• diğer psikanalitik kuramlar erkek dehaların eserleri olduğu için,karen horney'in kadın psikolojisi üzerine çalışmaları gerçekten aydınlatıcı nitelikte olmuştur.ne de olsa kadının halinden kadın anlar.erkek kuramcılar kadınlarda penis kıskançlığı olduğunu öne sürerken horney, uzun bir süre kadınlarla çalıştıktan sonra erkeklerde çalışmaya başladığında aslında erkeklerin kadınların doğurganlık özelliklerine oldukça imrendiklerini görmüştür.freud -sanırım kıskandığından- kadınların doğurma isteklerini mazoşistçe bir davranış olduğunu ileri sürerken,horney aslında kadınların doğurma,iyi anne, evi için saçını süpürge etme gibi davranışları aslında toplumdan onay almak için yaptıklarını, çünkü kadınların tek onay gördükleri şeyin bu davranışlar olduğunu belirtmiştir.
  • karen horney'e gore saglikli insan

    1. insanlara yonelme (digerleri tarafindan kabul gorme ve sevilme)
    2. insanlara karsi olma (dusmanca davranirlar; insani yonetmeyi ve zayif yonlerinden yararlanmayi calisir.)
    3. insanlardan uzaklasma (bagimsizlik, ozgurluk ve gizliligi benimser.)

    durumlarindan herhangi birini bulundugu kosullara gore secimli kullanan insandir.

    nevrotik kisi ise bu uc durumdan birini yasam tarzi haline getirir ve surekli kullanir.
  • freud'a "bak kardeşim güdü güdü diyorsun da bir de bu memleketin bir havası suyu var" diyerekten, aklı başında bir eleştiri yapabilmiş yazar.
  • the neurotic personality of our time, our inner conflicts, women psycology isimli kitaplarını okuduktan sonra bu freuddan daha iyi dediğim, alman asıllı, amerikaya göç etmiş psikanalist. kendisi genetik ve doğuştan güdülerin (ya da türkçede her ne deniliyorsa onlara) [inborn-innate] çevrenin ve sosyal faktörlerin de öneminden bahsetmiş ve freudian psikanalizi daha ileriye götürmüş biridir.
  • the neurotic needs adlı çalışmasında, insanların temel nevrotik ihtiyaçları üzerine ilginç yorumları vardır.
    kişilik tipleri olarak algıladığı ve sınıfladığı ve kompülsif tutunmalar (compulsive attachments, olmadı ya işte neyse) olarak nitelediği bu ihtiyaçların, ileri boyutlarda kişilik bozukluklarına neden olduğunu iddia eder. 10 temel gruba ayırdığı bu ihtiyaçlar, bazıları gayet de popüler olarak bilinen edilen yok işte,
    sevilme, onaylanma
    eş bulma
    yaşamını dar çizgilerle sınırlama
    güç sahibi olma
    kendi ve çevresini mantık ve öngörüyle kontrol etme
    iradenin üstünlüğüne körükörüne inanma
    insanlarca takdir edilme
    bağımsız ve kendine yeterli olma
    başarılı olma
    mükemmel ve eleştirilemez olma
    falan gibi ihtiyaçlar olarak sıralanıyor.bilinen şeylere dair pek bilinmeyen şeyler de söylüyor.

    ha bu arada, nedense, kimseler freud'dan bahsederken ilk nitelik olarak erilliğini, maçoluğunu belirtmezken; bu karan hanım'la ilgili ilk söz, son söz hapasa feministlik vurgusuna olmakta.
    herkes kadar doğru ve yanlış şeyler söylüyor olabilir.

    detaylı bilgi için: ptypes.com
    edit: compulsive attachment terimindeki attachment, geneldeki bağlanma anlamı, kişiye yönelik ve pozitif vurgulu kullanıldığından, tutunma gibi bir çeviriyi kişisel olarak tercih ettim, lakin yoruma açıktır elbette.
    bağlamsal vurgusunda, tutunmayı yakın buldum.
  • 16 eylül 1885’te almanya’da doğdu. ikinci çocuk olarak dünyaya gelen horney’in babası oldukça dindar ve otoriter bir gemi kaptanıydı. horney’in çocukluğunda okumasına izin verilen tek kitap incildi. babasının ilk evliliğinden 4 tane erkek çocuğu vardı. sık sık uzun süren seyahatlere çıkıyordu. annesi ise aristokrat bir aileden geliyor ve falcılıkla ilgileniyordu. -anne ve babasının farklı uluslardan gelmesi ve babasının kaptanlığı nedeniyle çocukluk yıllarında sık seyahat etmiş olması, geliştirdiği kuramında kültürel etmenlere önem tanımasında etken olmuştur. (geçtan, 2000)- babası horney’i de bazı seyahatlerinde yanında götürmesine, ya da hediyeler getirmesine rağmen horney babasının büyük abisini ona tercih ettiğini düşünürdü ve babası tarafından ihmal edildiğini düşünürdü. kadın olmasından dolayı neden ikinci plana atıldığını anlayamıyordu. bu onu annesine yakınlaştırmıştı. annesinin babası için yaptıklarının aynısını o da abisi için yapıyordu. odasını topluyor, kıyafetlerini ütülüyordu. 9 yaşındayken abisine aşık olduğunu hissetti. abisi bu duygularını anladığında onu kendinden uzaklaştırdı ve bu onu bütün hayatını etkileyecek bir depresyona itti. hayata bakışı değişti, hırslandı. “güzel ya da akıllı olmaktan, akıllı olmayı seçtim” dedi. 14 yaşında yoğun ergenlik sıkıntıları yaşamaya başladı. “süper bakireler için bakirelere layık süper gazete” dediği bir gazete başlattı ve asi kişiliğini gösteren davranışlarda bulunmaya başladı. “birkaç kişiyle öpüşmem benim namusuma leke sürmez” diyerek fahişelerin sık sık gittiği yerlerde dolaşmaya başladı.

    almanya’ da kadınların eğitim görebilmelerine ve üniversiteye girebilmelerine 1900’lerde izin verilmişti. 1906’da babasına karşı gelerek tıp fakültesine girdi. 2350 öğrenciden sadece 58’i kadındı. sınıf arkadaşları onu hep doktor değil kadın sıfatıyla gördü. sürekli açığını yakalamak, aşağılamak için fırsat kolladı. 1913’te berlin üniversitesi’nden tıp diplomasıyla mezun oldu. 1909’da üniversitede tanıştığı oscar horney’le evlendi ve 3 kız çocuğu dünyaya getirdi. o dönemlerde kimse bu kadar hırslı bir kadınla evlenmek istemiyordu. eşi çocuklarla horney’den daha çok vakit geçiriyor ve onları tıpkı babası gibi sert bir disiplinle eğitiyordu. horney bundan memnundu çünkü çocukları özgürlükleri için cesaretlendireceğine inanıyordu. 1911 yılında horney babasını ardından annesini kaybetti ve zor bir dönem geçiriyordu. bu onu psikanaliz çalışmaya itti. 1915’de karl abraham’la birlikte freudyen analizi takip etmeye başladı. bütün çocuklarını gelişimlerini ilerletmek için psikanaliz seanslarından geçirdi fakat daha sonra bunun büyük bir hata olduğunu fark etti. analistleri sürekli “penis kıskançlığı” ndan bahsetmekte, çocuklar anlayamamaktaydı ve horney’ de bu kavrama karşıydı. 1919’da analiz etmek için hasta almaya başladı ve berlin psikanalitik kliniği ve enstitüsü’nde 1932’ye kadar çalıştı daha sonra chicago psikanaliz enstitüsü’ne geçti. 1923’te eşi menenjit oldu ve iş yerini kapatmak zorunda kaldı. aynı yıl abisini bir akciğer rahatsızlığından kaybetti. bu dönemlerde ciddi bir depresyon yaşadı ve intihar düşünceleri oluştu. 1930’da o zamanlar dünyanın en entelektüel şehri olan brooklyn’e yerleşti. burada erik fromm, harry stack sullivian gibi meslektaşlarıyla arkadaş oldu. horney, fromm, sullivian, frida fromm reichman ve clara thompson “zodiac grubu” nu oluşturdular. bu gayri resmi bir organizasyon olup, düzenli olarak içki masasında toplanıp, psikiyatrideki ve ilişkili sosyal bilimlerdeki eski ve yeni fikirleri tartışıyorlardı. erik fromm’ la aralarında bir aşk ilişkisi olduğundan bahsedilir. burada nevrozlar üzerine kendi teorilerini kurmaya başlamıştır. sosyokültürel faktörlerin insan gelişiminde ki önemini vurguladı. 1937’de “çağımızın nevrotik kişiliği” (“the neurotic personality of our time”) isimli kitabında kültürel faktörlerin nevrozların düşüncelerini nasıl etkilediğini ve nevrozun insan ilişkilerindeki karışıklığa dayandığını yazdı. 1939’da “psikanalizde yeni yollar” (“new ways in psychoanalysis”) isimli kitabı yazdı. -freud’un fikirlerine katılmakla birlikte bir kadın olarak freud’un teorilerine farklı bir açıdan baktığını savundu. freud’un temel kanaatlerinin freud’un yaşadığı, çalıştığı dönemdeki devrim ruhundan etkilendiğini fakat devrin artık değiştiğini savundu.- 1941’de amerikan psikanaliz enstitüsü dekanı oldu. psikanalizdeki ortodoks yaklaşıma karşı duyduğu memnuniyetsizlikten dolayı kendi “gelişmiş psikanaliz derneği”ni kurdu. freud’dan sapmasından dolayı gördüğü negatif tutumlar onu istifa etmeye itti. 1942’de “kendi kendine analiz” (“self analysis”) kitabını yazdı. bu fikirler kendi kişisel deneyimleriyle ilişkiliydi. 1942’de “kendi içsel çatışmalarımız” (“our inner conflicts”) ve 1950’de “nevrozlar ve insan gelişimi” (“neurosis and human growth”) isimli kitapları yazdı. yaşamının son dönemlerinde “zen” (japon budist okulu) e ilgi duydu ve meditasyonla psikanaliz arasında bağ kurmaya çalıştı. 1952’de 67 yaşında ölene kadar çalışmaya ve yazmaya devam etti.

    “psikanalitik teorileri kritik bir açıdan yeniden değerlendirme arzum, terapiden elde edilen sonuçlar konusundaki hoşnutsuzluğumdan kaynaklanmaktadır. hemen her hastanın, kabul ettiğimiz psikanalitik bilgilerin hiçbir çözüm sunamadığı, bu nedenle çözümsüz kalan sorunlar getirdiğini gözledim.

    birçok analist gibi ben de sonuçtaki belirsizliği ilk önce deneyimsizliğime, bilgi eksikliğine ya da kör noktalara bağlıyordum. freud’un veya kendilerinin “ego” dan ne anladıkları, sadistik dürtülerin neden “anal libido” ile ilişkili olduğu ve o kadar çok farklı eğilimin neden gizli eşcinselliğin bir dışavurumu olarak değerlendirildiği türünden sorunlarla daha deneyimli meslektaşlarımın canını sıktığımı, ancak doyurucu cevaplar alamadığımı hatırlıyorum.

    psikanalitik teorilerin geçerliğine ilişkin ilk aktif kuşkularım, freud’un kadın psikolojisi teorisini okurken başladı ve ölüm içgüdüsü önermesiyle güçlendi.
    freud’un düzenli olarak geliştirdiği teoriler sistemi o kadar tutarlıdır ki, insan kendini bu teorilere kaptırdığı zaman onun düşünce tarzındaki önyargıları taşımayan gözlemler yapmak zorlaşır. ancak sistemin dayandığı kuşkulu önermeleri kavradıktan sonradır ki ayrı ayrı teorilerdeki hata kaynakları konusunda net bir görüş kazanılabilir. kendimi eleştirileri yapmaya yetkili gördüğümü söyleyebilirim çünkü 15 yıldan uzun bir süre boyunca sürekli olarak freud’un teorilerini uyguladım.” (1939, horney karen)

    horney’ in iyimserliği, freud’ un kötümserliğinden bir kurtuluş olarak görüldü. doğuştan gelen özelliklere daha az şey atfederek, sosyal faktörlere bağlı bir kişilik modeli oluşturdu. horney’ e göre önemli olan sosyal durumdur, aile ve diğer bağlantılar daha sonra gelir. insanların doğuştan sağlıklı olduğunu ve gelişim aradığını savundu. şimdiki zamana geçmişten daha çok önem verdi.

    iç tutarlılık ve resmi oluşum düzeyi açısından freud’ dan daha zayıf olabilir fakat dergisi olmamasına rağmen görüşlerini bu kadar yayabilmiştir. freud, jung ve adler gibi onun da teorisinin klinik gözleme dayanması nedeniyle bilimsel güvenirliği sorgulandı. 1960’ da başlayan feminist hareketle kitapları çok satıldı. erkek egemen toplumda kadınların kendi seçimlerini yapabilme hakları için çok savaşmıştır.
  • "godlike in his imagination, he still lacks the earthly self-confidence of a simple shepherd."

    "kendi iç dünyanızda tanrısal olabilirsiniz ama gerçek dünyada bir çobanın dünyasal özgüvenine sahip değilsinizdir " olarak türkçeye çevrilebilinecek ve nevrozların neredeyse tek cümlelik özetini yaptığı bir sözü vardır.
  • ilk feminist, freudcu psikanalist.
    evinde bulamadığı sevgi ve kabulu aramış. 'süper bakireler için bakirelere layık bir gazete' dediği bir gazete çıkarmış. günlüğüne 'hayallerimde , vücudumda ateşli dudaklar tarafından öpülmedik tek bir yer yok. hayallerimde, sonuna kadar yaşamadığım bir ahlaksızlık yok' notunu düşmüştür. evlenmiş 3 kız cocuğuna sahip olmuş. ama ruhsal sıkıntıları aşırı derecede mutsuzluğu son bulmamış. evlilik dışı ilişkiler yaşadıktan sonra kocasından boşanmış. kabul görmeye yönelik arayışı asla sonlanmamış. en uzun ve coşkulu ilişkisini psikanalisti eric fromm ile yaşamış bu ilişki bittiğinde harap bir hale gelmiş. depresyonu ve cinsel problemleriyle başa çıkabilmek için analize girmiş ancak freuncu analizin kendisine yardım edemediğini görüp ömür boyu devam eden kendini analize yönelmiş. kadın psikolojlsiyle ilgilli önemli bilgiler sunmuş. aşkı arayışını asla sonlandırmamış. tarafımdan büyük saygı toplamıştır. keşke mutlu olmayı başarabilseydi...
  • bu kadının bence psikanaliz kuramına en büyük katkısı penis hasedine karşılık rahim hasedi fikrini ortaya atması falan değildir. illa ki aklı-selim insanlar çıkıp, freud'un bazı cinsiyetçi düşüncelerini eleştirecekti. ama bu kadının kurama getirdiği yeni bakış açısı bence daha ön planda olmayı hakediyor.

    karen horney, freud’un aksine çocukluk travmalarının evrensel olmadığını, çocuğun anne ve baba ile geliştirdiği işlevsel olmayan ilişkilerin nevrotik semptomlara yol açabileceğini savunmuştur. her çocuk güvenlik ihtiyacı duyar, eğer ebeveynlerinden sevgi ve şefkat görürse bu ihtiyaç karşılanır. aksi taktirde çocuğun güven duygusu gelişemez.

    güven duygusu gelişmeyen çocukta da nevrotik semptomlar görülür. bununla başa çıkmak isteyen çocuk da hayatı boyunca başkalarının sevgisini arzular, her şeye boyun eğebilir, kendini insanlardan çekebilir ya da güç sahibi olursam başkaları beni incitemez diye düşünüp güç peşinden koşabilir. tabi bu davranış ve kişilik örüntüleri her sağlıklı insanda az çok görülebilen örneklerdir ama horney'in kuramına göre her türlü anksiyeteye karşı bireyin bu kişilik özellikleriyle çözüm araması bir patolojik durum teşkil ediyordu.

    karen horney, bir noktada da bizi nevrotik yapan unsurun, ideal benliğimizle gerçek benliğimiz arasında uçurum olduğunu söyler. kendini dev aynasında görmeyen insanlar psikolojik olarak daha sağlıklıdır. ki şu noktaya da dikkat çeker horney, gerçek benliğimiz her zaman için daha esnektir, günden güne değişebilir çünkü hayatın bizi nereye savuracağını bilemeyiz ama ideal ben dediğimiz hep katıdır.
  • psikolojinin ünlü kadın kuramcılarından, frued'a getirdiği eleştirilerle psikanalize yeni bir soluk kazandırmıştır.

    penis kıskançlığının gerçekten organ olan penise duyulan bir kıskançlık değil, ataerkil toplumlar da erkeğe atfedilen rolden kaynaklanan bir tür özlem olduğunu savunur. bununla birlikte rahim kıskançlığı kavramından bahseder, erkeklerin kadınların doğurganlık özelliğine imrenmesi şeklinde açıklar.egonun sadece nevrotik kişilerde olduğunu düşünür.

    frued'a getirdiği en yerli eleştirilerden biri saldırganlık güdüsü üzerindendir, frued saldırganlığın doğuştan getirdiğimiz bir özellik olduğunu söyler. horney ise eğer saldırganlık doğuştan geliyorsa terapiler esanasında bunu değiştirmeye çalışmak insanın özüne aykırıdır, insanın özünü bastırmasıdır der. bunun yanında sonradan bastırılabilen/ortadan kaldırılabilen bir özelliğin doğuştan gelemeyeceğini, doğuştan gelen ana güdülerin sonradan değiştirilemeyeceğini savunur.
hesabın var mı? giriş yap