• nicolas cage'in genç yetenek tye sheridan ile başrolü paylaştığı drama türündeki bir film. yönetmen koltuğunda bağımsız sinema kanadında iyi işlere, gişe sineması (ana akım) kanadında rezil işlere imzasını atmış olan david gordon green oturmuş. geçen sene festivalleri gezdi ve epey iyi eleştiriler aldı. başka sinema sayesinde biz de izleme şansına erişebiliyoruz. bence kaliteli bir film. tahmin edilen bir olay örgüsüne sahip olsa da ve kanımca gereksiz yere uzatılmış (2 saatten daha kısa olsaydı daha iyi olurdu bence) olsa da. sonuna kadar izlettiriyor kendisini zevkle ve zaman zaman gererek. filmin konusu da kabaca şöyle, bilmeyenler için yazayım: alkolik, pisliğin önde gideni babasından dayak yeyip duran bir gencin joe adında iyi niyetli (siyahi işçilerini her gün bir yerden alıp işe götüren, işten alıp o yere bırakan, maaşlarını düzenli ödeyen, onlara patronluk taslamayan) bir işverenin koruması altına girdikten sonra yaşanan çatışmalara odaklanıyor. tahmin edileceği üzere bu ergen, joe'yla iyi anlaştıktan sonra joe onu alkolik, psikopat babasından korumaya çabalıyor.

    bazı açılardan mud'ı hatırlatıyor joe. mud, polisten kaçan, sevdiği kadına polisleri atlatıp ulaşmaya çabalarken iki oğlanla dost olan, ikisi için de hayatını feda etme noktasına kadar gelen mud'ı anlatan bir drama. joe'nun konusu da aşağı yukarı böyle yukarıda anlattığım gibi. bayağı benzerlikler var iki film arasında. ikisini de sevdim, ikisi de kaliteli.

    spoiler

    joe ile çalışan gary'nin yaptığı iş "ağaçları öldürmek" şeklinde tanımlanıyor. ağaçları kesmiyorlar. artık işe yaramaz hale gelen ağaçları zehirleyip kendi kendilerine devrilmelerini bekliyorlar. filmin sonundaysa gary bu işin tam zıddını yapıyor. mevsim de değiştiğinden bu kez ağaçların serpilip büyümeleri için ağaçları gözetiyor gary. ağaçlara sopa bağlıyor, onları suluyor vs. joe ile "öldüren" gary, joe'dan sonra "yaşatmaya" başlıyor. hoş bir nüanstı.

    spoiler
  • harika bi şarkı

    there was a time, i was so lonely. (away)
    remember the time, it was a friday. (away)
    you made me feel fine, we did it my way. (away)
    i sat on your knees, every friday. (away)

    (we walked in fields of golden hay)
    i still recall you.
    (we walked in fields of golden hay)
    i see you in the summer.

    joe, joe

    i sat on your chair by the fire. (away)
    transfixed in a stare taking me higher. (away)
    precious years to remember. (away)
    childhood fears i surrender. (away)

    (we walked in fields of golden hay)
    i still recall you.
    (we walked in fields of golden hay)
    i see you in the summer.

    joe, joe

    (bkz: cranberries)
  • gavurcada bir erkek ismi..
  • linux editoru
  • hey joe vardır bi de. jimi hendrix.
    "hey joe, where are you going with that gun in your hand"
    gidip kızı öldürür..

    oysa ne güzel isimdir joe!
  • daltonlarda
    -herkes biraz joe'dur joe!
    cümlesinin ithaf edildiği kişi
  • büyük oyuncu nicolas cage'i uzun bir aradan sonra tekrar drama filminde izlememizi mümkün kılan david gordon green filmi.
  • abartısız dünyanın en mükemmel seslerinin birinden çıkabilecek* en güzel şarkılardan birisi. tam olarak kelimelere dökülemese de ilk dinlediğinizde sizi saatlerce olduğunuz yere mıhlayabilir.
  • uzun süre dinlemesem bile kendimi sık sık bilinçsizce söylerken yakaladığım huzurlu cranberries şarkısı.. bir nevi alışkanlık..
  • ing.
    kahve
    "you can grab a cup of joe and let your computer do the work"
hesabın var mı? giriş yap