• amerika'da mahpushaneye düşersek yanaşacağımız adam.

    - hello, i'm muslim too
    + you know yasin?
    - i like subhaneke
  • işte o anlar:
    http://www.youtube.com/watch?v=jfsprgihffm
    youtube yokken hep sözlü anlatıyorduk, youtube geldi mertlik bozuldu.

    tarafımdan amatör çevirisi:

    vali devlin(bu kısmı özet): islam dininin temeli olan ramazan ibadetini kutlama geleneğimizin bir yansıması olarak bu sene bir mahkumu affedeceğiz, kareem said, yönetimimizin çokça bilinen bir muhalifi olsa bile, politik farkları bir tarafa bırakarak ceza evindeki istisnai hizmetleri, kalp krizi geçirmesine rağmen her ırktan mahkumlara, özellikle gençlere yardım ve rehberlik etmeye devam etmesi nedeniyle affa layık bulunmuştur. işte bu nedenle burada kareem said'e tam bir af sağlayan belgeyi imzalıyorum.

    gazeteci: mr. said, neler hissediyorsunuz?

    said: nasıl mı hissediyorum? kederliyim. kardeşlerimi mahpus ve baskı altında arkada bıraktım. sadece müslüman kardeşlerimi değil, bu gece burada uyuyacak herbir insanı, sevdiği her şeyden koparılmış, kendinden bile mahrum edilmiş herkesi kastediyorum. valinin içimizden birine af çıkaracağı duyulduğunda, herkes bunun kendisi olmasını istediği için mahkumlar arasında bir anlaşmazlığın yükseldiğini gördüm. özgür olma hasreti yediğimiz yemek kadar aşikardı somuttu. bu yemek şimdi bana sunuluyor. ben müslümanım, allah belirli şeyleri yutmama izin vermiyor. allah böyle bir adamın elinden bir takım kırıntıları almayı yasaklar, böylesine yozlaşmış/yolsuzluk içinde ve ahlaksız, adalet ilkelerini çiğneyerek ve sekiz adamın öldürülmesinin emrini vererek af kavramını lekeleyen bir adamın elinden. öyleyse vali devlin, özgürlüğün değeri çok yüksek olsa da, bana verdiğiniz bu affı reddediyorum!
  • vali devlin'in ramazanda kendine çıkardığı özel affı, canlı yayında reddedip, hapisaneye dönen (isyanda polisin 8 mahkumu gerek olmadığı halde öldürmesini sebep göstererek), ordaki nazilerin bile hayranlığını kazanan bir karakter. hapisanedeki karakterler arasında en bilge kişi rolü verilen, ancak insani zaafları da gösterilerek, diğer radikal ve cahil müslüman zencilerden ayrı bir yere konarak, seyirciye sevdirilen, bir amerikan yapımından beklenmeyecek bir tipleme. tabi amerikalı senaristlerin, yönetmenin islam konusunda bilgisizlikleri de dizide bazı komikliklerin yaşanmasına yolaçabiliyor(misal: kerim said'in ilginç namaz kılma hareketleri). tabi bunun sebebi, izleyicinin bilgisizliğini gözönüne alınıp onlarca daha anlaşılır bir görüntü vermek de olabilir.
  • bir bölümde "adebisiiiiii" diye bir haykırışı vardır ki, "oyunculuk eğitimi-hiddete giriş" dersinde ana kaynak olarak kullanılmalıdır. tim mcmanus ve leo glynn hitabet yeteneğinden, her soruya vereceği bir cevap olmasından ve oldukça aktivist bir yapıya sahip olmasından dolayı kendisinden hiç hazzetmez. bacaklarını iki yana açıp ellerini arkasında birleştirdiği bir kartal duruşuna sahiptir. sağlam yapılı, karizmatik bir abidir.
    kanaatimce dizinin en detaylı işlenmiş karakteridir. nefsiyle olan mücaadelesinin bu kadar güzel aktarılabilmesinden dolayı oz'a hayranlığım artmıştır. oz'daki en karakterli, iyi yürekli adamdır. bir de sağ kolu zahir arif vardır ki, 'arif-the görev adamı'nı anlatmaya kelimeler yetmez.
    yanlız "bismillak hirrak manirrahim" diye besmele çekmeyi kendisine kim öğretti çok merak etmekteyim. sen olayı çok yanlış anlamışsın be abi...
  • oz dizisinin beecher, schilinger, adebisi, o'reily ve alvarez, augustus hill ile birlikte esaslı karakterlerindendir. kelimeleri ustaca kullanan etkili bir hatiptir said. doğuştan lider, meydan okuyan adam, ukala ve cüretkar.

    göründüğü ilk sahnede geçen diyalog ise şu şekilde:

    --- spoiler ---
    mcmanus: in em city we treat each other the way that we would like to be treated. we treat each other with respect. (zümrüt şehirde kendimize nasıl davranılmasını istiyorsak karşı tarafa öyle davranırız)

    said: and what happens when one of us does not respect the other? (peki bir taraf diğerine saygı göstermezse ne olur)

    glynn: there is violence (şiddet)

    said: then prison life is not all that different to the outside world. (o zaman hapishane hayatı dışarıdaki hayattan çok da farklı değil)

    mcmanus: your celebrity status does not buy you any extra advantages here. all my prisoners are equal. (selebiriti olman sana avantaj sağlamayacak. hapisteki herkes eşit)

    said: (güler) `how ironic. to finally be an equal in a place where i do not have the freedom to enjoy it.` (ne kadar da ironik bir o kadar ilginç. nihayet eşitliğe ulaşıyorum ama bunun tadını çıkaracak özgürlüğüm yok)

    mcmanus: you do the work assigned to you, you stay out of trouble, we are gonna get along just fine. otherwise you go into the general population and kareem in the rest of oz nobody is treated the way they would like to be treated. (sana verilen işi yap, sorun çıkarma, iyi geçinelim. aksi halde gen-popa gidersin ki uyarayım ozun geri kalanında kimse istediği muameleyi görmez).

    said: then i consider myself warned. (uyarınızı anladım)

    (bu arada dışarıda saidin adamları toplanmış ve elhamdülillah nidalarıyla saidin dışarıya çıkmasını beklemektedir.)

    mcmanus: i have read a couple of your books. i know the influence you can have over other men. so i am hoping we can work together. make everybody's stay here more productive. (bir kaç kitabını okudum. insanlar üzerindeki etkini biliyorum. birlikte çalışabileceğimizi umuyorum. herkesin buradaki zamanını daha üretken hale getir)

    said: i would like to have my brothers live a full life. (kardeşlerimin dolu bir hayat sürmesini isterim)

    glynn: yes so would we all. anything else we can tell you? (hepimiz isteriz bunu. söylememizi istediğin bir şey var mı?)

    said: no. i do have one thing i can tell you. (hayır ama benim size söyleyecek bir şeyim var)

    glynn: what's that? (nedir)

    said: 78% of the population at oswald state penitentiary are men of color. the ratio is, at last count, one officer for every nine prisoners. we can take this prison anytime we want to.(oz nüfusunun %78'i beyaz olmayanlardan oluşuyor. son sayımda oran 9 mahkum için 1 gardiyandı. istediğimiz zaman bu hapishaneyi ele geçirebiliriz)

    glynn: you can take it, but you would not be able to keep it. (alabilirsiniz ama elinizde tutamazsınız)

    said: that remains to be seen. (orası belli olmaz/görürüz. )

    glynn: are you telling me you intend to start a riot? (bana bir isyan başlatma niyetinde olduğunu mu söylüyorsun)

    said: what i am telling you is, as of today, i run oz. (sana söylediğim şey şu: bugünden itibaren ozu ben yönetiyorum)

    glynn: don't you fuck with me, my brother. officers! (benimle taşak geçme kardeşim. nöbetçiler )

    said: assalaam aleikum, my brother.

    edit: naçizane çevirdim.
    --- spoiler ---
  • oz un on numara karizma musluman lideri...

    - as i enter oz i rule oz
    - don t fuck with me said
    - esselamun aleykum brother
  • şu sözleri mükemmeldir:

    "sana hapishanedekilerin masum olduklarını söylemiyorum. burada bulunma sebeplerinin işledikleri suçlar olmadığını söylüyorum. derilerinin rengi yüzünden buradalar! eğitimsizlikten, fakir olduklarından dolayı buradalar! bu ayaklanma sigaranın serbest kalması, eş ziyareti yüzünden değil. hapishane hayatı yüzünden de değil. toplumun sorumluluk alması için. bütün berbat adalet sistemi yüzünden! daha fazla hapishaneye ihtiyacımız yok, daha büyüğüne, daha iyisine. daha iyi bir adalete ihtiyacımız var."

    tim mcmanus'la bir diyaloğu:

    + şöhretin sana burada fazladan avantaj sağlamaz. tüm mahkumlarım eşittir.
    - ne kadar ironik. sonunda eşitim ama bunun tadını çıkartabilecek özgürlüğüm yok.

    son olarak dizi boyunca 3 kişinin müslüman olmasını sağlamıştır.
  • gülen cemaati'nin başına geçse, insanı fethullahçı yapabilecek bir zat. übermensch. said denilince akıllara ilk olarak vali devlin'in verdiği affı reddettiği sahne gelse de benim gözüme vern schillinger tarafından gruptan afaroz edilen james robson'a yardım etmeye çalıştığı sahne gelir. her ne kadar etmeye çalıştığı yardım kabul görmese de robson'ı diziyi izleyenler bilir; bir kötülük skalası yapılsa josef mengele ile kazıklı voyvoda arasında kendisine yer bulabilecek, tek derdi siki olan, piçin de piçi, ırkçı bir karakterdi, karaktersizdi. işte bu ahval ve şerait içinde dahi said gidip bu iblise yardım elini uzatabilmişti. ccc kareem said ccc
  • --- spoiler ---

    televizyon said'in ölümünü bildirdiğinde ön planda ryan o'reily'nin sandalyeyi devirmesi görünürken herkesin siktir çekişi, göçüp gidenin gerçek bir kahraman olduğunu anlatmaya yeter. yine de biri ayaklanmanın ilanı sırasında, diğeri vali devlin godoşunun affını reddedip emerald city'e dönüşü sırasında olmak üzere iki defa bütün oz ahalisine "said! said!" nidaları attırmışlığını da ekleyelim. kareem said, icabında nefsini ayaklar altına bizzat fırlatarak ibretlik ve destansı bir mücadelenin izlerini sunmuşur biz oz-severlere.

    --- spoiler ---
  • ramazan'da kendine teklif edilen affı reddettiği sahne ile oz'daymışım gibi kendisine tezahürat yaptıran ermiş karakter.

    zamanında bir amerikan yapımında böyle bir müslüman karakterin var olması gerçekten çok ilginçtir.
hesabın var mı? giriş yap