• şehir olarak ilk bakışta kendine hayran bıraktırır, fakat bir süre sonra içinde yaşayan araplar yüzünden hiçbir güzelliği göremez olursunuz.

    evet eğer yabancıysanız mısırlılar için para demeksiniz. bahşiş almadan ellerini kıpırdatmazlar. taksiciler normal fiyatın 3-4 katını ister. gerçi genel anlamı ile çok ucuzdur. sizi 3-4 katı kazıklasalar bile ilk günlerde farkına varmazsınız, çünkü şişirilmiş fiyatlar bile türkiye'den gitmiş biri için çok ucuz gelecektir.

    sevgiliniz veya eşinizle gitmişseniz katil olmanız işten bile değildir. arapların taciz eden bakışlarını her yerde göreceksiniz. genel itibari ile evli olsun, yanında sevgilisi veya kocası olsun her türlü turist kadına sarkarlar. ama kızlarının da beyaz erkeklere karşı zaafı vardır. sahildeki starbucksta otururken 3 tane mısırlı kız tanışmak için geldi. hatta rivayete göre direk gidip evlilik teklif eden bile varmış. allahtan bizim hatun yanımda yoktu. yani sonuç itibari ile iskenderiye'de kızlar teklif ediyor.
  • eğer bir memlekete gitmişsem de gezip dolaşmak için çok fazla zamana sahip değilsem; uzun süre evvel keşfettiğim ve bana müthiş haz veren "baştan kaybol" oyunumu oynarım.
    zaten işim gücüm dışında buradaki hayata katılmaya vakit ve niyetim yoksa vururum kendimi ara sokaklara, bir an evvel başlangıç noktasından mümkün olduğunca uzaklaşmak bu oyunun en önemli kuralıdır. bulduğum ilk toplu taşıma aracına atlar, sıradan günlerini yaşayan insanları belki de yıllardır her gün gördükleri sokaklarına baktıklarını düşünerek izlerim. benim için ilk olan bu yerin onlar için ne kadar alışılagelmiş oluşunu düşünür garip hissederim her seferinde. bir daha hiç önünden geçmeyeceğim evlerin pencerelerinden bakan ve bir daha hiç görmeyeceğim insanların yabancı yüzlerine bakarım. bakkaldan birşeyler almış evine dönen çocuk için sıradan bir gündür, yanından geçtiği misafirin ne yapıyor olduğunu tahmin bile edemez. işte bu oyunu oynarken feci haz duyduğum ve kendimi güvende hissettiğim nadir arap şehirlerindendir burası. kütüphanenin biraz ilerisindeki deniz bilimleri enstitüsüne ait akvaryum ve onun da az ötesindeki kaleden bozma müze konu ile ilgilenenler için görülmeye değer mekanlardandır.

    (bkz: #16258627) demişiz, limanında yaşadıklarımızla öfkelenmiş de demişiz zamanında, yoksa yeri başkadır...
  • en önemli iki ailesi seferoğulları ve tellioğulları'dır.
  • "abdüllağh guül gud müslim, atağtüvk is german end bed müslim" diyen 3 embesille 4 saatimi geçirmek zorunda kaldığım, geldiğimin bu 10. gününde, 3 günlük işin bitmesine 10 gün daha kaldığını düşündükçe çıldıracak gibi olduğum, göz göze geldiğim herkesin ayakkabılarımı, her yetkilinin de rüşvet istediği şu limanda öldürmeyen bir kere daha güçlendiriyor, hadi hayırlısı...
  • 8 milyon nüfusa sahip, mimari olarak güzel yapılara sahip mısır şehri. mısırlı zenginlerin yazlıkları çoğunlukla burada bulunur. 25 km. sahil şeridi, kordonboyu ile tam bir sayfiye yeri. şehir girişinde yunanca ve arapça alexandria yazar. kral faruk'un yazlık sarayı, 2001de yeniden inşa edilip açılan iskenderiye kütüphanesi görülecek yerleridir. tek kötü yanı içinde yaşayan sakinleri. pis, eğitimsiz, yer yer hayvanlaşan araplar. yer yarılmış da içinden insan (yoksa hayvan mı) çıkmış dedirten türden kalabalık bir güruh. tüm turist bayanlara tacizde bulunan gruplaşmış gençler. 20-30-40 kişilik gruplar ile bir kızın üzerine saldıran hayvanlar dolu burda. düz yolda yürürken bile kadını erkeği sanki başka bir gezegenden gelmişsiniz gibi, dahası yiyecekmiş gibi bakar size. rahatsız eder. polis ise arandığında bulunmaz, bulunsa da oralı olmaz.
  • kahire'de yanınızda erkek bile olsa sokakta yürüyemezken, iskenderiye'de daha rahat gezebilirsiniz. halk, mısır'ın iç kesimlerindeki halka nazaran daha moderndir. bu gibi nedenlerle izmir'e çok benzettim.
    şehir ise kahire'den çok daha güzeldir. araplar olmasa çok daha daha temiz, düzenli, turistik bir şehir olabilirmiş.

    en beğendiğim yeri ise hem ferahlığı hem de mimarisiyle meşhur kütüphanesi oldu. bir de, mısır'da gördüğüm ender temiz yerlerden biriydi. bi kere tuvaletinde sabun ve peçete vardı la, vay anasını!

    kahire'den trenin yanı sıra dolmuşla da gidebilirsiniz, 40 pound tutuyor.
  • iskender'i mezarınfa ters döndüren ortaçağ kasabası. kim der ki bu şehir bir zamanlar bilinen dünyanın ilim merkeziymiş diye.

    *21.yy itibariyle şeriat destekçisi çöplüğü haline gelmiş şehir.
  • şehirde bir carrefour var. o bile pis. artık gerisini siz düşünün.
  • cemal abdülnasır döneminde içine sıçılan,bir daha da kendini toparlayamayan şehir.
    1950'lerden itibaren şehrin rum,lübnanlı,ermeni,türk,yahudi,italyan,fransız sakinleri sistematik olarak buradan uzaklaştırılmış,özellikle 19.yüzyılın ikinci yarısında akdeniz'in belki de en kozmopolit liman şehri olan iskenderiye sönükleşmiş,güzelliğini kaybetmiştir.bugün özellikle atina'da çok büyük bir iskenderiyeli rum nüfusu vardır,çoğu ticaretle uğraşır.
    iskenderiye başka bir dünyanın şehridir,artık varolmayan,yıkılmış,hüzünlü bir dünyanın...
  • alkistis protopsalti'nin dogdugu topraktir.
hesabın var mı? giriş yap