• lost'un önümüzdeki sezonlarında bu isimde bir karakterle karşılaşma ihtimalimiz yüksektir.
  • efendim bu pek ilginc zat vasiyeti uzerine mumyalanmistır. bir camekan icindeki mumyası university college london'da gormek isteyenlere teshir edilmektedir. yanlız baş kısmı defalarca calindigi icin cok bozulmus ve buna istinaden de ozel bir celik kasada saklanmaya baslamistir. ama govdesini hala gormek mumkun. daha da ilginci universite'nin butun toplantılarına bentham'i goturup, tutanaklara "hazır bulundu" olarak gecirirlermis. eger bir oylama yapılırsa bentham saglik nedenleri nedeniyle oylamaya katılamadı kabul edilirmis. hatta eger bir teklif esit sayida oy alır ise sorunu cozmek icin bentham'in oyunu teklifi verenlerin lehine kabul ederlermis.
  • zamanin bir aliskanligi olarak genelde yunanca koklerden sozcuk turetmek sevdasina bentham’da dusmustur. hatta son donem yazilari kendi uydurdugu sozcukler yuzunden anlasilmaz hale gelmistir. bununla beraber turettigi international, utilitarian, codification ve minimize gibi sozcukler ingiliz diline girmistir ve bugun de yayginlikla kullanilmaktadir.
  • " bir ülkede görülebilecek en tehlikeli salgın, ahlaktan bağımsız din fanatikliğidir. " gibi müthiş bir cümleyi söylemiş insan.
  • jeremy bentham gunumuz yararci akademisyenlerinin onculerinden biridir ayni zamanda. daha dunya bankasi, birlesmis milletler, avrupa birligi,vd. gibi akademik dunyayi besleyen, doyuran, ve sisteme eklemleyen mekanizmalar ortaya cikmadan cok once panopticon isimli projesini ingiliz hukumetine satmis, bu isten kesesini doldurmustur.

    bentham aslinda en basindan beri panopticon'u bir sirket olarak goruyordu. ve uzun bir sure yeni kurulacak ulusal cezaevinin kendisine ihale edilmesini(bir nevi yap-islet-devret-me modeli) arzuladi, bunun lobisini yapti. lakin kendisi bir ateistti, ve ondokuzuncu yuzyil ingiliz kapitalizmi ne kadar yararci olursaniz olun ateizme razi degildi. dolayisiyla rakipleri vardi; ve bu rakipleri panopticon nihai seklini alinca izlerini cok acik bir sekilde belli edeceklerdi.
    buna ilaveten bentham'in sirket modeli kapitalizmin temel ilkeleriyle birebir celisiyor, locke'ci bir denetleme aygitini temel aliyordu. (bunun kapitalizmle ne kadar celistigi elbette tartisilabilir, ama en azindan sermaye birikimi her zaman acikliktan bahsederken tam aksini, yani opakligi, mutlak bir ihtiyac olarak sarilmistir.) yani her isteyenin ortadaki gozetleme kulesine girip cikabilecegi bir sistem, her isteyenin ac bakalim bu ceza sirketi ne kadar kazaniyor, bu aci kaca mal oluyor sorusu egemen siniflarin cikarlariyla apacik celisiyordu. (bir ilke daha: kapitalizm acilarin ortulmesi, hazzin teshiriyle ayakta duruyor, duracak.)

    panopticon'a donersek: bentham yillar suren cabalarinin karsiligini 1816'da ilk ulusal cezaevinin londra-millbank'te kurulmasiyla aldi. tarihin ilk modern ceza kurumlarinda olan millbank hemen hemen 500.000 pounda mal olmus; bunun otuz bin kadari bentham'a odenmisti. lakin millbank pek de basarili olmadi, bir cukura suruklendi: gercek anlamda! (bkz: millbank cezaevi)
  • ekonomi derslerinde okutulan marjinal fayda, toplam fayda teorileri bu $ahsa aittir. kendisi devrinin onemli reformistlerindendir.
    (bkz: marjinal fayda)
  • çakal bir insan kendisi, itaat ettiğinizde sağlayacağınız fayda direniş halindekinden fazlaysa itaat etmeye devam etmeniz gerekir diyor.
  • kendisinin ahlak üzerine olan temel düşüncelerinden bahsetmek istiyorum
    bentham, tam anlamıyla bir filozof değildi. uzmanlık olanı hukuktu ve avukattı. dolayısıyla pratik yasamayla da ilgiliydi. bentham, hukuka, derin, katı şekilde bilimsel, akıl ve bilinç tarafından onaylanabilecek teorik temeller bulmaya çalıştı.

    bentham'a göre hukuk ahlakla çatışır. bu yüzden de teorisini açıkladığı ilk kitabının adını "ahlakın ve yasamanın prensiplerine giriş"(an introduction to the principles of morals and legislation )koymuştur.
    bentham, helvetius gibi, tüm ahlakın ve hukukun temel ilkesini en fazla sayıda insanın mutluluğu olarak görür.
    "zenginlik eşitliği en fazla sayıda insanın en büyük mutluluğuna ulaşmaya yardımcı olacaktır, ancak bir şartla: bu eşitliğin gerçekleşmesinin devrimci olaylara yol açmaması gerekir." diye söyler. hatta ileri giderek belki anarşistçe sonuçlara bile vardı:
    "yasalar insanın eyleme yönelik doğal kabiliyetini kısıtlar ve mutlak görüş açısından kötülüğü temsil eder."
    bentham, tüm mevcut sistemleri ve ahlak teorilerini sertçe eleştirmiştir. bentham'a göre farklı insanlar kendi mutluluklarını ve genel olarak insaların mutluluğunu farklı şekilde anladıkları için ve insanlar neyin onları acıya ve neyin onlaru mutluluğa götüreceğini anlamaktan uzak oldukları için bentham, bireyi ve topluma mutluluğa götürenin ne olduğunu belirlemeye koyuldu.

    mutluluk arayışı bir kişisel haz çabasıdır. dolayısıyla bentham epiküros gibi hangi hazlarımızın bize en büyük mutluluğu( yalnız anlık mutluluk değil içinde acı olacaksa bile kalıcı mutluluk) verebileceğini belirlemeye çalıştı. bu amaçla hazlar çizelgesi hazırlamaya çalıştı. ona göre insanların çoğu anlık hazlarını önde tutuyorlar. bu yüzden ileride kalıcı mutluluğa erişebilecekse bile buna giden yolda acı olduğu için çoğu kalıcı mutluluğa erişemiyor.

    ahlakın kökenini ararken tepeden gelen veya doğalcı açıklamalarla yetinmedi. der ki " neyin ahlaklı neyin ahlaksız olduğunu belirlemek düşünürlerin işidir. insan kişisel hazzını kovalamalıdır."
    dolayısıyla erdem kavramını önceden açıklananlarla bırakmayıp erdemi insana azami hazzı verecek geçici bir fedakarlık olarak tanımlar.
    yine iyinin ve kötünün farklı topluluklarda farklı anlamlar taşıdığını, ahlaklı ve ahlaksızın farklı toplumlarda farklı kavramları karşıladığını söyler. bir insanın dini, mizacı, yetiştiği yer v.s bir sürü etken onda kendi ahlak bilincini değiştirir.

    son olarak bentham'ın amacı toplumda en fazla kişinin mutlu olacağı yolu saptamaktır.
  • 1748-1842 yillari arasinda yasamis ingiliz dusunur. faydacilik akiminin (utilitarianism) 'kurucularindan' sayilir. yasadigi cag buyuk sosyal,politik ve ekonomik degisimlere sahne oluyordu; felsefesi de bu degisimlere gore sekillendi. uzerinde en cok dusundugu konu, sosyal kurumlardi (social institutions). bunlarin nasil gelistirilebilecegini ve nasil kullanisli (practical) hale getirilebilecegini inceledi. model bir hapisane olarak tasarladigi ama hicbir zaman gercek hayata gecirilemeyen panopticon tasarimi ile unludur. michel foucault'u etkilemistir.
    (bkz: panoptikon)
  • lost dizisinin temel taşlarından biri olan düşünür. panopticon ismini verdigi, bir daire ortasinda bir gozetleme kulesi ve etrafinda dizilmis ve kuleden devamli gözetlenebilen hucreler seklindeki hapishane modeli dharma istasyonlarinin temel mantigini olusturup aynı zamanda görsel itibariyle de dharma logolarinin muhtemel cıkış kaynağıdır. bu da bize lost adasi ortada gözetleme kulesinden jacob'in herkesi izledigi koca bir panopticon mu fikrini akla getirebilir.

    http://nymag.com/…entertainment/07/05/25_dharma.jpg

    aynı zamanda dizinin 4. sezon son bölümlerinde de bu ismin,

    --- spoiler ---

    john locke'in kullandığı takma ad olarak karsımıza cikma sebebi, bentham'in olusturdugu ve savunduğu faydacılık* akımının yani, bir eylemin yarar sağladığı sürece doğru olduğu teoreminin, locke'in adada savundugu fikir oldugunu da soyleyebiliriz.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap