• yıllardan sonra 720p olarak tekrar izlediğim kült film. sol frame de görüp bunu okuyan nostaljik suserlara tekrar izlemelerini tavsiye ederim.
  • ilkokul 4. sınıftayken sinemada izlediğim filmdi. o dönem zaten sinemaya ilk gelen ve daha patlamamış, ünlenmemiş filmlere giderdim; sonra 1-2 hafta geçince tüm medyada konuşulur olurdu (örn: eşkıya, aslan kral...).

    fakat malesef jumanji patlamadı, ''çocuk filmiymiş lan herhalde'' dedim sonraları kendime. o yüzden hep en sevdiğin film ne diye sorduklarında, ''leon, eternal sunshine of the spotless mind'' filan diyorum.

    bilmiyorlar ki jumanji hepsini tokatlar. ama otur da anlat işte izlememiş birine, lost gibi bir nevi, ''abi şimdi bir oyun var, zar atıyorsun, sonra gergedanlar basıyor evi, sel filan oluyor...''

    ne travma yapmış be mübarek film!
  • bu filmi izlememiş koca koca insanlar var. böyle sokaklarda yürüyorlar, ne bileyim, koltuğa oturup su neyim içiyorlar. aklım almıyor gerçekten. bu filmi izlemeden nasıl hayatınıza hiçbir şey olmamış gibi devam edebilirsiniz ya. insanlar cidden kafayı yemiş. orada jumanji diye bir film var ve sen halen "tunç bu hafta sonu bir şeyler yapalım abi?" diyorsun. kusura bakma en hafif tabirle sen bir eblehsin sanırım. kusura bakma dostum ama öyle.
  • dünyanın en ibne filmi. neden mi?
    bu film çıktığında ilkokul 5te falandım. vcd dalgası yeni çıkmış. gideyim filmi alayım izliyeyim dedim. ilk okul harçlığıyla gittik filmi aldık. akşamına kanald yayınladı.
    çocukluğumun katilisin jumanji!
  • çocukluğumun filmi.

    babam, ben ve komşumuz necla teyze oturup beraber izlerdik hep. babam ve komşumuz necla teyze de çocuk ruhluydular. ne zaman film başlasa dünyadan kopardım ben. necla teyze bana meyve suyu getirmeye mutfağa giderdi. sonra babam da bulamadı diye peşinden giderdi. annem artık meyve sularını ben bulamayayım diye nereye saklıyorsa meyve suyunu filmin sonuna doğru gelirlerdi. ben jumanji izlerken necla teyzenin elinden çok meyve suyu içtim. bazen de annene söyleme diye kinder sürpriz yumurta ve bolca harçlık verirdi babam. hey gidi günler...
  • beni hala etkileyen,son derece saçma ama inanılmaz güzel bir robin williams filmi
  • çekilmiş en iyi fantastik filmlerden biridir. ayrıca birçok yazarın çocukluk hatıralarında yer aldığı için farklı bir önemi vardır. böyle akılda kalıcı bir diğer film için
    (bkz: beetlejuice)
  • chris van allsburg in 1981’de yazdigi ve yine kendi illustre ettigi bir kitabidir. yazari haziran 18’de 1949 yilinda michigan’da dogmustur. kitap 1982’de caldecott medal kazanmistir. kitabin bu kadar taninmasindaki en onemli faktorlerden biri cocuk edebiyati icin yazilmis olsa da yetiskinlerin de ilgisini cekmis olmasidir. ayrica, yazarin 1985’de yazdigi polar express de caldecott odullu bir kitaptir. jumanji gibi sinemaya aktarilmistir. jumanji, bir ara elizabeth b. miller tarafindan amerika’da mufredat icine alinmistir. ozellikle ele alinan konular dil gelisimi, matematik, cografya, fen, resim ve beden egitimidir.

    kitaba ismini veren jumanji kelimesi, orman in ve kutu oyununun birlesmesinden meydana gelen bir kelimedir. ingilizce jungle orman kelimesi karsiligindadir. sanskrit bir kelime olan ve vahsi doga anlamina gelen jangala’ dan turemistir. hintce’de ve hint ingilizcesi’nde halen kullanilmakta olan bir kelimedir ve orman, vahsi doga gibi anlamlari icerir. kutu oyunu veya masaustu oyunu ise ingilizce’de board game olarak gecer. board game, daha onceden cizilmis bir alanda markalarla ya da parcalarla cizilmis olan alanda ilerleme uzerine gelistirilmis oyunlardir, ornegin satranc gibi. chris van allsburg bir sekilde board game ve jungle birlestirip jumanji’yi yazmistir.

    jumanji’nin kurallari sureki degisir, ve oyuncular gercek cezalar gelir. kitabin/board game icinden beklenmedik sekilde vahsi hayvanlar cikar, ortalik ormana donusur. oyunun icindeki karakterler birer birer canlanir. cocuklar oynadikca onlara iki yetiskin (filmde: robin williams ve bonnie hunt) katilir. amac anne ve baba gittikleri operadan donene kadar evi eski haline getirmektir. bu tur bir kurgu karsimiza dr. seuss’un the cat in the hat adli kitabinda cikar. jumanji oyununda degismeyen tek kural oyun baslatildiginda, bitirene kadar oynamak gerekmektedir. oyun bitip her sey eski haline donunce cocuklar anne-babalarina hic bir sey soylemezler.

    filme gelince, 1995 yilinda greg taylor’un kitabin senaryosunu yazmasiyla, joe johnston’un yonetmenligiyle kitap sinemaya aktarilmistir. oyuncular arasinda robin williams alan parrish roluyle karsimiza cikar, williams’in cocuklugunu oynayan adam-hann byrd tir. filmin diger onemli oyuncu kadrosu icinde jonathan hyde, kirsten dunst, bradly pierce ve bonnie hunt sayilabilir.

    filmin yapimcilari bu filme yatirim yaparken en buyuk amaclari 1995 yilinin jurassic park ’i olacagina inanmalariydir, fakat oyle olmadi. bu durumun en buyuk kanitlarindan biri jumanji ve jurassic park’ta kullanilan teknoloji farkidir. jurassic park’ta ozenle kullanilan bilgisayar teknolojisi, jumanji’nin zebralarini, fillerini, motosiklet kullanan maymunlarini kurtarmaya yetmemistir. film 1869 yilinda baslar, sonra 1969 yilina robin williams’in kitabi bulup sarah (bonnie hunt) ile oyunu baslamasina gecer. beklenmedik bir sekilde olaylar gelisir, ve aradan 26 yil gecer. bu sefer kitap judy (kirsten dunst) ve peter (bradley pierce) ile jumanji heyecani devam eder.
  • zaman makinesi gibi film. çocukluğuma döndüm oradan yazıyorum.
  • jumanji eğlenceli olduğu kadar gösterici de bir film. ne mi gösteriyor. benzeri oyunlar ile çekirdekten zihinlerimize işlenmeye namzet bir öğretiyi, kıyıcı kapitalizmi perdesiz, aracısız direkt kendisini en iyi aktaran bir metafora dönüştürerek bize gösteriyor. vahşi ormanın acımasız kanunları, insanı ava donüştüren besin döngüsü ve kendi türünü yok etmeye çalışan avcısı ile çocukları reklamlarla avlamaya alışkın bir kültür onların dikkatini benzer bir yöntemle çekerek kendini aratıp buldurma sürecini de başlatıyor.
    nasıl ki sallanan uçaklarda ateist, monopol oyunlarında sosyalist kalmazsa, jumanji'de de benzer bir içselleştirme süreci yaşanıyor. alan dersini almazsa, orman kanunlarına uymazsa bedeli ekonomik olarak çökmüş bir kasaba, dersini almış olduğu zaman ise istediği insanları piyon gibi ayağına getirecek ve yönetecek bir kapitalist girişimci ve refah içinde bir kasaba.
    öte yandan jumanji'de de batının uygarlık kazanımlarının temellerinden biri olan ezilmiş afrika varlığını tüm tehditkarlığıyla hissettiriyor. uygarlık parish'lerin eviyse onu vahşinin dolayısyla vahşetin terkisine katan jumanji cezaları aynı zamanda sömürgeleştirmenin maliyetini de içeriyor. sıtma saçan sivrisinek, kan emen yarasa, balta girmemiş boğuculuğuyla tropik flora, sele dönüşen muson yağmurları. her şey aşırı, vahşi ve kontrolsüz. oyunun malzemesi bile yağma nesneleri. fildişi, abanoz. oyun bittiğinde hepsi tek bir iz bile bırakamadan geldikleri yere postalanacaklar. lekesiz, izsiz, steril bir uygarlık her daim kazanacak. jumanji yersiz yurtsuz bir safari olarak kalacak. afrika hep o geride kalan tıknefes gergedan.
    jumanji aynı zamanda kimsenin mızıklık yapamayacağı, bırakıp gidemeyeceği ve hile yapamayacağı yegane oyun. ve kayıtsız kalınamayacak kadar cümbüşlü bir şenlik.
hesabın var mı? giriş yap