• 1. dunya savasi hala devam ederken ve hemen sonrasinda, sayilari hizla artan fakat farkli catilar altinda toplanan vatansever subaylarin onde gelenlerindendir.

    savas bittikten sonra, ordularin terhisleri sirasinda, bunu bilerek geciktiren sadece kendisi degildir, baska bircok subay bu ise istirak etmis ve anadolunun iclerine silah ve muhimmat kacirarak, gerilla savasi hazirliklarina imkan tanimislardir.

    kazim karabekir'in onemi ise, bu direnisin teskilatlanmasi sirasinda ve mustafa kemalin halen bu vatansever subaylar grubunun ve direnis hareketinin liderligini ele gecirmemis oldugu siralarda, en buyuk ve kuvvetli birligin komutani olmasidir. o siralarda dogu anadoluda en cok sozu gecen insandir kendisi nitekim.

    kendisinin ataturkun safinda kalmasi, ataturk icin hayati onem tasimaktaydi ama kazim karabekirin bu konuda bircok tereddutleri vardi. sonucta 80 sene oncesine hindsight ile baktigimizda bu tereddutleri yersiz bulunsa da, o zamanlar icin ataturkun basariya ulasacagi kesin degildi ve hem direnisin orgutlenmesi konusunda hem de bunun liderligi konusunda bircok alternatif vardi.

    lakin kazim pasa cesitli konulardaki, -ozellikle ataturkun mutlak gucu kendisinde toplamaya calismasi ve direnis cemiyetlerini, daha sonra secilen merkez komitenin araci, merkez komiteyi de kendi araci yapma girisimlerine- muhalefetine ragmen, en kritik anlarda mustafa kemalin kararliligina boyun egmistir. bunun en can alici ornegi, mustafa kemalin askerlikten istifa ettigi zamanlarda yasanmistir.

    olaylarin hemen oncesinde istanbulda bulunan ataturk, zamanini istanbuldaki guclu insanlara lobi yaparak ve kendi liderliginde bir direnis olusturarak gecirmeye calismis, bu amac icin vahdettin ile de yakin bir bag kurmus. aylar suren calisma sonucu, karsisina cikan en buyuk firsat olan mufettislik gorevini kabul edip anadoluya gitmis. bu gorevin amaci, pontus cumhuriyeti girisimlerinin boyutunu ogrenmek, durumu sakinlestirmek ve dogu anadoludaki duzeni saglamakti. elbette mustafa kemal bu firsati, rutbesini ve "sultanin has adami" olmasini sonuna kadar kullanarak, sadece dogu anadoludaki direnisi degil, telgraflar vasitasiyla yurdun dort bir yanindaki potansiyel muttefiklerini de ikna ederek merkezi bir olusum organize etmeye baslamis. bunlari yaparken fevzi cakmak, rauf orbay, kazim karabekir ve ali fuat cebesoy gibi subaylarla (her ne kadar rauf orbay bir deniz subayi olsa da rutbesi ve agirligi ile onemliydi) birlikte calismis.

    eninde sonunda, gec kalmis istihbaratlarindan aldiklari bilgiler isiginda baski yapan ingilizler ve istanbul hukumetinin milliyetci olmayan kanadi tarafindan bu yaptiklari farkedilmis ve yine gorece uzun suren bir surec sonucunda istifaya zorlanmis. aslinda o gece istanbuldaki genelkurmayin basindaki ferit pasa ile saatler suren bir telgraf trafigi yasanmis ve gorevden alinacagi artik kesinlesince istifa etmistir. zira resmi gucunu kendi amaclari icin sonuna kadar kullanmak arzusundaydi ve istifasindan sonra bile askeri uniformasini, hatta sultani direkt olarak temsil ettigini belirten kordonunu da cikarmamistir.

    iste bu kritik durumda, mustafa kemalin kaderi de kazim karabekirin elindeydi. istanbuldan gelen emirle ataturkun gorevi kendisine verilmis (dusuk cumle editi: verilmis degil verilir olacak) ve onu istanbula gondermesi konusunda uzun zamandir uzerinde olan baski ayyuka cikar.

    gorevden alindiktan sonraki gun iyice bunalima giren mustafa kemal -ki bu durumu karsitlari tarafindan, onun da inancinin sarsilabileceginin gosterilmesi amaciyla sonralari kullanilmistir- yaninda bulunan rauf orbay'a, resmi gorevinin ve unvaninin elinden cok erken alindigi, etkili bir direnis yaratmak icin bunlarin gucune hala ihtiyaci oldugu konusunda dert yanar. rauf orbay ise kazim karabekirin sadakatine guvenebilecegini soylerken, karabekirin kendisinin bulunduklari binaya geldigi haberini alirlar. umutsuzluk icindeki mustafa kemal, rauf orbaya donerek, "gordun mu, hakli degil miymisim?" der.

    fakat kazim karabekir iceri girdiginde mustafa kemali selamlar ve "emrimdeki tum subaylar ve askerler adina sizi selamliyorum. bugune kadar oldugunuz gibi, simdi de bizim kumandanimizsiniz. sizin icin bir araba ve eslik edecek bir birlik gertirdim. pasa, emrinizdeyiz" der.

    simdi bu noktada cosup, "iste ataturkun karizmasi, hey yavrum be" safligina dusmemek gerekir. evet, ataturkun karizmasi ve kararliligi, kazim karabekirin onun safinda kalmasinda bir nedendi. fakat epey bir agirligi olan rauf orbayin destegi de onemlidir. hatta daha da onemlisi, mustafa kemalin aylarca yapmis oldugu telgraf trafigi ve oncesindeki lobi calismalari sonucu edindigi baglantilar etkili olmustur. sonucta kazim karabekir, mustafa kemalin sari kasina, mavi gozune degil, yapmis oldugu bu calismalar sonucu bir basari sansi yakalamis oldugu icin liderligi ele gecirmemistir.

    zamaninin ingiliz bolge kontrol subayinin da anilarinda yazdigi gibi, kazim pasa birinci sinif bir subay ve kumandandi. ataturku elestirmekten korkmamis ve geri durmamisti ama mustafa kemalin vizyonu ve etkin calismasi karsisinda, dogunun kurtaricisi rolu ona yeterli gelmisti.
  • köy enstitülerinin kurulmasına karşı çıkmasının esbab-ı mucibesini şu şekilde açıklamış paşadır:

    "bendeniz bu kânunda bir noktayı mahsurlu görüyorum. o da, üçüncü madde hükmü ile, köy enstitüleri, yalnız köy ilkokullarını bitiren çocuklara hasrediliyor. şehir ve kasaba çocuklarının köylerle temâsını kesiyor. (...)

    şu hâlde, 40-50 sene sonraki hayâtı tasvir edersek, memleketimiz ikiye ayrılmış olacaktır. biri, köylünün kendi ruh ile terbiyesi, biri de şehirli kısmı... (...)

    biz şehir ve köy çocuklarını, böyle birbirleriyle kaynaştıracak yerde, bir sâfiyeti fikriye ile ayırırsak, sonra acaba bu köylere başka taraflardan yapılacak telkinlerle, günün birinde, biz bu şehirlilerin karşısında başka fikirlerle onları mücehhez bulmaz mıyız?"

    "köylülerimizi böyle bir kültür sahasında az görgülü, yarı münevverlerin nüfûzuna, hattâ maddî mânevî tahakkümüne bırakmayı, bendeniz istikbâl için çok tehlikeli görüyorum."(1)

    (1) tbmm zabıt ceridesi, devre:6, içtimâ:1, cilt:10, 41. inikat, (17.4.1940); cemil koçak, türkiye'de milli şef dönemi (1938-1945), iletişim yayınları, 2007, istanbul, cilt 2, s.118 ve 120
  • ermenilerin erzurum alaca köyü’nde yaptıkları kıyımlar ile ilgili olarak, anılarına şunları yazmış dönemin komutanı:

    ''kolordu alaca’ya vardığında gördüm ki; ırzlarına geçilmiş, tecavüzden sonra ciğerleri duvarlara asılmış genç kızlar, karınları deşilmiş hamile kadınlar, beyinleri süngülenmiş veya vücudlarına benzin dökülerek ihrak edilmiş çocuk ve erkeklerin hasıl ettiği pek hazin bir levha ile karşılaştım.

    sanıyorum ki yeryüzünde bu kadar feci bir sahneyi gören gözler pek mahduttur. biz bu kanlı manzaranın karşısında elem duymuş insanlardanız. insanların iyi duygulardan mahrum kalınca hayvanlardan daha vahşi bir mahluk olacaklarını ibretle seyrettik.''
  • bazı dinci şakirtler tarafından atatürk'e saldırı amacıyla kullanılmaya başlanması beni en çok rencide eden şeydir. cumhuriyet kurulduktan sonra atatürkle ayrı düşüp, adı izmir suikastına karıştırılıp siyasetten tasfiye edilse de unutulmamalıdır ki en az atatürk kadar koyu bir türk milliyetçisidir. günümüzde pkk ile iş tutup türk milleti tanımını anayasadan çıkartmaya can atan, türk milletinin andını kaldıran, azeri baskısı olmasa bir saniye düşünmeden ermenistan sınırını açacak olan, partisinin myk'sında türk düşmanını da bıraktım türklüğü yok sayan bir paraziti barındıran bir partiye ve liderine tapanların arkasına sığınacakları son kişi olmalıdır kazım karabekir.
  • mustafa kemal artik tamamen bir sivilken, erzurum kongresi sonrasi ve sivas kongresi siralarinda, istanbul hukumeti ataturke karsi, iki tane onemli durdurma girisiminde bulunur. ilki bir grup kurt atliyla ataturkun tutuklanmasidir ki daha bu catisma olmadan plan suya dusmus, atlilarin gonderilmesi cok riskli bulunmustur. ikincisinde ise ankara valisinin sivasa gidip ataturku tutuklamasi ongorulmus, lakin daha sivastan ayrilirken bolgedeki milliyetciler tarafindan alikonulmustur vali.

    ataturk bu girisimleri iyi birer propaganda araci olarak kullanir, zira istanbul hukumeti, milletin bagimsizlik girisimini engellemektedir bu yuzden de istanbuldaki parlamentoya alternatif bir meclis anadoluda olusturulmalidir. elbette bu da ataturkun liderligi anlamina geliyordu.

    velhasili kelam, bu esnada ataturk icisleri bakanina zehir gibi bir telgraf ceker. dusmanla bu millete karsi isbirligi yapiyorsunuz, sultanin gozunu boyuyorsunuz (ataturk elbette ki vahdettinin de bu islerin icinde oldugunu biliyordu ama sonucta destegine ihtiyac duydugu bircok grup hala sultana ve hilafete bagliydi, dolayisiyla taktiksel nedenlerden oturu, damat ferit pasanin sultani etkiledigini savunuyordu) cizgisinde sert bir mesajdir bu. ertesi gun de, tum kumandanlarin ve valilerin, istanbul hukumetiyle iletisimi kesmelerini emreder. sonra da zart diye sivas kongresinin bittigini ilan eder.

    iste bu noktada kazim karabekir dayanamaz ve telgraf ustune telgraf cekerek ataturku elestirir. (kazim karabekir o sirada, direnis orgutlerinin ve kongrede temsil edilen gruplarin gucunu elinde bulunduran merkezi komiteye, kongrelere katilmamis olmasina ragmen atatruk ve grubu tarafindan secilmistir. aslinda bu komite, onceki entryde belirttigim gibi, direnisin hizla ve mustafa kemalin kontrolunde organize edilmesi amaciyla kurulmustu. 16 uyesinden ancak 4-5i aktifti ki bunlar da ataturk ve onun liderligini kabullenmis yakin arkadaslarindan ibaretti) kazim karabekire gore kendisine hic danisilmamis ve erzurum kongresinde ataturke verilmis olan yetkiler asilmisti. istanbulla resmen bir ayrilik icin daha erkendi. dahasi ataturk daha onceleri yaptiginin aksine, telgraflarini merkez komite adina degil, kendi imzasiyla cekmisti.

    fakat nihayetinde karabekir yine ataturkun liderligini sorgulamaktan kacindi ve elestirilerinin uzerinde cok durmadi. zaten ataturk de durumu iyilestirmek icin, kendisinin her zaman yakin arkadaslarinin fikirlerine muhtac oldugu ve tek adamlik yapmayacagi yonunde birkac telgraf cekti ve gerginlik atlatildi.

    istanbulla olan konusma yasagina gelince, bu da kisa bir sure sonra, yapilan pazarliklar sonucu gevsetildi. ataturkun acikca sucladigi, hatta hakaret ettigi damat ferit pasa ise yine kisa sure sonra, direnis harekatina karsi cikmayi goze alamayan cunku hala savasin getirdigi yukle ezilmis olan ingilizlerden bekledigi destegi goremeyerek, tum gucunu yitirdi. son sansini kullanip, eskisehire 2000 kisilik bir kuvvet yollayarak milliyetcilerin tehditini ortadan kaldirmak istedi fakat tekrar bir catismadan yana olmayan ingilizlerin engeline takildi.

    su hale bakin ki, halen resmen devam eden osmanli imparatorlugunun sadrazami, anadolunun ortasindaki bir isyan hareketine karsi kuvvet gondermeden once ingilizlerden izin istemek zorunda kalmis ve bunu da alamadigi icin, 2 gun sonra istifa etmistir.

    bu andan sonra anadoluda mustafa kemalin siyasi ve ona sadik kalan kazim karabekirin de askeri ustunlugu iyice yerine oturmustur.
  • bildigim kadariyla kurtulus savasinin basinda sahip oldugumuz tek düzenli birlik kazim karabekir pasa nin birlikleriydi. cunku o istanbuldan gelen emirleri dinlememis ve ordusunu terhis etmeyip ataturk un emrine sunmustur. dogu ordulari kumandanidir.
  • kurtulus savasinda buyuk hizmetleri olmus bir komutandir. ataturk, erzurum kongresi sirasinda askerlikten istifa edip "sine i millette bir ferd" oldugunda karsisinda selam durmus ve "pasam, kolordum ve ben eskisi gibi emrinizdeyiz" diyerek bir vefa ornegi gostermistir. kurtulus savasini takip eden donemde askerlerin ayni zamanda milletvekili olamayacaklari seklinde bir duzenleme yapildiginda fevzi pasamilletvekilligini birakirken rauf orbay, refet bele ali fuat cebesoy ve karabekir uniformalarini cikarip milletvekili olarak kalmayi tercih etmisler ve terakkiperver cumhuriyet firkasini kurmuslardir. seyh sait isyani sonrasindaki donemde parti kapatildiginda bu buyuk komutanlarin askeriyeye donmelerine izin verilmemistir. nutuk'ta cumhuriyet fikrini kabul edemedigi ve askeriye yerine siyaseti tercih ettikleri icin ataturk tarafindan cok sert elestirilir. ataturk'e suikast olayiyla bir ilgisi olmadigi halde izmir suikasti bahane edilerek tekrar rencide edilmistir. daha sonraki yillarda ataturk eski cephe arkadaslariyla yakinlasmak istediginde ali fuat pasa araciligiyla kendisiyle baglantiya gecmis ve kendisini dolmabahce sarayindaki bir davete cagirmistir. ancak karabekir, karsida olan evine donebilmek icin erken ayrilmak durumunda kalmis, ve ne yazik ki ikisi gorusememislerdir. ismet pasa'nin cumhurbaskanligi doneminde meclis baskanligina getirililerek bir nevi itibari iade edilmistir. (o donemde rauf orbay, ali fuat cebesoy ve refet bele de buyukelcilik, bakanlik gibi cesitli gorevlere getirilmislerdir.)

    ayrica kendisinin 1923'teki ilk izmir iktisat kongresi'nin baskanligina secildigini de belirteyim.
  • türkiye büyük millet meclisi'nin açılışında, hacı bayram'da yapılan dini törenleri fazla iddialı bulmuş istiklal harbi'nin büyük komutanı.
    beynimize kazınmak istendiği gibi mürteci falan -haşa- değildir. hilafetin kaldırılmasındaki sürtüşme, bir ictihad farklılığından başka birşey değildir. kazım karabekir paşa'nın, mustafa kemal paşa'ya muhalefet etmiş olması onun şahsının ve hizmetlerinin kıymetine gölge düşürmemelidir. zira, merhum bu muhalefetin bedelini de gayet ağır bir şekilde ödemiştir.
    kazım karabekir paşa, doğudaki olaylar sonrası yetim kalan birçok çocuğun bakım ve eğitimi ile bizzat meşgul olmuş, onlara marşlar-şarkılar-öğütler vs... kaleme almıştır. bu çocukların ekserisi de, askerlik mesleğini seçmiştir.
    ve bahsi geçen istiklal mahkemelerinde, eli zincirli kazım karabekir paşa bu genç subaylar tarafından bir askeri kıt'a nizamı ile haz'rolda karşılanınca beraat edilebilmiştir. erenköydeki evinde gözhapsi devam eden karabekir paşa'nın daha da zelil muamelelere maruz kaldığı anlatılsa da; ne paşanın mert ve cesur fıtratı, ne herhangi bir belge ve ne de vicdanımız bunu tasdik etmemektedir. fakat rahmetli kemal tahir'in bozkırdaki çekirdek romanının girişinde anlattığı paşamızın, nasıl bir gadre uğradığı ve bunun psikolojisinde ne büyük yaralar açtığı aşikardır.
  • "milli mücadeleyle istiklalimizi kazandık ama tek parti rejimiyle hürriyetimizi kaybettik"

    kazım karabekir
  • gerçek bir kahramandır ve gercek kahramanlar karsilik beklemez, bekledikleri karsiliği zamani gelince tarih verecektir zaten.
hesabın var mı? giriş yap