• küresel ısınmanın beraberinde getireceği iklim kuşağı değişikliğiyle birlikte insanlar en geç 20 yıl sonra ege ve akdeniz yerine batı karadeniz sahillerine akın edecekler. iklim kuşakları değiştikçe batı karadenizde sıcaklık daha da artacak ve denize girme süresi de uzayacak. yeşil ve mavinin bir arada olduğu bu denli bakir bir coğrafya dünyada dahi nadir görülür.

    karadeniz sahil yolu doğu karadenizin sahillerini tamamen yok ettiği için batı karadeniz bölgesi hala çok değerli. lakin evliyalar günleri ve hafızlık yarışmaları düzenlemek dışında hiçbir vizyonu olmayan gelişime kapalı olan inebolu'nun yerel halkı sahillerinin betonla doldurulmasına hiçbir tepki göstermiyor. karadeniz sahil yolu yapılırken ordu'lular yolu kıyılarından geçirtmemek için eylemler yaptılar ve sahillerini korudular. giresun, trabzon ve rize'de ise denize girilebilecek doğru düzgün plaj kalmadı. uzungölü de arap gölü haline getirerek hem deniz hem de yayla turizmini tamamen bitirdiler.

    şimdi de yol çökmesi ve heyelan bahanesiyle inebolu sahillerini tamamen yok ediyorlar. 20 yıl öncesine kadar upuzun kumsalları olan evrenye - beldeğirmeni köyü arasındaki sahil şeridi liman yani balıkçı barınağı inşaatıyla tamamen yok edilmişti. denize girilebilecek sınırlı yerleri de şimdi dev gibi kayalarla dolduruyorlar. kıyılar göz göre göre yok ediliyor.

    inebolu - abana arasındaki 21km'lik sahil şeridini yol çökmesi bahanesiyle dev gibi kayalarla doldurdular. evrenye'deki kadınlar plajı ve evrenye limanı plajını da yok etmişler. insanlar denize girebilmek için inebolu'dan abana ve çatalzeytin'e gidiyorlar. 10-15 yıl öncesine kadar gurbetçiler ve büyükşehirde yaşayan inebolulular tatil için memleketlerine gelirken, artık kimse köyüne tatil için gelmek istemiyor. inebolu ve çevre köyleri bayram günlerinde bile tamamen bomboş. köylerde yapılan ahşap ve betonarme evler çürüyor yerleşik kalan son yaşlılar da öldükçe köyler de tamamen bomboş kalacak. inebolu'nun 2000'lerin başındaki o canlı halinden artık eser yok. çocukluğundaki yaz tatillerinin neredeyse tamamı köyde geçen y kuşağı da artık memleketlerine tamamen sırtını dönmüş vaziyette.

    gelecekte rüzgar tamamen inebolu'nun lehine esebilecekken, turizmin göz bebeği olabilecek bir ilçenin sahilleri tamamen yok ediliyor. yakın bir gelecekte cide ve abana gibi ilçeler deniz turizmiyle türkiye'nin en önemli turizm destinasyonları haline gelecekler. inebolu ise halkı bu kafayla gittiği sürece nal toplamaya devam ederek olduğu gibi kalacak.
  • beş yıl kadar önce ziyaret ettiğim, kahvesinde içtiğim kahvenin parasını siz misafirimizsiniz diyerek almayan, bu nedenle bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır sözünü yaşayarak öğrenmemi sağlayan insanları barındıran, şirin, gidilesi, görülesi kastamonu ilçesi, bir kahvesini bir de virajlı yollarındaki kestane ağaçlarını unutamam
  • bir nazim hikmet ran siiri;
    " iki arkadaş tuttuk dağlara giden yolu,
    öyle yükselmişiz ki, sahilde inebolu
    ince sokaklarıyla ufaldıkça ufaldı.
    minareler bir çizgi, camiler nokta kaldı.

    evleri birbirine giren şehri içinde
    ufuklar genişledi önümüzde git gide;
    denizi kucaklayan iki açık kol oldu.
    rüzgar esti denizin suları yol yol oldu.
    yığılmıştı yollara yığınla yaprak;
    yaprakların üstünde sendeleyip kayarak
    dağın son kayasının dibine varabildik.
    bu tepede bu kaya mağrur bir baş gibi dik!
    çıkıp onun üstünden bakabilirsek eğer,
    güzel iç anadolu görünecekti bize.
    bunu nakşetmek için bir anda kalbimize
    son adımı atmadan gözümüzü kapadık.
    gözümüz açılınca karşımızdaydı artık
    sisli vadileriyle rüyalı anadolu.

    görüyorduk uzaktan dereye inen yolu;
    sağ yanında bir çayır, solda çam ağaçları.
    o kadar yakın ki dağların yamaçları
    dereye düşen bahar bir daha çıkamamış."
  • kurtuluş savaşında istanbuldan kaçırılan tüm silah, cephane her türlü savaş malzemesinin ve ankara ordusuna katılmak isteyen tüm subay, yazar, doktor ların anadoluya giriş kapısıydı
  • an itibariyle sahildeki evlerin birinin balkonundan karadeniz'i, günbatımını sonrası o muhteşem kızıllığı izlediğim, hiçbir suçu olmamasına rağmen ailesel nedenlerle kafama kazınan kötü anılar nedeniyle hor gördüğüm kavgalı memleketim.

    kendi irademle ilk kez 2 gün kalabiliyorum içinde ve belki de birkaç gece daha kalabileceğim. normalde aile ziyareti için sabah gelip öğleden sonra kaçmışlığım çoktur ama nasıl bir huzur geldiyse artık hayran bir şekilde sakinliğini dinliyorum.

    bomboş sahilde yüzdüm bugün. gittiğim kalabalık tatil yerlerinde "üffff keşke hiç bu kadar insan olmasa yaa" derdim ve ama boş sahili görünce bu kez de "acaba birileri olsa mıydı ya?" diye düşündüm. ne insanla ne insansız...

    çok fazla huzurlu bir yer. bugün ilk kez "acaba bir ev alsam mı buradan? emekli olunca yaşayabilir miyim?" diye düşündüm o kadar "egeci" olan ben. profil değişmiş, gençlerle birlikte çok daha medeni bir yer olmuş. bisiklet sürebiliyorlar burada inanabiliyor musunuz? sahillerde şezlong başlarına gelen karakuru tipler yok. zorla bir şeyler satmak isteyen insanlar yok. kavga gürültü hiç yok. insanlar üzerinde anormal bir huzur hâkim.

    ilk kez sevmeye başladım seni inebolu...
  • boyranaltı mahallesindesindeki kale kalıntılarında kurulduğu muhtemel. selçuklulara kadar adı : ionopolis

    anacığım ilk öğretmenlik yaptığı yer. 24 yıl sonra onu ziyarete götürdüğümde, sokak kapısında daha yüzünü görmeden sesinden tanımışlardı.
  • kastamonun kuzeyinde,deniz kenarında yemyeşil elindeki olanakları değerlendirememiş gelişmemiş bi ilçe... eski evleri safranbolu evlerine taş çıkarır. yazın gündüzleri şortla akşamları kazakla dolaşabilirsiz... dünyada güneşin denizin tam üstünden battığı iki yerden biri.... tek barı tek kafesi olan genelde nine ve dedelerin yaşadığı yazın onları ziyarete gelenlerle dolan küçük kasaba.....
  • ilçenin çarşısı 15 sene önce de aynıydı şimdi de aynı, çarşı içindeki yapılar hiç bir değişiklik göstermedi, sadece dükkanların tabelaları ve içerikleri değişmiştir. inşallah bir 50 sene daha değişmez ve o doku hiç bozulmadan devam eder.
  • kastamonu'nun düşman ayak basamadığı, düşman postalı ezemediği için kurtuluş günü değil cephane sevkiyatını üstlendiği şeref ve kahramanlık gününü kutlayan gazi ilçesi.

    her yıl 9 haziran günü ilçede törenlerle kutlanır ve şehit şerife bacıyı anmak için onun cephane taşırken donarak şehit olduğu güzergahta istiklal yürüyüşü düzenlenir.

    kurtuluşa giden yolda aldığı rol ile büyük önder mustafa kemal atatürk’ün “gözüm sakarya'da, dumlupınar'da kulağım inebolu'da” dediği bu küçük ilçe tbmm tarafından 11 şubat 1924'te 99. oturumda 66 numaralı kanunla beyaz şeritli istiklal madalyası ve beratı ile onurlandırılmıştır.

    kurtuluş savaşının cephane lojistiğini üstlenen inebolu'da halk yaşlı-genç, kadın-erkek demeden canla başla üç yıl bu kutsal görevi yerine getirmiştir.

    istanbul'dan teknelerle, takalarla osmanlı&ingiliz ortak devriyesinden kaçarak inebolu'ya getirilen cephaneler tam üç yıl hiçbir karşılık beklemeden kağnı ile ankara'ya nakledilmiştir.

    inebolu limanında yaşanan bu hareketlilik tabii ki ingilizlerin de dikkatini çekmiş ve müdahale etmesi gerektiğini düşündürmüştür.

    kahraman türk askerine inebolu üzerinden yapılan bu top-mermi ve cephane sevkiyatını kesmek için ingilizleri arkasına alan yunan donanması, panter ve kılkış isimli savaş gemilerini inebolu’ya göndermiş.

    yunan güçleri cephane taşırken yakaladıklar gemileri ve cephaneleri imha edip, denizcileri esir alıyorlardı.

    gemilerden gönderilen haberle inebolu liman başkanı neyyir beyden silah, cephaneler, tekneler, sevkiyatta bulunan tüm denizcileri, ilçenin önde gelen on iki kişisinin teslimini, inebolu halkının evlerinde arama ve mondoros mütarekesine aykırı olduğu gerekçesiyle tüm ilçenin silah-mühimattan arındırılmasını istemiş.

    atatürk'e durumu telgrafla aktaran liman reisi neyyir bey ne yapmaları gerektiğini sormuştur. atatürk'ün "ne pahasına olursa olsun teslim etmeyin!" cevabı üzerine yunan fırkateynine bunu iletmiş.

    bu istedikleri teslim edilmeyince, ramazan bayramının 1. gününe rastlayan 9 haziran 1921’de inebolu‘yu bombalamışlardır.

    ancak yunan kuvvetleri karşılaştıkları savunma ve mücadele karşısında karaya çıkamadan geri dönmüşlerdir. bu nedenle her yıl 9 haziran, inebolu şeref ve kahramanlık günü olarak kutlanmaktadır.

    şeref ve kahramanlık gününün madalyanın alındığı 11 şubat değil de, 9 haziranda kutlanmasının nedeni budur.

    bu anlatılan sevkiyatlarda on yedi yaşında bir balıkçı tayfası, bir kuva-yı milliye neferi olan büyük dedem de bulunduğu için onur duyuyorum.

    şeref ve kahramanlık günümüz kutlu olsun!
  • sonu -bolu ile biten bilcümle kasaba gibi buranın ismi de yunanca bir isimden gelir. -polis'in bizcesidir. eski adı ienopolis'tir. burayı edebiyatımız için önemli kılan ise oğuz atay'ın doğum yeri olmasıdır. atay'ın doğduğu ev sapasağlam ayaktadır. haliyle oğuz atay sokağı'ndadır bu ev. elbette bitmedi; orhan şaik gökyay da buralıdır.

    bu iki ismin heykelleri belediye binasının iki yanında yer almaktadır. mhp'li belediye başkanı her gün oğuz atay'a selam vererek binaya girer. bu durum oğuz atay metinlerindeki ironinin de fevkindedir.

    heyamola adlı bir sahil restoranında ise müthiş güzel köfteler, balıklar yenebilir.

    ahmet maranki'nin inebolulu olmasını ise tarihe havale ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap