• japon,adam katlama sanatı.

    (bkz: origami)
  • hayatımın erken döneminde tanıştığım spor dalı. beyaz kuşak olarak başladığım kariyerimi beyaz kuşak olarak tamamladım.
  • spor olanının bizim (80-90 kuşağı) sevdiğimiz, bildiğimiz karateyle alakası yok. avrupa şampiyonası mı ne varmış ntvspor'da. öyle biraz takılayım dedim. bütün spor dallarına bulaşıp onları berbat eden kanser, "aman bir hata yaparım da rakip puan kazanır" emniyetciliği yüzünden sporcular mindere çıkıyorlar. sonra yumuşak minderde değilde tantuni sacındaymışlarda ayakları yanıyormuş gibi karşılıklı hoplayıp zıplayıp duruyorlar. nerde döner tekmeler, arryukenler, uçan tekmeler. sokayım böyle spora ben amk.
  • insanı hem ruhen hem bedenen çok rahatlatan, herkese tavsiye edebileceğim harika spor. adam dövmeniz filan gerekmiyor, bir akşam bir kaç saatinizi kum torbasıyla geçirmek bile yetiyor insana. yatağa kuş gibi giriyorsunuz, dert tasa kalmıyor. uzun yıllar uğraştıysanız ve artık devam edemiyorsanız, eksikliğini aşırı asabiyet şeklinde gösterebiliyor. meğer ben sakin, sessiz, uyumlu bir insan oluşumu karateye borçluymuşum, şimdi keşfettim.

    bir de, bu sporla uğraştığınızı söylediğinizde, özellikle kadınsanız karşıdakinin tepkisi çok komik olabiliyor:

    - ....hede hödö, sporcuyum ben işte ...
    - hmmm anlamıştım zaten, basket mi?
    - hayır karate
    - nasıl yaa
    - on sene kadar uğraştım
    - ben karateciler kısa boylu olur diye bilirdim halbuki, hede hödö
    - boyum karate sayesinde uzadı diye düşünüyordum ben de*

    ha bu arada, ben karateciyim dediğinizde karşınızdakinden mutlaka şöyle bir cevap duyuyorsunuz: " a ben de küçükken karate-judo-tekvando-vs. yapmıştım. sarı kuşaktan sonra bıraktım. falan filan..." ucundan dokunmayan yok, herkes en az bir kere heveslenmiş ama bırakmış. milletçe ne meraklıymışız uzak doğu sporlarına.
  • 80'li yılların sonuna doğru ülkemiz gençliği arasında da popüler olmuş ve genelde işhanlarının bodrum katlarında kursları açılan japon kaynaklı bir dövüş sanatıdır. ''dövüşün sanatı mı olur la'' demeyin oluyor işte. kursların mantar gibi her köşede boy göstermesinde, bruce lee ve van damme filmlerinin katkısını yadsımak her iki dövüş ustasına da haksızlık olacağı kanaatindeyim

    o dönem terziler de büyük paralar kaldırmıştır. mahalle maçına yada bakkala ekmek almaya bile karate elbiseleriyle giden manyaklar vardı, siz düşünün artık gerisini.
    benim o sıralar anlamadığım bir efsane vardı. maç esnasında yaşanan kavgalara, karate kurslarına giden arkadaşlarımız katılmazdı.''olm herifler ağzımızı gözümüzü dağıttı ne ödlek adamsınız lan siz'' diye çıkıştığımızda ''abi hoca yemin ettirdi kimseyle kavga etmeyin diye, yeminliyiz abi, o yüzden dalamayız'' derlerdi.

    ben hala bu yeminin sırrını çözmüş değilim, bilen biri varsa beri gelsin.
  • debut'u gerçekten çok ergen ama bir o kadar da hisli. keşke jazzy sounda hiç kaymayıp semi-math rock yapsalarmış diyorum. sonraki diğer iki albümleri daha olgun ve daha bir bütünlük içerisinde ama benim için debut'un yeri farklı. what is sleep, every sister, caffeine or me, --- albümün diskografi içerisindeki en iyi albüm olması için yeter de artar bile. keşke son 3 albümü hiç yapmasalarmış ya da ayrı bir oluşumla yapsalarmış, sözlükteki seven kesim de muhtemelen son çalışmalarını seviyordur. ayrıca çok güzel bir a new jerusalem coverları vardır ki, mark hollis'i seven'i ben katlanarak severim. böyle sikik bir yazı oldu ama neyse. ilk üç albüm güzel, gerisi entel işi.

    çok geçmeden edit:

    haksızlık yapmışım unsolved, some boots ve pockets'a evet. sanırım yeniden doğuş, bir sequel gibi değerlendirmek gerekiyormuş. o belirsiz sözlere bayılıyorum, yıllar, günler, aylar var. 1995'i hatırlatan şeyler şarkılara yedirilmiş. aylar, günler özdeşleşmiş insanlarla, olaylara. çok seviyorum. hele o anlaşılmayan sözler yok mu, 72 tane yere çekebiliyorum, her dinlediğimde ayrı hikaye, neredeyse boston'da hayal kırıklığıyla ıslanmış yaşıyorum, milnea cass yolunda almış başımı gitmişim, sene 1995, ve sürücü koltuğuun yanı boş, son gaz gidiyorum. hikayeler de hikayeler, yazamadım. en sevdiğim grup. wake up, decide ise en sevdiğim şarkı ismi.

    (bkz: small fires)
    (bkz: remain relaxed)
    (bkz: every sister)
    (bkz: caffeine or me)
    (bkz: ---)
    (bkz: new martini)
    (bkz: this plus new song)
    (bkz: outside is the drama)
    (bkz: the last wars)
  • dövüş sporundan çok daha öte dört dörtlük bir spordur. gençliğimde on sene bu spor ile uğraştım, ite kaka, başta gitmek de istememiştim ama sonra sevdim. siyah kuşak 1 dan'a kadar da geldim. sonra üniversite, iş derken bıraktım gitti, geldik 39 yaşına. 2 sene önce bel fıtığı oldum. iki ayrı doktora gittim, ikisi de muayenede bel fıtığı olduğumu anlayamadı. mr'da kabak gibi çıkıyor ama muayenede bir şey yok. ikinci doktor neyse ki açıklık getirdi konuya, spor mu yaptınız dedi. evet dedim eski karateciyim, arada pilates maceralarım oldu. "vücudunuz çok esnek olduğu için fıtığı tolere ediyor dedi. biraz dikkat edin, ağrılar geçince spora devam edin bence" dedi. sevgili babam beni ite kaka göndererek çok iyi bir iş yapmış yani, ben de arada pilates yapmayı seçerek doğru devam etmişim. fıtık olmamayı başarsaydım çok daha iyi olurdu tabi ama buna da şükür. şimdi kızımı da karate veya başka bir uzak doğu sporuna göndermeyi düşünüyorum.

    karate dövüş sporu olarak geçse de çok sıkı kurallar vardır, rakibe kontrolsüz temas ceza sebebidir. her anlamda kendi bedeniniz üzerinde mükemmel bir kontrol sağlamayı öğrenirsiniz. sağdan soldan duymuş olabileceğiniz "eniştemin amca oğlu karate yapıyordu, götü başı dağıttı" muhabbetleri amca oğlu muhtemelen kontrolsüz bir şekilde yaptığı için olmuştur.
  • antremanları oldukça ağır olan ve sürekli çalışma gerektiren bir spor dalı. özellikle hara (karın) yı kullanmak esastır. en iyi öğrenilmesi gereken teknikler ilk kuşaklarda öğretilenlerdir. özellikle ayakların pozisyonu vücudu iyi kullanabilme gücü doğru aktarma konusunda önemli bir temel teşkil etmekte. insana kazandırdığı şey kiremit kırmaktan çok, sağlıklı bir vucut, mükemmel bir denge ve güzel bir felsefedir.
  • lisede 3-4 ay takilirim vakit gecer diyerek basladigim,hocanin sen bu isde cok iyisin gaziyla 3 sene sonra belimde siyah kuşakla biraktigim spor dali.
hesabın var mı? giriş yap