• 20 kasım itibariyle çıkacağım 2 haftalık yolculuğun başlangıcı olan ülke. rota bu şekilde olacak. üşenmezsem günlük olarak editleyeceğim burayı. vietnam'a geçince vietnam başlığında devam etmeyi düşünüyorum.

    uçak biletini şubat ayında singapur hava yolları kampanyasından singapur aktarmalı istanbul-siem reap, hanoi-istanbul şeklinde 500 dolara satın aldım.
    şu ana kadar herhangi bir otel rezervasyonu yapmadım. ancak gitmeden önce bazı şehirlerde (özellikle dinlenmek istediğim noktalarda) rezervasyonlar yapacağım. diğer yerlerde budha misafiri tarzında takılacağım. fikir vermesi açısından tüm maliyetleri buraya yazacağım.
    şehirler arası otobüs/tren rezervasyonu da yapmadım. o kısımla ilgili de gerekli bilgileri vereceğim.
    hadi bana iyi yolculuklar dileyin :)
    ------
    öncelikle onlarca iyi dilek mesajına, sonralıkla tavsiye ve uyarı mesajlarına çok teşekkür ederim. iyilikler hep sizinle olsun.

    otel rezervasyonları ile uğraşıyorum. kamboçya'da gecelik kişi başı 10-20 dolar arası güzel oteller bulunabiliyor. konum ve yorumlara bakarak seçtim otelleri. yalnız her platformda farklı fiyatlar çıkıyor. o yüzden beğenilen otelin fiyatını her yerden kontrol etmek gerekiyor. fiyat eşitlemesi yaptıklarını söylüyor booking ve agoda. ama ne gerek var uğraşmaya hangisi ucuzsa oradan yaptırmak lazım rezervasyonu.
    bir diğer dikkatimi çeken husus üyelik seviyelerine göre indirim kuponu veriyorlar. ya da yeni üyelik kuponu veriyorlar. onları da değerlendirmek lazım.

    siem reap için boutique ındochine d'angkor otelden rezervasyon yaptırdım. gecelik kişi başı 15 usd.

    phnom penh içinse sim boutique hoteli tercih ettim. burası da gecelik kişi başı 17 usd.

    ---

    evet büyük gün geldi. şu an istanbul havaalanındayım. ilk durağımız 10 saatlik bir uçuş sonrası singapur olacak.
    havaalanlarının en zevkli kısmı uçuş beklerken loungeta vakit geçirmek. ve size hiçbir yerde yazmayan bir bilgi vereyim. istanbul havaalanı iga loungea vakıfbank platinum plus kredi kartıyla ücretsiz giriş yapılabiliyor. kart sayfasında yazmıyor bu bilgi. girişte kartı ve boardingi alıyorlar o kadar. kredi kartına hiçbir şey yansımıyor.
    ---
    anlik olarak türkiye sınırını çıkıyoruz. singapur havayollarında ücretsiz wifi var. sadece krisflyer üyesi olmak yeterli kullanabilmek için. galiba dünyanın en tatlı hostesleri bu hava yolunda :))

    öğle yemeğimizi yedik. sinirsiz vodka ile yola devam ediyoruz.
    ----
    siem reap: (denizi olmayan tatil beldesi)
    evden çıkış ile siem reapta otele yerleşme arasinda yaklaşık 36 saatlik bir süre geçti. ilk izlenim olarak siem reap bekledigimden daha temiz bir şehir olarak cikti karsimiza. klasik tropikal bölge. her uer yemyeşil. insanlar güler yuzlu ve iletisim kolay. otelimiz vasat. genel olarak ödediğimiz parayi karsilar nitelikte.
    uçak daha uzak olan havaalanina indi. merkeze yaklaşık 40 km. 3 kisi icin taksi 20 dolar istedi. 15 gb data hattina 1.5 dolar verdim. limandan çıkarken aliskanlik oldugu icin 50 dolar bozdurdum. ama hic gerek yokmus. tum alisverisleri dolar uzerinden yapabiliyorsunuz. herkes dolar fiyati soyluyor. bira mekanda 1 dolar. 5-6 dolara karin doyurmak mumkun.bunca yorgunluk ve uykusuzluktan sonra gece disari cikamadim. tuktuklar 1 dolara şehir turu yaptiriyorlar. cok gerekli degil. angkor wat icin küçük tura 10, buyuk tura 15 dolar istiyorlar. pazarlik mumkun. yemek yerken yanimiza gelen tutktukcuya gel beraber olsun dedik. sohbet muhabbet ederken 30 dolara buyuk tura anlastik. sabah 4.30 da otelden alacak bizi.
    ---
    angkor wat cok etkileyici bir yapi. saatlerce hic birsey yapmadan durabilirim icinde. bu kadar fakir insanlarin yasadigi bir ulkede böyle ihtişamlı dini yapilarin yapilmasi gercekten hayret edilesi. gerci 1000 yıl önce durumlari nasildi bilmiyorum ama cok ileri duzeyde olacagini da dusunmuyorum. angkor wati cikarirsan siem reaptan geriye ne kalır ki. tanitim tabelalarinda anlatilan hikayeler çok ilginç. giriş 1 günlük 37 dolar. 3 günlük 62 dolar.

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    ---
    phnom penh: (kaosun baskenti)
    siem reaptan phnom penhe otobus 13 dolar. minibus 17 dolar. daha hizli olduğu soylendigi icin minibus tercih ettim ama cok kotu bir yolculuktu. daracık koltuklarda sıkış tepis bir yolculuk yaptım. tavsiye olunmaz. yarin ho chi minhe gececegim. sleeping bus 22 dolar. gene ayni zorlukta yolculuk olursa. geri kalan kisimda yolculuklari ucakla yapacagim. cunku vietnamdaki yolculuklar daha uzun olacak. geziye mi geldik. eziyet çekmeye mi. şehir tam bir kaos ve kargaşa içinde. kural falan hak getire. kesinlikle guvenli bir sehir degil. dun gece once masaja sonra restauranta oradan da cluba gittik. masaj disinda nakit ödeme yapmadım. tüm harcamaları kredi kartiyla yaptim. sabah cebimdeki paradan 50 euro ve 100 bin riel eksik olduğunu fark ettim. belki dusurmusumdur dedim. ama gecenin bir vakti yolda yürürken arkadaşımın telefonunu çalmaya çalıştılar. yanımızdan gecen bir motorcu elini uzattı allahtan telefon yere duştu de kapamadı. gece yarısından sonra yalnız başına ve issiz sokaklarda dolaşmamak lazım. kraliyet saray soykırım müzesi ile birlikte bir kaç tapınak daha gördük. her yer tapınak tapınak tapınak (bkz: istiyorsa hep beraber toplanak tapınak)
    gece hayatı oldukça renkli. özel sorularınız varsa mesaj atabilirsiniz :)
    ---
    kamboçya hakkında genel bir değerlendirme yapmak gerekirse çok bana hitap eden bir yer değil. yoksulluk ve fakirliğin olduğu yerlerde genellikle kaos hakim oluyor. kimin ne yaptığı belli değil. en basitinden trafikte sıfır kural var. kaldırım diye bir şey yok. komple işgal edilmiş dükkanlar tarafından. ve bu kuralsızlık hayatın her alanına yayılmış durumda. hanutçular her yerde ve aşırı rahatsız ediyorlar. hijyen yok. çoğu yerde iştah kaçıracak derecede pis bir koku hakim. alt yapı yok. her yerde lağım fareleri. insanlar turisti yolunacak kaz olarak görüyorlar. her şeyin fiyatını 3 5 kat arttırıyorlar sana gelince. şimdi diyecekler ki insanlar mutlu doğa çok güzel falan. o şartlarda yaşayan insan zorunluluktan mutlu olabilir en fazla. o coğrafyanın büyük bölümü doğal güzellik olarak aşağı yukarı aynı. hülasa bir daha gitmem kamboçya'ya. budha yar ve yardımcıları olsun.
  • öncelikle (bkz: kızıl kmerler)

    ben bu ülkeye gittiğimde, aklımdaydı ölüm tarlarına gitmeyecektim, gitmedim de. insan kemiklerinin müze olma fikrini ve turistlerin gidip bakıp ah vah etmelerini densizlik olarak gördüm. arkadaşım gitmek isteyince bir iki günlüğüne ayrıldık. ben de bu sırada kamboçyalılarla vakit geçirme imkanı buldum.

    herkes benimle, kızıl kmerleri, pol pot'u konuştu. gitmeden önce biliyordum ama görmek gerekiyor. bütün eğitimlilerin, doktorların, öğrencilerin, gözlüklülerin, uzun saçlıların, hatta eğitimli oldukları için polislerin(eğitimli barajı hakkında fikir vermesi için söyledim) öldürüldüğü bir ülkenin yıllarca sonra bile toparlanmaktan çok uzak olduğunu gördüm. o kadar fazla genç nüfus var ki (akp aslında malezya değil, kamboçya modeli gibi bir şeyler çıkarabilir ortaya. en az yedi çocuk doğurmuşlar), lonely planet'ın dediğine göre yüzde 45'i 18 yaşın altında olan bir ülke.

    ben kızıl kmerlerin nasıl bir katliam yaptıklarını çocukların fazlalığından anlamadım, ortalıkta yaşlı yok. hepsi ya iltica etmiş ya da öldürülmüş. konuştuklarımın ortalama yaşı 16-17 idi ve hepsinin dedesi, büyükannesi öldürülmüştü. herkes vietnam'a bakarken unutulmuş bu insanlık utancı.

    kamboçya'ya gidince anladım ki, katliamları okumak farklı, ülkeye yaptıklarını görmek bambaşka...
  • aşırı kötü bir internet alt yapısı olan ülke. herhalde uzakdoğuda internetin en berbat olduğu ülke olabilir.

    21 gündür bu ülkedeyim. her gittiğim yerde mi internet kötü olur amk, kullanılacak gibi değil.

    yemekleri de çok kötüdür. tayland, malezya vs siker atar yemek konusunda bu ülkeyi. ben ki her boku yiyen bir adamım, burada yemekleri midem kaldırmıyor. hem tayland'dan pahalı, hem de çok daha lezzetsiz.

    ülkede üretim namına hicbir şey yok. marketlerde gördüğünüz ürünlerin tamamı yurtdışından geliyor. abur cubur, kuruyemiş falan da tayland'dan geliyor. dolayısıyla market fiyatları taylandın neredeyse 4 katı. su, tayland'dan 2 kat daha pahalı.

    ülkede rüşvet yolsuzluk had safhada. sınırda vize alırken polisler sizden 5-10 dolar allah ne verdiyse çarpıyorlar. bir de damgayı basan memur 100-200 baht falan çarpabiliyor. damga memuru para alıyor. bir yaşıma daha girdim. (benden almadılar ama sıra beklerken bazı insanlardan aldıklarını gördüm)

    daha komiği ülkeden çıkarken de para alan memurlar varmış. yuh ve de çüş gerçekten.

    bu arada tayland'ın 70lerde yaptığı şeyi bugün yapıyorlar. nedir o? kaçak mısın? ülkende 20 tane ceza dosyan mı var? ülkene dönsen hapse mi atılacaksın? yeterince paran varsa gel sana oturum verelim! adamlar sınırda, polislerin gözü önünde yasadışı bir şekilde iş vizesi ayarlıyorlar. haliyle ne kadar ülkesini yasal sebeplerle terk etmek zorunda olan illegal tip varsa buraya doluşmuş. mafyalaşmışlar burada.

    bu ülkeye dair anlatacak çok şey var. ancak başka zamana dostlarım. size uzun uzun anlatacağım. hele bi çıkayım şu memleketten. *

    edit: bugün itibariyle kaçıp kurtulduğum memleket. laos'a geçtim. evet, sınırda polisler rüşvet aldılar 2 dolar. o doğruymuş.

    yalnız var ya, laos'un interneti bile çok daha iyi. yemin ediyorum internette cağ atlamış gibi hissediyorum. ki laos, kamboçya'dan daha gelişmemiş bir ülke olarak geçer. yok arkadaş, kamboçya daha gelişmemiş yemin ediyorum. laos'a gidene kadar öyle kötü yollardan geçtik ki, araba sarsıla sarsıla bir hal oldu. laos'a girince yollar düzeldi amk.

    daha da bana kimse kamboçya övmesin amk. uzakdoğunun en fakir ülkesi olarak geçen laos'un yolları ve interneti daha iyiyse bir düşünmek lazım. kamboçya berbat yönetilen bir ülke. mecbur olmayan kimsenin de yaşamayacağı bir yer. yaşamak için sayabileceğimiz bir olumlu yanı bile yok. dolayısıyla mecburiyetten oraya göç etmiş abilerin bana kızması normal. because of gerçekler acıdır. *
  • http://www.metu.edu.tr/~ulubay/olumtarlalari.htm
    kamboçya: ölüm tarlalarından barışa doğru -1 (roni alasor)

    abd'nin kampuç trajedisi

    kmerler'in en büyük tarihi trajedisi 1970'li yıllarda yaşandı. japon ve fransızların işgal ve koloni boyunduruğu altındaki hindu çin yarım adasında vietnam, laos ve kampuç halklarının bağımsızlık ve özgürlük mücadeleleri karşısında gerileyen fransızlar işi beceremeyince, dünya polis gücü ağabeyleri abd devreye girdi. kamboçya'nın doğu ve güney doğusunu çevreleyen komşu kuzey vietnam'da apê ho (ho chi min) ve askeri üstad giap öncülüğünde başarıya ulaşan vietnam direnişi ve işgal altındaki güney vietnamlı vietkong gerillalarının eşsiz mücadelesi, abd'yi yenilgiye uğrattıkça, dönemin abd başkanı richard nixon ile nobel barış ödülüne 'layık' görülen eski dışişleri bakanı (abd ulusal güvenlik danışmanı) henry kissinger daha da gaddarlaşıyordu. vietnam'da bombalayabilecek yer bırakmayan pentagon, 'suyu kurutmak' için bu kez komşu kamboçya'ya da yöneliyordu.

    kuzey ve güney vietnam arasındaki bağlantıyı kesmek ve kamboçya'da vietnamlı vietkong gerilla kuvvetlerinin üstlenmesini ve lojistik imkanlarını bahane eden abd, özelikle 1969'tan itibaren birçok yaptırımların yanı sıra kamboçya'yı 'carpet bombing' dedikleri halı serer gibi bombalamaya başladı. kuruluş temelleri 1701'e uzanan abd'nin ünlü yale üniversitesi'nin kamboçya jenosid programı başkanı ve tarih profesörü olan ben kiernan, (18 mart 1969'dan itibaren) kamboçya'yı aktif bombalamaya başlayan abd'nin kampuç halkının üzerine yaklaşık 100 bin ton öldürücü zehirli kimyasal attığını belirtiyor. kiernan, 'the pol pot regime' adlı 477 sayfalık belgesel çalışmasında, abd'nin kamboçyalılar için hazırladığı özel bir kod kullandığını, 'menu' ismi verilen bu kodun hedeflerin ise, kahvaltı, kuşluk, öğle yemeği (lunch), akşam yemeği, desert (tatlı) ve süper (shawcros) şeklinde adlandırıldığını yazıyor. (*).

    1973-74'e kadar süren yoğun bombalama sonucu zaten fakir olan tarım ülkesi kamboçya'da yaşam felç oldu. bırakalım pirinç tarlalarında hasılat elde etmek, her yer bombalarla adeta delik deşik edildi. raporlara göre abd'li pilotlar ikinci dünya savaşında japonya'ya atılan tüm bombaların 3 misli fazlasını kamboçya'nın üstüne yağdırdıklarında abd'ye ait olmayan sahte kimlik kartları kullanıyorlardı. halk tarımsal alanları terk edip açlık ve sefalete mahkum edildi. patlayan ve zaman ayarlı hassas bombalar halkın temel geçim kaynakları kırsal kesimde üretim ve yaşamı durdurdu. köylü toplumu olan 6-7 milyonluk nüfusun 2 milyonu şehirlere kaçmak zorunda kaldı. pirinç üretimi 3 milyon 800 bin tondan 655 bin tona düştü. bu konuda yapılan birçok araştırmalarda, gerek abd bombardımanları gerekse ülkedeki temel altyapıyı tahrip eden bombalamalar sonucu 600 ile 800 bin kadar kamboçyalının hayatını kaybettiği belirtiliyor.

    cia, askeri darbe tertipliyor

    1960'lı yıllarda izlediği denge politikalarıyla ülkesini komşu savaşlarından uzak tutmaya çalışan prens norodom sihanuk'un 1970'de abd yanlısı faşist bir darbeyle indirilmesi, kamboçyalıların tarihinde karanlık yeni bir sayfayı açtı. abd'nin ad ve soy adının, önde ve arkadan yazılırken aynı olduğunu 'kavradıkları' has adamları general lon nol'un bir tarafta 20 bin kişilik özel abd askerinin kucağında komşu halkların bağımsızlık ve özgürlük mücadelelerine karşı savaşması ve diğer yanda da kendi öz halkına yönelik giriştiği terör ve katliamlar, pol pot liderliğindeki kızıl kmerler'in hızla gelişmesine neden oldu. abd 1969'dan 1973'e kadar sürdürdüğü yaklaşık beş yıllık aktif bombalamanın dozunu artırıp fakir kampuç halkını ve pirinç ekincilerini katlettikçe, sscb ve vietnam karşıtı 'denge unsur' pol pot da bir o kadar güçleniyordu. dönemin cia yöneticileri, 2 mayıs 1972 tarihli raporunda, kamboçya'daki 'en son gelişmelerle' ilgili beyaz saray ve pentagon'a şu önemli mesajı düşüyordu : "(kızıl kmerler) bombalamayı (halk içinde taban bulabilmek için) önemli bir propaganda nedeni olarak kullanmaktadırlar. bu da yeni gençlerin kazanılmasında çok etkili ve başarılı oluyor."

    1970'in başlarında, fakir ve açlıkla boğuşan, imkan ve olanakları oldukça kıt olan yaklaşık 5 bin kişilik pol pot'çular, abd'nin bilinçli ve hesaplı planlarla yarattığı ortam ve sunduğu imkanlardan dolayı 5 yıl içinde 70 binlik bir askeri güce ulaştı.

    pol pot'un iktidara gelişi çok kanli oldu

    tarih 17 nisan 1975. pol pot önderliğindeki khemer rouge (kızıl kmerler), radyo ve özel iletişim kanallarında, abd'nin başkent phnom penh'i yerle bir edeceği propagandası yaymaya başladığında, abd'nin yoğun bombardımanı sonucu kırsal kesimden başkente kaçmış korku ve panik içindeki halkın morali iyice kırıldı. başkent başta olmak üzere önemli kentlerin giriş ve çıkışlarını kontrol altına alan pol pot'çular, gece düzenledikleri ani bir operasyonla başkenti ele geçirdiler. milyonluk kent boşaltılıp, artık sadece pol pot ve yaklaşık bin kişilik ekibi yaşayacaktı. tüm olup bitenlerde, "çocukların başkente gireceğini" daha önceden 'haber alan' abd ise, helikopterlerle büyükelçilikteki personelini çoktan alıp kaçırmıştı.

    korkudan ne yapacağını şaşırmış (ve bir daha geri gelmeyecek olan) halka, yanlarına sadece" bir kaç günlük zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilecek eşyalarını alıp şehir dışına çıkmalarını 'tavsiye' eden pol potçular, soru soran endişelilere ise, "merak etmeyin, angkar sizinledir, o size bakacak" demekle yetiniyorlardı. angkar'ı, angkar loeu (en yüksek organizasyon), angkar padevat'ı ise, ("devrimci örgüt) olarak bilen halk ancak daha sonra angkar'ın, 1976'da çin'in başkenti pekin'e resmi bir ziyarete giden ve asıl mesleği öğretmen olduğu açığa çıkan saloth sar (pol pot) olduğunu öğrenecekti. artık sıra "yeni bir halk" ve "yeni bir kişiliğin" yaratılmasına gelmişti ama bu ikna ve eğitimle olmayacaktı!..

    yeni bir halk nasil yaratildi?

    pol pot'un jenosid projesinin ismi 'pracheachon thmey', yani yeni bir halk, veya yeni bir insan tipinin yaratılması idi. pol pot (pp) iktidara gelince, yaratmak istediği rejim ve ülkenin adını her nedense özenle seçtiği 'demokratik kamboçya' koydu. ama artık hayat durmuş, saatler ve yaşam sıfıra ayarlanarak her şeye yeniden başlanacaktı. kmer halkı pol pot'un beyin yıkama makinesiyle 'kendi özüne dönüş' yapmalıydı. ama ortada bir ideoloji olmadığı gibi, onu tartışabilecek beyinler de birer birer veya toplu olarak katlediliyordu.

    pol pot ve bir kaç arkadaşı dışında, okumuş ve yabancı dil bilen her kes iç düşman, dış düşman, sınıf (köylülük) düşmanı, komplocu, emperyalizmin ajanları, provokatör ve haindiler. devletin tüm kurumlarında çalışan asker, bürokrat, diplomat, doktor, profesör, bilim adamı, akademisyen, din adamı, gazeteci, yazar, kısacası düşünüp tartışabilecek, eli kalem tutan, okuma yazması olan veya 'gözlüklü' herkes önce ağır işkencelerden geçirilip ardından da aile fertleriyle birlikte çok hunharca katledildiler.

    hindu çin yarim adasinin şirin ülkesi

    ekonomik, ticari, taşımacılık ve ulaşım gibi alanlarda oldukça önemli bir rol oynayan önlü mekong nehrinin ikiye ayırdığı çin hindi yarım adasının 181 bin kilometre karelik şirin ülkesi kamboçya'nın etrafı doğu ve güney doğuda vietnam, kuzey doğuda laos, batı ve kuzey batıda tayland karası ve güney batıda tayland körfezi ile çevrili. yaklaşık 11 buçuk milyonluk kmer halkı, hintliler, daylar, vietnamlılar, çinliler, hint-malaylar gibi birçok hindu çin etnik halklarının mozaiğinden oluşuyor. ülkede kmer halkınca (%89) benimsenen theravad budizminin yanı sıra, % 2 oranda müslüman cham, mahayana budizmine inanan (% 6 kadar) vietnamlı ve aynı inanca mensup (% 3 dolayında) çinli etnik azınlık da var. ancak vietnamlı ve çinlilerden farklı olarak, siyah tenli olan kampuç halkının büyük çoğunluğu, kmer-laoslular gibi zor günlerinde hala doğa üstü güçlere inanıyor.

    ekvator kuşağına yakın, nisan ile kasım ayları arasında oldukça yağışlı geçen kar yüzünü görmeyen tropik iklime sahip kmer ülkesinin tarihi hep trajik oldu. tarih boyunca birçok asya ve hindu çinli halk ve kavmin göç dalgaları, başta siyamlılar (tayland) ve vietnam olmak üzere komşu halklarla savaş ve iç iktidar mücadelesine sahne olan kamboçya, ilk kez, kısa süreli de olsa 1597'de batılıların (ispanyol) müdahalesine maruz kalır. sürekli iç çekişme ve savaşlarla kan kaybeden ülke daha sonra (1863'te) fransızların sömürgesi olur. ikinci dünya savaşı sırasında 1941'de japonyaların eline geçer. 1945'ten resmi bağımsızlığını kazandığı mayıs 1954'e kadar yeniden fransızların denetimine girer. kmerlerin tarih boyunca birbiriyle ve komşu halklarla savaşması, dış güçlerin denetimindeki krallıklarla yönetilip işgal ve istilalara maruz kalması, ülkedeki temel hak ve özgürlükler, demokrasi, milli birlik ve tolerans kültürünü oldukça olumsuz etkiledi.

    yürekleri sızlatan ünlü tuol sleng jenosid müzesi

    bay pol pot, kamboçya'nın toplumsal yapı ve dengesini hızla yıkmaya devam ediyordu. öküz arabaları hariç, motorlu araba, traktör, fabrika, okul, üniversiteler, postaneler, sanayi, hastane, müze, basın-medya, devlet planlama teşkilatları ve bir toplumu ayakta tutabilecek bütün kurumlar ne varsa kapatıldı veya tahrip edildi. paraya da ihtiyaç yoktu; başta merkez bankası olmak üzere, bankalar dinamitlenerek paraya dayalı ekonomi de ortadan kaldırıldı. kitaplar yakıldı, müzik yasaklandı, kütüphaneler ateşe verildi, kampuç geleneğinden gelen değerli antik eserler yok edildi veya tayland ve diğer ülkelere kaçırılarak satıldı. kampuç toplumunun önemli geleneksel ve kültürel değerleri olan aile, (ortak) köylülük yaşamı ve budist inançları ortadan kaldırıldı. aile fertleri birbirinden ayrılarak, herkes pirinç tarlalarında çalışmaya zorlandı. çocuklar 'kolektif' denilen gözaltı kamplarına 'emanet' edildi. yaratılan eğitimsiz ve cahil toplumun şiarı da ' ekmek için çalışmaktı'.

    kamboçyalı aydın ve beyin adamlarının korkunç işkencelerden geçirilip asıldığı yer, iki tarafı eşit bir l şeklinde inşa edilmiş eski lise dengi yüksek bir okul idi. şimdi jenosid müzesi haline getirilen tuol sleng adlı bu üç katlı büyük binada, yaklaşık dört yıl süren insanlık dramının önemli arşiv ve materyallerinin bir bölümü hala muhafaza edilmekte. insanın baktıkça titrediği işkence aletleri, çekilmiş eski (arşiv) resimler ve tablolara işlenmiş insanlık dramını canlandıran katletme metotları canlı bir tanık gibi tuol sleng'in duvarlarında asılı. 20 bin dolayında entelektüel ve eski devlet çalışanın hunharca öldürülmelerinin kararı altında imzası olan tuol sleng işkencehanesinin eski direktörü, şimdi isacı (mesih olduğunu) iddia eden yoldaş "deuch" kod hain kek ise hala serbest!

    ölüm tarlaları -2

    kamboçya'daki iç savaş ve jenosidin tahribatları çok ağır oldu. pol potçuların iktidardan düşürülüşünün ardında yaklaşık 24 yıl geçmesine karşın, kampuç halkı hala bir sıcak ekmeğe ve içilebilecek temiz bir tas suya muhtaç. milyonlarca insan evinden yurdundan göçtü ve yaklaşık 2 milyon da yaşamını yitirdi.

    kamboçya'nın başkent phnom penh'e e yaklaşık 15 kilometre uzaklıktaki ölüm tarlaları denilen toplu mezarların bulunduğu meşhur ölüm tarlaları'nda dikilen, insanlık dramını anlatan jenosid anıtı, pol pot'un ardında bıraktığı diğer bir 'tarihi miras'.

    insanlık utancı olarak gelecek nesillere 'hediye' edilen pirinç bataklıklarının hemen yanı başındaki bu yerde, her kuyuda 100 ile 500 arası insan cesedinin bulunduğu 129 toplu mezar var. isim ve tarihi olaylar, böylesi suçların bir daha yaşanmaması için mermer taşlara işlenmiş. cam kafeslerin içinde kurbanlara ait kuru kafalardan oluşan bu monüment çevresinde, gözlerine inanamayan korku içindeki turistlerden para dilenen çocukların dramı ise başka bir acı gerçeklik.

    zulmün kalesi yıkılıyor

    fransızca'yı çok iyi bilen, ancak başkaları bildiği için onları "dış güçlerin ajanı" diye kesen pol pot, her türlü modern araç-gereç ve yaşama düşmandı. yaklaşık dört yıl süren zulmün sonunun yaklaştığını gören çinli danışmalarının hiç olmazsa "4 modern savaş araç ve metodlarını kullan" önerisine de karşı çıkan saloth sar, kendisini faşist olarak niteleyen vietnamlı kuvvetlerin 1978 aralık ayında sovyet yapımı modern askeri motorize kuvvetlerinin eşliğinde başkent phnom penh'e düzenledikleri saldırı ile kovunca, ne kadar yanıldığını anladıysa da, artık çok geç olmuştu. başkent 7 ocak 1979'da düşünce, pp'liler büyük panik ve kayıplarla kendilerini zar zor abd'nin kontrolündeki tayland'ın kuzeyine atabildiler. ülkeye yaklaşık 100 bin asker, sivil-danışman ve teknik mühendisle giren vietnamlılar, kendi denetimlerinde yeni bir hükümet kurdular. halk yeniden şehirlere dönerek 'normal' bir yaşama alışmaya çalıştı. ancak ortada toplumsal alt yapı diye bir şey kalmamıştı. her şeye yeniden başlanmalıydı, ancak her şeyini kaybeden ve aile fertlerinin bile nerede olduğunu bilmeyen ve neye uğradığını şaşırmış halkta o gün bugündür artık birbirine güven de kalmamıştı.

    abd ve batı'nın desteği sürüyor

    3 yıl, 10 ay ve 20 gün içinde yaklaşık 1 milyon 500 bin ile 2 milyon arası insan öldüren kızıl kmerler, savaş suçu mahkemelerde hesap vereceklerine, kaçtıkları tayland sınırında, abd ve bazı batılı rejimlerin büyük desteğiyle yeniden toparlanıp önemli bir güç haline getirildiler. abd denetimindeki birleşmiş milletler (bm) ise soğuk savaş bitimine kadar pol pot ve kızıl kmerlere 'kampuç halkının tek temsilcisi' olarak sandalye verdi. 1980'de cia başkan yardımcısı ray cline'ı tayland'a pol potçularla yeni gizli görüşmelere gönderirken, reagan'ın yakın yoldaşı demir lady margereth thatcher ise 1983'te ingilizlerin meşhur özel hava kuvvetleri dedikleri özel harpçi sas komando subaylarını tayland-kampuçya sınırına göndererek, pol pot çetelerini "yeni modern savaş teknolojisi ve modern mayınlar" konusunda eğitiyordu. kampuçya halkı bugün bile hala dünyanın mayınlarla döşenmiş en riskli ülkelerinden biridir.

    barışa doğru, ama nasıl ?

    soğuk savaş yıllarında süper güçlerin çıkarlarına kurban edilmiş bu fakir halk, yeniden barıştırılmalıydı, ama nasıl? 1991 paris'te imzalanan barış anlaşmasıyla, 1993'te serbest demokratik seçimlere gidilmesi kararlaştırıldı. yapılan seçimlerde kralı destekleyen kızıl kmerler, 'resmen' katılmazken, monarşist ve kral ailesinin denetimindeki funcinpec birinci, hun sen öncülüğündeki (vietnam yanlısı eski komünist parti) kampuçya halk partisi (cpp) ikinci sıra da yer aldı. her iki parti ülkeyi kurdukları koalisyon hükümetinin 'çifte başbakanlık' sistemiyle yönetmeye çalıştıysalar da, bunda çok başarılı oldukları söylenemez. kral norodom sihanouk'un yeniden devlet başkanı olarak krallık sarayına oturtulması ve pol potçuları koruyan kral ailesinin siyasi yaşamda etkin yer alması sorunları çözemedi. onlarca yıl süren iç savaş ve çelişkilerle kör düğüm haline getirilen ve yaklaşık dört yıl boyunca büyük bir jenosid yaşamış toplumda yeni bir hoşgörü ve barış kültürünü egemen kılabilecek gerekli reform ve düzenlemelere de gidilmedi. başta pol pot çeteleri olmak üzere, kral ailesi ve vietnam yanlısı hun sen çizgisindeki farklı kutuplar, eskisi gibi olmazsa da hala birbirlerini tahammül edecek diyalog kültüründen uzak. bir tarafta hun sen yanlılarının içine sızan, diğer taraftan da seçim vb. gibi önemli toplumsal etkinliklerde kralı açıkça destekleyen kızıl kmerler, toplumda barış ve huzurun oluşması önünde hala büyük bir engel teşkil ediyorlar. hasta ve yaşlı kral sihanouk ise ülkenin batısındaki tayland sınırındaki pailinog phnom malai ile kuzeyindeki anlong veng bölgelerinde üstlenen ve bir bölümü de topluma sızmış pol potçuların yargı önüne çıkarılıp hesap vermesini engellemeye devam ediyor. 20 bin entelektüel ve düşünce üreten beynin belgeli katili, şu anda isa'yı oynayan kamarat deuch (hain kek) başta olmak üzere.

    sonuç olarak, kamboçya'daki iç savaş ve jenosidin tahribatları çok ağır oldu. pol potçuların iktidardan düşürülüşünün ardında yaklaşık 24 yıl geçmesine karşın, kampuç halkı hala bir sıcak ekmeğe ve içilebilecek temiz bir tas suya muhtaç. milyonlarca insanın evinden yurdundan göçtüğü ve yaklaşık 2 milyonun da yaşamını yitirdiği üzücü olaylardan dolayı, bugün bir o kadar insan da hala yarı göçebe durumunu yaşıyor. yaşam koşulları ise oldukça ağır. ülkede sosyal ve ekonomik bir güvence yok. özelikle yaşlılar, kadın ve çocuklar ağır sorunlar yaşıyor. daha çocukluğunu yaşayamayan ufak genç kızlar fuhuşa sürükleniyor. polis, subay ve tüm devlet çalışanları bir kaç işte çalışmak zorunda. ama normal halkın bu imkanları da yok. dilencilik, fuhuş, hırsızlık ve çocuk istismarlığı gibi toplumsal sorunlardan da artış var. arabaların nadir, bisikletlerden geçilmeyen yollar ile sokaklar ve binalar daha yeni yeni restore ediliyor. abd, çin, ingiliz, sovyet, vietnam ile tayland yapımı ve finanslı mayınlar yaşamı felç etmeye devam ediyor. devlet kademelerine kadar uzanan yolsuzluk ve ihlaller sürüp gidiyor. aileler parçalanmış, insanların birbirine güveni kalmamış. güneşin batmasıyla yaşam da karanlıklara boğulup gidiyor.

    kamboçyalıların yaşadığı jenosid ve oldukça trajik tarihleri, kendi iç barış ve birliğini sağlayamayan bir halkın ; demokrasi kültürü ve toleransın yaşam bulamadığı ve kendi iç sorunlarını çözemeyen bir toplumun, büyük güçlerce hangi iğrenç ideolojik ve çıkar amaçlar için nasıl kullanılabileceğinin en iyi bir örneğidir.

    -(*) ben kiernan, the pol pot regime, s.18, yale univercity, 1996

    pol pot'un garip ideolojisi ve hazin mistik sonu

    maddi durumu iyi olan toprak sahibi bir aileden gelen gerçek isimi saloth sar olan pol pot, 1975'te terör ve askeri zorbalıkla iktidara gelince yaşamını bağışladığı kral'ın verdiği bursla paris'te okumuştu. kendisi çok iyi fransızca bilmesine karşın, çok sayıda değerli aydın ve bürokratı 'yabancıların ajanı' diye damgalarken, onların yabancı dil bilmelerini delil olarak gösterdi. o, liderlik posizyonunda olmasına rağmen, 'komünist' veya 'marksist' gibi terimleri fazla kullanmadı. iktidara gelir gelmez 'demokratik kamboçya' ismini kullanmayı tercih etti.

    onu ve icraatlarını yakından tanımaya çalışan siyaset bilimciler ve sosyalist ideologların görüşüne göre, pol pot, 'yanlış algıladığı' budizm'in ilkel yanlarını, 'stalin'in acımasız, maoculuğun da köylülük taraflarını özümseyerek', 'feodal' ve radikal köylülük' karışımı eklektik bir ideolojiyle garip bir toplum yaratmayı hedefledi. o, yiğit yüce kmer halkı, kmer kanı ve milliyetçiliği gibi temaları ile yuon diye aşağıladığı vietnam düşmanlığını çok işledi konuşmalarında.

    paris'ten döner dönmez, 1960'lı yıllarda komünist parti içindeki etkinliğini güçlendirmek için, etrafını 'yoldaşlarla' ören ve hep arka planda kalmayı tercih eden pol pot, zamanla ipleri eline geçirince, ömrünün sonuna kadar, binlerce partili yol arkadaşlarını da katletti. ama en son 1997'de kendi güvenlik şefi'ni (savunma bakanı) son sen'i idam etmesiyle, kendi fermanını da imzalamış oldu. önce kendi öz yoldaşlarınca ömrünün son günlerinde bir 'halk mahkemesinde' yargılanarak tayland yakınlarındaki 'jangul jungul' ormanlarında ömür boyu bir 'mağaraya' kapatıldı. yürümekte bile artık zorluk çeken bu yaşta ona bu cezayı layık gören ise, onun yaratığı 'tek bacaklı' ve halk tarafından 'kasap' olarak tanınan ta mok adlı generaliydi.

    ardından da nisan 1988'de kuzeydeki anlong veng bölgesinde, bir kaç 'seven' yol arkadaşı, bir kaç taylandlı subayın hazır bulunduğu 'merasimde' eski araba tekerleklerinin bir zippo çakmağından, çıkan ateşle son güne kadar üzerinde yatıp kontrol ettiği tek kirli döşek ve suçlu sandalyesiyle ateşe verildi. 'seremonide' ne eşi mea son ve ne de kızı mea sith hazır bulundu. ölüm şekli bir mit olarak kaldıysa da, ölümüyle birlikte, başta abd, çin ve tayland olmak üzere onu destekleyen bu ülkelerin kampuçya jenosidinde parmağı olan suçlularla ilgili kanıtlar da duman olup gitti. maalesef onun bir gün her şeyi konuşabileceğinde korkanlar çoktu...yılan kanını içen pol pot'un gerçek yaşamı hep bir sır olarak kaldı, tıpkı ölümü gibi.

    pol pot'un yaratmaya çalıştığı korku ve terör rejiminin böyle bir hüsran ve trajik acılarla sonuçlanması, sadece kendisi için bir katastrof olmadı, ama aynı zaman onu ömrünün sonuna kadar destekleyen abd, çin, bm ve tayland için de bir utanç abidesi oldu.

    kızıl kmer'ler liderlerinin ölümü (veya ortadan kaldırılması) ardında, 1998'in sonlarında ikiye bölündü. ardından da önde gelen kiyö sampan, nuon çea, ieng sari, 'tek bacaklı' ve halk tarafından 'kasap' olarak tanınan ta mok, general kem ngun ve daha bir çok general ve önemli kişi zamanla vietnam yanlısı hun sen ile anlaşarak 'normal' yaşama döndüler.
  • kara yolu ile ulaşımın ciddi anlamda tehlikeli olduğu ülke. trafik kafasına göre akıyor.
    phnom penh den sihanoukville giderken otobüsümüz karşıdan gelen minibüse kafadan çarptı.

    3 ağır yaralımız bir dolu hafif yaralımız vardı.
    insanlar kan içerisinde, kimi ağlıyor, kimi gülüyor.

    ben ise kafamı karşıdaki koltuğun arkasına gömdüğüm için kanımla yerleri suladım.

    ambulansın gelmesi 3 saat sürdü. bu sırada kanım da akmayı kesti. *

    yoldan geçen bir otobüse binip günün ilk ışıklarını sihanoukville kumsallarından birinde karşıladık.
    genzimde kan tadı, elimde filtresiz lucky strike.

    bu sürede hep seni düşündüm.
    ölsem özler miydin beni?
  • angkor wat'ı görme isteğim nedeniyle üzerine ayak basmış olduğum ülke. giriye başladığım ilk iki kelimeden de anlaşılacağı gibi angkor wat, kamboçya'dan daha büyük bir kavram. hatta daha büyük bir kavram olduğu o kadar belli ki; ülkenin bayrağında bile angkor wat tapınağı'nın silueti var.

    bu giride bu ülke hakkında yaptığım gözlem ve tespitler yalnızca siem reap odaklı olacak. angkor wat'a en yakın yerleşim yeri olduğu için kamboçya'nın genel durumunu yansıtmıyor olabilir; hatta ülkenin en cazibe merkezinin yanına konumlanmış bir şehir üzerinden ülkeye ait tespitler yapmak da pek doğru değil. dolayısıyla bu ülkeye yapılan olası bir seyahatte burada yaptığım tespitlerin üç kademe altını düşünerek hareket edilmesinde fayda var. yalnızca tapınakların nasıl göründüğünü merak edenler girinin en altındaki fotoğraflara bakabilirler.

    ben vietnam'dan kamboçya'ya geçmiştim. ho chi minh'ten siem reap'e yakşalık 2 saat bir uçuşla gelmek çok kolay. şehir tamamı ile angkor wat ziyaretçilerini ağırlamak için kurulmuş bir şehir; dolayısıyla bu şehirde çok fazla bir aktivite olanağı beklemenin de pek anlamı yok. barlar sokağında birkaç tur görsel , pis nehri boyunca iki yürüyüş haricinde çok bir atraksiyon yok. cesaret edenler için şöyle uç atraksiyonlar da mevcut tabii ki:
    --- spoiler ---
    grafik içerik! nsfw!
    görselgörselgörselgörsel
    -- spoiler ---

    şehir merkezindeki ulaşım için en uygun alternatif tuk tuk olacak. tuk tukları uber muadili bir uygulama olan grab vasıtasıyla çağırmak mümkün. dört tarafı açık tuk tuklarla püfür püfür esen tuk tuk yolculuğunun keyfi gerçekten bambaşka oluyor. kış ayında bile insanı yoran sıcaklığa karşı angkor wat kompleksindeki tapınaklar arasında yapılan yolculuklar için bulunmaz bir nimet olacak.

    angkor wat olarak adlandırılan alan kimer imparatorluğu'na 9 ila 15. yüzyıllar arasında ev sahipliği yapmıi bir tapınak kompleksi. 400 km2'lik bir alanı kapsıyor. hindu tapınağı olarak başlayan kariyeri daha sonraları budist tapınağına evrilmiş. tapınağın gerçekten cezbedici yapısı var. müthiş taş işçilikleri insanı büyülüyor. doğa ile iç içe olması da atmosferine ekstra bir etkileyicilik özelliği katıyor. grand canyon, machu picchu, piramitler, chichen itza, petra ve kyoto gibi ikonik yerleri görmüş biri olarak angkor wat'ın bu saydıklarımdan geri kalan bir özelliği olmadığını çok net bir şekilde ifade edebilirim.

    yukarıda da belirttiğim gibi angkor wat bir tapınak kompleksi. yani bünyesinde çeşit çeşit tapınakları bulunduran mini ölçekli bir şehir. 400 km2'lik bir alanı kapladığı için bu tapınak kompleksini yürüreyek gezme imkanı yok. görülmesi gereken en popüler tapınakları içinde barındıran küçük tur bile yürüyerek tamamlanacak bir rota değil. turistler genellikle seçtikleri rotayı belirtip günlük tuk tuk kiralıyor. gezilecek tapınak sayısına göre günlük tuk tuk ücreti 30 ila 40 usd arasında değişkenlik gösteriyor. tuk tuk şoförleri müşterilerini gün boyunca bir tapınaktan diğer tapınağa götürüyor. ben içinde 9 tapınağı barındıran büyük tur için günlük 40 usd ödemiştim. şoför oldukça efendi bir elemandı; gün boyunca "sir, bir şey lazım mı; bir ihtiyacınız var mı?" diyerek peşimde dört döndü.

    burada gün doğumunu izleme aktivitesi de oldukça popüler. büyük bir kalabalık angkor wat'ın önündeki gölette toplanıp güneşin doğuşunu izliyor. bu olayı izlemek için sabahın dört buçuğunda yola koyulmanın pek gereği olmadığını düşünenlerdenim. ayrıca angkor wat biletleri 1,2 ve 3 günü kapsayacak şekilde satılıyor. ben angkor wat için bir günün yeterli olacağını düşünüyorum. biletler 37 usd'den başlayıp 62 usd ile devam ediyordu. bilet almak için sıraya girmeye de gerek yok. internetten bilet alıp karekod vasıtasıyla tapınaklara giriş yapmak mümkün. her tapınakta bileti kontrol eden bir görevli oluyor.

    angkor wat halihazırda bir tapınak statüsünde. dolayısıyla ziyaretçilerin uygun kıyafetlerle ziyaret etmesi isteniyor. erkekler için şortun uygun olmadığı yazıyordu otelin verdiği broşürde. fakat uygulamaya pek geçmemiş sanırım bu uyarı; şortlu binlerce insan gördüm bizzat kendim de şortlu bir şekilde dolaştım.
    benzer şekilde mini etek kısalığında kot şortla dolaşan birçok kadın gördüm.

    şahsi tecrübelerime dayanarak angkor wat kompleksindeki bütün tapınakları görmeye gerek olmadığını söyleyebilirim. görkemli ve büyük olan tapınakların arasında diğer küçük tapınaklar oldukça sönük kalıyor. aynı tarz tapınağın sürekli olarak görülmesinden kaynaklanan görme yorgunluğu** da diğer orta ölçekli tapınaklarda zaman kaybetmenin gereksiz olduğu dürtüsünü uyandıracak. angkor wat için bir tam gün yeterli olur. 2-3 günlük angkor wat turuna çıkanların 2. ve 3. günü oldukça sönük kalır. yine şahsi tecrübelerime göre görülmesi gereken 9 adet tapınağı şurada listeliyorum. sabah 8'de başladığım bu yolculukta listedeki son tapınaktan çıkışımda saatler 16:30'u gösteriyordu. genelde hızlı yürüyen, dik merdivenleri tırmanınrken soluk soluğa kalmayıp görece olarak daha az dinlenme ihtiyacı duyan biriyim; bu nedenle kondüsyonuna güvenmeyelerin bu listedeki tapınakları tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyaçları olacak. vakti çok kısıtlı olanların tercih etmesi gereken tapınaklar ise angkor wat, bayon ve ta prohm olmalı.

    angkor wat: tapınak kompleksine adını veren; kompleksteki en büyük, en büyüleceyici ve en görkemli yapı. tapınak kompleksine burayla başlamakla biraz hata yaptığımı gezimin sonlarına doğru farketmiştim; çünkü tur içinde angkor wat kadat büyülendiğim başka bir tapınak olmadı. meşhur göletli noktasında bile en yarım saat boyunca dikelip angkor wat'ın ihtişamını seyretmiştim.görsel
    görsel
    angkor wat'ın tek olumsuz yönü çok kalabalık olması. bu kalabalıkta yüzlerce yıllık taşların arasındaki ıssızlığı düşünüp tapınağın tam olarak tadını almak daha güç oluyor. gezdiğim diğer tapınaklarda tek başına keşfe çıkan doğa kaşifi gibi hissetmiştim kendimi. fakat angkor wat'ta böyle bir durum olmayacak. her dakika, her saniye ve her an bir insan kalabalığı var. daha tenha tapınakların vermiş olduğu soyutlanmış hissini burada bulmak zor.

    komplekse girer girmez ihtişamını ve heybetini belli ediyor bu yapı. görsel yaklaşıp ortadaki kuleleri gördükçe heyecan daha da artmaya başlıyor: görselgörsel 12. yüzyılda kimer imparatorluğu'nun kralı suryavarman ıı tarafından inşasına başlanmış. ilk yapıldığında vişnu'ya adanmış; fakat daha sonraları budizm tapınağına evrilmiş. tapınağın yüksek bölümlerinde birçok vişnu heykeline rastlamıştım.
    kalabalık fakötürünü hariç tutarsak burada vakit geçirmek gerçekten çok keyifli. içi ayrı, dışı ayrı güzel. görselgörselgörsel görsel merkezindeki 5 kulenin meru dağı'nın, yani hindu inancına göre dünyaların merkezi ve tanrıların ikametgahı olan dağ, zirvelerini sembolize ettiğini söyleniyor. kuleleri şu şekil bir merdiven sistemi vasıtasıyla çıkmak da mümkün: görsel görselgörselgörselgörselgörselgörsel

    bayon: yüz siluetli tapınak. şahsi fikrime göre kompleksin en güzel üç tapınağından bir tanesi. 12. yüzyılda inşa edilmiş. bu tapınağın içinde dolaşmanın apayrı bir zevki var. değişik bir enerjisi olan bir yerdi. özellikle herhangi bir turist kafilesine rastlamadığım kapalı alanlarda tomb raider oyununda gibi hissetmiştim kendimi. görsel görsel görselgörsel
    görselgörsel

    preah khan: yine 12. yüzyılı görmüş bir tapınak. diğer tapınaklar kadar başarılı bir şekilde korunamamış maalesef. doğa ile iç içe geçmiş adeta. kimi yerlerde ağaç kökleri bin yıllık taşlarla bütünleşmişti. girişindeki su birikintisi de tapınağa güzel bir arka plan oluşturmuş. görselgörselgörselgörselgörselgörsel bayon'dan buraya gelmek için kullandığım şu kapının ihtişamını da atlamamak gerek. görsel

    north baray: tek mabedlik tapınak. fakat bu tapınağa ulaşmak için geçilen köprü tapınağın kendisinden daha güzel. görselgörselgörsel

    ta som: 800 yıllık, yedinci jayavarman için yapılmış bir başka tapınak. angkor wat kompleksi içindeki en tenha tapınaklardan biriydi. bu sebeple sanki başka bir boyutta seyahat ediyormuş hissiyatı yaşattı bana. görselgörselgörselgörsel burası da doğaya yenilen tapınaklardan. görselgörsel

    pre rup: hindu tapınaklarında. şiva'ya adanmış. görsel görsel görsel

    sras srang: angkor wat kompleksinde irili ufaklı bir çok gölet mevcut. bu da onlardan birisi. görsel

    banyeay kdei: budist tapınağı. 12. veya 13. yüzyıla kadar uzanıyor. görsel

    ta prohm: şahsi kanaatime göre tapınak bünyesindeki en güzel ikinci tapınak. tuk tuk şoförü bir kapıdan beni bırakıp diğer kapıdan alacağını söyleyince anlamıştım büyüklüğünü. ayrıca lara croft'un tapınağı. harçsız inşa edildiği için zamanla tapınağın taşları arasından ağaçlar kök salmış. görselgörsel taşlar ve doğa iç içe olduğu için ortaya apayrı bir ihtişam çıkmış. görselgörselgörselgörselgörselgörselgörselhttps://soz.lk/i/z7663jz7 görsel]

    girinin sonlarına doğru bu yazının angkor wat başlığı altında olması gerektiğini anladığım anda girinin ikinci cümlesindeki tespitimi bir kez daha doğrulamış oldum. bana tarifi olmayan anlar yaşattı angkor wat. görmek için katlanılan her türlü zahmete değer. zaten angkor wat'ın kulelerinin silueti bir kilometre öteden görülmeye başlandığı anda burayı görmek için çekilen çile tamamı ile unutuluyor.
  • 60'li ve 70'li yillarda saglam rock müzik yapilan ülke. bati etkisi pol pot'un 1975'te ülkeyi ele gecirmesiyle bicak gibi kesilmis, sanatcilarin cogu ya ölüm tarlalari'nda, ya ic savasin getirdigi sefalet yüzünden hayatlarini kaybetmislerdir. gözlük takan insanlarin bile entelektüel diye hunharca öldürüldügü kizil kmerler rejimi ile, ülke kültürel acidan da 100 yil geriye düsmüstür.

    öyle ki, pol pot öncesi yapilan pop ve rock parcalarin cogunun master kaydi yokedilmis, bir dönem adeta silinmistir. kalan kaset ve lp'lerden anlasildigi üzere, kambocya 1975 öncesi güneydogu asya'nin garage rock cennetiymis.

    misal olarak ros sereysothea isimli kadın sarkicinin gaz "jam 10 kai theit" ("10 ay daha bekle") yorumunu dinleyince, insan bir garip hüzünleniyor. kendisinin akibeti kesin olarak bilinmemekle beraber, 1977 yilinda acliktan öldügü tahmin ediliyor:

    https://www.youtube.com/watch?v=wxt3yrwlntu
  • 125cclik scooterla polis çevirmesine yakalanılan ülke. devamı

    kullanan 120kg arkadaşım ve ben 75kg artçı
    sebep gündüz vakti farlar açık (sadece kraliyet fertleri farları gündüz açabilir)
    sonuç: 5 dolar
    pazarlık: 3 dolar

    40mt sonra ikinci çevirme
    sebeb: arkadaş kaskın alt bağlantısını yapmamış
    durum: artçıda kask yok (hatta kel)
    sonuç: 1 dolar
    pazarlık: yok

    netice: götüm
  • nom pen 'de bulunan bazı özel alanlarda, 300-400 dolar arası fiyat karşılığında bazuka ile ineklere hedef alınabildiği ve eğer inek ıskalanırsa 200 doların iade edildiği ilginç turistik etkinliklere sahip ülke. illa bir şey vuracağım ama çok param yok diyenler için de 15 dolara tabanca ile tavuk vurma imkanı varmış.
    (bkz: allah belanızı versin)
  • dunyada kisi basina mayin seklinde bir hesap yapildiginda bir insana en fazla mayin dusen ulke. polpot un basa gecmesinden itibaren kutuklerin kesildigi hızarlara benzer bir sistemlerle binlerce insani seri şekilde katledilmesiyle dunya tarihine geçmiş bir yerdir kambocya. su anda o insanlarin kafataslari bir soykirim abidesi ve ibret aniti olarak muzelerde sergilenmektedir ve o muzelerin bekcileride o insanlarin kafasini kesen kisilerden baskasi degildir.
hesabın var mı? giriş yap