• dun gece dedemin insanlarini izlerken, yasli bir teyzenin mefrusat dukkanindan, alisini izlerken aklima dusen, son ve ebedi esbabimiz.

    bizim ev terzi doluydu, biri de benim bu terzilerin. ha tabi evde daha dugme dikmisligim yok. cunku bu isi ya cok seversiniz, ya nefret edersiniz. bolca terzi bulunan bir evin kapisi hic kapanmaz. zaten bizim evin kapisini kilitlenmezdi bile. bayram ustleri, dikilecek pacalar, koltuk, cekyat ortuleri. sokulmus donlar* dikilecek elbiseler, acilacak ilikler, dikilecek dugmeler. renk renk ipler, masuralar, zetina dikis makinasi pedallisindan hem de. singer motorlusu. kucuk makas, buyuk makas. bol sabir, bol yildiz, bol insan.

    dugunlerine bir kac ay kalmis kizlarin, patiskaya sarinacak dantelleri. piko ile yanlarina ipek beyaz iple yapilacak desenlerin not edildigi kucuk bir defter. boy boy, metre metre patiskalar... bol sabir, bol sabir... ve cay...

    yengem ve ben. yengem amcakizi zaten. haklarini helal etsin. ne ogrendiysem yarisini okuldan, yaridan cogunu ondan ogrendim. sevmedim ayri. yan tarafimizda ayda yilda bir gelen komsularimiz vardi. roman bir aile. en buyuk keyifleri, uzun eteklerinin ya da kisa, altina giydikleri pacali donlar. rengarek danteller ve gipurlerle donattim pacali donlarini, para da kazandim. cok keyifliydi.

    mahallenin terzileriyiz biz. yengem ve ben. o daha ince isci. ben sikilganim biraz, e tabi serde genclik. evde top top patiskalar yapildikca azaliyor, inceliyorlar da.

    bir akrabamiz var uzakca oturuyor. bir sabah geliyor elinde patiskasi ve pikolanacak dantelleri ile. dantelden anlayanlar bilir. ara dantel dediklerinden. incecik orulmus, gullu dalli. koseli baslanmis, daralip sonra yine gulle dalla donanmis, yine koseyle bitmis. kiz evlenecek, vakit var ama elimizde de cok is var. o patiska aylarca durdu evde. elimizdeki isler bitmiyor. yengemle diger dantelleri patiskalara tegelliyoruz, cay iciyoruz. arada paca dikiyoruz, don da...

    o patiska 3 ay duruyor dantele sarinmak icin... babam hastalaniyor o ara. kalp damarlarindan 3'u neredeyse kapanmis tamamen. hastaneye yatiyor. elini kolunu sallayarak girdigi hastaneden, eski bir battaniye icinde ufalmis, kuculmus olarak cikiyor. eve geliyor, getirliyor. evimizin, soguk eski taslari uzerinde yikiyorlar babami. herkes agliyor. aylardir dantele sarinmak icin bekleyen patiska sariyor babami, soguk bir sabah. yuzunu hatirliyorum, dudaginin kenarina sikismis hinzir bir tebessumle... bembeyaz teni, piril piril beyaz saclari ile patiskaya sarinmis dantel gibi babam...

    aylardir onu evde bekleyen beyaz patiska ile ugurluyoruz onu...

    hayat cok garip...
  • ''bir bezle kapatacaklar yüzünü
    anlayacaksın beyazın ne kadar karanlık bir renk olduğunu.'' *
  • kefenin kundaktan farkı, ondan birkaç metre daha büyük olması ve birinde kollarınızı, ayaklarınızı isteseniz de hareket ettirememenize rağmen diğerinde dünyalar sizin olsa bile hareket edememenizdir.

    ikisi de şekil itibariyle birbirinden çok farklı olmayan beşik ve mezar için gerekir.

    ancak ikisine giden yol, yine onlardan çok da farklı olmayan başka bir bezden geçer: gelinlik

    ve en nihayetinde, üçü de aynı kaderi paylaşır: gözyaşıyla ıslanmak

    veya metallica şarkısı gibi: to live is to die
  • maskeli balonun final kostümüdür.
  • cenaze soğuk suyla yıkandıktan hemen sonra önce kuşak olacak parçalar kesilerek ayrılır. yıkanan cenaze sarılırken ölçülerek ikiye katlanmış ilk üç katın omuz hizasında ortada biryerden baş girecek boyutta bir kesik açılır. uçkur / kuşak bağlandıktan ve baş buradan geçirildikten sonra tam bir kıyafet şeklindedir ve merhum bu şekilde eğer varsa görmek isteyen yakınlarına gösterilir. sonra bu haliyle omuzlardan ayaklara kadar çeşitli yerlere çörek otu ve gülsuyu serpiştirilir. geri kalan kumaş sarıldığında merhum toplam 7 kat kumaşa sarılmış olacaktır. son olarak boyun, bel ve ayak bilekleri hizasına üç yerden önceden hazırlanmış kuşaklar bağlanır. tüm bu işleme tekfin adı verilir.

    tüm bu ritüeller dinsel kaygı yada rutinlere dayanıyor gibi görünse de aslında islamiyette şekil değil amaç önemli olduğundan sıcak iklim şartlarında cenazenin uzak yerlere elde taşınabilme ihtimaline karşın insanların burnuna mis kokular doldurmak amacıyla konan gülsuyu, çeşitli haşeratı ilk zamanlarda merhumdan uzak tutacak bitkisel aroma ve defin esnasında ergonomiyi sağlamak için ağırlık merkezlerine konuşlandırılmış tutamaklardan ibarettir.

    ..ben bunları nerden mi biliyorum?
  • erkeğin kefeni ile kadının kefeni farklıdır.

    erkeğinki üç kısımdan oluşur:
    1-kamis: kefen gömleği. omuzdan ayağa kadar örtülür. adı gömlek olmakla birlikte yakası falan yoktur. pek havalıdır.
    2-izar: baştan ayağa kadar örtülür.
    3-lifâfe: izardan daha uzun olup amacı izarın işlevini güçlendirmektir. baş ve ayak tarafları düğümlenir.

    kadınınki ise beş kısımdır:
    1-himar: başa örtülür.
    2-dir: göğse örtülür.
    3-kamis,
    4-izar,
    5-ifâfe.

    hem erkek hem de kadın için üç tür kefenleme vardır.
    a) yukarıdaki kefen parçalarının tamamının olduğu kefenlemeye "sünnet üzere olan kefenleme" denir, yani 4x4'lüktür. yeterli imkân, zaman varsa yapılır.

    b) erkekler için izar ve lifafe'nin kadınlar içinse himar'ın olduğu kefenlemeye ise "kefen-i kifayet" denir, yani "eh işte"lik bir iştir.

    c)kadın ve erkek ölünün mevcut olan herhangi bir beze tek kat sarılmasına ise "kefen-i zaruret" denir. adından da anlaşılacağı üzere savaş, deprem, fakirlik gibi türlü zaruretler nedeniyle böyle yapılır. (bkz: yokluk beni mecbur etti)

    önce lifâfe temiz bir yere güzelce serilir (gerçi çoğunlukla morgda koridora falan seriyorlar) ve üstüne gülsuyu gibi kokular dökülür. sonra lifâfenin üstüne izar serilir ve tekrar koku serpilir. yıkanıp havluyla kurulanan ölüye kamis yani kefen gömleği sıkıca giydirilip izarın üstüne iki seksen uzandırılır. şimdi buraya dikkat: ölünün önce sol, sonra da sağ tarafına izar ve akabinde de lifâfe sarılır. bunca sarıp sarmalamaya rağmen olur da açılır mazallah diyerekten bez bir kuşakla da bir güzel bağlanır.

    yukarıdaki açıklama erkek içindi. ölü kadınsa eğer, önce memeleri bir bezle bağlanır ve kamis sarılır. saçları kamisin üzerine konur. sonra başına bir örtü bağlanıp üzerine izar sarılır. erkeklerde olduğu gibi izarın üzerine lifâfe sarılır ve yine hepsi bez bir kuşakla bağlanır.

    evett, artık güzelce kefenlenen ölü, varsa bir kilim veya seccade ile örtülür. bunlar yoksa eğer kefenle tabut içine konulup cenaze namazının kılınacağı musalla taşına doğru götürülür.

    not: uygulamalı gösterim de buldum size yutupda: https://www.youtube.com/watch?v=hz_wsa7ugrc

    bu entryde yararlanılan okuma kaynakları:
    sedat veyis örnek, anadolu folklorunda ölüm, ankara ün. dtcf yay, cilt 218, 1971, s.52-53.
    edward tryjarski, türkler ve ölüm-geçmişten bugüne türklerde ölüm kültürü, çev. hafize er, pinhan yayınları, 2012, istanbul, s. 186.
  • dünyadan insana nasip olan son eşya. ruhun sıyrılacağı beden için mütevazi koza
  • ingilizce coffin ile ayni kokten geliyormus.
  • modası hiç geçmeyen, insana en yakışmayan kıyafet.
  • üzerinde ne var sorusunun potansiyel cevabı*.
hesabın var mı? giriş yap