• bize sunulan gerçeklikten uzak idealize bedenler dışında kadın vücudunu görebileceğiniz mekanlardır.

    herkesin bahsettiği o yüz kiloluk teyzelerin büyük bir öz güvenle yürüyebilmesinin sebebi hamamdır, o teyzelerin zamanında bu kadar çok rol model sunulmuyordu ve kadınların kendininkine benzeyen benzemeyen, genç yaşlı her türlü bedeni görebileceği ve yaşlanmanın veya kilo almanın ya da küçük/büyük memeli olmanın normal olduğunu gördükleri yer hamamlardı. o yüzden de, o teyzeler şimdi üç kilo aldım diye ya da memelerim küçük diye utançlarından ölmüyorlar, öz güvenle dolaşabiliyorlar.
  • çocukluğumun en traji-komik günleri
    1) altın günleri
    2) kadınlar hamamında yaşanmıştır.

    bundan 15 sene önce, o zamanlarda ben mi yanlış hatırlıyorum nedir mahalleli toplanıp hamama giderdi. günü bile aklımda çarşambaları kadınlar hamamı yapılırdı. annem beni de götürürdü. özellikle okuldan gelmemi bekler* mavi önlüğümü çıkarmadan doğruca hamama sürüklerdi beni. ağlaya zırlaya giderdim. bir güzel yıkar paklardı. öyle ki gözüme sabun kaçmasına özellikle dikkat ederdi, kaçmasa temizlenmezmiş. yüzüm "düdüklü tencere patlamış" kıvama gelene kadar kaynar suyla yıkardı beni. o arada dedikodular yapılır bilumum yüksek kalorili hamur işleri tüketilirdi.

    her şey çok güzeldi ta ki günlerden bir gün hamamda 150 kiloluk hulk* teyzoşlar görene kadar! hem de bir değil yaklaşık 6-7 tane. her yerlerine yeşil iğrenç kokan bir karışım sürüp, yüzlerinde salatalık bana doğru geliyorlardı. işte o an kocaoğlan modunda düşüp bayıldım. işte hamamda kadınlar böyle bayılıyorlarmış. ve o teyzeleri sivri zekamla hulk sandım. şimdi anlıyorum kendini örümcek adam sanıp damdan atlayan sabileri.

    ayıldığımda elimde 6 dikiş vardı, hulk teyzoşların içtiği fruko gazoz şişeleri düşerken elimi kesmiş!
    annem ise başımda "söz bir daha hamam yok" diye ağlıyordu.
    ama anladım ki aslında başka bir fasıldan bahsediyordu...
    sultansuyu günleri!
  • ayı olmamama rağmen hamamda karılar nasıl bayılırı gösterdim. nasıl bir sıcak yarabbim. "ne sandın yarraağam hamam diyoruz di mi sıcak olur..." dedi en kibarından beraber hamam sefası yaptığım arkadaşım göbek adı zerafet olasıca kişi. ancak bu yaşıma kadar hic hamam gitmediydim.

    aman kardeşim. gülleci gibi karılar adamı ite çeke keseliyor ve üstsüzler. bir film sahnesi gibi kaldı aklımda, içeri giriş kapısından baktım ortada koskocaman bir taş, üstünde kiloları seksen ila yüz arası değişen karılar et et yatmıslar. koskocaman memişler. ağdasızlar donlarının kenarlarından kıllar fışkırmış. üstsüzler. bu üstsüzleri sürekli yinelemem cok anormal bir ortama düşmüş olduğumu farketmemin memelerin ortada o kadar rahat salınmasından kaynaklandığı için sanırım. ancak en sinir bozucu olan bizim için, bu fil adamdan hallice teyzelerimizin "ben doğum yapmadan önce senden zayıftım valla kırkbeş kiloydum kızken" demesi veya o şekilde bakması. yuh be ablacım 50 kilo mu aldın hamilelikte? hem doğuralı otuz sene olmus hala mı veremedin, hala mı lohusasın?

    velhasıl kadınlar hamamında salatalık soyan kadın gördüm yıkanma esnasında, ondan soracıma sabunlu beyaz donlu kücük cocuğunu foşşş diye temiz suyla durulayan anne de gördüm. kadınlar kısmı böyle tuhaf kıllı ve yağlıysa erkekler hamamındaki ambiyans nasıldır nasıl fena ve zerafetten uzaktır kim bilir. cok bok atmış gibi olmayım simdi cıkınca pamuk gibi olup kendi yanağımdan makas almak istemedim değil. üstüne bi de ayakları uzatıp corba içtinmiydi. oh.
  • yalnızca küçükler değil, her yaştan kadın için travmatik olabilecek mekan.

    ama insanoğlu nelere alışmıyor; aradan yarım saat geçince gayet de "eh bu da böyle bir dünya, bari kese yaptıralım napalım" diyerek çıplak hatunların arasına karışacak kıvama gelinebiliyor.
  • her yastan dev memeli kadinlarin salina salina dolastigi bol buharli akillara zarar mekan * * *
  • yaşlı teyzelerin victoria secret mankeni kadar cüretkar ve özgüven dolu olduğunu göstermiştir bana.
  • annem tarafından ısrarla sürüklenerek götürülünce, girişte ruhumu astral seyehate yolculadığım mekan.
    (bkz: what happens in hamam stays in hamam)
    ps: çıkışta ruhumu geri bulmak çok zor oldu.
  • sanırım kadınların zamanında verilmiş doğru lazer kararırın altını gani gani çizdikleri mekan burası olmalı.

    hayatım boyunca birkaç sefer gittim. gözlemlemesi çok ilginç bir mekan. saçının kınası gitmiş, gri beyaz gümüş saçlı yaşlı teyzeler, pörsümüş memelerinin hizasına gelen bir tutam saçlarını ikiye ayırıp tarayarak, oturdukları köşeden mesut memnun bakarlar çevreye.
    genç kızlar vardır, elma memeli, çiçek bikinili. ne konuştuklarını pek duyulmaz, ama hep fısıl fısıl konuşur gülerler.
    bir de böyle büyük memeli dayı teyzeler vardır, sanki pazarda alış verişe çıkmış gibi bir köşeden bir köşeye voltalanır, sonra oturup bir müddet sonra gene tavuslanırlar. herkes ama ortak hep şunu tekrarlar: 'off, çok sıcak çoook'.
    sonra keseleyenler vardır, köpüklü masaj falan. nasıl istediğini sorup yatırırlar seni sıcacık öbeğe. artık tamamen onlara mahkûmsundur, geri dönüşün yoktur. kesecilerin gözleri demirdendir. öyle bir göz ki, sessize aldırırlar seni hemen. 'dön ablacım' derler, dönersin. 'aç ablacım' derler, açarsın. 'ayır ablacım' derler, ayırırsın. onlar hem işini yapar, hem lojistiklerini ayarlarlar bir taraftan, 'ayseel, kaç köpük var daha?? baksana bir tahtaya, nee? kaç dediin?' gelen cevap umut vericiyse, anında hissedersin teninde, yumuşar elleri. yok değilse yandın, teninde gezinen eller bir an tamamen içsel sinire yenik düşer, sertleşebilir. 'biraz yavaş olabilir mi?' dersin hafiften. 'tabii ablaam'. sonra köpüğe dalar çıkarsın, baloncuk yaparlar ve masaj biter. 'bir daha bekleriz ablam, benim adım saniye bu arada' der ve saniye öyle bir bakar ki sanki 'bak unutma sakın, bir daha gelirsen benimsin artık' der gibi. masaj ve kese sonrası rahatlıyor muyum, orasını daha tam çıkartamadım, orası biraz mayhoş elma.
    bir gevşeme var evet, ama tam da değil. sonra aynaya bakıyorum. al al olmuşum, saçlarım bırakmış kendini. hareketlerim biraz yavaşlamış, sanki dilde yavaşlamış, düşünceler yavaşlamış.
    bir ayran, bir tost ısmarlıyorum kendime, çekiliyorum bir köşeye. asıl kendimi tamamen bırakmak ve dinlenmek sanırım ayranın ilk yudumuyla başlıyor.

    tanım: en ilginç yerlerden birisi olan mekan
  • aklıma ilk gelenin sarkık memeli yaşlı teyzeler olması sebebiyle pek düşünmek istemediğim yerlerdir.

    küçücük yaşımda buhardan babaannemi görmeye çalışırken, yanımdan geçerken kendilerine 3 numara büyük ve ya 2 numara küçük takunyalarıyla (asla kendi numaranızı bulamazsınız) yürümek için çaba gösteren yaşlı, şişman ve sarkık memeli teyzeler bana çarptığında hissettiğim iğrenme duygusunun tarifi yok. bilinç altıma yerleşmiş, hala düşününce irkilirim.

    teyzeler torunlarını sürüklemesin böyle yerlere rica ediyorum. yazıktır günahtır çocuklara.
  • abazan erkeklerin rüyasini süsleyen mekan.
    gerceklestirdigi taktirde büyük bir hayal kirikligi ile karsi karsiya kalacaktir.
    zira icerde jessica alba angelina jolie'nin sirtini keselemiyor.
hesabın var mı? giriş yap