• sürekli dikine oynamaya çalışıp %97 pas isabeti ile oynayan adam için ''oğlum abartmayın'' diyemezsiniz.

    buraya kimler kimler çıktı. sneijerderlar,melolar,baroslar,kewellar,drogbalar...
    kadıköy deplasmanında jean michael seri kadar dominant oynayan bir topçu olmadı diye düşünüyorum. oyunun iki yönünde de çok iyiydi ve onyekuru'ya attığı ara pasları zaten enfesti. muhteşem bir performans. umarım böyle devam eder.
  • haset entry

    arkadaş biliyormuş gibi entry girmiş ama hava ile ilgili anlattığı hemen hemen herşey hatalı.

    öncelikle nice için hava durumu şu şekilde:

    nice yıllık sıcaklık ortalaması

    yıllık ortalama sıcaklık 14.8. yıllık yağış miktarı 811mm

    bir de istanbul için bakalım:

    istanbul sıcaklık

    yıllık ortalama sıcaklık 14.1. yıllık yağış 747mm

    sıcaklık ortalamaları aynı ki nice yazın akdeniz ikliminden dolayı daha sıcak olmasına rağmen aynı çünkü kışın soğuk arkadaşlar burası. fırtınalı, yağmurlu ve soğuk. gittim oradan biliyorum. fransa'ya inanılmaz kar yağar. lyon filan direk alplerin yanında. bu adam lyonda oynadı deplasman olarak hatırlatırım. lille filan direk karasal iklim göt dondurur. ankara ayazının ensesine tokadı çarpar diyeyim en basiti.

    hem de nice daha fazla yağış alıyor.

    diyeceğim odur ki fulham'daki olayın hava ile alakası yok. siz nasıl eljif çok iyi ama takım kötüydü ondan gösteremedi kendini diyorsanız bu da aynı olay. fulham küme düştü diyorsunuz 30 hafta küme düşme hattında oynadınız neredeyse.

    şampiyonlar liginde çok ekstrem rusya, ukrayna, isveç, danimarka deplasmanı çıkmadığı sürece oynar. şamp ligi dediğiniz ortam zaten fransa'nın iklimi amk, hepsi komşusu neredeyse tam ortada fransa. hatta ve hatta ingiltere gulf stream'den dolayı daha ılık bir memleket.

    yani bir şey sallarken azıcık destekli gelin.

    ayrıca fikstüre göre öyle aman aman bir kış deplasmanımız olmadığını da hatırlatırım.

    edit: ha gomis de size göre kalpten gidiyordu ama adam herkesi götünden etti ligde
  • edit: bu editi yapma gereği duydum zira bazı aşağılık psikolojisine sahip takımın taraftarları, abuk subuk bir şekilde zırt pırt mesaj kutumu yeşillendiriyor, bir kısmı gidip entryimi alıp kendince dalga geçme listesi vs. gibi listelere alıyor. şimdi öncelikle şunu anlamanız lazım, bir futbolcunun bazen kalitesinden bağımsız olarak bir futbol takımıyla uyum sorunu olur. yani o oyuncu kalitesinden bir şey kaybetmese de bazen o takımla olmaz. misal barcelona'daki coutinho örneği, fenerbahçe'deki slimani örneği vs. hani bir sürü örnek verilebilir buna. seri de galatarasaray için böyle bir transfer olacak gibi duruyor. ancak olayın özünü kavramada sıkıntı çeken bir yığın taraftar örneği var karşımızda ve suçu belli oyunculara yıkıp günah keçisi belirlemek istiyorlar. olay ne yazık ki bu kadar basit değil. sıkıntı ne seri ne belhanda asıl sıkıntı galatasaray'ın bu sezon ki kadro yapılanması. çok temel bir söylem olacak ama bir takımın on birinde tüm futbolcular statik oyuncuysa ve takıma dinamizm katabilecek herhangi bir ek unsur yoksa o takım böyle üst düzey turnuvalarda rezil olmaya mahkumdur. bunun en basit örneği bu sezon ki galatasaray takımıdır. eğer ki sizin kanatlarınız topu alıp hızlı bir şekilde takımı ileriye taşıyabilen oyuncular değilse (feghouli ve babel'in ikisi de yavaş oyuncular ve babel'in yaşından da ötürü kondisyon sorunu var), bekleriniz yüksek tempolu koşular sonucu yarım saatte nefes nefese kalıp kademede hata verecek durumdaysa (özellikle nagatomo ama mariano'nun da ondan aşağı kalır bir yanı yok), orta sahanızda bir tane top taşıyıp ileriye top taşıyabilen bir dinamonuz yoksa (seri de belhanda da pasör oyuncular ve tarzları birbirine benzeyen futbolcular, nzonzi deseniz adamın olayı iyi top kesmek topla dinamik ilişki oldukça kötü) ve takımınızın genel yaş ortalaması yüksekse bu takım rezil olmaya mahkum olur. ligde gene çok sırıtmayabilirsiniz ancak özellikle şampiyonlar ligi'nde adamı madara ederler, rakipler hızlı ataklarla hayattan bezdirirler. bu sezon da galatasaray'ın çoğu maçta başına bu geliyor. dikkat edecek olursanız bu sezon galatasaray 4 maçta son dakikalarda yaşadığı kondisyon ve dinamizm eksikliği yüzünden oyundan iyice düştüğü maçlarda, son dakikalarda yediği gollerle puan kaybetti (konya maçı, malatya maçı, başakşehir maçı ve dün oynanan brugge maçı). diğer kazandığı çoğu maçta dahi bu sorun kendini net bir biçimde gösterdi ancak kör topal bir şekilde futbolcuların bireysel kalitesiyle işi kurtardı. ancak bu ortada bir sorun olduğu gerçeğini değiştirmiyor, ortada ciddi bir sorun var ve bu sorun genel bir sorun. seri,belhanda vs. sorunu değil genel bir takım sorunu. yani zırt pırt bu entry ile alakalı kendi yüksek aklınızca dalga temalı dönüş yapmadan önce bunları az biraz düşünebilmek gerek. seri'nin bu kadar göze batma nedeniyse adam orta sahada top dağıtmakla görevli oyuncu ve bu kadar aksayan bir takımda haliyle göze batan, günah keçisi ilan edilen adam kendisi oluyor ancak ortada yukarıdaki paragrafımda da belirttiğim gibi, daha büyük ve genel bir sorun mevcut.

    fenerbahçe'li transfer dehası arkadaşların ayew ve slimani benzetmeleri ile güldüren analizler kastığı futbolcu. bir kısmı da değişik kafalar yaşayıp transfer şikesi falan demiş, tek kelime traji-komedi * . işte bunlar hep büyük transfer vedat muriqi sonrası oluşan aşırı dozda heyecanın kafası *

    bu adam hakkına ve kalitesi hakkında söylenecek bir şey yok iki yıl öncesine kadar barcelona'nın ve arsenal'ın kapısından dönmüş bir oyuncu. xavi'nin hakkındaki açıklaması yeterli olur diye düşünüyorum okuma bilen arkadaşlar için. yılın transferi olacaktır kendisi standart performansını verirse.

    bir de neden galatasaray'a kiralandı temalı metinlerdeki arkadaşlar şunu anlamalısınız ki galatasaray şampiyonlar ligi'nde oynayan, kiralık gelen futbolcuların piyasaları kaybetmediği hatta çoğunun ileri gittiği bir kulüp (denayer onyekuru vs.). bu nedenle galatasaray'a kiralıyorlar. benzer bir durum beşiktaş'ın da başına gelirdi eğer beşiktaş şampiyonlar ligi'nde olsaydı (talisca, aboubakar, gomez örnekleri nedeniyle). ancak fenerbahçe kendisine kiralık gelen oyuncuların genelde kariyerine ve hayatına kaydığı için, üstüne 10 yıldır şampiyonlar ligi'ne katılmadığı için böyle transfer yapamaması oldukça anlaşılır bir durum.
  • dünyanın belki de en taşaklı afrikalılarından olan drogba'mıza teşekkür etmemiz gereken transfer.
    reis bir telefonla talimat verip bu oğlanı bize göndermiştir kesin.
  • gs felipe melo'dan sonra ilk defa orta sahayı domine edecek bir adama sahip olacak.
    2 sene önce barcelona'ya gidecekti sonra 35 milyon euro'ya fulham'a gitti. bu yaşta böyle piyasası olan bir oyuncuyu türkiye'ye getirmek büyük iş. açıkçası transferin bu kadar hızlı bitmesi arka planda başka işlerin döndüğünü gösteriyor. drogba'nın bir telefonu süreci hızlandırıp, işi bitirmiş olabilir. yoksa bizim yönetime kalsa, bu transfer böyle hızlı bir şekilde bitmezdi.

    ayrıca kariyerinin en iyi dönemini teknik direktörlüğünü lucien favre'ın yaptığı nice'de geçirdi. o takımda yanında 8 numarada oynayan oyuncu yine nice'de başarılı olup, gs'ye transfer yapan belhanda'ydı.
  • derbiden once galatasaraylilarin en korktugu isimdi. gerek sakarligi, gerek fiziksel zayifligi nedeniyle taraftari derin dusuncelere itiyordu, fakat bu taraftarin unuttugu bir detay vardi:
    fenerin zenci sevdigi.
    onyekuru'nun penalti aldigi pozisyonda bir vucut çalimi var ki offf.
  • siyaha boyanmış mustafa sarp
  • fenerbahçeli twitter hesaplarını kudurtmuş transfer. boş boş sallamaya devam ediyorlar, yok bizim taraftar neymiş de fenerbahçe 30 küsür maçta 1 gol 0 asist yapan adamı alsa çöp derlermiş, galatasaray alınca büyük iş oluyormuş. yanlış anlaşılmasın bu arada, fenerliyim ben, sadece salaklık çekemiyorum.

    lucien favre döneminde ciddi bir yükseliş yakalayan nice'in kilit parçalarından biriydi bu adam, ciddi ciddi barcelona istiyordu ama olmadı. barcelona orta saha için saçma sapan adamlara milyonları bayılırken bu adam tuhaf bir şekilde fulham'ın yolunu tuttu. fulham'ın bu sezon bitmez bir kaos yaşamasıyla da küme düştü ve fulham maliyetinden kurtulmak için galatasaray'a yolladı, hepsi bundan ibaret. galatasaray'a uyduruk bir kiralama bedeliyle gelmesi bu adamı değersizleştirmez, sadece galatasaray'ın o maliyeti karşılamaya hazır olduğunu gösterir. italyan basınındaki haberlere göre milan maaşının tamamını karşılamaya hazır değilmiş mesela, sırf transfer yasağı yememek için avrupa'dan men edilmeyi kabul eden bir takım için anlaşılabilir bir durum.

    bu adam galatasaray'ı çok rahatlatır, valla bak. bu sezonun en iyi transferi açık ara max kruse'ydi ama bu adam gelince işler değişti, artık bu adam yılın transferi. geçen sezon andre ayew de benzer bir mantıkla transfer olmuştu, umarım ayew gibi ciddi bir düşüş yaşamaz da gerçek bir orta saha izleriz. ayrıca bu adamın eski haline dönmesi hem lig için hem galatasaray için büyük bir repütasyon olur, beşiktaş'ın mario gomez'le elde ettiği repütasyonu elde eder galatasaray.

    son söz olarak da şunu yazayım, keşke fenerbahçe vedat muriç yerine bu adama sulansaydı da iki gülseydik, muriç balonu da galatasaray'a patlasaydı. seri-jailson orta sahası çok iş yapardı doğrusu, jailson'un ilerlemesine de çok faydası olurdu. sezonu 39'luk emre, sakat tolga, dürümcü tolgay'la geçireceğimize bu adamla geçirsek süper olurdu. galatasaraylılar da diagne'den sonra muriç'e söverdi, çok eğlenceli olurdu benim açımdan.
  • ben valla fulham maçlarını defalarca kez izledim. fulham’ı sevdiğimden değil ama bu ekip rakipleriyle oynarken. man utd, tottenham, city, chelsea, liverpool, arsenal... epl’in en dandinik defans diziliminin önünde oynamak zorundaydı bu eleman. ona rağmen ayağına top geldiğinde farkı hemen hissediliyordu. aynı takımda bir dikkat çeken isim daha vardı. bilin bakalım o şimdi nerede oynuyor?
hesabın var mı? giriş yap