sayısı artıkça çekirdekteki basınç ve dolayısıyla ısı artar ve helyum füzyonla karbon oluşturmaya başlar. helyum azaldıkça ve karbon arttıkça dış çeperler çekirdekten uzaklaşır, uzaklaştıkça ısı kaybeder. yıldız genleşir, parlaklığı azalır. (bkz: red giant) helyum da tüketilince bir zamanlar yıldızın dış yüzeyini oluşturan gaz bulutunun uzaklaşmasıyla dımdızlak kalan çekirdek iyice soğur, parlaklığı azalmaya devam eder. örneğin kedi gözü nebulası. son aşama olarak yıldız parlaklığını tamamen kaybeder ve ömrü sona erer. (bkz: black dwarf)

    her yıldız aynı süreçlerden geçmez fakat güneşimize yakın büyüklük ve sıcaklıktaki yıldızların %90'ının ömrü yukarıda anlattığım gibidir. https://en.wikipedia.org/wiki/main_sequence

    gelelim kic 8462852 kodlu yıldızımıza. tıpkı güneş gibi main seqence'de bulunan bir yıldız. o da güneş gibi hidrojen yakıyor. ne çok yaşlı ne de çok genç. güneşten 1.5 kat büyük, daha sıcak ve çok daha parlak. kendi ekseninde dönüşü 0.8 gün. güneşimizinki yaklaşık 25 gün.

    2009 yılında kepler uzay teleskobu bu yıldızın olduğu yöne bakmaya başladı ve data topladı. 2013 yılında bir arıza sebebiyle teleskobun pozisyon değiştirmek durumunda kalmasına dek 4.5 yılda toplanan bu data üzerinde planet hunters ismindeki organizasyonun katılımcıları dünya dışı gezegen aramaya başladı.

    planet hunters, kepler'in topladığı datayı kolay anlaşılabilir bir arabirimle kullanıcıya sunan ve kullanıcıların grafiklere bakarak dünya benzeri gezegene sahip olabilecek yıldızları işaretledikleri bir ortam. örnek. dikey eksen parlaklığı (1 = normal), yatay eksen günü gösteriyor. parlaklığın periyodik olarak azalması, yıldızın çevresinde dolaşan bir gezegeni işaret ediyor. grafikteki yıldızın 6 günde çevresini dolaşan bir gezegeni var.

    ekim 2015'te planet hunters yayımladığı makale ile bombayı patlattı. kic 8462852 kodlu yıldızdan 4.5 yılda toplanan datanın grafiği: http://i.hizliresim.com/6mrne7.png ve daha detaylısı http://i.hizliresim.com/3a8o32.png

    4.5 yılda yıldızdaki bu parlaklık değişiminin henüz net bir açıklaması yok. bazıları 10 gün arayla gerçekleşmiş ve hiçbiri periyodik değil. başka bir fantastik detay ise, yıldızın önünü kapatıp (aramıza giren) ve %20 oranında enerjisini absorbe eden objenin, doğal olanın aksine ısı ve infrared dalgası yaymaması. yani bu obje yıldıza yakın bir noktada, yıldızın yaydığı enerjinin bir kısmına maruz kalmakta fakat sonuç olarak ortaya gözlemlenebilir bir ısı ve kızılötesi ışık yaymamakta.

    şu aşamada tüm bunlara neyin sebep olduğu bilinmiyor. las cumbres global teleskoplardan (https://lcogt.net/) ve gaia'dan (https://www.gaia-eso.eu/) yakında açıklanacak verilerle gizem perdesi biraz aralanabilir.

    sonucunda uzaylı da çıkabilir, başka bilmediğimiz bir kozmik fenomen de çıkabilir. her iki olasılık da merak uyandırıcı.
  • böyle bir şey varsa ( ki mümkün olduğunu düşünmüyorum ), o yapıların* 1400 yıl önceki halidir o. 1400 yıl önce sistemlerinin içine bir şey inşa edecek kadar gelişmişliğe sahip yapıyı inşa edenler, şimdi dr manhattan gibi foton olmuş geziniyordur.

    eğerki dyson küresi gibi bir şeyse o, ihtiyaç duydukları o enerji ile nelere kadir olduklarını düşünün. şöyle örnekleyeyim; bize dyson küresi gibi bir şeyin yanında sikindirik kalan teknolojimizi finanse etmek için petrol, doğalgaz gibi yakıtlar şimdilik yeterli oluyor. yanardağın, yıldırımın, depremin; yani dünyanın enerji diye sunduğu çoğu şeye ihtiyaç duymuyoruz, hatta doğa bunları bize sunduğunda "doğal felaket" diyoruz. bu minvalde adamlar önce gezegenlerinin tüm enerjisini*** kullanmışlar, güneşten kayıpsız enerji almanın peşine düşmüşler ve başarmışlar. bir yıldızın tüm enerjisine ihtiyacı olan bir medeniyetin, teknolojik varsıllığını, ne iş yaptıklarını filan tahayyül etmenin imkanı yok. tüm iyi niyetimle dyson küresini yapacak teknolojilerini hiç hesaba katmıyorum. ve 1400 yıl önceki halleri bu.
  • kepler teleskopunun baktigi sure boyunca (4 yil) isigi hic bir periyodiklik emaresi olmadan parlaklasip sonen yildiz.

    yildizlarin boyle parlaklasip sonmesinin en yaygin sebebi onlerinden gezegen gecmesi, zaten diger yildizlarin etrafindaki gezegenleri de buradan buluyor astronomlar. ama gezegenler sabit bir periyodla yildizlarin etrafinda dondugunden bu parlaklasip sonme olayi kendini tekrarliyor guzelce. bu yildizdaki durum buyuk ihtimalle yildizin onunden bir suru gezegen boyutunda nesne gecip daha bunlarin sabit bir periyoda ulasmadigini gosteriyor. en olasi ihtimal son zamanlarda bu sistemde iki gezegen boyutu cisim carpismis veya bolunup kucuk kucuk cisimlere donusmus. bu yildiz sistemi de bizim gunes sisteminin saat gibi calisan hali yerine bol bol carpisma yasanan kaotik bir tilt makinesine benziyor.

    garip olan eskiden bir yildizdan cok duzenli sinyal gelince uzaylı mı lan o dıye heyecanlanirken (bkz: lgm-1) artik karisik bir sinyal gorunce ayni tepkiyi vermemiz.
  • dünyadan 1500 ışık yılı uzaklıkta, etrafında "doğal olmadığı düşünülen bir obje kümesi" barındıran bir yıldız.

    bu obje kümesinin asteroid veya kuyruklu yıldız bulutu olma ihtimali de varmış, ama bu ihtimali çeşitli gerekçelerele reddeden bilim adamları var. geriye ise bunların doğal olmayan materyaller** olabileceği ihtimali kalıyor.

    edit: kaynaklar

    - http://www.independent.co.uk/…ar-near-a6693886.html

    - https://en.wikipedia.org/wiki/kic_8462852
  • numarasını çevirdiğimde meşgul sesi veren, dünyaya 1481 ışık yılı uzaklıktaki yıldız.

    yıldızına dimmer bağlayabilen bir type 2 uygarlık ile karşı karşıyayız a dostlar. yıldıza dimmer takan bize ne takar, artık orasını varın siz hesap edin sevgili type 0 uygarlıkdaşlarım.
  • güneşin yaklaşık 1.5 katı büyüklüğünde olan bu yıldızın parlaklığı, düzensiz aralıklarla ~%20 oranında düşmekteymiş. öeeehh koca yıldız diyorum lan, ne tür bir mega proje yıldızın ışık şiddetini ciddi oranda azaltır nasıl bir sallamasyon haberdir yahu?

    astreoidlerden oluşan yoğun bir bulut ya da kuyruklu yıldızların artıklardan oluşan bir yığının sebep olabileceği düşünülüyor.

    belki çok farklı, tanımlamadığımız bir gök cismi çıkar.

    ilginç bir detay daha var;

    kepler'in datasını incelemek için gönüllü olarak çalışan bir sivil tarafından ortaya çıkarılıyor. yaşam formu çıkmasa bile, çok tatlı bir detay gerçekten.

    ayrıca kic'in 130 milyar km yakınında, kardeş bir kırmızı cücesi varmış.

    130 milyar kilometre yakınında.

    uzay çok büyük lan.

    edit: (bkz: james webb uzay teleskobu/@zenithgeist)
  • eğer doğruysa sevinçten çıldıracağım haber.

    o kadar mega bir medeniyetse, 1500 ışık yılı uzaklıkta olmasına rağmen hala var ve hatta daha mega bir şekilde var olma ihtimali ise beni benden alıyor.

    şimdi spekülasyonu bırakıyor ve bilgi veriyorum:

    efendim, kıc 8462852 denilen yıldız aslında nasa'nın kepler mission'ı kapsamında halihazırda 2009 yılında bulunmuş; güneşten daha sıcak ve daha büyük bir yıldız. bizim galaksimize de 1500 ışık yılı kadar uzakta. 2009 yılından beri incelenen bu yıldızda bir gariplik var. şöyle ki;

    yıldızların çevresinde dönen gezegenler olup olmadığı, kabaca bir açıklamayla o yıldızların yaydıkları ışıklardaki düzenli azalmalara bakılarak belirleniyor. neden, çünkü şayet gezegenler varsa kütleçekim vb etkisiyle yıldızın etrafında bir yörünge takip edecek ve işte mesela dünya gibi 365 günde bir aynı noktadan geçecek ve geçtiği noktadaki ışığı almamızı engelleyecek. ama diyelim başka bir cisim de bu şekilde bir ışık azaltması yapabileceği için, sağlama yapmak amacıyla bir de cismin şekline de bakılıyor, küre şeklindeyse bu gezegen olduğunu destekliyor. üçüncü nokta ise büyüklük. yine kütleçekimin etkisiyle, o yıldızın etrafında dönecek gezegenlerin kütlesi az çok belirlenebiliyor ve yıldızın ışığını görece o küçüklükte kapatan cismin gezegen olduğuna daha çok ikna olunuyor.

    yani, yıldızın ufak bir kısmının ışığını (yani neredeyse sadece %1'ini kadar falan), düzenli bir şekilde kapatan/azaltan, küre şeklinde bir cisim varsa bu gezegendir, sonucuna varılıyor.

    işte kıc 8462852 için durum böyle değil. yapılan gözlemlerde yıldızın neredeyse yüzde 20'sini kapatacak kadar büyük ve küre şeklinde olmayan bir cisim/cisimlerin, yıldızın ışığını düzensiz şekilde kestiği keşfedilmiş.

    bunun gezegensel bir çarpışma olabileceği ve yayılan tozun bu şekilde düzensiz ışık kesmelere yol açabileceği ileri sürülmüşse de bu çürütülebilir; zira, bu durumda bazı ısınma ve parlamaların olması gerekir ve bu da yıldızdan gelen infra-red ışının normalden fazla olmasını gerektirir. fakat kıc 8462852'de böyle bir durum yok.

    yine bir kuyrukluyıldız kümesinin gezegenin yörüngesinde olabileceği de iddia edilmiş. fakat bu da aynı sebepten yerinde değil; kuyrukluyıldız kümesi ve toz dolayısıyla yine infra-red ışınının fazla olması gerekirdi. ayrıca böyle bir kümenin, bu koca yıldızın neredeyse %20'sini kapatmasına imkan yok.

    ihtimaller teker teker yok edidikten sonra, akla astrofizikçi freeman dyson'ın birkaç on yıl önce ortaya attığı dyson sphere diye anılan şu fikir gelmiş: "kilometrelerce uzanan binlerce dev güneş paneli inşa etsek ve bunu güneş çevresinde bir yörüngeye yerleştirsek ne olur?". gelişmiş bir medeniyet pekala da böyle güneş panelleri yapmış ve kıc 8462852'nin yörüngesine yerleştirmiş olabilir. ben demiyorum, 14 ekim tarihinde, monthly notices of the royal astronomical society'de bu yıldızın bir tuhaf olduğun yazmış bir sürü astronom bir araya gelip ve sonrası da çorap söküğü gibi gelmiş.

    tabii sadece heyecanlı bir tahmin. bilemediğimiz kozmolojik ve bittabii doğal bir fenomen de olabilir. ama şu linklere bir göz atabilir ve hayallere dalıp mutlu olabilirsiniz: the atlantic interview, science alert, phil plait'in değerlendirmesi
  • boktan gündemde insanı heyecanlandıran haber. aklıma ilk klasik relativistik yaklaşımdan ötürü bizim bu yıldız sisteminin 1481 yıl önceki halini görüyor olmamız geldi. aynı şekilde de, eğer varsa, oradaki medeniyetin de bizim 1481 yıl önceki halimizi gördüğü sonucuna ulaşıyoruz. yani bizim 70lerde seti ile geniş bir spektrumda göndermeye başladığımız radyo dalgalarının o mesafede bir uzaklığa ulaşması 1435 yıl civarı sürecek.

    şu anda oradan bakan gözlemciler için ilkel bir medeniyet burası. ama dyson sphere yapacak kadar ilerlemişlerse muhtemelen bizim 1435 yılda ne düzeye geleceğimizi modelleyebilecek sistemleri de vardır herhalde..

    oralarda mısınız lan hakkaten?
  • öncelikle konu ile ilgili bir makalenin linki mak_link .
    boyajian makalede dyson sphere hariç tüm olasılıkları değerlendiriyor ve özellikle bir asteroid kuşağının bunu yapabileceğini ama bu durum için yakın yıldız bulunması gerektiğini belirtmiş ve kic 8462852 yalnız bir yıldız olduğuna değinmiş. hesaplamalar sisteme yakın geçen bir yıldızın böyle bir kuşağı oluşturma olasılığından bahsetmiş ve ayrıca bianary bir sistem olması olasılığına ve bunun diğer etkilerine de bakılmaya çalışılmış (not: metin hızlı gözden geçirdim irdelenmesi gereken bir makale düzeltme gerekebilir)
    sonraki kısım daha ilginç en son olasılık olarak buna dönülmüş gibi görünüyor yani yapay bir mega-yapı olma olasılığına. jason wright; boyajian verilerinin dünya dışı bir zeki yaşamın yapı taşları olabilecek özellikleri taşıdığını belirtiyor. ek olarak ocak gibi radyo dalgası deneyi yapılacağı söylenmiş. sonuçta asteroid kuşağı ile zeki bir canlının mega-yapısın radyo dalgalarını emilimi arasındaki farka odaklandıkları görünüyor.
    şuana kadar ki en ilginç sonucu vaat eden seti deneyi olacak, seneye bu aralar konuşuruz.

    link uçarsa diye son kısmı buraya ekleyeyim, bir ara üşenmeyip türkçe'ye çevirmeyi umarak.

    "5 summary and conclusıons
    ın this paper, we have shown that kıc 8462852 is an unique source
    in the kepler field. we conducted numerous observations of the
    star and its environment, and our analysis characterizes the object
    as both remarkable (e.g., the “dipping” events in the kepler light
    curve) and unremarkable (ground-based data reveal no deviation
    from a normal f-type star) at the same time. we presented an extensive
    set of scenarios to explain the occurrence of the dips, most
    of which are unsuccessful in explaining the observations in their entirety.
    however, of the various considered, we find that the break-up
    of a exocomet provides the most compelling explanation.
    observations of kıc 8462852 should continue to aid in unraveling
    its mysteries. first and foremost, long-term photometric
    monitoring is imperative in order to catch future dipping events. ıt
    would be helpful to know whether observations reveal no further
    dips, or continued dips. ıf the dips continue, are they periodic? do
    they change in size or shape? on one hand, the more dips the more
    problematic from the lack of ır emission perspective. likewise, in
    the comet scenario there could be no further dips; the longer the
    dips persist in the light curve, the further around the orbit the fragments
    would have to have spread. the possibility of getting color
    information for the dips would also help determine the size of the
    obscuring dust. on the other hand, following the prediction in section
    4.4.3, if a collision took place, we should see re-occurring dipping
    events caused from debris in 2017 may. unfortunately, the
    2015 april event likely went unobserved, as all available photometric
    archives we checked came up with nothing. ın collaboration
    with the mearth team (pı, d. charbonneau), monitoring of
    kıc 8462852 will thankfully continue from the ground beginning
    in the fall of 2015. this will enable us to establish a firm baseline
    of its variability post-kepler.
    several of the proposed scenarios are ruled out by the lack of
    observed ır excess (section 2.4), but the comet scenario requires
    the least. however, if these are time-dependent phenomenon, there
    could be a detectable amount of ır emission if the system were
    observed today. ın the comet scenario, the level of emission could
    vary quite rapidly in the near-ır as clumps pass through pericenter
    (and so while they are transiting). the wıse observations were
    made in q5, so detecting ır-emission from the large impact scenario,
    assuming the impact occurred in q8 (d800, section 4.4.3),
    is also a possibility. we acknowledge that a long-term monitoring
    in the ır would be demanding on current resources/facilities, but
    variations detected in the optical monitoring could trigger such effort
    to observe at the times of the dips.
    our most promising theory invokes a family of exocomets.
    one way we imagine such a barrage of comets could be triggered
    is by the passage of a field star through the system. and, in fact,
    as discussed above, there is a small star nearby (~ 1000 au; section
    2.3) which, if moving near to kıc 8462852, but not bound to
    it, could trigger a barrage of bodies into the vicinity of the host
    star. on the other hand, if the companion star is bound, it could
    be pumping up comet eccentricities through the kozai mechanism.
    measuring the motion/orbit of the companion star with respect to
    kıc 8462852 would be telling in whether or not it is associated, and
    we would then be able to put stricter predictions on the timescale
    and repeatability of comet showers based on bound or unbound
    star-comet perturbing models. finally, comets would release gas
    (as well as dust), and sensitive observations to detect this gas would
    also test this hypothesis"
hesabın var mı? giriş yap