• armada'nın açılmasıyla birlikte önü alınamayan bir avm artışına giren ankara'daki eskinin kralı, şimdinin ise görkemini kaybetmiş olan yer.

    atakule'yi, dream land sebebiyle biz çocukken daha çok severdik ama karum ise genelde, özellikle annelerin, gitmeyi yeğlediği mekandı. ankara'nın gördüğü ikinci düzgün alışveriş merkeziydi, atakule oyuncakçıya dönerken bile istikrarını koruyabilmişti. içinde kaliteli markaların mağazaları ve iyi lokantalar bulunurdu. sicily's pizza vardı burada, doksanların sonuna kadar açık kalmıştı, pizzalarını ayıla bayıla yerdik. şimdi var olan abartı büyük avmlere göre küçüktü ama derli topluydu ve mimarisi de gayet güzeldi. kubbesi güneş ışığını o kadar iyi alırdı ki, o klasik avm basıklığı olmazdı burada, içerisi öyle afilli bir ışıklandırma sistemi olmadan gayet aydınlık olurdu. ana hole bakan mağazalar genelde kaliteli markalarken, arka tarafta merdiven altı üretim ürünler satılırdı, daha ucuz olurdu. ve dendiği gibi, zamanında tikisi orta hallisi farketmez, gençliğin favori piyasa mekanlarındandı.

    migros -şu an ankamall- açıldıktan sonra tabii karum'un da popülaritesi düştü ama sürünecek hale gelmedi. armada'nın açılmasından sonra ankara'da önü alınamayan avm çılgınlığı ve artık bilinçli şekilde trafiği de çilekeş hale getirilen tunalı hilmi caddesi sebebiyle karum eski halini aratır oldu, dükkanlar kapanmaya başladı, en son gittiğimde o ana holde ortaya kurulmuş olan yemek alanları bile kaldırılmıştı. zamanında park yerinde alt katlarda zor yer bulunan mekan artık tenhalıktan kırılıyor. tüm bu olanlar sonra altı-yedi senede oldu. insanlar, eskişehir yoluna atılmış post-modern avm'leri buralara tercih eder hale geldi. yazık oldu tabii...

    karum'un artık konumundan mı, mimarisinin iyiliğinden mi, bilmiyorum ama burada geçirdiğim zamanlardaki keyfi diğer avmlerde asla alamıyorum. karum ve atakule ruhu olan yerlerdi. şimdikiler ise, direk avm. tüket ve çık mantığındalar. binlerce mağaza, yapay ışıklandırmalar, abartı insan trafiği. insanlar doksanları özlüyorsa, bir sebebi var işte.
  • lokasyon ve mimari itibariyle türkiye'nin, evet ankara'nın değil türkiye'nin en önemli alışveriş merkezlerinden biridir.
    ama otoparkı yok ve doğal olarak battı...
    karadeniz fıkrası gibi değil mi?
    "hayır var!" diye itiraz edenler olacaktır belki, hayır yok...
    otoparkı, şehrin en merkezi ve yoğun noktalarından biri olması dolayısıyla yetersiz kaldı. paralı yaptılar ve avm battı. tıpkı atakule gibi... tıpkı maltepe avm gibi... tıpkı (tam anlamıyla avm sayılmaz ama) kocatepe beğendik gibi... tıpkı, türkiye'nin en yoğun geçiş noktasında yer almasına rağmen, içindeki esnafın açıldığı günden beri yaşama savaşı verdiği kızılay avm gibi...
    şimdi çankaya'nın merkezinde, ankara'nın en güzel binalarından birinde, çoğunlukla taklit ürünlerin satıldığı ve her zaman boş olan tuhaf bir işletme olarak duruyor.
    çünkü otoparkı yok.
    ilginç bir memleketimiz var vesselam...
  • dugun icin olabildigince sade bir elbise arayisinda idim burda aldim solugu. her taraf tasli pullu elbise icim bayildi artik girdim bir magazaya. guzel kirmizi bir elbise buldum denedim baya da hosuma gitti. elbise oldu bitti fiyat sorma asamasi geldi. 800 lira dediler elbiseye bende de ordaki tikilerin aksine bir rlbiseye asgari ucret verecek imkan yok pazarlik yapmaya calistim biraz. 650 lira dediler son olarak yok ben 300 lirayi asamam kusura bakmayin dedim ordaki tezgahtar bana elbiseyi giymeden fiyatina baksaydin o zaman dedi. bu nasil bir terbiyesizlik ornegi, nasil bir asagilama. kendilerini ne zannediyor bu insanlar sorsan oranin sahibi sanki sinirden elim ayagim titredi. magazinin adi e&e tarzi bir seydi sanirsam
  • geçmişiyle kıyaslandığında hüzünlü buruk bir havası olan eski gözde, şimdi ise kaderine terkedilmiş yapı.. 90'lar ankara'sında kocatepe beğendik ve akköprü migros'la beraber en popüler olan alışveriş merkezi idi bir zamanlar.. beğendik duruyor ama eskisi gibi değil artık tabi.. migros ankamall oldu hala eski görkeminde ve ankara'nın en büyük alışveriş merkezi konumunda devam ediyorken karum, sadece içinde benim gibi birçok insanın acı tatlı hatıralarıyla dolu ama görsel anlamda büyük bir boşluk içinde varlığına devam ediyor.. oysa kızılay'da buluşma mekanı ykm önü ike, tunalı'da buluşma mekanı karum önüydü o zamanlar.. ben bunu biraz adım başı avm dikilmesine bağlıyorum.. karum'a gelen kitle çankaya bölgesiydi, ama son 6-7 yılda çankaya bölgesine açılmış sayısız avm ve sunduğu olanakların da herşeye yetişebilmesi öldürdü burayı bence..

    geçen gün iyi bi turladık.. filistin, arjantin caddesi ölü, insan yok bırak insanı filistin caddesine kale kur maç yap, araba geçmiyor.. mekanların (num num house cafe vs.) içleri bomboş.. arjantin keza öyle uzun zamandır.. çukurambar'da mado keza öyleydi.. sonra panora'ya gidelim dedik.. park yeri bulamazsın.. tıklım tıklım olmuş karum kadar bi yer orası da.. insanlar hep alışveriş merkezlerinde.. kentpark'a git tıklım tıklım, dibine yapılan cepa tıklım tıklım.. ankamall kendimi bildim bileli tıklım tıklım zaten.. armada yapıyı büyülttü orada şimdi tıklım tıklım oldu tekrar.. karşısına next level açıldı, 10 dakikada heryerini gezersiniz o kadar küçük ama gene iş yapıyor, ümitköy de park caddesine git, sinek avlıyor artık.. ama gordion tıklım tıklım.. yani umarım havalardandır ama gördüğüm, ankara halkı alışveriş merkezlerinde alıyor soluğu artık.. 2 yer kaldı sokak kültürünün devam ettiği, bi bahçeli 7, bi de bestekar.. ankara'da gezi eğlence de zaten bu kadar..

    konu baya bi sapmış yalnız şimdi farkettim, işte karum'u bunlar bitirdi azizim.. bence, diyerek bağlayım bari..
  • çocukluğumun ankara'sının en güzel yerlerinden biriydi. mimarisi, bahçesi, merdivenleri, arjantin caddesi ile birlikte ankara'nın etiler'iydi bizim için. tunalı güzel bir yerdi o zamanlar. printemps, beymen, arjantin caddesi ile bestekar'da bugüne kıyasla çok daha kaliteli kalan bir çok cafe, restaurant ve en önemlisi kavaklıdere ve akün sinemaları. hepsi ankara'nın kısıtlı eğlence hayatının renkeleriydi. bugünkü sonradan görme durum yoktu henüz. lüks arayan da tunalı'ya, karum'a giderdi, öğrenci de giderdi. bugün sekansın önünde biriken kalabalık eskiden kendi halinde takılırdı sokaklarda ve çok da güzeldi.

    çimlik alanda, merdivenlerinde oturur sohbet ederdik, aileyle gelir alışveriş yapardık ki karum'a alışverişe gitmek özel bir durumdu herkes için. çünkü içerisinde ankara'da bulabileceğimiz en iyi markalar vardı. ya da bugün d&r olan binada beymen vardı. kısacası karum ankara için yüksek profilli bir yerdi.

    bugün de yanına vakko ve beymen'in açılması resmen karum'un imajını koruyor. fakat sadece şekil olarak. mimariyi bozamazsınız, fakat içerisi tam atakule'nin son zamanlarını andırıyor. çok berbat bir durumda. kezban ve apaçilere hitap eden dandik mağazalar tüm alışveriş merkezini istila etmiş durumda. otopark'ının paralı olması, batan atakule ile benzerliklerinin sadece mağazalar olmadığını gösteriyor. fakat karum'un bir kaç avantajı var atakule'ye göre. bir kere karum'un altında renault servisi var. yukarısında bulunan ofis katları halen alıcı buluyor ki ben bile oradan ofis tutmayı düşünmüştüm zamanında. yanında bulunan sheraton'da kalan insanlar da mecburen karum'u ziyaret ediyorlar ki son olarak arkalarında nurol var.

    karum zombi gibi artık, resmen yaşayan ölü. tabi ki çok büyük dert değil, sonuçta zaman içerisinde ankara çok büyüdü ama sadece büyüdü. ankara, kas yığını olmuş ama kafası çalışmayan, cahil bir bodyci gibi. nurol'un ankara ruhuna bir katkı yapıp, karum'u tekrar canlandırması gerek. naçizane tavsiyem, içerisine lüks profilli bir sinema koyulması. karum'da otopark parasız olamaz çünkü kapasitesi kısıtlı bu sebeple bir önlem olarak otopark olacak mecburen fakat insanlar karum'a arabasız da gelebilirler ya da vale hizmeti verilebilir ve personelin kullandığı otopark müşteri hizmetine açılabilir. bunun yanında çimlerin mutlaka kullanıma açılması gerekiyor. öncelikle çimlik alanda yapılacak bir kaç etkinlikle insanların dikkatini çekersiniz ardından da çimleri insanlara açarsınız. çimleri korumak çok zor olmasa gerek, ahlatlıbel'de çimler gayet yerinde duruyor yıllardır. ve tabi ki mağazalar. mevcut esnafın oradan çıkarılması çok zor ve adil değil. fakat büyük markalarla görüşülüp ortak bir yol bulunabilir.

    ben de farkındayım parası olan kesim çoğunlukla ümitköy-çayyolu tarafına gitti fakat çankaya halen cazibesini yitirmedi. merkez olması itibariyle de yitirmeyecek. sadece çankaya civarında yaşayan yabancılara yönelik bir politika izlense bile karum tekrar eski ruhuna kavuşabilir.
  • şehir planlamadaki ülke çapındaki başarısızlığımızın örneği. adamlar avmnin çevresine geniş bir çim alan yapmışlar, buraya kadar çok güzel. peki her yerine tabela çakıp ne yazmışlar. " bu alanda köpek gezdirmek, dolaşmak, oturmak yasaktır." ya böyle bir saçmalık olabilir mi? bir de çimde yapılabilecek bütün güzel şeyleri sıralamış adam. sonra biz avrupa'ya gidince adamların yapay parklarına bile hayran olup gezelim. (bkz: parque del buen retiro) hayır adam bıraksa belki güzel bir ortam oluşacak, gençler gitar çalıp sohbet edecek. hayır ama o onların malı, oturamazsın, dolaşamazsın. mal gibi de sapsarı olmuş çimler. çünkü çimler üzerinde yaşandıkça güzelleşir, güçlenir yeşerir. ama anlatamazsın ki bu anlayışta insana. her yere de burası karum'un malıdır diye tabela çakmış saçma sapan.
  • ankara'nın en güzel yerinde olmasına rağmen adeta bir hayalet binaya dönmüştür. ankara'da anlam veremediğim birçok şeyden biridir bu durum.
  • armada gibi cibiliyetsiz bir yapının yanında, mimari olarak cok daha basarılı bir yapıdır. gönül ister ki, yeni yapılan alışveriş merkezleri biraz çevresine uyumlu tasarlansın, ortamın içine etmesin, ruhu okşasın. karum, ne kadar tiki ciks mekanı olsa da, hala gezerken, üstünüze cıkmayan, insanı ezmeyen, bogmayan belki de ankaradaki tek adamakıllı alısveris mekanıdır.
  • assur dilinde liman ve rıhtım anlamına gelen, asıl anlamıyla "kentin
    yanında kurulan ticaret
    merkezi"dir. assur ticaret kolonileri zamanında anadolu'da karumlar
    kurulmuştur. anadolu'daki karumlar mezopotamya'dakilerden daha küçük
    yerleşimlerdir. en önemlileri; kültepe'de kaneş karumu, hattuşa karumu ve
    alişar karumu'dur.
  • umarım zincir mağazalar ve yapı marketler gelmez. umarım istinye park gibi bir avm haline gelip çok popüler olmaz. takım elbiselerimi, kravatlarımı, kemerlerimi aldığım küçük butikleri, outdoor malzemesi lazım olunca deneyimiyle destek olan bora life, antin kuntin hediyelikler aldığım arka koridor mağazaları, bir zamanlar ejderhalı gömlek satan nitelikli çakmacıları, muhteşem gözlükler aldığım optikçileri ben yaşlanıp ölene kadar orada isim değiştirerek hizmet sunmaya devam eder umarım. eski hanımın, ablamın, annemin, tanıdığım bir sürü kadının özel günlerdeki sürreal kostüm ihtiyacını karşılayan abiyecileri, terzileri, aksesuar mağazaları umarım asla kapanmaz. elbette daha işlevsel başka mağazalar da açılmalı.

    karum beni ankara'da 30 yıl öncesine ışınlayan portallardan biri. gözüm hala sicily's pizza, pizza hut, dexter, converse mağazalarını arıyor her girdiğimde.

    bu arada, karum üst segment markaların yer aldığı popüler bir avm haline gelirse biz evimize gidemeyiz. özellikle o bölge böyle bir trafiğe uygun değil. şehir merkezi mağazaları gayet yeterli ankara'da. avm isteyene 5-6 km uzakta ve toplu ulaşımla rahat gidilebilecek zibil gibi avm var. gidin gezin amk mahallede kalabalık yapmayın.
hesabın var mı? giriş yap