• budizm ile reenkarnasyon gibi birtakim ortak yonleri de olan bir hindistan dini. mahavira isimli bir ermiş tarafından kurulmus. evrenin sonsuz ve ebedi olduguna ve bir yaraticisi da olmadigina inanirlar. günümüzde sayilari 4 milyon civarinda olan jainistlere gore kurtulusun en onemli ilkesi, ahimsa dedikleri 'baskalarina aci, yasama zarar vermeme' ilkesidir. hicbir canlı varlılıgına zarar vermemeye calısan jain'ler nefes alıp verirken bile herhangi bir canlıyı oldurmemek icin agızlarına maske takarak dolasır, "katı ve kesin bir vejeteryan yaşam" surerler. bir yere oturacakları zaman herhangi bir karınca veya böceği ezmemek için yanlarında taşıdıkları süpürge ile oturulacak yeri supururler. tarim yapmazlar zira topragi kazma esnasinda bocek ve kurtlari oldurmekten korkarlar. butun bunlarin yaninda asil ilginc olani kendi hayatlarina son verebilme izni nedeniyle intiharin gunah olmadigi ender inanclardan biri olmasidir herhalde.

    2000 bin yil kadar once kiyafet konusunda cikan tartismalar nedeniyle shwetambara ve digambara adında iki büyük mezhebe bolunmusler(kiyafet tartismasinin da ne kadar eski ve evrensel oldugunu da ogrenmis oluyoruz boylece). beyaz elbiseler giyen shvetambara'larin aksine digambara(ilahi elbise) mezhebindekiler isimlerinin hakkını vererek tamamen cıplak olarak gezerler. bu, maddi olan tum şeylerden uzak durulması anlamına da gelirmis. bu uygulamayı günümüzde de sürdüren bir kisim jainist'lerin bu kismi genellikle manastır ve tapınaklardan dısarıya pek cıkmazmis.
  • tek bi otorite, kontrolcu bi tanri yoktur bu inani$ta.
    her canli zaten bi tanri gibidir. evren ve kurallari hep vardi, bi tanri yaratmadi diye du$unulur.
    reenkarnasyona inanilir,ruh defalerca hayat bulur, canli ya$adigi bu tecrubeler neticesinde, (karma) evreni anlayabilir, ve sonunda moksha'ya ula$ilirsa reenkarnasyon son bulur, artik ruh dogumu ya da olumu ya$amaz.
  • jainizme inanlar "kati ve kesin vejeteryan bir yasam" surmelerinin yani sira hic bir canliya zarar vermeme ilkeleri nedeni ile yer altinda yetisen hic bir sebzeyi de yemezler (havuc, patates, sogan, vs.) ayrica koku topraktan sokulen sebzeleri de (mantar vs.) yemezler. butun bunlarin sebebi bu sebezeler toprak altindan cikartildigi esnada bir cok canlinin olmesi ihtimalidir.
    beyaz elbise ile gezenler ayakkabi da giymezler, sebep yine ayni canlilara zarar vermemek.
  • bu radikal vejeteryen arkadaşlar, hayvanlar için hastane bile kurarlar. delhi'de bir jain tapınağına bağlı kuş hastanesi vardı mesela. ancak tüm hümanizmleri ve sevgi dolulukları iş kadınlara gelince durur. tapınaklarına jain olmayanlar da girebilir. amma adet dönemindeki kadınların tapınaklara girmesi 'kesinlikle' yasaktır. adam canlılara zarar vermemek için patates bile yemiyor yahu; o kadar kadın düşmanlığını da idare ediverin artık.
  • jainizm der ki, "beden aç; bırakın aç kalsın. onu açlığa talim ettirin; bu muameleye ihtiyacı var."

    osho ise buna şöyle bi yorum getirir: "o* senden hiçbir ödeme, maaş, bakım almadan hizmet ediyor ve jainizm ona karşı gelmeni söylüyor. bedenin uyumak istediğinde jainizm sana uyanık kalmaya çalışmanı söylüyor.
    bu tabii sana büyük ego gücü veriyor. bedeninle kavga etme. o senin düşmanın değil, dostun. o doğanın sana armağanı. doğanın bir parçası. her şekilde doğa ile bağlantılı. nefes almaya bağlısın. her şeye bağlısın; ayrı bi adacık değilsin. o fikirden vazgeç.
    sen tüm bu kıtanın parçasısın, ama yine de o sana bireyselliğini veriyor. işte ben buna mucize derim."
  • evrenin ne uzayda ne de zamanda sınırlı olması mümkün değildir dolayısıyla sonsuz büyüktür ve başı ve sonu yoktur. bu nedenle yaratılmış olamaz, öyleyse onun bir yaratıcısı yoktur..
  • suyu dahi icindeki organizmalardan dolayi sinirli sayida icen, gida olarak mercimek ve turevlerini tuketen, kimseyi kirmadan, incitmeden ve oldurmeden yasamaya calisan, cok az tuketerek gelecek nesillere daha az yipranmis dogal kaynaklar birakmaya niyet etmis insanlarin inancidir.

    uygulamada son derece zor bir metoddur ama imkansiz degildir.

    maddi dunya deneyimlerinde doyma noktasina gelen kisilerin aydinlanma evresinde zaten icgudusel olarak takip ettikleri yoldur. o esigi gecince zaten kendinizi farkinda olmadan bir tuy gibi zararsiz ve hafif olarak varolmaya kosulluyorsunuz.

    maddesel vazgecis kapitalist ve teknolojik devrimizde film senaryolariyla, sistem yazarlarinin kitaplariyla, yazili gorsel ulasilabilir her turlu medya yoluyla kibir olarak beyinlerimize kodlansa da aslinda cok buyuk bir guctur ve devletler surdurulebilirlikleri icin aydinlanmayla gelecek olan o maddesel vazgecisi bir takim baska kavramlarla dizginlemeye, kontrol altinda tutmaya calisirlar. yonetenler ve yonetilenler kavramlarini yasal ve ikna edici zemine oturtarak bolgesel guc, ekonomik guc vs gibi siddeti kutsayan yapilar olustururlar. bu yapilar sistematik duzene donusur. kisiler sistemde birey olduklarina inandirilarak var olurlar ve buna inanarak calisir, sistemin surdurulebilirliginin birer parcasi olurlar.

    bunlar zaten azcik dusunen insanlarin bile gorebildigi bir sey. ama malesef dusunebilmek ile aydinlanmak arasinda cok ince bir cizgi var. o cizgiyi gecebilmek herkesin kendisi icin uygun gordugu birsey degil. jainizm o cizginin otesindeki yasam sekli.
  • katı bir vejeteryan din olarak tanımlayabiliriz okuduğum bi yerden bilgi; eğer elma yerseniz, ağaçları yok etmezsiniz ama eğer kök sebzeyi yerseniz tüm bitki köksüz kalır, yok olur. soğan ve sarımsaktan da sakınırlar, zira bunların tutku yani öfke, nefret ve kıskançlık yarattığına inanırlar. tüm canlıları eşit gören bir inanış..
  • 3 kuralı; dogru iman,dogru bilgi, dogru davranıstır.
    5 yasagı ise; oldurmemek,calmamak,yalan soylememek,kadınlara yaklasmamak ve maddesel zevklerden kacmaktır.
  • mö. 6.yy'da kuzey hindistan'da ortaya çıkmıştır. ahimsa prensibine bağlılardır. bu yüzden de bu inanca sahip olanlar canlı-cansız her varlığın bir ruhu olduğuna inanır ve her türlü varlığa zarar vermeye karşı çıkarlar. (örneğin bitkiler, mikroplar) tanrı ve tanrısal güçleri kabul etmezler.
hesabın var mı? giriş yap