• ne zaman duysam zihnimde bir takim yasamadigim anilar canlandiran sarki.
  • hani bazı şarkılar vardır. ne zaman duysanız kafa bi hoş olur, ortamdan muhabbetten kopup şarkıya dalar insan. tanıdığım birçok kişide bu etkiyi yaratabilen bir şarkı iris. (goo goo dolls'un iris'inden bahsediyorum) aslinda city of angels filminin soundtrack'i için yapilmiştir. johnny rzeznik de şarkıyı filmin senaryosu için yaptığı için kendisine pek de birşey hissetirmediğini söylemişti bir yerlerde. ilginçtir, rzeznik'in kendisine pek birşey hissettirmeyen bu şarkı diğer tüm dinleyenlere çok sakat şeyler hissetirmektedir. neyse, şarkı soundtrack'teki başarısından sonra efsane goo goo dolls albumü dizzy up the girl'de de kendine yer bulmuştur. dediğim gibi şarkı film için bestelendiği için sözlerle film arasında sıkı bir bağlanti vardir. dolls iris'i single olarak yayınladıkları zaman, ki bu sanirim '98'e tekabül eder, birçok ülkede hala kırılamayan single satış rakamlarına ulaşmıştı. birçok grup cover'lamıştır. ve kanımca seneler geçtikçe değeri daha iyi anlaşılacak daha nice cover'a meze olacaktır. bir de ilginç bir gözlemim; şarkı aşk şarkısı lafımız yok, ama bu şarkının fanatiği olan insanların %99'u şarkı çalınca bağlantiyi eski sevgili ile kuruyor. bunu insanların sevgilileri ile olduğu bi ortamda çalınca ya "yau değiştir şu şarkıyı" tepkisi geliyor ya da başını sevgilinin başa dayayıp eski sevgiliyi düşünme gibi bi durum oluyor. yine de süper şarkı. *
  • seth düşmüştür, dayak yemiş, ayakkabısız ve paltosuz kalmıştır. maggienin gittiğini öğrenir ve peşinden gitmeye karar verir. otostop yapar, bir tıra biner ve arkadan, john rzeznikin muhteşem sesi duyulur and i'd give up forever to touch you. tek kelimeyle harikadır.
  • gokkusagi tanricasi
  • goo goo dolls'un muhteşem parçası...sanırım benim de en sevdiğim şarkı...
  • bir şarkı bir insanın hayatına ne kadar önemli olabilirse işte benim hayatımda da o kadar önemli olan goo goo dolls şarkısı.
  • her 14 şubat'ta, benden vazgeçmediği için kadınıma hediye ettiğim şarkı.
  • hem gökkuşağı tanrıçası, hem de tanrıların habercisidir. iliada'da tek haberci olarak iris gösterilmiştir. odysseia'da ise bu görevi hermes'le paylaşır.
  • iris murdoch ve kate winslet. ikisi de harika. evet.
    iris murdoch biyografisi söz konusu olunca bir de kate winslet oynayınca ilk seferinde çok heveslenmiştim ama hep aynı şey oluyor. sylvia'da olan, beethoven'da olan şey. şiiriyle, muziğiyle bana geçen şey filmle olmuyor, geçemiyor. sanatçının, yazarın, oyuncunun biyografisi becerilemiyor, kotarılamıyor sanki. ha unutmadan the life and death of peter sellers olmuştu mesela. çok iyi bir istisna olarak hatırlayabiliriz.
    fakat iris'e yeniden rastlayınca dun gece, bakıverdim. alzheimer olmuş iris'i görunce bizim rahmetli saime teyzeyi görmuş gibi oldum. sadece bu. oscar'lı judi dench cidden iyi oyuncu. televizyonda başkan'ın adını hatırlama çabasını sergilerken filan çok sahiciydi.
    ama iris gençliğinde sadece çok iyi sevişen biri olamaz. bu kadın değil mi o devrimci fikirleri, kitapları yazan, feminist, aktivist, filozof hatun? ama niye fikirleri için verdiği emekten çok cinsel taşkınlıklarına ağırlık verilmiş anlamadım? dakikalar boyunca seviştiği, gölden çıkmadığı için daha marjinal mi olacak? yani yemek de yemiştir en az seviştiği kadar. bu kadar basitçe duşunup soruyorum: deha kadın imajıyla verilen bu mu? koskoca iris murdoch bu mu? bu kadın zehir gibi akıllı kadındı, aloo.
    sinemaya ne muhafazakar ne de geleneksel yaklaşıyorum, ben sadece iris murdoch görmek istedim. göremedim yine, yeniden. bu kadın, kafasıyla-kitaplarıyla adını bize öğretmişti, filmde başrolde kalçaları var. of yani. aşklarını merak etsem gider k dergisi alırım. en azından usturuplu bir dedikodu uslupları var. usturuplu uslup da iyiymiş. fakat bu biyografi sadece dedikoducu film kategorisinde benim için.
  • kolay yetişen, yaz kış yeşil kalan, dayanıklı bir çiçek türüdür. van gogh’un resmetmeyi en çok sevdiği çiçeklerden birisidir ve resimlerde genelde ölümü simgeler. türk kültüründe de mezar çiçeği olarak bilinmektedir.
hesabın var mı? giriş yap