9 entry daha
  • jeremy bentham gunumuz yararci akademisyenlerinin onculerinden biridir ayni zamanda. daha dunya bankasi, birlesmis milletler, avrupa birligi,vd. gibi akademik dunyayi besleyen, doyuran, ve sisteme eklemleyen mekanizmalar ortaya cikmadan cok once panopticon isimli projesini ingiliz hukumetine satmis, bu isten kesesini doldurmustur.

    bentham aslinda en basindan beri panopticon'u bir sirket olarak goruyordu. ve uzun bir sure yeni kurulacak ulusal cezaevinin kendisine ihale edilmesini(bir nevi yap-islet-devret-me modeli) arzuladi, bunun lobisini yapti. lakin kendisi bir ateistti, ve ondokuzuncu yuzyil ingiliz kapitalizmi ne kadar yararci olursaniz olun ateizme razi degildi. dolayisiyla rakipleri vardi; ve bu rakipleri panopticon nihai seklini alinca izlerini cok acik bir sekilde belli edeceklerdi.
    buna ilaveten bentham'in sirket modeli kapitalizmin temel ilkeleriyle birebir celisiyor, locke'ci bir denetleme aygitini temel aliyordu. (bunun kapitalizmle ne kadar celistigi elbette tartisilabilir, ama en azindan sermaye birikimi her zaman acikliktan bahsederken tam aksini, yani opakligi, mutlak bir ihtiyac olarak sarilmistir.) yani her isteyenin ortadaki gozetleme kulesine girip cikabilecegi bir sistem, her isteyenin ac bakalim bu ceza sirketi ne kadar kazaniyor, bu aci kaca mal oluyor sorusu egemen siniflarin cikarlariyla apacik celisiyordu. (bir ilke daha: kapitalizm acilarin ortulmesi, hazzin teshiriyle ayakta duruyor, duracak.)

    panopticon'a donersek: bentham yillar suren cabalarinin karsiligini 1816'da ilk ulusal cezaevinin londra-millbank'te kurulmasiyla aldi. tarihin ilk modern ceza kurumlarinda olan millbank hemen hemen 500.000 pounda mal olmus; bunun otuz bin kadari bentham'a odenmisti. lakin millbank pek de basarili olmadi, bir cukura suruklendi: gercek anlamda! (bkz: millbank cezaevi)
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap