kese

• bacaklardaki batıklara iyi gelen yıkanma aleti. sonra selülitlere ve çatlaklara da iyi geliyor deniyor. ama her şeyden önce o kirler çıktıkça insanın ruhu temizleniyor, bütün pisliklerinden arınıyormuş gibi geliyor. iyi bir şey.
• kumaşı ne kadar ince ise o kadar kolay kir çıkarır. kalın ve sert keseyle sadece cildimi tahriş edebildim ama kir çıkaramadım, halbuki ince keseyle bi dokunuşta çıkıyor kirler.
• saçma sapan hırslanıp hırslanıp yüze yapılmaz.. yüz zaten hassas bir yer, sen neyi kazıyorsun, hangi kirden arınış bu gerizekalı! çok acır tabii, su bile değse yanar sonra.. deli misin divane misin be annem.. ne istiyorsun yüzünden gözünden..
  çipçirkin de olursun.. böyle yüzün gözün yara bere içinde de kalır.. geçene kadar dışarı da çıkama kimse görmesin de seni.. oh. öl sen temiz temiz mis gibi oh.
• esasen bilinenin aksine ovalamadan, yorulmadan kullanılması gereken cilt temizleme aparatıdır. ciltteki ölü deri ve bakterilerin temizlenmesi için elzemdir, özellikle sırt için yağlı vücutlarda sivilcelerle başa çıkma yoludur. içerisine sabun koymak suretiyle ise minimal dimağlarını kullanmak mümkündür. artık silikon türevi fırçalar ve sopalı aparatlar ile o eski ciddiyeti kalmış olmasa da en azından artık kendisini yalnızlarında kullanabiliyor oluşu olumlu.
• naylon içerik bulundurmaması gerekiyor bu kesenin aksi halde ovalar ovalar bir şey^* çıkartamazsınız. makbul olanı pamuklu kumaştan yapılmış standart beyaz, kenarları şeritli olandır. yves rocher'ymiş sephora'ymış falan kasmayın gidin en yakın çeyizciden alın bundan bir tane.
• geçmişte madeni para koymak için kullanılan ,kadifesi makbul ,ağzı büzülerek kapatılan eşya.
• su bitkilerinde içi hava dolu olan ve bitkinin yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik.
• (bkz: keselemek)
• genelde kadınlar rağbet gösterirler, günlerde falan dağıtırlar birbirlerine. birde bursa eski ipekhan'da bu işin piri develikese vardır ki bütün dünyaya nam salmıştır.
• beceriksiz ellerde iskence aletidir.