• int c = 0;

    // there is no escape from this
    while( true )
    {
    printf( "you burned it all away\n" );

    if( c++ % 47 == 0 )
    refillvodka();
    }// regret
  • ba$langicta huzunlendiren, aglatan, ortalarina dogru insani yava$ yava$ kendine getiren, sonrasinda co$turan, en sonunda ise dinleyen gaza gelip yanli$ bir $ey yapmasin diye aniden biten muhte$em bir anathema $arkisi. vincent cavanagh'a ait sozleri $u $ekildedir:

    the inequity of fate
    the pains of love and hate
    the heart-sick memories
    that brought you to your knees

    and the times when we were young
    when life seemed so long
    day after day
    you burned it all away

    all the hate that feeds your needs
    all the sickness you conceive
    all the horror you create
    will bring you to your knees
  • anathema nın kendini tekrarlamadığı, konseptimsi albümü.
    ve aynı adlı albümün 8. şarkısının adı.
    judgement basit parçalardan oluşmuş, saf hüzün yüklü bir albümdür. vincent* in en iyi stüdyo performansını kaydettiği albümdür kanımca, herifin vokalini duyupta hüzünlenmeyeni insan yerine koyamam.
    söz ve beste nin birbiriyle paralel gittiği bir albümdür. şarkı sözleri eski albümlere nazaran daha açıktır, sözler ilk dinleyişte adresini bulur. mecaz ve yan anlamlara yer verilmeden, basit bir ingilizceyle yazılmış sözler, vincent in harika vokaliyle hayat bulduğunda oturulan yere yığılıp albümü dinlemekten başka çare yoktur.
    albümün koptuğu yer kanımca one last good bye ın solosunun başladığı yerdir.
    bayan vokalli şarkılarda kanımca birer klasik olmuşlardır.
    en iyi anathema albümüdür, benzerini duymadım daha, duyacağımı da sanmam. anathemanın kendisi bile bence daha iyisini yapamaz bu albümden.
  • eğer bir albüm sipariş etmem gerekseydi, hani sen iste biz çalalım deselerdi bana, galiba buna çok benzeyen bir şeyler isterdim.
  • günler geçtikçe, siktir edersin herşeyi..sana acı veren tüm nefret ve aşklarından...yanlış seçimlerinden..kalbini yakan tüm anılarından ve kahpe kaderden sana arta kalanları...

    judgement herhangi bir şarkı değildir.
  • gelmiş geçmiş en güzel albümlerden biridir.
    (bkz: tüm şarkıları güzel olan albümler)
  • beni 2000 yılının ortalarında hayatımdaki en özel grup olan anathema'ya, ardından da doom metale başlatan albüm. o yıl arkadaşın biri pentagram cenk'in beşiktaş'taki sinan paşa pasajı'ndaki kasetçisinden çektirmişti bu albümü. o zamanlar öyleydi, kasete ya da cd'ye çekilirdi. cd pahalıydı beklenileceği üzere. bir de hazırlık yeni bitmiş, lise 1'deyim. 2000'in ortaları işte.

    hayatımda önemli sayabileceğim kırılımlardan biri, judgement'ı ilk dinlediğim o zamanlardı. o andı demek abartılı olur. bu albümü hayatıma aldığım o dönemlerde, aslında bugünkü müzikal sergüzeştim de başladı. evet ben de dönemimdeki her türk genci gibi, 13-14 yaşlarımda metallica'nın load'ıyla başlamıştım bu yolculuğa. ardından reload'ı aldırmıştım babama. ama 2000 yılında anathema'yla tanışmam, bugün yani şu anda ne dinlediğimle, metallica'dan çok daha fazla ilintili, bağıntılı.

    çok sevdiğiniz, hatta taptığınız gruplar vardır. onlar bellidir. o taptığınız grubun tüm şarkılarını ya da kayıtlarınızı sevseniz de, o grubun 10'larca albümü de olsa, siz o grubun aslında 3-4 albümünü çok sevmişsiniz, o albümlere 'o grup' gözüyle bakmışsınızdır. misalen my dying bride mı seviyorsun? like gods of the sun bir başkadır. katatonia mı dinliyorsun? discouraged ones haliyle ilk akla gelir. the gathering dersek, nighttime birds'e aittir bu paye. gibi... bu, o grupların diğer albümleri kötü demek değil. sadece bazı albümler daha bir parlar. judgement da anathema denince akla gelen ilk albüm bende. en sevdiğim albüm demiyorum, akla ilk gelen ve en çok hit çıkardığı albüm.

    2000 yılında dinlediğimde judgement, dünyadaki en iyi albümdü benim için. uzun bir süre de öyle kaldı. deep'ten pitiless'a, forgetten hopes'tan make it right'a, parisienne moonlight'tan one last goodbye'a kadar her şarkısına methiyeler düzebilirim. 80'lerde doğanlar için çok önemli bir albüm judgement. bunun nedeni çok iyi bir albüm olmasından ziyade, başka müziklere kapı açması. yani kimisi radiohead dinler, başka müziklere yönelir, kimi coldplay dinler, farklı janrlara yöneltir onu o grup. beni de anathema, daha doğrusu judgement, farklı müziklere iteledi.

    o yüzden, 2000 gibi bir yılda, bırak interneti, pc'lerin bile çoğu evde bulunmadığı o dönemde, anathema gibi bir grubu bulabildiğim, daha doğrusu ıska geçmediğim için kendimi şanslı görürüm. ben mermize'ysem, anathema var diye -biraz da- mermize'yim. unutmadan:

    as ye sow so shall ye weep
  • la minör ve mi minör üzerine kurulmuş efsanevi albüm. ayrıca başlı başına müzikte virtüöz olmanın gereksizliğinin kanıtıdır bu albümdeki parçalar.
  • parissienne moonlight la birlikte albümü uçururlar..
    fakat şarkı tam coştu mükemmel gidiyo derken birden kesilmesi pek hoş olmamıştır
  • anathema'nın tartışmasız en iyi albümü, ve bu albümdeki tartışmasız en iyi parçası..
    o giriş, daha ilk dakikadan insanın içine işler, ve vincent cavanagh, daha fazla bekletmeden ilk saniyelerde şarkıya dalar, o mükemmel etkileyici sesi duyanın, bu dünyadan uzaklaşmaması, kendini hayal ortamında hissetmemesi imkansız gibi bişeydir.. yukarıda da belirtildiği gibi, içinizdeki o sizden habersiz ve kontrolsüz olan hüzün
    all the hate that feeds your needs
    all the sickness you conceive
    all the horror you create
    will bring you to your knees

    kısmıyla doruğa ulaşır, en neşeli insanı, bunalım takılmayı salaklık sayan insanı bile üzülecek bişeyler bulmaya zorlar..
    sonra şarkı yavaş yavaş hızlanmaya başlar, tempo gittikçe artar, çığlıklar kafanızın sağında solunda yankılanmaya başlar, ve işte tam o sırada şarkıyı sona bağlayacak olan bölüm gelir, işte oradada film kopar zaten.. topu topu 4 dakikalık şarkı, sizi alıp dolaştırıp, zaman zaman hüzünlendirip, zaman zaman çoşturup geri bulunduğunuz yere kondurmayı başarmıştır, ve bunu sadece vincent cavanagh'ın mükemmel sesi, ve anathema kalitesi yapmıştır..
hesabın var mı? giriş yap