• dün yağmurda eve dönerken kafamda bir kelime vardı "gerekçelendirme". türkiye'de konuşan adamların çoğu "gerekçelendirme" yapmakla uğraşmıyor ya da "gerekçelendirme"leri çok güdük. çünkü bu toprağın evlatları, yüzyıllar boyunca gerekçelerini tartışmaya açmamış hükümdarların emrinde nice kompleks edinmişti. bunun adı tam anlamıyla kompleks; yani fazladan araz; bir arazınız vardır, onun yanında bir tane daha olur, işte o komplekstir. örneğin bir şeye açsınızdır, yanında o şeye aç olduğunuza dayalı bir kompleks gelir. bizim fikrî hayatımızdaki kompleks de "gerekçelendirme", yapıştığı, eklemlendiği asıl araz da fikrî güdüklük. yaşam algılayışı güdük olanın, gerekçeleri de güdük olur. yaşamda aldığımız kararlar da öyle, gerekçeleri ancak yönelimimizin absürdlüğü kadar tutarlı olabilir. bazı insanlar bunu çok iyi ayarlar, bazı insanlar ise hiç ayarlayamaz. gerekçesiz, şartsız şurtsuz absürdlüğünün tadını çıkarır. mesele tat çıkarma değil elbette ama sonuçta haz duyulmamış hiçbir acı bile yoktur.

    johannes kepler bir gerekçelendirme adamıydı; bunu salt astronomide insanlığı yeni bir safhaya geçirirken görmüyoruz; yaşamında da öyle. yaşadığı fakirliği bugünün insanlarının anlayabilmesinin imkânı yok. annesi cadı mıydı? mahkeme, annesinin cadı olduğuna ilişkin koğuşturma kararı verdiğinde saygın bir astronom olmasının bir anlamı yoktu. fakirliğinin üstünden bir de çim biçme makinesi geçiyordu. çim makinesi: engizisyon. ama kepler'in bunu kaldırabilecek bir yapıya sahip olduğunu düşünüyorum; nitekim sizin annenizin cadı olduğuna ilişkin bir mahkeme kararını nasıl karşılayabilirsiniz ki? o karşılayabilmiş, hani derler ya "göğüs gerdi" diye, işte kepler tam anlamıyla göğüs germiştir bu duruma.

    o, dayanıklılık konusunda belki de evvelden beri efsunluydu; belki de bu göğüs gerebilmiş olmasının ardında, daha küçücük bir çocukken babası yüzünden çektiği eziyet yatıyordu. zira doğum sırasında mucize eseri hayatta kalabilecek kadar zayıf yaradılışlı olan kepler daha dört yaşındayken babası tarafından terk edilir; dahası da var, sonradan cadı olduğu mahkemece tescil edilen annesi, kocasını aramak için hollanda yollarına düşer. kepler'in ilk yıllarında yüzleşmeye mecbur bırakıldığı maddî fakirliğin yanında bir de aile (sevgisi) fakirliği vardır. hangisi sonraki yıllarında kepler'e daha fazla koydu, tartmak mümkün değil; zira ikisi de birbirine eklemlenmiş durumdadır. hayırsız babası bir şekilde paralı asker olup (landsknecht), zevk için savaşırken ne yapıp ettiğiyle ilgili ailesine haber vermez, parayı alkole yatırır. oğlu 13 yaşına bastığında ağır bir şekilde çiçek döker; ama babasının bundan haberi yoktur. kepler'in ilk gerekçelendirmesinin "ilgisiz" babasıyla ilgili olduğu aşikar. kepler'in bu çiçek döküşüne dair mairam akayeva şöyle diyor: "13 yaşındaki çocuk üçüncü kez ölümle karşı karşıya geldi. zayıf bünye pes etmedi yine, tayin olunduğu vazifesini yerine getirmeden fani dünyayı terk etmemek istercesine." (bilimin yıldızları, sf.113, da yayıncılık, 2004)

    ana-babasının sık kıvgaları arasında yaşama ilişkin ilk gerekçelerini edinmiş olan kepler'in ilköğretiminin çok başarılı geçtiği düşünülüyor. yok'tan var'ı çıkarmak, bazen var'dan var'ı çıkarmaktan daha mümkündür; zira köşeye sıkışmış çelimsiz hayvan gibi, yokluktan varlığı çıkarma zorunluluğu aslında ölüm-kalım mücadelesi olduğu için kurtulma şansı daha yüksektir. durumu "iyi" olanlarda bulunmayan çalışma aşkı, "kötü" olanlarda daha fazla belirir. çünkü çalışmak da zaten böyle bir şeydir: mevzuu tutarsın, çekersin ve koparırsın. tutma gereğini bile duymayan varlıklı kimselerin koparma aşamasına geçebileceğini düşünemeyiz. bana kalırsa kepler'in "tutup koparmaya" ilişkin ilk gerekçelendirmesi bu yüzden onun eğitiminde başat rolü üstlenmiştir.

    çalışkan fakat bedenen zayıf bir çocuk olarak ne zanaata ne de tarla işlerine gücü yeter kepler'in. ailesi belki de başından savmak için, çocuğu maulbourn manastırı bünyesindeki ruhban okuluna verir. m. akayeva şöyle anlatıyor: "işte burada kepler'in eşsiz yetenekleri ortaya çıktı. hayatında ilk defa onu fark ettiler, değer verdiler, iltifat ettiler ve kısa bir süre sonra özel gayretlerinden dolayı tübingen ruhban okuluna gödnerdiler. 2 sene sonra ise 1591 yılında, artık hatırı-sayılır olgunluktaki bu genç adam, württemberg'deki en yüksek ruhban okulu olan tübingen akademisi'ni kazandı." (a.g.e., sf.114)

    bu akademide saygın astronomi hocalarından olan michael meustlin'den ders alır kepler. bu hoca, kepler'in gözünde yarı-tanrı gibi olsa gerek. zira astronomiye ilgisinin onun sayesinde başladığı söylenir. dersler salt akademide kalmaz, hocası evine gelerek kepler'e özel dersler verir ve öğrencisiyle daha da yakınlaşarak, adeta onunla bir arkadaş, sırdaş olur. kepler, sonraki yıllarında kaleme aldığı eserlerinde hocası meustlin'i sadece akademide verdiği derslerden ötürü değil, evde loş ışığın altında verdiği derslerden ötürü de minnetle anar. hocasının kepler'e ilmî katkısının salt bu gibi bir rehberlikten öte olduğunu düşünelim. kepler hocası sayesinde nicolaus copernicus'un heliocentric evren görüşünü (benim bu konudaki çalışmam için bkz. http://jimithekewl.blogspot.com/…-16-ekim-2009.html) edinmiştir. bunun da hayatındaki ikinci gerekçelendirme olduğunu düşünmek durumundayım; zira kepler'in dönemine gelindiğinde bile (copernicus'un ölümünden 40-50 yıl sonra) henüz de revolutionibus orbium caelestium'un içindeki helocentric evren anlayışı kabul görmemişti. thmoas s. kuhn bunu açıkça yazar copernican revolution'da. bu yeni gibi duran ama kökü antikçağ'a kadar giden iddianın tam anlamıyla kabul görebilmesi için birkaç yüzyıl daha beklenmesi gerekiyordu. kepler işte böyle bir "iki arada bir derede"liği yaşamak durumunda kalmıştır; bir yanda büyük otoritelerin desteklediği geocentric düşüncesi, diğer yanda az sayıdaki aydının desteklediği heliocentric düşüncesi. kepler hayatındaki ikinci gerekçelendirmeyi, ikinci düşüncenin yanında yer alarak, yüklenmiştir.

    "ey gençlik! saf, ama asil emellerin arasında daima taze fikirlere yer vardır. heyecan içindeki bilincin, özel gayret ve zevkle bu fikirlerle meşgul olur, sünger gibi kendine çeker. gençliğin varlığını etrafa rasgele saçmamak, aynı berraklık ve saflıkla devam ettirmek ne kadar önemlidir; geliştirmek ve mantıklı sonuca ulaştırmak. yüz binde birisine bu nasip oluyor. kepler, bu seçilmişler arasındaydı." (m. akayeva, a.g.e., sf.115)

    hocasının bir kez daha destek çıkar kepler'e ve diplomasını aldıktan sonra, onun sayesinde graz'da bir okuldaki matematik ve ahlâk kürsüsünün başına profesör olarak atanır. kepler ilk astronomi derslerini burada verir. hayatının gam yükünü üçüncü defa gerekçelendirmesi bu döneme denk gelir; nitekim burada hocalara maaşları verilmez. kepler neredeyse hiç maaş alamadan, aç karnıyla baş başa astonomi dersi verir. aç karnına çalışmak ne demektir bilir misiniz? din bile açlığın ne demek olduğunu en azından yarım gün anlayabilin diye oruç diye bir şey icat etmişken, yaşamda gerçekten açı açına çalışmak durumunda kalan idealistlerin durumunu düşünebiliyor musunuz? kepler daha sonra bazıları tarafından eleştirilen bir şey yapar. ama belki de bunu yapmaya zorlanır! astronomi bilgisini, yıldız falı hazırlamak için kullanır; bunu para kazanmak için yapar. zira astronomların aç gezdiği bir dönemde, astrolojiye meraklı yığınlar bu meraklarına para döker. açlığını gidermek için yıldız falı hazırlayan kepler şu tarihî lafı eder:

    "dilencilik etmektense, yıldız falı hazırlamak daha iyi. astroloji, astronominin gayrı-meşru kızıdır. kızın, ölmek üzere olan annesini beslemesinden daha doğal ne var ki?"

    bana kalırsa bu en az diğer gerekçelendirmeler kadar ağır ve gam yüküdür kepler'in sırtında.

    bunun yanında kepler'in 1594'te yeni gregoryen takvimini hazırlamakla uğraştığını görüyoruz. kepler bu dönemde fazla iyimser olmadığı yıldız fallarını sunarak insanları, carpe diem düsturunda olduğu gibi yaşamaya davet ediyordu. arago'nun dediği gibi kepler, burçlara gerçekten inanıyor muydu, yoksa inanıyormuş numarası mı yapıyordu? bunu bilmemizin imkânı yoktur. dahası, bunu bilmemizin bir gereği de yoktur. zira kepler kızla değil annesiyle ilgileniyordu! astronomi, onun asıl yöneldiği sahaydı; gayrı-meşru kızı yani astroloji ise ancak boş kafaların bolca para yatırdığı ve karnı aç kepler'i yaşamda tutarak, onun, asıl ilim dalı olan astronomiye kendisini verebilmesini sağlıyordu. nitekim benim ifademi desteklercesine, m. akayeva'nın aktardığı kadarıyla, kepler şunu demiştir:

    "hakikat arayışında olan birinin rahatça işini yapması için en azından yiyeceğe ve bir eve ihtiyacı var. bir şeyi olmayan, her şeyin kölesidir. köle olmayı kim ister ki? eğer ben yıldız falları ve kehanetler uyduruyorsam; bu, tanrı beni affetsin, bir köleliktir; ama şu anda gereklidir. kendimi bu işten biraz çekseydim, daha aşağılayıcı bir köleliğe mahkum olurdum." (a.g.e., sf.116)

    kısa süre sonra dul barbara müller'le evlenmesine rağmen, bu taze ailesinin mutluluğu uzun sürmemiştir. nitekim avusturya dükü ferdinand luthercileri temizlemeye kalkışınca, bu ekole mensup olan kepler de insanlık nezdindeki bu yersiz öfkeden nasibini aldı. otorite tarafından, luthercilerin temizlenmesi konusunda kendisine gelen işbirliği tekliflerini reddederek, karakterini ortaya koydu. ve böylece başka bir gerekçelendirmeye sığınmış oluyordu: "ikiyüzlülük ve gammazlık yapamam!"

    cixvitlerin bile kurtaramadığı kepler'e başka bir tarihî kişilik sahip çıkar: tycho brahe. müthiş bir zihindir tycho brahe! bir rivayete göre, aracısız gözleriyle yıldızların seyrini takip edermiş. abartılı bir değerlendirme ve büyük ihtimalle geçerliliği olmayan bir mitleştirmedir bu, ancak astronomi tarihindeki varlığı yadsınamaz, hem de anti-copernicusçuluğuna rağmen! kepler copernicusçuydu, yeni hocası tycho brahe ise anti-copernicusçu. bilim tarihçisi alexandre koyre, bilim tarihinde düz bir seyir olsaydı, dalgalanmalar olmasaydı tycho brahe'nin copernicus'tan önce doğması gerekirdi diyor. müthiş bir değerlendirmedir bu, ancak tarih dalgalı olmaya mecbur gibidir, insan yaşamı da öyle değil mi? dahası talihin yanar-dönerliği gibi insanlık tarihinin yanar-dönerliği de göze çarpar.

    o dönemde dünyanın en prestijli rasathanesi olan uraniborg'u kuran tycho brahe'nin çok aksi bir adam olduğu söylenir. 21 yıllık gözlemlerini içeren tabloyu ilkin kepler'le paylaştığı da aktarılır; bu kadar güvendiği ve sağ-kolu kıldığı bir adama karşı çok katı davrandığı anlatılır. hatta kepler'in bir ifadesinde "tycho öyle bir insan ki, yanında hakarete uğramadan yaşamak imkânsızdır" diye geçer (m. akayeva, a.g.e., sf.116). danimarka kralı ii. frederick'in desteğini alan tycho brahe'nin yanında "kağıt üzerinde" iyi maaş alıyordu kepler. ama "kağıt üzerinde"! yine maaşlar ödenmiyordu belki ama en saygın rasathanelerden birinde bulunduğu için mutluydu. bu saygın fakat aksi hocasının ölümüyle birlikte "imparatorluk matematikçisi" ünvanını alan kepler, hocasının tablolarından ve kendi gözlemlerinden yararlanarak mars'ın yörüngesinin elips olduğu sonucuna vardı. adeta bilim tarihindeki yeni astronomi dönemini müjdeleyen nova astronomia adlı eserini 1609'da yayınladı (copernicus'un de revolutionibus'undan 66 sene sonra); bu eseri, copernicus'un eserinin ve savlarının sağlam "yan kuvvet"lerinden biri olarak görülür. aradan 100 yıl bile geçmemiş olmasına rağmen copernicus'un avrupa'nın en saygın rasathanesinden böyle bir destek görmesi ciddi bir adım olsa gerek. kepler'in iki temel yasası şöyledir:

    1. her gezegen, odaklarından birinde, güneş'in bulunduğu yönde bir elips çizer.
    2. gezegenin merkezini güneş'in merkeziyle birleştiren vektör, ışını birleştirmek için geçen zamanla orantılıdır.

    alması gereken/hakkı olan birkaç yıllık maaşı alamamış olmasına rağmen ilmî katkısı onu gururlandırmış olmalı. ama gurur kaynı doyurmuyor; ailesinin bu dönemde açlıkla mücadele ettiği söylenir. koca kepler'in yan işler yaparak, ekmek parası çıkarmaya çalıştığı bir gayretkeşlik örneği olarak sunulur. daha sonra linz'e taşınarak burada bir dil okulunda öğretmen olur, cebi maaş, karnı da ekmek görür. ancak linz'deki karın tokluğundan kaynaklanan mutluluğu fazla sürmez; protestan olduğu için katolik linzlilerin tepkisini çeker. çok geçmeden annesinin cadı olduğuna ilişkin söylentiler yayılır. engizisyon söylentilere kapılarak kepler'in annesini 6 yıl boyunca yargılar; oğlu sebatla, azimle savunur annesini. nasıl ki kepler'in hayatında astronomi (anne), gayrı-meşru evladı olan astroloji tarafından kurtarılmışsa, kepler de hayırlı bir evlat olarak annesini ateşe atılmaktan kurtarır. 1621'de kadının suçsuz olduğuna / cadı olmadığına karar verilir.

    bazen yığınlar gerçekten de mahkeme kararını önemsemez; söylenti mahkeme kararına üstün gelir. linz'de hakaretler devam eder ailesine karşı. kepler, bu zor şartlar altında eser vermeye devam eder. epitome astronomiae copernicanae (copernicus astronomisinin özeti) ve beş kitaplık harmonice mundi (dünyanın ahengi) bu dönemde yayınlanır. son eserinde 3. yasasını belirlemiştir: "gezegenlerin, güneş etrafında dönme sürelerin kareleri, onların yörüngelerinin büyük eksenlerinin küpüne doğru orantılıdır." (m. akayeva, a.g.e., sf.118)

    linz'deki bu ikili yaşama biçimi kepler'in zihnini ne kadar yordu bilinmez. bir yanda yığınların, evini basmaya kadar varan baskısı ve açlık diğer yanda astronomi tarihinin yeniden şekillenişi! kepler tam ortada bir yandan ailesini korumaya çalışırken, diğer yandan astronominin seyrini değiştiriyordu. ne kadar tuhaf, insan kendi ailesindeki açlığı ve yaşama güçlüğünü zar zor giderirken (belki gideremezken), kağıt üzerinde koca koca yıldızların seyrini ve evrenin ahengini yeniden belirliyor! kepler'in, odasında, uzaktan yığınların hakaretleri duyulurken, beri yandan çalışmalarını geçirdiği kağıtlarla baş başa neler düşündüğünü bilmek isterdim. ölüm tehlikesi altında gezegenlerin kitabını yeniden yazıyorsunuz, adınız da kepler; tarihe geçeceğinizi düşünür müydünüz acaba? her an eviniz kundaklanabilir, her an öldürülesiye dövülebilirsiniz! kepler'in bir gerekçelendirmesi de bu olsa gerek, yanılıyor muyum?

    kepler'in hayatının son günleri de sefalet içinde geçmiştir. galilero'nun 1610'a kadar çalıştığı padua üniversitesi'nde kürsü başkanlığı teklif edilmişse de, giordano bruno (ki o da bir copernicusçuydu; hatta daha ateşli bir copernicusçu) gibi fikirlerinden ötürü yakılabileceğinden korkarak teklifi geri çevirmiştir. hem annesi bir dönem cadı olmakla suçlanmış hem de copernicus'un heliocentric görüşünü benimsemişti; giordano bruno bir kere yakılmışsa, kepler'in iki kere yakılması gerekebilirdi.

    görüldüğü gibi, kepler'in yaşamı gerekçelendirmelerle dolu. herhangi birimizin yaşamı gibi aslında... gerekçelendirme yaşamın her anına sızmıştır; fikri mücadelelerin arka plânında yatan tutarlı seyirler, gözlemler, analizler, tasımlar hep gerekçelendirmelerin ürünü olmak durumundadır. yoksa absürdlüğe mahkûm bir ilim hayatımız olur. birbirinden kopuk temellendirmeler ve gerekçelendirmeler, yaşam seyrimizin ne kadar da soysuzca geçip gittiğini gösterebilir. rüzgâr nereye savurursa, orada kalmayı marifet bellemememiz gerekir; rüzgâra karşı durup, kepler'in yaptığı gibi, kendi gerekçelerimizle dünyayı değiştirmeye kalkışmamız gerekir. nitekim daha önce bunu yapanlar da hep, kendi tutarlılıklarıyla ve gerekçelendirmeleriyle yaptılar.
  • moderen bir "dini" (?) grubun da pek onem verdigi bir kisi (imis). ama din ne dini, var oldugu belli olan komplo teorisinin anafikri nedir, bilemiyorum.

    bundan birkac yil once, dalgin dalgin ve acele icinde yururkene zenci bir kardes beni durdurdu, "pardon bi dakkanizi alabilir miyim" diye. "bilader bak isim var, hadi hoscakal" deme girisimim "pardon isiniz nedir aceba" seklindeki bir kontratak ile sonucsuz birakildi. isimi soyleyince pek heyecanlanan sozkonusu arkadas bana (konuyla cok ilgilenecegimi dusunerek) basladi kepler'i anlatmaya.

    ben daha onceki yoldan cevrilme tecrubelerim yuzunden isa oyle super ki konulu bir konusma beklerken karsima cikan bu kepler bahsini saskin saskin dinledim biraz, bi yandan da adamin lafinin ortasina dalip, diyalogu

    -- soyle buyuk adamdi, boyle buyuk adamdi
    -- yaa, tabi, nur icinde yatsin. amen. hadi hop, tereyagli balli ekmek.

    seklinde cabucak bitirebilecegimi umarak. bi ara

    -- ve tabi kutle cekimi kanununu da buldu,

    deyince dayanamayip "yok, onu newton buldu" deme gafletinde bulundum, ve agina dusuverdim herifin.

    -- hahaa, iste oyle saniyosun,

    deyip, bir grup insanin bilim tarihini nasil yanilttigi (ve bunu kotu amacla yaptigi), zavalli kepler'in hakkinin yendigi, newton'in bi moktan anlamadigi uzerine bir tirad atmaya basladi.

    ben olayin gittikce artan surreelligi karsisinda saskin saskin guluyordum bir yandan; artiz, prezentabl bi zenci arkadas, gunun ortasinda, californication'in bogrunde, johannes kepler vs. isaac newton konulu seminer veriyor sokaktan gecen insanlara... bi yandan da herife laf yetistirmeye calisiyordum, zira arada gerceklerden uzak kalmis bir kisi olarak benim de kimbilir ne bilimsel yanilgilar icinde yuzdugumden dem vurdu.

    "lan duduk makarnasi, sen orda miydin herif kanunu bulurken, nerden biliyosun", ve

    "diyelim ki newton degil, kepler, hatta isterse maykil nayt bulmus olsun, denklem isliyo mu, isliyo. ee, ben ne yanilgisi icindeyim simdi?"

    gibi argumanlarima (bana bir deja vu hissi veren) "simdi tabi bizim abilerimiz var, dilersen seni onlarla tanistirayim, onlar sana daha ayrintili cevap verirler" seklinde yaklasiyordu ki...

    karsidan tanidigi alimli bir ablanin salina salina geldigini farketti.

    beni ve felsefi tartismalarimizi unutmasi bir milisaniye kadar surdu. kizi durdurdu, basladi binbir turlu sebeklikle kiza yazmaya. ben yari saskin, yari gulerek yoluma dustum hemen. neden sonra arkamdan bagirdi, goz kirpti, guldu, ve

    -- hey man, you read some kepler for me, ok?

    deyip kiza geri dondu.
  • "geometry existed before the creation. it is co-eternal with the mind of god. geometry provided god the model for the creation. geometry is god himself."

    kepler
  • kendisine astronomiyi öğreten hocası tycho brahe'nin katil zanlısı. haberin ve olayın üzerinden epey geçmiş ama ben yine de yazmak istedim. prag'daki mezarını ölüm sebebini öğrenmek amacıyla açan araştırmacılar, brahe'nin saç kalıntılarında civa bulmuşlar. bu da bilim insanlarını doğal olarak brahe'nin cinayete kurban gitmiş olabileceği ihtimaline yönlendirmiş.

    brahe'nin artık bir söylence haline gelmiş olan ölüm hikayesini biliyoruz. danimarka kralı 4. christian'nın verdiği bir yemek davetinde krala saygısızlık olmasın diye tuvalete gitmiyor ve idrarının kanına karışmasından dolayı ölüyor. tabi bu bu zamana kadar bildiğimiz şeydi. şimdi bilinçli bir zehirleme eyleminden şüpheleniliyor. iki zanlı var, biri kral. diğeri ise johannes kepler.

    kepler'in brahe'nin hem maddi hem de bilimsel mirasına daha erken kavuşmak için hocasını öldürmüş olabileceği gerçeği tüylerimi diken diken etti doğrusu.

    (bkz: http://www.reuters.com/…brahe-idustre6ae31t20101115)

    (bkz: http://www.bbc.co.uk/news/11756077)

    (bkz: http://www.dailymail.co.uk/…lve-murder-mystery.html)

    araştırma sanırım sonuçlanmış. yüksek ihtimalle öldürülmüş. şüpheliler johannes kepler, kuzeni eric brahe ve kral iv. christian. ama kepler en şüpheli zanlı.

    (bkz: http://www.experiment-resources.com/…cho-brahe.html)

    (bkz: http://www.experiment-resources.com/…o-brahe-2.html)

    (bkz: http://hnn.us/…d-johannes-kepler-murder-tycho-brahe)
  • tycho brahe ile çalışmaya başlamadan önce astronomi bilgisi açısından hayli zayıf olan ancak matematik ve fizik bilgisi ile tycho brahe'yi kendisine hayran bırakan astronom. kepler, gezegenlerin güneş etrafında eliptik bir yörüngede döndüğüne dair keşfini büyük oranda hocası brahe'ye borçludur. zira brahe, ölmeden önce kendisine yaşarken çözmeyi başaramadığı bir problem vasiyet etmiş, mars'ın yörüngesini hesaplamasını istemiştir. kepler, mars'ın yörüngesini daire merkezli düşündüğünde çözüme ulaşamadığını görmüş, bir süre vazgeçtikten sonra eliptik bir yörünge hayal etmiş, bu durumda bir problem olmadığını fark edince eliptik yörünge teorisini öne sürmüştür. ayrıca brahe'nin gözlemlerinden ve araştırma sonuçlarından yararlanması da, bu keşifleri yapmasını kolaylaştırmıştır.
  • berbat bir astrolog ama ilk astrofizikcilerden biriymis kepler. sanirim ilki, ikincinin avantaji oluyor. kepler'in yazdigi bilim-kurgu tarzi kitabi yuzunden, annesi cadilikla suclanip hapse atilmis ve sonra surgun edilmis. kepler boyle, "vay efendim dunya gunesin etrafinda doner. yok efendim 6'dan fazla gezegen olabilir aslinda lan?" gibi hadsiz fikirleriyle ortaligi ayaklandirinca, kilise, "sicacam bu rahiplerin bacagina. adamlara mal olsunlar diye her firsati sunuyoruz, azcik okuyan allahin isine comak sokuyo" diye dusunmus olacak ki, "keplerciim... sen zeki bi insansin, acaba matematik ogretmenligi dusunur musun? dusunursen bak surdan siktir git" diye oneri sunmus, kepler de atlamis tabii "aynen hocam. ben uzuyorum hafiften" diye kiliseden kopmus. sonra bakmis ki, gezegenlerin yorungesi, mukemmel kabul edilen daire seklinde degil, eliptik donuyo allah kitap komple kayisi koparmis.

    simarik pic tycho brahe, kepler'e bir derde derman olmayacak bilgi kirintintilari dokse de, en buyuk kralligi ölmeden once ("lan bilgiler benle mezara gelmesin bari") kepler'e "bu yorunge isinde bi ibnelik var keplercim, diger gezegenlerdense, mars'in yorungeye bak, gotu bas ayri oynuyo" tuyosu vererek yapmis. ve bu gozlemler silsilesi sayesinde, kepler "hmnskymmm" diyerek ilk yasayı ortaya atabilmesine yarayan bilgiye ulasmis: gezegenlerin yorungesi elips seklinde ilerler. #adamgibiadambrahe

    neyse, tatli bi adammis kepler anladigim kadariyla.
  • iyi, güzel ve doğrunun henüz birbirinden ayırılmadığı dönemde yaşamış hukukçu. harmonice mundi adlı eserinde cyrus the great'in kararını incelemiştir. genç cyrus, kıyafeti kendine küçük gelen uzun boylu bir adamla, kıyafeti kendine büyük gelen bir cücenin kıyafetlerini değişmelerini uygun görmüştür.** kepler'e göre uzun, biraz da para verse olurmuş o iş. işte bu gibi takasta kullanılacak en uygun oranların neler olduğunu belirlemek için tanrısal oranları bulması gerekmiş, bunun için de gezegenleri gözlemiştir. şüphesiz gezegenlere ilişkin kimi büyüklüklerin oranları en doğru oranlardır.* bunları kullanarak müzik yapmayı da önermiştir. şüphesiz o da en bi güzel müzik olacaktır. kitabı bol bol nota içerir.
  • dunyanin ve diger gezegenlerin gunesin etrafinda eliptik bir yorungede dondugunu
    soyleyen ilk bilim adami. bu kurami gelistirmesinde hocasi tycho brahe ona cok yardimci olmustur. hocasinin kuramini " gezegenler gunesin cevresinde, gunes ve ay dunyanin cevresinde doner" kabul etmek yerine, copernicus' un kini benimsemistir.
  • ''kepler, aşırı dindar bir bilim adamıydı. matematiği evren’e başarıyla uygulayan ilk bilim adamlarındandı ve bu uygulamanın arkasında tanrı’nın evren’i matematiksel bir planda yarattığı ve insanların bu planı anlayabileceği düşüncesi vardı. bilimsel yazıları mistik ve dinî argümanlarla doluydu.'' *

    * enis doko, dâhi ve dindar: ısaac newton, s. 68
  • 4 ağustos 1597 tarihli, padova'dan gelen ve galileo galilei imzası taşıyan bir mektup alır. galileo şöyle yazmıştır;

    ''kitabınız elime geçti, çok saygıdeğer alim. şimdilik yapıtınızın sadece giriş bölümünü okudum ama buradan planınızı bir ölçüde kavradım ve kendimi, sizin gibi doğruyu arayan bir yoldaşa sahip olduğum için kutluyorum. doğruyu arayan ve felsefede yanlış bir yöntemin peşinden gitmeyen bu kadar az sayıda insan olması ne kötü. nicolaus copernicus'in fikirleri hakkında birçok dolaylı ve dolaysız yazı yazdım ama hocamızın başına gelenlerden korktuğum için şu ana kadar yayımlamaya cesaret edemedim. o yatağında huzurlu bir şekilde öldü. birkaç kişinin gözünde kendisine ölümsüz bir isim edindi ama sonsuz sayıda (budalaların sayısı işte bu kadar fazladır.) insan tarafından alaya alındı ve yuhalandı..''

    johannes kepler mektubu alır almaz hemen okur ve 13 ekim 1597 yılında cevaben şöyle yazar;

    ''4 ağustos tarihli mektubunuz 1 eylül'de elime geçti ve iki kat sevince boğuldum. birincisi, sizinle olan dostluğumı perçinledi, ikincisi de nicolaus copernicus ile ilgili görüşlerimizin uyuştuğunu gördüm. bize, deneyimlerinizden yola çıkarak cehaletin karşısında gerilememizi ve kendimizi ortaya çıkarmamamızı örtülü bir şekilde tavsiye ediyorsunuz. (belki de mecburiyetten.) ama günümüzde nicolaus copernicus, daha sonra da birçok bilge matematikçinin ele aldığı çok zorlu bir görevden sonra ve dünyanın hareket ettiği tezi artık yeni bir şey olarak kabul edilemeyeceği için ve madem artık yola çıkmışız, güçlü seslerimizle tartışmaları çok dikkatle tartmayan sürüyü susturmamız ve ortak çabamızla arabayı hedefe doğru sürmemiz çok daha iyi olmaz mı ? ''

    galileo galilei'nin korkusu maalesef burada da görülüyor ama en büyük destekçilerinden birinin, kendisi gibi bir bilim adamı olan johannes kepler olduğu da çok açık.

    kaynak : the portable renaissance reader
hesabın var mı? giriş yap