• caddebostan'da buluşacağız kendisiyle. baktım ki sesi soluğu çıkmıyor. bir aradım.

    + alooo ben geldim. neredesin?
    - yaaa ben suadiye'de indim otobüsten.
    + neden?
    - ineceğim yeri karıştırdım :( bilmiyorum ki ben orayı. hava da karardı. göremedim off.
    + ee deseydin bana, anlatırdım detaylı olarak ohooo
    - yaa tamam dur yürümeye başlıyorum şimdi.
    + hasta mısın? en az yarım saat sürer!
    - ya dur bakıcam işte hadi bye.
    + iyi.

    45 dk geçer.

    + yaşıyor musun?
    - ya ben geldim galiba da orası nerede?
    + ...
    - tamam tamam dur geliyorum.

    10 dk sonra arar.

    + yaa geldim ben. neredesin?
    - doğru yere geldiğine emin misin?
    + ay herhalde! sen de beni iyice salak yaptın!
    - hmmm ben yaptım yani?
    + hehe tamam geldim.

    meğer suadiye'de inip bana hediye almış. bunu yaparken de beni bekletmeyi normal görmüş. ama yirim ki!
  • genellikle elektrikci veya elektronikcilerin kullandigi, insaat ustalarinin da tel bukme isleminde yardim aldigi, uzun burunlu, cesitli boylarda modelleri olan bir tur pense.
  • yan keskinin kankisi olan alet. küçükken ne zaman baksam, takım çantasının içinde beraber görürdüm bu ikisini. babadan ya da abiden 'penseyi getir' komutunu aldığımda penseyle beraber arka cebime kargaburunu sıkıştır, pense ile halledilemeyen bir iş çıkıp 'kargaburunu kap' komutu geldiğinde gururla cebimden çıkartırdım. baba tarafından 'aferin kerata' ile ödüllendirilirken, abi kişisi genelde 'nerden çıkardın lan onu ehueheue' repliğiyle karşılık verirdi.
  • adam iplememe konusunda on numara bir insan olabiliyormuş.* teklifim yeterince cazip gelmemiş olacak ki bir mesaja cevap alamadık. ancak gypsy filan takılsın.* peh!

    bu entrymde sevgimi anlattım sana
    okumazsan beybi üzülmem buna
    alıştım günlerdir ben yokluğuna
    bir tek dileğim var mutlu ol yeter
  • (bkz: artist)
  • dün, 16:30'da, gözlerimin önünde, kepçe kulaklarımın huzurunda en titrek sesiyle, en yürekten "evet"ini dedi. eşinin de onun da gözleri parlıyordu. ve ben, kendime hakim olamayıp, ilkokul sırasında tanıştığım bu kadına çılgınca gülümserken, içimden "vay anasını... insanlar mutlu. hep öyle olsunlar." diyordum.

    hep mutlu, hep huzurlu ve hep aşk dolu. şanslı kadın.
  • dört yaşımdayken adını babamdan ilk duyduğumda götümle gülmeme neden olmuş fakat faydalarını, kullanım şeklinin ve sektörünün genişliğini öğrendikçe saygı duyduğum ve adıyla dalga geçmediğim alet.ne diyim: icat edenin elini öpmek lazım, hocam.
  • çocukluğunu bildiğim yazar.* zaman içinde "rakı masasının vazgeçilmez elemanı" mertebesine terfi etti. biz büyüdükçe dertler de büyüdü tabii. aynı oranda kahkahalarımız da coştu. çok yaşasın, var olsun! zilli.
hesabın var mı? giriş yap