• bildiğin pezevenk demekmiş. hep sevgi ifadesi olarak kullanıldığını gördüğümden şaşırdım.

    yunanca keraton: boynuz. hatta alakalı olarak (bkz: keratin)

    keratos da boynuzlu anlamına geliyor tabi. keratos'dan kerata'ya evrilmiş bizde, anlamı da kaymış biraz.

    hal böyleyken eşi tarafından aldatılan erkeklere neden boynuzlu denildiğini de dolaylı bir şekilde öğrenmiş oluyoruz.

    ayakkabı çekeceği anlamına gelen kerata da boynuz'dan türüyormuş. ilginç!
  • "s.ker atarım"ın ortası. (bkz: yiğit özgür)
  • bazı adamlar da çocukları severken kullanırlar; "kerata seniieğ" şeklinde; ama ne dediğinin farkında değildir user, saçmalıyodur, bilinçli olup "zktir ordan" demek lazımdır, bi daha bilmedii kelimeleri kullanmaz.
  • ayakkabı çeçekeceği, ayakkabıyı zorlanmadan girmeye yarayan, kolay bükülmez alet; cekecek.
  • karısı tarafından aldatılan erkek.
  • kedilikte en düşük askeri rütbe. kedi+erat+yaramaz birleşiminden geliyor. her cat* asker doğar!
  • dokuzuncu nesil çaylak.
  • bu kelime yunancadaki keratos kelimesinden geliyor ve boynuz demek. kerata kelimesinin ingilzcesi shoehorn. onda da bi boynuz var. sonra yunancada kerata neymiş diye bakayım dedim kokalo'ymuş ve kemik anlamına da geliyor. bunlar bi yerde birleşecek gibi ama bağlayamadım dlkkdf.
  • hıncal uluç'un ölmüş birisinin arkasından neredeyse küfretmeye varacak kadar hakaret ifadeleriyle dolu yazısında, hakkında konuştuğu kişinin ölümüne sebep olmuş kerem altan için son derece sevimli bir tarzda "sor bakalım kerataya, evli barklı ve çocuklu kadını niye götürmüş evine" cümlesi içinde sevimlilik anlamı kazandırdığı kelime.

    bizim kerata!

    gördün mü keratayı, birisinin ölümüne sebep olmuş bu defa da. ah o var ya o, yirim ben o keratayı.
  • dedemin ben kucukken surekli kullandigi sevgi cumlesi. ben de her seferinde "kerata oglanlara denir bana zilli diyeceksin" derdim... ve bu yasimda ogreniyorum ki aslinda anlami itibari ile hic de sevgi cumlesi degilmis, ah dede ah!
hesabın var mı? giriş yap