• t24'teki yazısının en önemli bölümlerinden birisi şu tespit olan tarihçi:

    "birtakım insanlar osmanlıca metinlerin transkripsiyonunu yapmayı ilim zannedecek, böyle hammaliye çalışmaları karşılığında lisans, yüksek lisans, hattâ doktora almaya devam edecektir. oysa transkripsiyon, ilmin ilk adımı olabilir en fazla, asıl marifet ondan sonra yapılandadır. buna uyanmanın zamanı gelmedi mi?"

    yazı
  • kendisinin, "20. yüzyılın ortalarında cezayirde fransa tarafından yapılan soykırıma rağmen, fransanın bize gelip insan hakları hakkında bilgiçlik taslamısını kaldıramıyorum, insan biraz da haddini bilmelidir" demeci vardır ki, altına imza atılır.
  • bugün t24'ün k24 ekinde yayımlanan yazısını çerçeveletip asmak gerekiyor.

    "eğer kibir patlaması yaşayan sayın cumhurbaşkanımız kendine 600 milyon dolarlık saraylar yaptırmayı bırakıp da bu parayı türkiye’nin müflis eğitim sistemini ihya etmeye harcayacak olsaydı, ingilizce de öğretirdik, osmanlıca da, çince de. üstelik bu israfın vebali yalnız kendisinde değil, bir dediğini iki etmeyen akp’lilerdedir, onu da hatırlatalım."

    http://t24.com.tr/…okullarda-osmalica-ogretilsin,84
  • türkiye doğumlu yahudi araştırmacı. yarı zamanlı harvard öğretim görevlisi. geri kalan zamanda ise iletişim endüstrisiyle hasbihal halinde. 12 eylül 1980 sonrası türkiye'yi ele alan "geçiş sürecinde türkiye" kitabı türkçe'de yayımlanmış bildiğim ilk kitabı. 1980'lerde belge yayınlarından çıkmıştı bu kitap. halen türklerin moderniteyle karşılaşmalarını ele alan bir kitap hazırlığında.
    (bkz: the erotic margin)
    (bkz: batının cinsel kıyısı)
  • çok bilgili olduğu muhakkak. ama bu kadar çok atatürk ve cumhuriyet nefreti anlaşılır gibi değil. atatürk'ü kenan evren ve rte ile aynı kefeye koymak makul mu?
  • bugün t24'te şöyle güzel bir yazı kaleme almış. biraz gecikmeli de olsa osmanlıca öğretimi ile ilgili tartışmalara güzel bir hatime olmuş.
  • avanzade mehmed süleyman'ın aile aşçısı kitabına yazdığı önsözle beni benden alan mütebahhir; derya deniz.

    kendisi, said n. duhani'nin beyoğlunun eski topografyası üzerine yazdığı bir kitap elime geçtiğinden beri aklımı kurcalayan epistemolojik mevzulardan biri olan ve tam olarak nasıl ifade edeceğimi bilemediğim metot dışı -lineer olmayan- düşünce, akademik olmayan disiplin gibi özetleyebileceğim konuyu bu önsöz vesile pek güzel analiz etmiş.
    bunu disiplinlerarası geçirgenlik olarak adlandırıyor ve 1800'lerin sonları ile 1900'lerin başlarında ilgileri lineerleşmemiş pek çok cevherden bahsediyor.

    güney amerikada futbolun felsefesini yapıp profesörü olmuş aydınlar bulunması gibi. görüşüm (ki ben kimim, ne cüret görüş belirtirim ama) zamanların yeni devirlere doğru kırıldığı yerlerde ortaya çıkan, acıyla terbiye edilmiş entelektüellerin ızdıraplarının buna yol açtığıdır.
  • şunun linkini ekleyeyim:

    "mekân ve hafıza" https://youtu.be/nfiuuhbw-wc
  • 21. yüzyılın az sayıdaki polymath'lerindendir.
hesabın var mı? giriş yap