• karen horney'nin tahmin edilebilineceği üzere "nevroz" ana temalı bir kitabı/kitaplarından biri. türkçe'ye "ruhsal çatışmalarımız" olarak çevrilmiş ve otobüste ismini göstermeden okumaya çalıştığım zamanlarda şahsıma türlü sıkıntılar vermiştir. (bkz: iyelik eklerinin gereksiz kullanımı)
    horney, nevroz karakterlerini temel üç başlık altında toplamıştır. (bkz: enneagram)

    insanlara yönelme* (bağımlı tip), insanlardan uzaklaşma* (izole tip) ve insanlara karşı olma*(düşman tip). buna göre çatışmalarından kurtulmak isteyen bu kişilerden birinci tip, insanların sevgi ve onayını alabilmek için diğerlerine karşı zayıf ve fedakar bir tutuma girerken, ikinci tip diğerlerinden uzaklaşarak çatışma ortamından kaçmayı seçer, üçüncü tip ise diğer insanlara karşı sürekli saldırıya/savunmaya hazır agresif bir yapı oluşturur. (bkz: karen horney)
  • nevrotik çatışmaların ve çözümlerinin irdelendiği karen horney kitabı. horney nevrozun insanlara yaklaşma, insanlardan uzaklaşma, insanların aksine gitme şeklindeki sonuçları doğurduğunu, bunların korkulara, kişiliğin fakirleşmesine, sadistik eğilimlere ve daha pek çok olumsuz değişime neden olduğunu belirtiyor. okuyucu bunlarda az veya çok kendisinden bir parça buluyor mutlaka ve kendisini, diğerlerini ne kadar az tanıdığını daha iyi anlıyor.

    ''ben insanın var olan potansiyellerini geliştirmek ve iyi biri olmak için hem becerisi hem de arzusu olduğunu düşünüyorum; bunlar bozulduğunda başkalarıyla ve dolayısıyla kendisiyle ilişkisinin de bozulacağını düşünüyorum. insan değişebilir ve hayatta olduğu sürece değişmeye devam edecektir.''
  • öteki yayınlarından ruhsal çatışmalarımız adı ile yayınlanmış eserdir. bu kitap ile ilgili bir açıklama yazısı yazmıştım.

    ruhsal çatışmalarımız, karen horney’in dördüncü kitabı olup horneyan psikanalitik kuramda önemli bir yere sahiptir. bu kitapta, horneyan teorinin yapı taşını oluşturan bir çok kavram tanımlanır, bu kavramlar ve daha önce tanımlanan kavramlar ayrıntılı olarak betimlenir, betimlenen bu yapıların birbiri ile ilişkisi sistemli olarak açıklanır. ayrıca bu kitapta horney nevrotik süreci bir gelişimsel süreç olarak bir bütün içerisinde ele alır, nevrozların güncel görünümünün bu nevrotik çatışmaların dengeye ulaşma ve bu dengeyi koruma çabalarının bir ürünü olduğunu ifade eder. karen horney’in daha önceki kitaplarında zaman zaman bahsettiği ancak yapısal bir bütünlüğe ulaşmayan fikirleri bu kitapta yeni kavramlar ile birlikte bütünleştiği için, bu kitabı horney’in olgun teorisinin yapı taşlarından biri olarak görebiliriz.bu yapı taşı, özellikle hornayan kuramın kişilerarasılığını içermekte, nevroz’un dış dünya ile ilişkisine ağırlık vermektedir. horney’in, bu kitapta “nevrozlar ve insan gelişimi” adlı eserden sonra tamamlanacak olan “gelişimsel bir nevroz kuramı”nın kişiler arasılığını inşa ettiğini söylemek yanlış olmaz.

    kitaba genel bir bakış ile baktığımızda, kitabın üç bölüm üzerine inşa edildiğini görürüz. birinci bölüm, bir nevroz’un gelişimini, ikinci bölüm gelişen bu nevrozun kendini sürdürmesini, üçüncü bölüm ise nevrozun sağaltımını içermektedir.

    horney, birinci bölümde, daha önceki yazınlarında bahsettiği nevroz kuramının temelini değiştirmeden üstüne yeni yapılar koyarak genişletir ve bütünleştirir. nevroz’u temel çatışmanın üzerine inşa eder, temel çatışmanın felç edici etkisinde ortaya çıkan çözüm girişimlerini, bu çözüm girişimlerinin kendi içindeki çatışmalı yapısını, çatışmaların nevrotik bir dengeye ulaşma sürecinde geçirdiği süreci ve kullandığı mekanizmaları betimler.nevrotiğin kullandığı mekanizmaları açıklarken, bu mekanizmaların kendisi ve özellikle çevresiile olan ilişkisinin üzerinde durur. bu vurgu, horneyan kuramın meşhur tiplerini oluşturmuştur. “insanlara yönelen”, insanlara karşı ve "insanlardan izole" tip ayrıntılı olarak betimlenmiştir. horney bu tipleri betimlerken bir tipoloji kaygısı gütmemiş sadece, kullanılan mekanizmaların ve sahip olunan nevrotik çatışmaların yapısının, diğerleri ile olan etkileşimi sonucu ortaya çıkan, kişilik örüntülerini sınıflandırmıştır. buradaki vurgu, nevrotik eğilimlerin, içsel çatışma ve süreçlerin, diğerleri ile etkileşimi ile ortaya çıkan ve sonucunda diğerleri ile olan etkileşimi biçimlendiren bir yapı olmasıdır. bu çift yönlü etki horney’in kuramının kişiler arası doğasını oluşturan önemli yapılardan birisidir.

    birinci bölümde ayrıca, daha önceki kitaplarında ipuçları verilen, “ideal öz” tanımlanıp açıklanmıştır. ideal öz, çocuğun potansiyeline ulaşmasını engelleyen felç edici şartlarda, gerçek özün zayıflaması sonucu oluşan sahte bir benlik ve sahte bir güven kalesidir. gerçek özüne inancı kalmayan nevrotik, onun yerine “güvende” hissetmek için ideal olan bir öz yaratır. ideal özün bu savunma işlevinin vurgulanması önemlidir. ideal öz’ün, nevrotiğin yine diğerleri ile olan ilişkisi sonucunda, hissettiği kaygı ile mücadele etmesi için oluşturduğu savunma olarak betimlenmesi,kuramın kişiler arası doğasına dikkat çeken diğer bir önemli unsurdur. ideal öz, savunma amacı ile oluşturulmasına rağmen, yapı gereği daha fazla savunma yaratacak unsurlar ortaya çıkarır. burada horney,daha çok ideal özün diğerleri ile ilişkisine odaklanmış, diğerleri ile sınanan bu özün,yeni savunma gerektireceğini ifade etmiştir. bu yeni savunmaları özelilkle, dışşallaştırma mekanizması ile açıklamış, dışşallaştırmayı, “yansıtma” mekanizmasından daha geniş ve çok işlevli bir yapı olarak betimlemiştir. yine burada da karşımıza çıkan, savunma yapılarının, kişiler arasılığıdır. bu bölümü özetlemek gerekirse, horney, birinci bölümde, bir nevrotiğin, kendi ve çevresi ile mücadele ederken, sistemli olarak geliştirdiği bir nevrotik denge durumunun inşasını betimler. bu betimlemeyi yaparken özellikle, kişiler arası ilişkiler tarafından etkilenen biçimlendirilen ve kişiler arası ilişkileri etkileyen ve biçimlendiren çift taraflı bir etkileşim sistemi kurar.

    horney, kitabın ikinci bölümünde, “temel güven duygusunu” telafi etmek için kullanılan mekanizmaların yarattığı, nevrotik dengenin yapısı üzerinde durur. bu dengenin işlevini açıkladıktan sonra, dengeyi korumak için oluşturulan yapıları ve bu dengenin sonuçlarını açıklamaya girişir. bu bölüm, nevroz’un kişinin işlevini ve yaratıcı potansiyeline ulaşmasını nasıl ve ne yönde etkilediğini açıklaması ve nevrozlardaki güncel yapıyı vurgulaması açısından önem taşımaktadır. kişiliğin güncel yönüne yapılan bu vurgu, daha önceki kitaplarında bahsedilen, ego’nun işlevlerine daha fazla odaklanma konusundaki horney’in görüşlerinin devamı ve geliştiricisidir. horney,nevroz’u tekrarlama zorlanımı olarak görmeye karşı çıkarak, nevrozun güncel yapısının kendi içinde nevrotik çatışmalar yarattığını ve nevrozun geçmiş ile ilişkisini, geçmişte oluşan ( bkz: 1. bölüm)ancak sadece geçmişi tekrarlamak yerine kendi dinamikleri ile kendine özgü bir yapı olması ile açıklar. ikinci bölümde, nevroz’un güncel görünümüne odaklanmasının nedenlerinden birisi de budur. ayrıca, bu yaklaşım, horney’in nevrozları semptomoloji şeklinde yorumlamamasını ve semptomların çocukluktaki kökenlerini arama yönünde isteksiz davranmasını da açıklar. horney, nevrozun semptomolojisini açıklamak yerine, güncel nevroz yapısının, kişinin kendi potansiyeline ve yaşam işlevlerine olan zararlarına odaklanır. horney, bu yöntemini, kuramının, “yapıcı” doğasının bir göstergesi olarak yorumlar. ona göre nevrozun en çok zarar verdiği, kişiliğin bütün olarak kendisidir. horney’e göre psikanaliz tek tek semptomlara odaklanmak yerine, kişiliğin güncel yapısı ve işlevine odaklanmalı, kişiliği, bilinçdışı nevrotik çatışmalardan ve genel olarak nevrozun felç edici etkisinden kurtarıp, kişinin potansiyeline ulaşmasına yardımcı olmalıdır. kişiliğe bütün olarak odaklanan bu görüş, günümüz kişilik bozukluklarına yaklaşımda büyük bir potansiyel vaadetmekte ve semptomlara odaklanan günümüz bazı psikoterapilerinin kişilik bozukluklarında işlevsiz ve yetersiz kalmasının nedenlerine yönelik bir fikir vermektedir.
  • "her insanda nevroz* vardır. normal insan ile nevrotik insan arasındaki nevroz sadece derece farkıdır."
  • ruhsal dünyam ve zihnim öyle allak bullaktı ki, kendi eminliğiyle bana da iç ses olması için önce saffet murat'ı aldım elime, ardından girdiğim mağazada karen horney ile tanıştım. aşık oldum.

    horney, çağımızın nevrotik kişiliği kitabı ile pek çok alıntılanan, alanında önemli ve özgün bir bilim insanı. benim ilk kitabım içsel çatışmalar oldu. burada, nevrotik kişiliğin, diğerleri ve kendisiyle kurduğu ilişkiler üzerinden içsel çatışmaların işlevleri ve kişilik üzerindeki etkilerine odaklanmış.

    arka kapak yazısında da belirttiği gibi, horney freud'tan isanların değişebilmelerine duyduğu içten güvenle ayrılır. ayrıca, araştırma nesnesi olarak çocukluktaki temel çatışmaları değil, kişinin temel çatışmalarının üzerini örtmek için, bilinçdışı geliştirdiği çatışmaları incelemenin, hastaya bunları farkettirmenin önemine vurgu yapar çoklukla. öteki psikanaliz okumalarından farklı olarak, çocuk anne ilişkisine neredeyse hiç değinilmez.

    nevrotik yapıda biri olarak, büyük zorlanmalarla okudum kitabı. çünkü her farkındalık kendi yükünü de getiriyor yanında. ama yazarının, insanların değişebilme gücüne duyduğu ver nerdeyse her satırda hissedilen o inancı, içime yer etti. sanırım, hayatım boyunca tekrar tekrar okuyacağım, bilinmez yollara girdiğimde kendime baston edeceğim bir kitabım oldu.
    ilk işim hemen yazarın bütün kitaplarını edinmek olacak,

    iyi yolculuklar hepimize,

    düsünsel sel yayıncılık
  • kitapta en uzun bahse konu olan insan tipi olan moving away from people: yani 'çekeyim başımı gideyim beni rahat bırakın' insanlarından biri olarak, yazar bu kişiliği açıklamış ve sonunu şöyle bağlamıştır:

    "
    müstakil(bağımsız, içe dönük) insanın bu direnişinin altında çok basit bir mantık vardır.
    kendisini analistle ilişkilendirmek ya da onu bir insan olarak kabul etmek istemez. kendi ilişkilerini analiz etmek istemez. çatışmalarıyla yüzleşmek istemez. ilişkilerini belirli bir mesafede yürüttüğü sürece bunları dert etmez. ancak bu ilişkiler yakın bir hale geldiyse onu üzebilir.

    bu strateji bir yere kadar işe yarasa da bir sorun vardır: kişi ne kadar inkar etsede bir noktada farkedecektir ki kendi ortamında olgunlaşıp gelişemeyecektir.

    ayrımsal(detachment) nevrotiklerin bütün olayı kaçınma yoluyla çözümdür. ama bu bir gerçek çözüm değildir çünkü yakınlık, keşif, hakimiyet vs. gibi zorlayıcı etmenler insan doğasında vardır. bu faktörler var oldukça sürekli rahatsız eder durur ve kişi asla tamamen iç huzura ve özgürlüğe kavuşamaz.
    "
hesabın var mı? giriş yap